Oyun İncelemeleri

Persona 5: Strikers inceleme

Persona 5 Strikers, son yılların en başarılı JRPG oyunlarından birisi olan Persona 5’in hikayesini, musou gibi tamamen farklı bir oyun türü ile devam ettiriyor. Playstation dışındaki cihazlara ilk defa konuk olan Persona 5’in yeni oyunu beklentileri karşılayabilecek mi? Yüzlerce düşmanı dövdüğümüz ruhsuz bir oyun mu olacak yoksa özünü korumayı başarmış bir devam oyunu mu? Gelin birlikte bakalım. (Yazı içerisinde ya da görsellerde Persona 5 hikayesi ile ilgili herhangi bir spoiler bulunmamaktadır)

Persona 5: Strikers incelemesi

[reklam=496]

Persona 5 Strikers, ilk oyunun 5 – 6 ay sonrasında başlıyor. Persona 5’de gerçekleşen olaylar sonrasında ana karakterimizin (Joker) ve Morgana’nın Cafe Leblanc’a döndüğünü görüyoruz. Tekrar bir araya gelen ekip tatil dönemini kamp yapmak, gezip eğlenmek (ve barbekü yapmak) gibi etkinlikler ile geçirmeyi planlıyor. Kamp malzemelerini almak için dışarı çıktığımızda karşılaştığımız bir idol buluşması ve buradan aldığımız kart ile kendimizi tekrar Metaverse’de buluyoruz. 

Persona 5: Strikers inceleme

Jail adı verilen yeni bir tür alan ile karşılaşan ekip, burada insanların arzularını ele geçiren düşmanları görüyor. Hikaye hakkında daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ama yine bir yönetici var ve yine amacımız yöneticiyi durdurarak, gerçek dünyayı etkileyen olaylara müdahale etmek. Metaverse’de oluşan hapishaneler yetmezmiş gibi, gerçek dünyada olayların sorumluluğunu bize atan polise masum olduğumuzu kanıtlamamız gerekiyor

Gezici Phantom Thieves Şubesi

Persona 5 Strikers’ın hikayesi hakkında nasıl bir yorum yapacağıma karar veremedim. Normal bir oyun ile karşılaştırırsak hem hikaye anlatımı hem de süre olarak çok iyi. Ana hikayenin yaklaşık 40 – 50 saatlik bir oynanış süresi var. Shibuya’da başlayan maceramız, ortalama 10 saat süren ilk görevin ardından Japonya’nın farklı bölgelerine doğru uzanıyor. 

Hikaye normal bir oyuna göre iyi dedim ama oyunun adı Persona olunca bir de kendi içinde karşılaştırma yapmamız gerekiyor. Hikaye süresi alışıldık bir Persona oyununa göre kısa. Bazı hikayeler istenildiği gibi anlatılmamış ya da gereksiz hissiyatı veriyor. Dövüş sırasında yapılan konuşmalar ile anlatılan şeyler var, oyunun dilini ingilizce bile yapsanız o kaos arasında anlamanız mümkün olmuyor. Neler olduğunu görmek istiyorsanız dikkatinizi oraya verip okuyun, ölün ve baştan başlayın durumu var. Hikayenin Persona 5 Royal’ı yok sayması ve ana hikayedeki bazı önemli karakterlerin adının bile geçmemesi de biraz üzücü. 

Bu saydıklarım çok büyük eksiler değil. Persona 5 Strikers bir JRPG oyunu değil ve hikaye olarak çok iyi bir iş çıkarmış. Saydığım eksiler de adındaki Persona’yı görüp gelmiş olan, farklı oyun türleri ile işi olmayan oyuncular için yazılmış şeyler. Genel olarak Persona isminin hakkını veren bir içerik sunmuşlar. 

Persona 5: Strikers inceleme

Anime Oyunları İle Tanıdığımız Musou Türü

Persona 5 Strikers hikaye açısından beklediğimden daha iyi çıktı. Oynanış kısmına da geçeceğiz ama öncesinde“Musou” dediğimiz tür nedir onu kısaca açıklayalım. Aslında “Hack & Slash” ya da aksiyon oyunu diyerek geçiştirmek mümkün ama tam olarak açıklayamıyor. Aslında “Musou”, Koei Tecmo ile Omega Force’un yaptığı oyunların isimlerinden yola çıkan ve türü tanımlamak için kullanılmaya başlanan bir kelime. “Souls-like” gibi, kendi içinde bir tür diyebiliriz. Özellikle anime/manga oyunlarının büyük çoğunluğunun tercih ettiği tür (Attack on Titan serisi, One Piece: Pirate Warriors serisi, Berserk and the Band of the Hawk) yakın zamanda Switch için çıkan Hyrule Warriors: Age of Calamity’de de tercih edilmişti. Güçlü bir karakterin kontrolünü bize veren musou oyunları, karşımıza çıkan yüzlerce düşmanı kesip biçmek üzerinden ilerliyor. 

