Oyun İncelemeleri

Powerboat GT

Muhtemelen hayatımız boyunca kontrol edemeyeceğimiz, aşağı yukarı tüm
taşıtlar ile ilgili oyunlar yapıldı. Bunlardan arabaları saymıyorum, zira hiç de
ulaşılamayacak bir noktada değiller. Ancak trenler ile karada, uçaklarla havada,
gemilerle engin denizlerde yol almak, her babayiğidin harcı olmayan ehliyetler
gerektiriyor. Neyse ki video oyunları sayesinde bazen imrenerek baktığımız
kaptanların yerine geçme şansımız oldu. Ancak oyun dünyasında belki de en geri
planda kalan deniz taşıtları oldu. Son birkaç yılda çıkan Ship Simulator ile
çeşitli deniz taşıtlarını kullanmak nasip oldu. Yinede “Simülasyon” olduğundan
olsa gerek, çoğumuz yapımdan yeterince eğlenemedik. Powerboat GT ise işin
eğlence kısmını sağlamak üzere geliştirilmiş. Bu defa sürat tekneleri ile
yarışlar yapmak mümkün. Peki yapım kendi kulvarında ipi birinci göğüsleyebiliyor
mu? Ona bakalım.

DreamCatcher Interactive tarafından piyasaya sürülen Powerboat GT, aslında firma
tarafından yeterince lanse edilemeyen bir yapım. Örneğin Ship Simulator çıkmadan
dahi oldukça yankı uyandırmıştı. Zira türe ait fazla sayıda örnek bulmak mümkün
değil. Buna rağmen Powerboat GT, sessiz ve derinden bir girişle kendisine ait
olan yere oturdu. Yapımı piyasada örnekleri olan yarış oyunları ile
özdeşleştirmek de mümkün aslında. Gerek araçlar, gerekse geliştirme seçenekleri,
yapımın kara versiyonları ile aynı özellikler barındırıyor. Hikaye modundan
yoksun “Bakıp çıkacaktık” anlayışı olan hızlı yarış seçeneği, adrenaline biran
önce erişmek isteyen oyuncular için konulmuşken, klasik kariyer modu olayı
temelinden başlayan bir sıralamada bizlere sunuyor. Kariyer modunda yarattığımız
profil ardından, balıkçı teknesinden hallice bir motor ediniyor, ardından da
mavi sulara giriş yapıyoruz. Kariyer modu yükleme ekranlarında da gösterildiği
üzere, balıkçı teknesinden pahallı bir yelkenliye giden uzun bir yarışçı
kariyerinden oluşuyor.

İskele – Sancak

Mavi sularda aylaklık yapabileceğiniz gibi, yarış ve özel amaçlı noktalara
giderek etkinliklere giriş yapmak mümkün kılınmış. İlk başlarda yarış
kazanmaktan uzak olan teknemizi güçlendirmek ve iyileştirmek için haliyle paraya
ihtiyacımız var. Nakit ihtiyacımızı ise taksi görevleri yaparak karşılamak,
yeterli birikimi oluşturduktan sonra da teknemize yatırım yaparak yarışlara
katılmak izleyeceğimiz sırayı oluşturuyor. Yapımda gerçekçilikten çok eğlencenin
ön plana çıkartıldığı açıkça görülüyor. Bu demek değil ki tekneler fizik
kurallarına aykırı hareket ediyor; keza tekne ve su davranışları oldukça
gerçekçi aktarılmışlar. Ancak yapımın arcade öğeleri içermesi, eğlencenin
vurgulanmasını sağlıyor. Yarışlar sırasında kullanılan silahlar bunlara en iyi
örneği sağlayacaktır. Rakipler karşısında öne çıkmak, yalnız iyi bir tekne ve
donanımı ile mümkün olmuyor. Zira parkur üzerinde yerleştirilmiş kutulardan
edinilen silah ve bonuslar ile kıyasıya bir mücadele söz konusu oluyor. Silahlar
diğer teknelerin motorunu bozar, roketler ile onları havaya uçururken, nitro
gibi bonuslar ile kısa süreli hızlanma avantajları yakalanabiliyor. Hal böyle
olunca da tüm yarışçılar birbirine düşman kesiliyor. Silahları hemen kullanma
zorunluluğunun bulunmaması, dört adede kadar saklanıp daha sonra
kullanılabilmeleri de oldukça güzel bir özellik olmuş.

Kariyerimize başladık, ufaktan taksi görevleri ile para da kazanıyoruz ve
yarışlardan boş dönmemeye başladık. Peki sırada ne var? Sırada sponsorların
gözüne girmek var. Zira kariyerimizde emekleyerek ilerlemektense, koşar adım
basamakları çıkmanın yolu sponsorlardan geçiyor. Bir kaç yarış sonunda
sponsorların gözüne girmeye başlayacak itibar puanı toplamış oluyoruz. Böylece
onlarda bizi desteklemeye başlıyor. Sponsorların bizi desteklemesi maddi
rahatlık, yeni tekneler, yeni geliştirmeler ve yeni bölgeler anlamına geliyor.
Oyunda yalnız tek bir bölgede kürek çekmiyor, Rusya ve Yunanistan’dan Karayip’e
kadar uzanan farklı denizlerde yarışma fırsatı elde ediyoruz. Üstelik bu
bölgelerde deniz uçakları gibi farklı taşıtları kullanmamızda mümkün kılınmış.
Bir tekne oyununda uçağın ne işi var diye şaşırabilirsiniz, oldukça normal.
Ancak yapımın eğlenceye odaklandığını belirtmiştim. İlk gördüğümde bu durum
benim içinde sürpriz oldu. Denizde turlarken, birden denize semadan bakabilmek
oldukça farklı bir deneyim yaşatıyor.

Sert kontroller

Gerek tekne, gerekse uçak kontrollerinde hafif bir sertlik söz konusu; ancak bu
durum rahatsız edici seviyede değil. Grafikler bakımından ise Powerboat GT,
özellikle deniz ve araç modellemelerinde dikkat çekiyor. Çok fazla olmasa da
çevre modellemelerinin de boş geçilmediğini görmek mümkün. Sesler bakımından da
grafiklerden aşağı kalır yanı olmayan yapımda, orijinal müzikler ekranda resimli
ve bilgileri ile birlikte bir Jukebox tarafından aktarılıyor. Genel olarak
baktığımızda Powerboat GT, pek çok özelliğini araba yarışlarından almış olduğu
görülüyor. Kendisinden beklenmeyen bir performansla PC’lere konuk olan yapım,
ortalamanın üzerinde bir puan almayı başararak oyun ve deniz severlerle
buluşmayı bekliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu