Oyun Ön İncelemeleri

Paragon – Erken Erişim

MOBA türündeki oyunlar içinde bulunduğumuz son 5 yıl içerisinde inanılmaz bir popülerlik seviyesine ulaştı ve tüm oyun sektörünün ilgisini tek bir yöne doğru çevirmesine sebep oldu. Adını daha önce hiç duymadığımız firmalar MOBA türünden oyun çıkararak paraya para demedi ve kocaman, yeni bir spor sektörü yarattı.

Aslen Warcraft 3 zamanında başlayan bu MOBA akımı tekrar popülerliğini League of Legends ve Dota 2 sayesinde kazandı. Bu iki oyunun kazandırdığı tomarla parayı gören bağımsız veya profesyonel tüm oyun firmaları da kafayı doğal olarak bu sektöre çevirdi. Şu anda beklemekte olduğumuz iki profesyonel MOBA yapımı var aslında. Bunlardan birisi Borderlands’den tanıdığımız Gearbox’un Battleborn adlı oyunu, bir diğeri de Gears of War ve Unreal Tournament ile tanıdığımız Epic Games’in yeni yapımı Paragon.

Uzun süreler boyunca gerek League of Legends, gerekse Dota 2 oynadığım için bu erken erişim incelemesini de MOBA konusunda belli bir deneyime sahip olan bir oyuncu olarak yazıyorum. Bugüne kadar oynadığım tüm MOBA oyunlarında eksikliğini hissettiğim yegane şey, aksiyon hissini bana direkt olarak yaşatamıyor olmalarıydı. Tamam nefes nefese kaldığım, kıl payı kurtulduğum çok fazla durum oldu bu oyunlarda. Ama bir aksiyon oyunu olarak bakabiliyor muydum bu oyunlara? Kesinlikle hayır. İşte Epic Games, aksiyon-üçüncü şahıs görünümü oyunlarındaki deneyimini konuşturup bu algıyı sonsuza kadar değiştirmek için geliyor.

Henüz erken erişim evresinde olan Paragon, sadece PlayStation 4 ve PC platformlarına çıkacak. Oyunun getirdiği ilk büyük yenilik cross-platform denen özelliğe sahip olmasıydı. Bu özelliğin ne olduğunu bilmeyenlere kısaca PS4 ve PC oyuncularının beraber oynamalarını sağlayan bir sistem olduğunu söyleyebilirim. Yani oyunu hangi platformda oynuyorsanız oynayın, girdiğiniz sunucular her iki platform için de aynı olacak. Üstelik rahat kontrol yapısı ile de mouse+klavye ve DualShock kavgası hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Çünkü iki türlü de oyunu oynamak gayet basit.

Aslında geniş bir açıdan bakarsak Paragon’un diğer MOBA oyunlarından pek bir farkı olduğunu söyleyemeyiz. Yine karakter seçiyor, ‘item’ diziyor, kendinize has bir build yapıyor ve üç farklı koridorda minionlarınızla beraber ilerleyip düşmanlarla kapışıyorsunuz. Yine etrafınızda sizin ve düşmanlarınızın kuleleri, haritanın ortasında bir orman ve ormanın içinde de değişik özellikler veren NPC’ler var. Paragon’un bunların aksine farklı olan yanı, oynanış perspektifi. Paragon’u tamamen üçüncü şahıs bakış açısıyla oynuyorsunuz. Tıpkı Smite’ta olduğu gibi. Ama bu sefer bir aksiyon oyunu oynadığınızı doruklarına kadar hissediyorsunuz. Smite bu hissi veremiyordu.

Paragon’u diğer MOBA oyunlarından ayıran bir diğer özellik de klasik ‘item’ bazlı oyun yapısına değil de, kart bazlı bir yapıya sahip olması. Blizzard’ın kart oyunu Hearthstone’u oynadıysanız bilirsiniz. Hearthstone’da görevlerden ve maçlardan kazandığınız paraları biriktirerek yeni kart paketleri açıyor ve rastgele kalitedeki kartlara sahip oluyorsunuz. Paragon’da da olay aynen böyle. Kazandığınız paraları biriktirerek dilerseniz karakterleriniz için yeni kostüm veya rekabetçi özellikleri açıyor, dilerseniz de yeni kart paketleri açarak ihtiyacınız olarak kartlara sahip olabiliyorsunuz.

