Patapon 2: Remastered
Patapon 2 Remastered İnceleme: Bundan yaklaşık 15 yıl kadar önce, elde taşınabilen her türlü elektronik cihazın insanların hayallerini süslediği, vitrinlerde Gameboy Color gören çocukların gözlerinin pörtlediği, anne-babayı konsol almaya ikna etmek için çeşitli taklaların atıldığı bir dönemde, Sony kafamıza ‘DAN!’ diye vuruverdi PSP’yi. O yıllarda aklımızı başımızdan alan bu aşırı havalı cihaza ne oyunlar çıkmadı ki… God of War, Metal Gear Solid, GTA, Persona, Final Fantasy, Tekken… aman Allah’ım say say bitmez. Ardı arkası kesilmeyen bunca yapıma ev sahipliği yapan, böylesine arzu nesnesi haline gelmiş bir konsolu almamak söz konusu dahi olamazdı. Nitekim sağdan soldan arttırarak, zaman içinde biriktirdiğim bir miktar parayla ben de bir PSP sahibi olmayı başarmıştım. Gel zaman, git zaman elde oynayacak pek oyun kalmadığı bir vakit, bir arkadaşımın ağzından duymuştum Patapon’u.
“Grafiklerine bakma abi, çok tatlı oyun bir ara dene muhakkak.” şeklinde verdiği tavsiyeyle, bilinç altımın derinliklerine gömüldü bu oyun… En nihayetinde bir süre sonra denk gelip, uygun fiyattan aldım Patapon’u. Taktım cihaza disketi, vurdum ritmin dibine ve neşeli pataponların şirin mi şirin dünyasında huzuru buldum… falan diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz… çünkü Patapon zor. Patapon insana rage quit attıracak kadar, güzelim PSP’yi size ısırtıp, duvara fırlatırken histerik kahkahalara boğulmanıza neden olacak kadar zor! (Tabi ki de böyle bir şey olmadı. Kısmen olmuş olabilir diyelim…) Peki bu oyunun zorluğu, o zamanlar motor reflekslerini kontrol edemeyen, dikkati bozuk ve sabırsız bir ergen oluşumdan kaynaklanıyor olabilir miydi? Patapon 2: Remastered deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki suç tamamen ayarsız ergenliğimdeymiş.
Patapon 2: Remastered İnceleme
Öncelikle şunu belirteyim; Patapon 2: Remastered bir ritim oyunu, fakat içinde bolca strateji ve rpg öğeleri bulunduran bir ritim oyunu. Basitçe anlatmak gerekirse; her görevde, önceden seçtiğiniz üniteleri ritme uygun şekilde komutlar vererek kontrol ettiğiniz ve önünüze çıkan çeşitli engelleri aşmaya çalıştığınız bir oyun. Tabi Patapon 2’yi böyle tek cümlede tanımlayıp bırakmak çok büyük haksızlık olur zira bu oyun detaylarla dolu, detaylarla dolu olmasının yanı sıra oyunun sunduğu içerik de dolu dolu. Ana hikayeyi tamamlamak adına oyuna, yaklaşık 20-25 saatinizi gömmeniz gerekiyor ki bu en iyi ihtimal, çünkü oyun sizi belli noktalarda grinda zorluyor. Grind yapmak için harcayacağınız süre tamamen size kalmış. Eğer tüm içeriği görmek ve bütün özellikleri açmak isterseniz, harcayacanız süre tahminen 50 saate yaklaşacaktır.
Oyunda pataponlarınızı yönetebilmek için uygulayabileceğiniz 7 farklı komut bulunuyor. Bu komutlardan üçünü oyunun erken safhalarında, bir kısmını hikayede ilerledikçe, bir kısmını da önceden oynamış olduğunuz haritaları tekrar ziyaret ettiğimiz takdirde öğrenebiliyorsunuz. Hikayede bir müddet ilerledikten sonra, pataponlarınızı kontrol etmeye yarayan komutların yanı sıra öğreneceğiniz bir başka şey de miracle adı verilen dualar. Bu dualar zor koşullarda hava durumunu değiştirebilmenizi sağlıyor. Yeri gelmişken ekleyeyim; hava durumu, oyun mekaniğinin önemli bir parçası. Pataponlarınız soğuk havalarda donup, sıcak havalarda kavruluyor. Onları bu zor koşulların içinden çıkarmak da miracleları kullanmakla mümkün oluyor. Hava koşullarının oyuna olan etkisi bununla bitmiyor; esen rüzgar oklarınızı ve mızraklarınızı savuruyor, sisli havalar düşmanlarınızı görünmez kılıyor, bulutlu havalarda tepenize yıldırımlar yağıyor. Hemen korkmayın, bunların hepsi çözülebilir meseleler. Kulağınız hep ritimde olsun yeter, komutlara zaten zamanla alışacaksınız.
