Multiplayer Shooter oyunları ciddi bir iştir, şakaya gelmez. Savaş alanı oldukça acımasız ve bir okadar da ödüllendiricidir. Askeri mühimmatlarınızda oradan oraya koşturur, tozu dumana katarsınız. Çevrenizde savaş aletleri dolaşırken yıkık duvarlarını siper ettiğiniz binalar arasında hayatta kalmaya çalışırsınız. Buraya kadar bir sorun yok di mi? Ancak şimdi her şey değişmek üzere!
Farklı ama tanıdık
İşte Plants vs. Zombies: Garden Warfare’i diğer shooter’lardan ayıran ve çekici kılan da bu! Pop Cap, savaş oyunlarında illa kan akmasın, kardeş kardeşe kıymasın demiş olacak ki bize ünlü tower defance oyunu Plants vs Zombies’i Third Person Shooter formatında karşımıza çıkartmış.
PvZ Garden Warfare tamamiyle online olarak oynadığımız ve sınıf tabanlı bir shooter oyunu. Bu sefer deniz piyadeleri yerine bitkileri veya zombileri yönlendiriyoruz. Ancak merak etmeyin onları kontrol etmekte hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Toplamda 10 adet haritaya sahip olan, PvZ GF oldukça farklı görünse de kontrolleri ve oyun mekanikleri açısından oldukça tanıdık bir hissiyat veriyor.
Oyunda bir hikaye modu bulunmuyor ancak onun yerine bir co-op bir de multiplayer modu mevcut. Bunlardan ilki Garden Ops, ister tek başınıza, ister 4 kişiye kadar beraber oynayabileceğiniz bir survival modu. Bu mod, mobilde oynadığımız PvZ konseptinin özünü yansıtan gerçek zamanlı bir versiyonu. Karşınıza hem kolaydan zora hem de rastgele sıralanmış 10 dalga düşman geliyor ve bu düşmanlara karşı bahçenizi savunmaya çalışıyorsunuz, ama bu sefer bitki olarak. Her dalga arasında bahçenize envanterinizden seçtiğiniz çeşitli özelliklere sahip bitkiler ekerek savunmanızı güçlendirebilirsiniz. Bu envanteri nasıl mı ediniyorsunuz? Ona da ileride değineceğim.
Bahçede Thriller Keyfi…
Multiplayer kısmında ise Welcome Mat, Team Vanquish, Gardens & Graveyards, Gnome Mode ve Mixed adı altında oyun modları bulunuyor. Welcome Mat ve Team Vanquish diğer oyunlardan da aşina olduğumuz Team Deathmatch modları. 12×12 kişilik haritalarda ilk 50 düşmanı öldüren maçı kazanıyor. Ancak takım arkadaşlarınızdan biri sizi canlandırırsa karşı takımdan bir puan düşülüyor. Welcome Mat ise aynı modun yeni gelenler için kolaylaştırılmış bir versiyonu. Gardens & Graveyards’da ise zombiler bitkilerin bahçesine saldırırken, bitkiler kendi alanlarını korumaya çalışıyor. Bahçenize 5 zombi girerse o bölgeyi kaybediyor ve diğer bölgeyi savunmak için geri çekiliyorsunuz. Eğer zombiler belirtilen süre içerisinde 7 bölgeyi de ele geçirmeyi başarırsa oyunu kazanıyorlar. Açıkçası Gears of War’daki Overrun moduna benzese de bence oyunun en başarılı ve kendine özgü modu olmuş.