Peki bu kartlar ne işe yarıyor, nasıl kullanılıyor? Aslında klasik ‘item’ sisteminden çok bir farkı yok. Maçtan önce oyunun tavsiye ettiği veya kendi yapımınız olan bir kart destesi seçiyor ve bu deste ile savaşa başlıyorsunuz. Böyle anlatınca olmuyor biliyorum, en iyisi kendi oyunumdan örnek vereyim. İlk Paragon maçımda, TwinBlast adlı karakteri denemek istedim. Kendisi Paragon’un en popüler ve yeni başlayanlar için en fazla tavsiye edilen karakterlerinden birisi. Diğer MOBA oyunlarındaki ‘carry-taşıyıcı’ sınıfa eş değer bir karakter. İki elinde de bulunan pistollar yardımıyla düşmanlarını hızlı ve ölümcül şekillerde alt edebiliyor. Kendine has kaçış ve düşman yavaşlatma özelliklerine sahip, klasik bir MOBA karakteri. Maçın başında henüz kendime ait bir destem olmadığı için oyun bana iki tane deste tavsiyesinde bulundu. Destelerden birisi saldırı hızı, diğeri ise saldırı hasarı odaklıydı. İlk maçımda saldırı hızını seçtim.

Oyunda ilerledikçe ve düşmanların minionlarını öldürdükçe diğer MOBA’ların bazılarında bulunan ‘last-hit’ olayının Paragon’da da olduğunu fark ettim. Yani öldürdüğünüz minion ve düşmanlardan para kazanıyor olabilirsiniz. Fakat son vuruşu yapan siz olursanız kazandığınız para çok daha yüklü bir miktarda oluyor. Böyle para dediğime bakmayın, oyunun içerisinde ‘reputation point’ olarak geçiyor bu miktarlar. Kazandığınız bu paralar ile karakterinize yetenek puanı kazandırıyorsunuz. Bu yetenek puanlarını da takımınızın ana üssüne döndüğünüzde seçtiğiniz destedeki kartları dizmek için kullanıyorsunuz. Örnek verelim. Ne seçtik maçın başında? Saldırı hızı destesini seçtik. Bu yüzden kart dükkanı da bize o destedeki kartları sunuyor. Oyunda aktif ve pasif özelliklere sahip çeşitli kartlar bulunuyor. Bu kartların aktif veya pasif özelliklerini kullanmak size kalmış. Mesela bir kart karakterime fazladan saldırı hızı verirken aynı zamanda da bu kartın özelliğini kullanarak bir düşmanımı yavaşlatabiliyorum. Maçın sonlarına doğru karakterim hız destesi sayesine pata-pata ateş ediyordu. Fakat sadece hız odaklı gittiğim için vurduğum hasar pek bir işe yaramıyordu. Bir sonraki maçta saldırı destesini deneyip daha iyi bir performans sergiledim. Ama bu sefer de hız açısından eksiktim.

Birkaç seviye atladıktan sonra oyun kendi destenizi hazırlamanıza izin veriyor. Bu noktadan sonra kendi stratejinizi ve kart destenizi belirleyebiliyorsunuz ki bu kesinlikle tavsiyemdir. Zaten oyundaki karakter çeşitliliği sayesinde istediğiniz stratejiyi rahatça hazırlayabileceğinize eminim. Yeterli sayıda karaktere sahip olan Paragon’a her ay yepyeni karakterler eklenmeye devam ediyor. Bu da oyuna sürekli yeni stratejilerin dahil olmasına sebep oluyor.

Grafik ve performans açısından Paragon oldukça tatmin edici bir oyun olmuş. Unreal Engine 4 kullanan oyun PlayStation 4’te 60 FPS oranına çakılı olarak çalışırken PC’de de rahatlıkla 60 FPS’ye çıkabiliyor. Üstelik öyle sisteminizi de fazla zorlamıyor. Zaten zorlasa bile henüz erken erişim evresinde olduğunu unutmamak lazım. Olası optimizasyon problemleri önümüzdeki aylarda düzeltilecektir.

Son sözlerime gelecek olursam; Paragon’un gayet tadında bir oyun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Artık MOBA türündeki oyunları her köşede görmek çok can sıkıcı olsa da Epic Games’in bu türe getirdiği yeniliği kesinlikle görmezden gelemeyiz. Farklı bir şey yapmaya çalışmış ve bunu yaparken de başarılı olmuşlar. Eğer henüz Paragon’u denemediyseniz ve MOBA ya da direkt olarak aksiyon oyunu seviyorsanız denemenizi mutlaka tavsiye ediyorum. Oyuna şu anda erişim anahtarına sahipseniz giriş yapabiliyorsunuz. Ya da 60 lira civarı bir fiyata sahip olan ‘Founders Pack’i alıp direkt olarak dalabiliyorsunuz. Üstelik Epic Games’in dediğine göre şu an kat ettiğiniz yol hiçbir şekilde silinmeyecek ve oyunun tam sürümünde de aynı şekilde kalacakmış. Daha ne duruyorsunuz? Hadi savaş meydanına!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu