Pro Evolution Soccer 2
Yeni bir yılın yaklaşmasıyla birlikte çıkan spor oyunlar furyasının içine Pro Evolution Soccer 2’de katıldı. Ben de vakit kaybetmeyerek, efsane oyunun incelemesini herkesden önce yazmış bulunmaktayım. Elimde olsa bu oyuna inceleme hazırlamayıp koskoca harflerle ‘’Oyun muhteşem, düşünmeden alın!’’ yazardım çünkü PES 2 oynayan herkesi kendine hayran bırakacak kadar müthiş bir oyun…
Veron’dan şahane bir pas!
Pro Evolution Soccer, oynanışı ile tüm futbol oyunlarında hissettiğinizden daha fazla futbol oynadığınızı hissettiriyor. Zaten PES’ı diğerlerinden ayıran en önemli özellik de bu değil mi? Oyunun ikincisi de kendine has oynanışı ve zorluğunu koruyor. Kontroller geçen oyununkiyle aynı ancak bir takım yenilikler var. Bunlardan en önemlisi hareketlere getirilen esneklik ve gerçekçilik. Örneğin; artık pas vermek istediğiniz adama topu atmanız yeterli olmayacak, topun hızını ve adama olan açısını gözden geçirmek zorundasınız. Ayrıca çalım atmak daha zor ve gerçekçi olmuş ama yapımcılar birçok yeni çalım şekli ve hareket eklemiş oyuna (topun üstünden atlama, dışa çıkartma gibi). Yapay zekanın oldukça gelişmiş olması nedeniyle gol atmak artık kolay değil; bu yüzden organize ve akılcı ataklar yapmalısınız. Oyunda bu tarz atakları, kombinasyonları ve yeni eklenen hareketleri deneyip, ustalaşmanıza yardımcı olacak bir Training seçeneği bulunuyor. Bu seçenek sayesinde geçen oyunda olan herşeyi hatta fazlasını yapabiliyorsunuz, nasıl mı? Sıkı durun, oyuna ‘’Umbro Challenge’’ adında bir mod eklenmiş. İşte bu mod bizlere antrenman sahasında çeşitli aktivite ve yarışmalara katılma imkanı veriyor. ‘’Ortada Sıçan’’, ‘’Hedef Vurma’’ ve ‘’Top Sürme’’ ise bu aktivitelerden sadece birkaçı. Yarışmalarda topladığınız puan sonucunda, yeni oyunlar açılıyor ve seçtiğiniz futbolcular derecelere göre sıralanıyor. Çok zevkli olan bu yeni mod sayesinde hem oyunda ustalaşacak, hem de keyifli vakit geçireceksiniz.
Beckham ilerliyor…
Oyunda kupa ve liglerin dışında yine Master Lig bulunmakta. Burada bir kulüp seçecek, B takımı ile 3.ligden başlayarak, kazanılan maç başına para alacaksınız. Bu parayla da yıldız oyuncular alıp takımınızı kuvvetlendirebileceksiniz. Amacınız 1.lige yükselip, şampiyon olmak. Ancak para kazanmak eskisi kadar kolay değil. Neden mi? Çünkü artık puan kaybedecek olursanız, para da kaybedeceksiniz. Paranız bittiğinde ise kulüp batacak, Game Over olacak. İşiniz artık daha zor ama hemen üzülmeyin, bundan böyle para kazanmanın bir yolu da kupa maçları, bu ekstra maçlar sayesinde gelirinizi arttırabilirsiniz. Az önce bu zorlu mücadeleye 3.ligden başlayacağınızı söylemiştim. Evet, takım sayısının artmasıyla birlikte lig sayısı da artmış oldu. İşte tüm bu yeniliklerin dışında, bir de Master Lig’in içinde küçük bir menajerlik bölümü var. Buradan transfer işleriyle, antrenmanlarla, kadrolarla ve istatisliklerle oynayabilir ayrıca takımızın formasından stadına kadar herşeyi değiştirebilirsiniz. Haa, transfer demişken artık oyuncu da kiralayabildiğinizi söylemem de fayda var..
Oyunda altısı yeni olmak üzere birbirinden farklı 14 tane stadyum bulunmakta. Yeni stadyumlar genel olarak güzel görünüyor ancak çoğu, pekde tanıdık değil. Bunların arasında en ünlüsü Manchester United’ın cehennemi olan ‘’Old Trafford’’. Bu kadar yeniliğin arasından eski stadlar da payına düşeni almış. Hepsinin zemini gerçeğe uygun olarak değiştirilmiş ve kaplamaların kalitesi arttırılmış (geçen oyunda zemini berbat olan Catalonia stadı oldukça güzelleşmiş).