Persona 5 Strikers’ın musou oyunu olacağını duyunca biraz şüphelendiğimi kabul etmem gerek. Hyrule Warriors: Age of Calamity’yi de yapmış olan Omega Force ile Atlus’un ortak çalışması olan Strikers, şüphelerimi haksız çıkarıp, iki tarafın harika bir birleşimi olmuş.

Dövüşlerde Sıra Beklemek Neymiş?

Persona 5: Strikers inceleme

Persona 5 Strikers oynanışı iki farklı bölüme ayrılıyor. İlki Omega Force’un yıllardır yaptığı, kalitesi artık bilinen musou stili aksiyon bölümlerinin bulunduğu Metaverse. İkinci kısım ise gerçek dünyada geçen ve Persona serilerinden alışık olduğumuz “günlük hayat” kısımları.

Önce oyunun ana odak noktası olan aksiyon kısmına bakalım. Shibuya’nın Metaverse hapishanesinde serbest bir şekilde dolaşabiliyoruz. Çevrede toplanabilir eşyalar, güvenlik ışıkları ve gardiyanlar bulunuyor. Gardiyanlar aslında bölgenin güvenliğini sağlayan shadowlar. Oyun alanında düşmanlar ile doğrudan çarpışmak yerine, savaşı başlatacak olan gardiyanlara saldırmamız gerekiyor. Güvenli bir noktadan tuzağa düşürmek ya da doğrudan saldırmak mümkün. Gardiyanlar bizi daha önce fark ederse ilk saldırıyı onlar yapıyor, bu da hem dezavantajlı bir şekilde başlamamıza hem de hapishanedeki alarm seviyesinin yükselmesine sebep oluyor. Bu açıdan orjinal Persona 5’e çok benziyor. Asıl yenilik savaş başladığında ortaya çıkıyor.

Saldırıyı başlatınca oyunun yeni dövüş sistemini görüyoruz. Dört kişilik ekibin bir üyesini biz kontrol ederken, diğer üç üyeyi yapay zeka devralıyor. Rakipler yine shadowlar ve bu shadowlar zaman zaman maskelerini toplayabildiğimiz personalara dönüşüyor. Herkesin bir zayıf noktası ve güçlü olduğu alanlar var. Yakın dövüş, menzilli mücadele ve persona özelliklerimiz arasında geçiş yapıp, mümkün olan en hızlı şekilde rakipleri durdurmaya çalışıyoruz. Bütün tuşlara basıp güçlü büyüleri savurarak dövüşebiliriz gibi gelse de, oyun mekaniklerini düzgün kullanmamız gerektiğini çabucak fark ediyoruz. Sonuçta can ve yetenek güçleri (SP) sonsuz değil, geri kazanma bedeli ise yüksek.

Persona 5: Strikers inceleme

En başta Phantom Thieves ekibinin dokuz üyesi arasından istediğimiz dört tanesi ile etrafı dolaşıp, dövüşlere katılabiliyoruz. Tıpkı orjinal oyunda olduğu gibi, Strikers’da her karakterin farklı bir role sahip olduğuna emin olmuş. Kalabalık grupları baltası ile dağıtan Haru, silahlarını nükleer kuvvet ile güçlendirip tek hedefe odaklanabilen Makoto ve dayanıklı yapısı ile şimşek gücünü birleştirerek tank haline bürünen Ryuji gibi karakterlerimiz mevut. Kontrol edebileceğimiz 10 karakter var ve bunların 9 tanesi oyunun başında açık olarak geliyor. Bölgedeki düşmanların tipine göre karakterler arasında değişiklik yapıp taktik belirliyoruz. Yeni eklenen Sophie ve Wolf karakterlerini de beğendim. Sırf yeni karakter olsun diye konulmamış, hikaye içinde ve oyunda gayet güçlü karakterler. 

Dövüşler sırasında kalabalık gruplara karşı 4 kişi olarak mücadele ediyoruz. Persona çağırıp rakibi zayıf noktasından vurmak istediğimizde zaman duruyor ve saldırıyı ne tarafa doğru yapacağımızı, hangi yeteneği kullanacağımızı seçebiliyoruz. Ayrıca her karakterin özel saldırıları var ve bunları kullandıkça gelişiyoruz. Başlangıçta sadece tabanca ile ateş eden Joker, sonraki seviyelerde mermi gelen düşmanlara zıplayabiliyor, son seviyede ise mermileri biriktirip güçlü bir saldırıda kullanabiliyor. Her karakterin bu tarz geliştirilebilir özel saldırıları var. 

Takım üyelerimiz güzel, dövüş olmadığı sürece istediğimiz gibi değiştirebiliyoruz dedik. Dövüşlerde 4 farklı üye var ve istediğimiz zaman bunlardan birinin kontrolünü alabiliyoruz. Diğer takım üyeleri ise kafasına göre düşmanlara saldırıyor. Normal zorluk seviyesinde çok sıkıntı olmuyor ama zor (ve sonradan açılan daha zor) seviyelerde can sıkıcı şeyler olabiliyor. Sağlığını ya da enerjisini yüksek tutmaya çalıştığım karakter, uzaktan saldırı yapmak için başka birine geçtiğimde düşmana tekme tokat dalıp durduk yere enerjisini tüketebiliyor. Dövüşürken bir gözümü sürekli ekip arkadaşlarım üzerinde tutmak zorunda kaldım.

Hapishanelerde bulunan nesneler ile etkileşime geçmek de mümkün. Düşmanlara gözükmeden ilerlemek için arabaların ya da direklerin üzerine çıkabiliyoruz. Bu noktalar sayesinde düşman bizi fark etmeden geçmek ya da gizli saldırı yapmak mümkün oluyor. Dövüşler sırasında ise çevredeki nesneler ile saldırabiliyoruz. Direğin çevresinde dönerek düşmanlara hasar vermek, asılı nesneleri düşmanın kafasına düşürmek, arabaları patlatmak ya da kaykaya binip düşmanların üstüne sürerek yere düşürmek gibi etkinlikler var.

Zaman Sınırlaması Yüzünden Gerilmeye Son

Persona serisinin olmazsa olmazı, günlük yaşam bölümleri bu oyunda da mevcut. Oyunun başında Persona 5’ten hatırladığımız mekanları tekrar görme, etrafı bir miktar dolaşma şansına erişiyoruz. Sosyal hayat bölümleri Persona 5 kadar yoğun ve yorucu değil. Yine arkadaşlarımız ile konuşup, birlikte vakit geçiriyoruz. Bu defa kişiler ile ayrı ayrı ilişki geliştirmek yerine bütün ekip ile olan ilişkimizi geliştirmeye çalışıyoruz. İlişkimiz geliştikçe zindanlarda işimize yarayan yeteneklere harcayabileceğimiz puanlar elde ediyoruz. Yetenekler yüksek seviye kasaları açma, karakterlerin gücünü arttırma, daha fazla persona maskesi düşmesi ve daha fazla tecrübe puanı gibi birçok farklı türe ayrılıyor. 

Persona 5 Strikers’da günlük hayat ile Metaverse içindeki görevler arasında zaman yönetimi yapmanıza gerek yok. Persona serisinin en önemli (ve oyuncuları en çok geren) özelliklerinden birisi olan zaman yönetimi, Strikers’da kalkmış durumda. Dövüşmek için bir Jail’e girdiğinizde gün otomatik olarak geçmiyor. İstediğimiz zaman çıkıp, gerekli malzemeleri toplayıp tekrar geri dönebiliyoruz. Zaman sınırı sadece belli yan görevlerde bulunuyor ve çok büyük etkileri yok. Bu da oyuncuyu “Bugün savaşırsam şu karakterle etkileşimi kaçırırım, ama yemek de yapmam lazım” gibi düşüncelerden kurtarıyor.  Ülkenin çeşitli şehirlerini gezdiğimiz karavan yolculuğu sırasında yemek de yapabiliyoruz. Jail maceralarımız sırasında (özellikle yüksek zorluk seviyelerinde) her türlü kaynağa ihtiyacımız olacak, bu yüzden gerçek dünyadaki etkinlikleri ihmal etmemek gerekiyor.

Dövüşler sırasında karakter değiştirmek, her karakterin kendine ait özel animasyonu bulunan “Showtime” saldırılarını kullanmak, düşmanı pusuya düşürünce ya da zayıf noktasına vurunca yapabildiğimiz toplu saldırılar, teknik saldırılar falan derken oyunun aksiyon kısmında uzun süre sıkılmıyacaksınız. Dövüş zorluğu normal seviyede bile taktikleri gözden geçirmeye teşvik edecek şekilde ayarlanmış. Aradaki dengenin iyi oturtulduğunu düşünüyorum. Gerçek dünyada yapacak çok fazla şey yok ve başlangıçta gidebileceğiniz alanın sınırlı olması rahatsız edebilir ama hikaye ilerledikçe daha çok yer açılıyor ve “bu oyun türü için” yeterli diyebilirim. 