Komutlar demişken, temel
komutları şöyle bir sıralarsam, oyun mekaniğinin nasıl işlediği konusunda daha
net bir fikir edinebilirsiniz diye düşünüyorum:
PATA-PATA-PATA-PON: Bu komut
sevimli pataponlarınız için: “Uygun adım marş!” anlamı taşıyor.
PON-PON-PATA-PON: Birimleriniz,
düşman birimlerine bu komut vasıtasıyla saldırıyor.
CHAKA-CHAKA-PATA-PON: Savunma
pozisyonu almak için bu komutu uygulamanız gerekiyor.
Oyunda öğreneceğiniz diğer komutlar da bu komutlar gibi dörtlü kombinasyonlar halinde uygulanıyor. Sonradan öğreneceğiniz bu dört komut; pataponlarınızı ağır saldırı pozisyonuna almaya, zıplatmaya, gaza getirmeye ve geri çekmeye yarıyor.
Patapon 2’de Yaripon, Tatepon ve Yumipon olmak üzere 3 farklı geliştirilebilir sınıf bulunuyor. Tree of Life aracılığıyla eriştiğiniz evrim ekranında, bu üç sınıfı dilediğiniz gibi geliştirip, ordunuzdaki her bir pataponun farklı özellikte olmasını sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca yapmış olduğunuz bu geliştirmeler ile farklı sınıftaki pataponları aktifleştirebiliyor, böylece oyun boyunca farklı stratejiler uygulayabilmenize yarayacak, 6 farklı sınıfa daha sahip olabiliyorsunuz. Tabi bu öyle bedava değil. Tüm geliştirmeleri tamamlamak için torba torba Ka-ching’e, paket paket erzağa ve sandıklar dolusu materyale ihtiyacınız var. İşte grind meselesi tam bu noktada devreye giriyor. Oyunun sizi bir miktar grinda yönlendirmesi, kimi zaman can sıkabiliyor fakat bunu sürekli yapmak zorunda da değilsiniz. İlerlerken kendinizi yetersiz hissederseniz endişelenmeyin. Önceki haritaların üstünden tekrar geçin, bir takım şeylerin değiştiğini fark edeceksiniz. Şayet bu haritaları tekrar oynarsanız da kabilenize yeni ganimetler ile döneceksiniz. Bu işlemi bir kaç kere tekrar etmeniz halinde gerekli materyallere kolayca ulaşacaksınız.
Çeşitli mücadelelere girerek elde ettiğiniz ganimetler pataponlarınız tarafından, size adanmış olan sunağa bırakılıyor (Evet, oyun boyunca pataponların tanrısı konumundasınız). Inventory ekranına bu sunak aracılığıyla erişebiliyorsunuz ve buradan silahlarınıza, oyunda uygulayabileceğiniz komutları içeren key itemlarınıza ve bu komutları uygulamak için tıngırdattığınız davullarınıza göz atabiliyorsunuz.
Oyundaki ilerleyişinizi gösteren, görev seçimi yaparak seferlere çıkmanıza yarayan ve bu seferlere çıkmadan önce ordu düzenini ayarlayabileceğiniz headquarter ekranına, Patapolis’in hafif doğusunda yer alan taş yazıt sayesinde ulaşabiliyorsunuz. Bu taş yazıtın hemen sağında da Paraget Shrine adında bir portal bulunuyor. Oyundaki bosslardan elde edeceğiniz yumurtaları burada kullanabiliyorsunuz. Farklı herolar eşliğinde, süreli challangelara tabi tutulacağınız bu oyun modunda başarılı olduğunuz takdirde çeşitli chestlerle ödüllendiriliyorsunuz ve böylece efsanevi eşyalar elde edebiliyorsunuz. Paraget Shrine, oyunda bulunan ekstra içeriklerden sadece biri. Patapolisin batısına doğru ilerlediğiniz takdirde Kon Kimpon, Fah Zakapon ve Shuraba Yappon adlı dostlarınızla muhattap olabiliyorsunuz. Bu pataponlar aracılığıyla da çeşitli ritim oyunları oynayabiliyor, karşılığında da yine birçok materyalle ödüllendiriliyorsunuz. Oyunun tüm bu içeriğini tüketmek gerçekten çok zor ve bu içeriği tüketmeye çalıştığınız taktirde kolayca sıkılıp, bolca yorulmanız da çok olası.