Ortasını Yaptı…
Oyunda birbirinden farklı 56 ülke, 40 kulüp, 2 karma ve 9 adette sürpriz olmak üzere toplam 107 takım bulunmakta. Bu takımlar arasında Türkiye ve Türkiye’nin Avrupada’ki gururu Galatasaray da var. Ülkemizin üçüncülüğünü ve Galatasaray’ın Avrupa’da aldığı kupaları göz önünde bulunduran yapımcılar futbolcularımızı ve takımlarımızı oldukça kuvvetli yapmışlar. Ancak yine de kadrolarda bazı hata ve eksikler de yok değil. Bunları görmezden gelebilirsiniz çünkü en büyük kulüplerde bile büyük eksikler var. Mesela Ferdinand Manchester’da, Ronaldo Real Madrid’de ve Rivaldo’da Milan da yok. Evet, kadrolarda eksikler bulunmakta ancak Konami bize tüm bunları unutturacak güzellikte bir Edit Mode’u hazırlamış. Bu mod sayesinde artık tüm takımlar ve futbolcular üzerinde değişiklik yapabileceksiniz. Takımların forma, logo, stadyum ve kadroları ile futbolcuların tüm özelliklerini ayarlayabilirsiniz. Kuşkusuz bir Edit bölümü için yapılabilecek en geniş seçeneklere sahip oyundur Pro Evolution Soccer 2. Gerçi ufak güncellemeler dışında futbolcularda değişiklik yapmanıza pek gerek yok çünkü yapımlarına oldukça fazla özen gösterilmiş, özellikle de David Beckham’a. Bir futbol fenomeni haline gelen Beckham’ın hemen herşeyi oyuna yansıtılmış. Ayakkabıları, gol sevinci, çizgi sakalı, hatta dünya kupasında yaptığı, uzun mohikan modeli saçları bile (Yapımcılar bile yetişemiyor imajına, saçlarını çoktan değiştirdi). Ama Beckham için yapılan en büyük ayrıntı ise topa vuruş şekli. O’nun toplara vuruş şekli farklıdır; sağ ayağıyla topa vurduktan sonra, sol ayağı kayarak sağ ayağının altına girer ve top müthiş bir falso alarak, istenen yere ulaşır. Benim gibi Manchester United’ın tüm maçlarını seyreden biri ya da futbolla oldukça ilgili bir kişiyseniz, ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Nistelrooy kafayı vurduu…
Göze çarpan en büyük yenilik ise her futbol oyununda olması gereken ancak sadece bu oyunda olan ‘’deplasman’’ anlayışı. Artık deplasmanda oynadığınız maçlarda yuhalanacak, ıslıklanacak ve baskı altında olacaksınız. Hatta yapımcılar isteğe bağlı olarak kondüsyon düşürtebilmeniz ile spikerin taraflı olabilmesini sağlamış. Oyuna gerçekçilik katan bu özelliğin dışında birkaç yenilik daha bulunmakta. Artık rakibinizi formasından çekerek, hava toplarında üstüne abanarak ve ikili mücadelelerde omuz atarak durdurabileceksiniz. Ayrıca yağmurlu ve soğuk havalarda futbolcular sahaya montla çıkacak, topa vurduklarında zeminden toprak kalkacak ve hakem aleyhlerine karar verirse itiraz edecekler. Bu arada dikkatimi çeken küçük bir ayrıntı da direkten çıkan sesin düzeltilmiş olması. Geçen oyunda direğe çarpan toplardan ‘’çaattt!’’ diye bir ses gelmesi gerekirken, çoğu zaman ses dahi gelmiyordu. İşte tüm bunlar birleştiğinde kendinizi maçın tam ortasında buluyorsunuz. Yani atmosfer tek kelimeyle, mükemmel!
Gelelim yazımızın göze ve kulağa hitap eden bölümüne. Grafikler ilk oyuna göre daha hoş ve dikkat çekici. Özellikle Milli olmak üzere tüm takımların forması çok güzel görünüyor. Ne kadar mı? Kötü bir takımı sırf forması güzel diye seçtirebilecek kadar! Oyundaki ses efektleri oldukça kaliteli ve gerçekçi. Müzikler için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü açılış demosundaki Queen’in meşhur ’We Were Rock You’’su dışındakiler oldukça sıkıcı…
Tabii ki GOOOL!!!
Pro Evolution Soccer 2 şu an için bir futbol oyununda gelinebilecek son nokta. Futbol oynamaktan ne kadar zevk alıyorsanız bu oyundan da alacağınız zevk o kadar fazla. Unutmadan; bu oyunu sakın ha FIFA ile karşılaştırmaya kalkmayın, bu oyuna yapılacak bir haksızlıktır!
DipNot: Son cümledeki amacım FIFA oyunlarını kötülemek değil, Konami’nin yarattığı fenomen’i yüceltmektir…