Kalbimizi Müzikleriyle Çalan Oyun

Persona 5 Strikers, Persona 5 serisinin Playstation dışındaki platformlarda yayınlanan ilk oyunu. Bu inceleme için oyunu Playstation 4 slim konsolda oynadım. Görsel olarak oyun Persona 5’in altında kalmamış. Persona 5’in sanat stili Strikers’da da kullanılmış ve hala çok güzel. 

Oyunun ayarlar kısmında performans ile ilgili bir seçenek bulunuyor. Terchinize göre oyunu “Framerate” (1080p)  ya da “Grafik” (1440p) modunda oynayabiliyorsunuz. Standart Playstation sürümlerinde her iki modda da oyun gayet akıcı ama kalabalık alanlarda skiller arka arkaya gelince frame düşüşleri yaşanıyor. Oyunu etkileyecek kadar dramatik düşüşler değil, muhtemelen 40 – 50 kare aralığına iniyor ama dikkat çekiyor. PS4 Pro konsollarda fps drop yalnızca grafik modunda yaşanırken, Playstation 5 sürümünde her iki modda da stabil 60 fps oynanabiliyor. Switch sürümü ise ortalama 30 fps gösteriyor ama konsolun taşınabilirlik özelliği, oyuncuya sunduğu kare hızını telafi edecek kadar iyi.

Konu Persona oyunları olunca müziklerin kötü olması gibi bir durum söz konusu olmuyor. Persona 5 Strikers, orjinal Persona 5’de duyduğumuz bir çok müziğin yeniden düzenlenmiş sürümlerini kullanıyor. Dövüşlerde kullanılan müzikler çok güzel olmuş, sizi gaza getirmeyi başarıyor. Last Surprise ve Rivers in the Desert gibi şarkıların metal / punk tarzındaki yeniden yorumlanmış halleri muhteşem. Yeni dövüş şarkısı “What You Wish For” ve soygun şarkısı “Daredevil” oyunun temposuna çok uymuş. Lyn’in vokalleri yine sizi esir alıyor ve kimi zaman sırf şarkıları dinlemek için oyalanıyorsunuz. Müzikler konusundaki tek şikayetim, Cafe Leblanc içerisinde Beneath the Mask’ın çalmaması oldu. 

Sonuç

Persona 5 Strikers, popüler bir serinin adının arkasına sığınarak, “nasılsa satar” mantığı ile hazırlanmış bir oyun değil. Hikayesi, oynanış süresi ve iki türü bir araya başarıyla getiren dövüş sistemi ile oynadığım en güzel musou oyunu olmuş. Persona serisinin basitleştirilmiş bir versiyonu gibi. Persona 5 Strikers beklediğimin çok üzerinde bir iş olmuş.

Yazıyı bitirmeden önce asıl önemli kısma gelelim. Persona 5 Strikers’ın iki önemli sorunu var ve oyunu almadan önce bunları hesaba katmak gerekiyor. Persona 5 Strikers oynamadan önce Persona 5 oynamanız zorunlu değil ama kesinlikle önerilir. Hikaye bir önceki oyunun sonrasında geçiyor ve karakterleri tanımak, bahsettikleri konuları anlamak için önceki oyunu bitirmiş olmak gerekiyor. Asıl sorun Persona 5’in yalnızca Playstation 4 konsolunda olması. Nintendo Switch ya da PC kullanıcıları hikayenin öncesini öğrenmek istiyorsa ya gidip Playstation almalı ya da internet üzerinden konuyu araştırmalı. Ana hikaye kendi içinde bağımsız ama karakterlerin bazı hareketlerini anlamak için hikayeyi bilmeniz gerekiyor. 

İkinci problemimiz ise fiyat. Oyun tüm dünyada 60 dolar fiyat etiketi ile piyasaya çıkmış durumda. İçerik olarak 60 doların hakkını veriyor. Ülkemizde Playstation sürümünün satış fiyatı 558,69 TL olarak belirlenmiş. PC üzerinden almak isterseniz, Steam üzerinde 558,70 TL’ye satılıyor. Ülkemiz sınırları içerisindeen ucuza alabileceğiniz versiyon, 60 dolar ödeyerek satın alabileceğiniz Nintendo Switch sürümü. Oyun kesinlikle çok iyi ama yerel fiyatlandırmanın zararımıza işlediği bir durumda tam fiyatı ile önermem çok zor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
  • Blur
Başa dön tuşu