Bedava DLC Baldan Tatlıdır
EA yapımcıları, PvZ Garden Warfare’in , içerik olarak çok fazla bir şey sunmadığını farketmiş olacaklar ki geçtiğimiz günlerde bedava olarak yayınladıkları Garden Veriety Pack adlı DLC paketi ile oyuncuları sevindirdiler. DLC içeriğinde Chomp Town adlı harita, 100 den fazla kişiselleştirme paketi ve Gnome Mode adlı bir adet oyun modu eklediler. Battlefield 4 oynayanlar aslında bu moda hiç yabancı değiller. Evet, Gnome Mode BF4’deki Obliteration modunun aynısı. 8 kişilik takımların bulunduğu haritanın belli bir yerinde bir bomba beliriyor ve karşı takıma ait 3 adet bölgeyi yok etmek için bu bombanın peşine düşüyorsunuz. Bombayı ele geçirdikten sonra karşı takımın bölgesine kurup orayı patlatmanız gerek. Tabi o takım bombayı 30 saniye içerisinde etkisiz hale getirmezse…
Pompalıyı bırak, Yunus Tabancasını kap!
Evet, gelelim asıl oyunun kahramanlarına. Dediğim gibi PvZ Garden Warfare bir sınıf tabanlı shooter. Yani her takıma ait dörder sınıf bulunuyor. Bitkilerde; PeaShooter assault sınıfını temsil ederken, Chomper yakın dövüş, Sunflower medic ve Cactus ise scout görevini üstleniyor.
Zombilerde ise Foot Soldier, Engineer, Scientist ve All Star sınıfları mevcut. Her sınıfın kendine ait silahı ve 3 adet de yeteneği bulunuyor. Her karakter ile ilk oynadığınızda bir adet yetenek ile başlıyorsunuz ve oynadıkça diğer 2 yeteneğiniz de kalıcı olarak açılıyor.
Bu gelişim sistemi değişik karakterleri denemenizi teşvik etmesi açısından gayet yerinde olmuş.
Çünkü karakterlerin özellikleri gayet dengeli ve oldukça eğlenceli. Örneğin PeaShooter, Chilli Bomb adlı bombasını ortaya bırakıyor ve bir süre sonra güçlü bir patlama yaratıyor. Veya Chomper kendini yere gömüp, bir düşmanın altından çıkarak onu yutabiliyor. Ona anti olarak ise Engineer, sersemletme bombasını kullanıp onu yeryüzüne çıkartabiliyor. Cactus, mobil versiyonunda da gördüğümüz, yere Patates mayınları döşeyebiliyor. All star ise bir tank görevi görüp diğer bitkilere doğru koşup omuz atabiliyor. Saldırı yetenekleriniz kadar savunma yetenekleriniz de oldukça işe yarıyor. Örneğin Sunflower ve Scientist takım arkadaşlarına iyileştirebiliyorlar. Ancak unutmamak gerekir ki bu yeteneklerin bir de cool-down süreleri var.
Ot gibi yaşamak olmaz…
PvZ:GF’de açmanızı bekleyen yüzlerce geliştirme seçeneği, tüketebilir envanter, silah, aksesuar ve karakterler mevcut. Peki ya bunlara nasıl ulaşıyorsunuz? Tabi ki oynayarak. Oynadığınız her oyunun sonunda performansınıza göre hem XP hem de para kazanıyorsunuz. Elde ettiğiniz XP’lerle karakterinizin rütbesini yükseltirken, kazandığınız paralarla da sticker paketleri satın alıyorsunuz. Her sticker paketinin içinden belirli sayıda envanter ve karakter stickerları çıkıyor. Sticker defterinizde o karaktere ait tüm sticker’ları tamamladığınızda o karakteri açmış oluyorsunuz. Veya mevcut karakterlerinizi ve silahlarınızı kişiselleştirebiliyorsunuz. Her seferinde şansınızı denemek eğlenceli ancak kart içerikleri rastgele olduğu için kazandığınız onca paranın da istemediğiniz bir karaktere gitmesi de mümkün.
Yüzlerce geliştirme seçeneklerine rağmen bizlere oynanış açısından çok fazla çeşitlilik sunmasa da özellikle yeni çıkan DLC’si ile dijital sürümü 30$’lık bir oyun için yeterince eğlence vaadettiğini söyleyebilirim. Plants vs. Zombies: Garden Warfare sizi rahatlıkla arkadaşlarınızla rekabete sokan, tekrar tekrar dönüp oynamak isteyeceğiniz bir oyun.