Pro Evolution Soccer 4
Futbol oyunlarının tartışmasız en iyisi olan Pro Evolution Soccer, PES4 ile
tahtını bir basamak daha yükselterek diğer futbol oyunlarına örnek olmaya devam
ediyor. Oyunda her zamanki gibi köklü bir değişiklik bulunmamakta, fakat yapılan
bazı yenilikler PES serisinin o bilindik havasını bozmadan oyunu gerçeğe bir
adım daha yaklaştırıyor…
İlk bakışta genel olarak sadece oynanış ve grafiklerde bazı yeniliklerin
yapılmış olduğunu sanabilirsiniz; fakat emin olun PES4, oyun içeriğinde bundan
çok daha fazlasını sunuyor. Oyundaki 57 milli takımın yanında klüp bazında 140’a yakın takım var ve klüp
takımları içerisinde İspanya, Almanya, İngiltere, Hollanda ve İtalya liglerinin
tüm takımları bulunuyor. Tabi takım seçeneği bu kadar fazla olunca bu oyun
modlarına da yansıyor. Master League her zamanki gibi zorlu ve yukarıda saydığım
ligleri de içine alarak eskisinden çok daha fazla şekilde detaylandırılmış bir
şekilde oynanabiliyor. Belki diğer mod başlıklarına baktığınızda farklılık yok,
ama Training’den tutun da Edit Mode’a kadar aslında her seçenek adeta ayrı birer
oyun havasında ve diğer konularda olduğu gibi bu konuda da PES ile yarışabilecek
başka bir oyun yok.
Adeta bir beceri yarışması şeklinde tanımlayabileceğimiz Training modu farklı
seviyelerdeki alıştırma seviyeleriyle bir yana dursun, ‘’Edit Mode’’
anlatılamayacak şekildeki detaylı içeriğiyle PES4’ü adeta baştan yaratabilmenize
olanak tanıyor. Oyuncu istatistikleriyle oynayabilmeniz gibi klasik opsiyonlar
bir yana takımların bayraklarından, isimlerine kadar hemen her şeyi
değiştirebiliyorsunuz ya da yenilerini yaratabiliyorsunuz. Tabi bunların daha
devede kulak kaldığını da belirtmeliyim…
Yeşil çimlere doğru…
Yavaş yavaş saha içine doğru kayarsak; Winning Eleven 3’ten beri: ‘’Acaba neden
sahada maç sırasında görünen bir hakem yok, sadece kart pozisyonlarında ortaya
çıkan bir adam var?’’ diye sorardım. En nihayetinde artık saha içinde bir
hakemimiz var. Kendi kendime ‘’Peki harikalar yaratan Konami bu zamana kadar
basit bir hakem olayını neden oyun içine dahil etmemişti?’’ diye sorunca cevabı
yine biz oyuncular veriyoruz aslında… Konami hiç bir zaman EA Sports’un
yaptığını yapmamış, yani öncelikli olarak yemeğin görünüşüyle değil de yemeğin
yapılışıyla ilgilenmişti, fakat Konami’de oynanışta tam anlamıyla zirveye
geldiğine kanaat getirmiş olacak ki işin makyaj tarafına da eğildi. Sanılmasın
ki Konami’nin oynanıştaki yükselişi buraya kadarmış; çünkü PES’teki gelişim hiç
bir noktada duraklamak bilmiyor…
Takım formasyonlarına baktığınızda oyuncu istatistiklerinin ve saha içi
formasyon taktiklerin abartıldığını görüyorsunuz, her oyuncunun bulunduğu
mevkide yapmasını istediğiniz oyun şeklini artık sahaya tam anlamıyla
dilediğiniz gibi yansıtabilmeniz mümkün. Takımınız atağa kalkarken geride adam
bırakabilir, kendi stratejilerinizi eskisinden çok daha esnek bir şekilde
uygulayabilirsiniz.
En iyi savunma hücumdur!
Şu ana kadar PES serisinin pas sisteminin belki yeterli olduğunu düşünüyorsunuz,
ama Konami bu sistemi de geliştirmiş, bu sayede pas tuşuna ne kadar fazla
basarsanız topa sahip olan oyuncu pası o kadar hızlı atıyor, yani pasları her
zaman en yakınınızdaki arkadaşınıza atmak zorunda kalmıyorsunuz. Bunun dışında
futbolcuların topla etkileşimleri de oynanış açısından çok daha fazla
arttırılmış, oyuncular artık havadan gelen pasları bile bekletmeden tek pas
yaparak indirebiliyorlar, aynı şekilde topa yapılan diğer hamleler ve top
kontrolleri de çabuklaştırılımış. Vereceğiniz ara pasları ve koşu yoluna atılan
paslarda da oyuncuların daha akıllı ve kontrollerinin de daha iyi olduğunu
göreceksiniz. Her sene değişen ve gelişen kontrollere bir de oyuncuların yaptığı
estetik hareketler de eklenmiş. Sağ analog kol sayesinde gerek hucüm halinde
gerekse yerimizde durarak güzel estetik hareketler yapıyor, adam geçme
hareketleri rahatça yapabiliyoruz.