Gelelim oyunun zorluğu konusuna. Patapon 2 Remastered ne kadar zor? Açıkçası keyif verecek kadar zor diyebilirim. Aynı hatalı strateji ile sürekli başarısız olmanız halinde elbette sinir krizi geçirebilirsiniz. Başarısız olduğunuz durumlarda farklı taktikler denerseniz, en sonunda başarıya ulaşacağınızdan şüpheniz olmasın. Ayrıca sizi bir kere başarıya götüren stratejinin en doğru ve tek doğru strateji olmayacağını da söyleyeyim. Herhangi bir bölümde doğru formasyonu bulduğunuzu zannedeceksiniz fakat bir sonraki bölüme geçtiğinizde çuvallayıp farklı tip pataponlar ile farklı tip stratejiler kurmak zorunda kalacaksınız. Ritim konusunda yapacağınız tek bir hata, felaket ile sonuçlanabilir. Özellikle bazı boss savaşlarında hataya yer yok, uyarmadı demeyin.
Patapon 2’de başarılı olmak için tüm göstergeleri dikkatle takip etmek zorundasınız. Pataponlarınızın reaksiyonları, çevre koşulları, rakiplerinizin hareketleri, düşman taburlarına olan uzaklığınız, içinde bulunduğunuz duruma göre uygulamanız gereken komutlar ve en önemlisi de ritim. Bütün bu etkenlerin bir araya gelmesiyle, doğal olarak kendinizi epeyce efor sarf etmiş ve yorulmuş olarak bulabiliyorsunuz.
Peki, diyeceksiniz ki Patapon 2: Remastered, nasıl bir remastered? Buna vereceğim cevap da maalesef ki vasat bir remastered olacak. Ara sahneler üstünde ne yazık ki hiçbir iyileştirme yapılmamış. Çözünürlük çok düşük ve hemen göze batıyor. Oyun, grafiksel anlamda yaşını belli etmeyen ve göze batmayan bir tasarıma sahip ancak Patapon 2: Remastered her ne kadar bir remake olmasa da insan şu devirde daha cıvıl cıvıl grafikler ve daha etkileşimli bir çevre görmeyi bekliyor. Oyun boyunca herhangi bir bugla karşılaşmadım fakat maalesef iki kere oyunun çöktüğüne şahit oldum ve ne yazık ki her iki seferde de ilerleyişimi kaydetmemiştim. Bu iki ufak talihsizliğe rağmen oyuna geri dönmekte herhangi bir isteksizlik yaşamadım. Patapon 2’nin tekrar oynanabilirliği yüksek bölüm tasarımları, bu konuda şikayet etmemi önleyen en büyük etken diyebilirim. Oyun hakkında değinebileceğim bir başka negatif nokta da kamera açıları. Kalabalık ve hareketli düşman grupları ile karşı karşıya geldiğiniz pek çok mücadelede, kamera açıları size zor anlar yaştabiliyor. Yakın dövüş özelliğine sahip öncü kuvvetlerinizi rahat seçebiliyorsunuz ancak arkada bekleyen menzilli silahlara sahip birlikler, bir anda kamera açısının dışında kalıveriyor. Bu durum ordunuzun o anki hareket kabiliyeti konusunda sıkıntılı tahminler yürütmenize ve yanlış kararlar vermenize neden oluyor.
Müzikler konusunda ise negatif ve ya pozitif bir yorumda bulunamayacağım. Patapon 2 her ne kadar bir ritim oyunu olsa da müzikleri ile ön planda olan bir oyun değil. Oyundaki müziklerin alt yapısı, genel olarak vurmalı çalgılardan ve patapon komutlarından oluşuyor. Arka arkaya combolar çıkardığınız takdirde aktifleşen fever mod ile beraber pataponlarınız hepten coşuyor ve deyim yerindeyse tezahürata başlıyorlar. Dolayısıyla oyunun başında geçirdiğiniz onca saatin ardından aklınızda kalan ezgiler; PATA-PONlardan ve DON-CHAKAlardan ibaret oluyor.
Patapon 2: Remastered, birkaç konuda çağın gerisinde olmasına rağmen sunduğu içeriğin zenginliğiyle ve oyuncuyu hırslandıran yapısıyla bugün hâlâ denemeye değer bir oyun olmayı başarıyor. Ana hikaye, bu tarz bir oyun için belki biraz fazla uzun ancak bu durum bazı oyuncuların hoşuna gidebilir. Patapon 2, kendine has mizah anlayışı ve şirin karakterleriyle, oyunlarda hikaye anlatımı arayan oyuncuların yüzünü güldürebilecek çapta bir anlatıma sahip. Mevzu bahis ritim oyunları olduğunda, bugün hâlâ pek az rakibe sahip olan Patapon serisini daha önce hiç deneyimlemediyseniz veya deneyimlemiş olmanıza rağmen birazcık nostalji peşindeyseniz, Patapon 2: Remastered’ı size gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.