Yapılan bir kaç maçtan sonra defansınızın eskisinden daha kolay açık
verdiğini ve oyuncuların adam kaçırdığını görmekte gecikmeyeceksiniz. Açıkçası
daha tam karar veremedim ama bu iyi mi olmuş yoksa kötü mü bilemiyorum, çünkü
hızlı hücum oyuncuları beş kişiyle defans yapsanız bile özellikle havadan atılan
ara paslarıyla defansın arkasına sarkabiliyor. Bunun yanında hücum
oyuncularından topu kapmak da eskiye nazaran zorlaşmış, açıkçası defansif oyun
oynayan oyuncular bu durumdan hoşlanmayabilir. Görülüyor ki oyunun hücum kısmı
daha bir önem kazanmış, yani defansif oyun stili gol yememek için her zaman
yeterli olmuyor. Hücum ve defans arasındaki dengeyi sağlamak içinse şutların
eskisi kadar etkili olmaması düşünülmüş. Oyunu oynayınca sizinde fark edeceğiniz
gibi artık eğer etrafınızda bir kaç defans oyuncusu varken ya da topun
kontrolünü tam sağlamadan şut çekerseniz, oldukça zayıf bir şutla karşılaşmanız
muhtemel.
Başka bir yenilikse taç atışlarında, artık birincil olarak atışı kullanan
oyuncunun değil atışın yapılacağı oyuncunun kontrolünü alıyoruz. Serbest
vuruşlarda da kullanabileceğiniz farklı taktikler var ve barajı kontrol edebilen
rakibi aldatmak için çeşitli şaşırtmacalar yapabiliyorsunuz; mesela topun
üstünden atlayıp arkadan gelen oyuncuya topu bırakabiliyorsunuz ya da topun
başında duran futbolcu topa dokunuyor ve yine diğer oyuncu şutu çekebiliyor,
free kick’lerde bunun gibi farklı stratejiler uygulayabilmeniz de mümkün.
Grafiksel açıdan da oyunda belli bir ilerleme söz konusu, elden geldiğince
futbolcular gerçekleriyle birebir modellenmeye çalışılmış, ayrıca saha içinde,
özellikle de açılış seramonilerinde futbolcular arka planla esikisinden daha
uyumlular. Futbolcu animasyonları ise geliştirilerek daha kaliteli hale gelmiş.
Serbest vuruş stillerinden, oyuncu imajlarına kadar her bir şeye özen
gösterilmiş. Gol sevinçleri, faul tartışmaları, sedyeyle dışarı alınan oyuncular
gibi animasyon sahneleri arttırılarak oyun bu konuda da zenginleştirilmiş.
Futbolcu hareketleri, özellikle de yapılan kafa vuruşları ve kalecilerin yaptığı
kurtarışlarda hareketlerin çok daha yumuşak ve estetik olduğunu göreceksiniz,
açıkçası oyun bu yönden de çok başarılı. Aslında daha anlatılacak çok şey var
ama bunları oynayıp görmek daha iyi olacaktır.
Winning Eleven
Bir süre önce piyasaya çıkan oyunun Japon versiyonu Winning Eleven 8’i
oynadıysanız özellikle ceza sahası içindeki kalabalık karambollerde oyunun
hızlandığı anlarda yaşanan frame yavaşlamalarını ve dalgalanmayı
farketmişsinizdir. PES4’te bu olay ya hiç yok ya da göze batmıyor? Eğer oyunu 50
Hz PAL modunda oynarsanız zaten hiç sorun yok denebilir, oyunun her anı gayet
akıcı, yok eğer 60 Hz NTSC oynarsanız çok dikkat edilmedikçe farkedilmeyecek
hafif bir frame düşüklüğü dışında bir şey olmuyor, yani WE8’deki sorun bir
şekilde giderilmiş gibi.
Oyunun spikeri ve ses efektleri ise her zamanki gibi aynı, seyirci
tezahüratlarından futbolcuların faul pozisyonlarındaki bağırışmalarına kadar her
şey çok iyi. Spiker ve yorumcu ise Winning Eleven’ın spikerinin havasına
yaklaşamasa da bence yine oldukça iyi.
Yazının sonunda küçük bir dokundurma da yapalım: Duydum ki EA Sports’un FIFA’sı
geçenlerde 2005 sezonunu açmış… Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse bu yazıda
FIFA’nın adının bile geçmemesi lazımdı aslında ama biz yinede objektifliğimizi
koruyarak arka sıraya FIFA’yı şöyle bir alalım; çünkü bu maçın Kazanan Onbir’i
her zamanki gibi belli…