Oyun Ön İncelemeleri

Project: Snowblind

Deus Ex serisini oynadıysanız, bir FPS olmasına karşın değişik bir oynanışa
sahip olduğunu da biliyorsunuzdur. Bilindik FPS sisteminin yanında,
karakterimizin değişik yeteneklerini stratejik bir şekilde kullanabilmemize izin
veriyordu. Project: Snowblind, aslında ilk olarak Deus Ex için hazırlanacak bir
devam oyunuydu. O zamanlarda Snowblind ismini de almamıştı. Daha sonra, bir
karar değişikliği ile, orjinal bir yapım olmasına karar verildi ve ismi de
Project: Snowblind olarak değiştirildi. Her ne kadar yeni bir yapım olarak
kendini tanıtsa da, o da Deus Ex’in izinden gidip, onun birçok özelliğini bize
geliştirerek sunacak.

Hem savaş hem geliş

FPS türündeki Project: Snowblind gelecekte geçiyor. Başrolde de, sevgili
kahramanımız Nathan Frost bulunuyor. Kendisi, Liberty Coalition için çalışmakta
olan bir askerdir, ama basit bir asker olduğunu sanmayın, birçok yeteneğe ve
kullanabileceği güce sahip. FPS’lerin çoğunda rastladığımız gibi, burada da kötü
adamlar ve terörist grupları tarafından tehdit edilmekteyiz. Amacımız, hem
onlara gereken dersi vermek, hem de büyük yıkım yaratabilecek ve onlar
tarafından geliştirilen bir silahı etkisiz hale getirmektir.

Yapımı yaklaşık bir seneden beri devam ediyor. 16 harita içerisinde geçen 11
görevden oluşacak. Gelecekte geçtiği için, birçok bilim kurgu öğesine rastlamak
da kaçınılmaz. Kahramanımız Nathan Frost’un kullanımı için geniş çapta bir
cephane var, ayrıca kullanabileceği birçok eşya ve yetenek de mevcut.
İlerledikçe bu yetenekleri geliştirebilecek, ya da daha yeni yeteneklere sahip
olabileceğiz. Oyun alanı ise oldukça geniş, çoğu zaman ekibimizle birlikte,
çetin savaşlara katılacak ve terörist orduları ile kapışacağız. Yapımcılar, 2.
Dünya Savaşı’ndan da esinlenildiğini ve gelecekte geçen bir 2. Dünya Savaşı
hissi verilmek istendiğini belirtiyorlar.

Project: Snowblind’da ne şekilde bir strateji izleyeceğimiz ve uygulayacağımız
tamamen bize bırakılıyor. İstersek sağlam bir FPS oyuncusu gibi amansız
çatışmalara girebilir ve önümüze geleni indirmeye çalışabiliriz. Buna paralel
olarak yeteneklerimiz de gelişecek ve uygun yetenekler kullanmamız gerekecek.
Zırhımızı bir süreliğine güçlendirecek, hız arttırımı yeteneğimizi
kullanabileceğiz. Daha kalabalık mekanlarda ise zamanı yavaşlatma gücümüzü
kullanmamız gerekecek. Eğer çatışma seven birisi değilseniz, “ben işimi sessiz
ve derinden hallederim” diyorsanız, o zaman başınıza daha az bela alaraktan,
gizlilik öğelerini kullanabilirsiniz. Bir düşmana arkadan sessizce yaklaşıp
etkisiz hale getirmek, bizi daha zor durumlara düşmekten kurtaracaktır.
Gizlilikle ilgili yeteneklerden birisi, duvardan diğer tarafı görebilme. Tabii
oyun hala hazırlık aşamasında olduğu için, tüm yetenekler hakkında ayrıntılı
bilgiler verilmiyor ama bol olacağı kesin.

Silahların getirdiği bolluk

Snowblind’ın en iddialı olduğu kısımlardan birisi de, içerdiği geniş çapta silah
ve eşyalar. Nathan Frost’un kullanabileceği silahların çoğu iki atış moduna
sahip. Alışılagelmiş roket atar, shotgun gibi silahlar, alternatif atış
mod’larında daha tehlikeli bir hal alacaklar. Bunların yanında, plasmalar atan
bir makineli tüfek ya da elektrikli bir alev atar kullanmak, oyunu eğlenceli
kılacaktır diye tahmin ediyorum. Üstelik tüm bunların alternatif ateş modlarının
bulunması, olayı daha da renkli kılıyor. Tabii atarak kullanabileceklerimiz de
unutulmamış, geniş alanlardaki çatışmalarda, düşmanları sis bombası ile zor
durumlara sokabilir, ya da klasik el bombamız ile toplu katliamlar
yaratabiliriz. İlginç bir özellik ise, silahlar ve eşyaları kullanarak çeşitli
kombinasyonlar oluşturup, daha etkili materyaller elde etme şansına sahip
olabilmemiz.

Takım arkadaşlarımız oldukça önemli olacak. Daha önce de belirttiğimiz gibi,
yeri geldiği zaman geniş alanlarda, teröristlere karşı toplu çatışmalarımız
olacak. Burada da yapay zekanın sağlamlığı devreye girecek, en azından bize vaat
edilen bu yönde. Düşmanlar, bizi alt etmenin yanında, kendi canları için de
mücadele edecek ve gerektiği zaman siper alıp saklanmayı akıl edecekler. Bizim
tarafımızda olup, beraber çarpışacağımız silah arkadaşlarımızın yapay zekaları
da en az onlarınki kadar önemli. Onlar da, çatışırken bir yandan bizi korumaya
çalışacak, bir fırsatını yakalayıp düşmana pusu kurmaya çalışacaklar. Ölmeleri
halinde, işimiz bayağı bir zorlaşacak, bu yüzden onların yaptığı gibi
savaşırken, bir yandan onlara da göz kulak olmamız gerekecek. Yapay zeka
konusunda bu belirtilenler, oyun içerisinde somut bir şekilde yer alırsa çok
daha mutlu oluruz. Snowblind’da kullanabileceğimiz araçlar bulunuyor; buggy’ler
ya da otomobiller bunlardan sadece ikisi.

Multiplayer yönüne, en az tek kişilik oyuna verildiği kadar önem veriliyor.
Tanıdık multiplayer mod’lar olan Deathmatch, Team Deathmatch ve Capture the
Flag’in yanında, Hunter ve Demolition gibi değişik mod’lar da oynanabilecek.
Hunter’da, bir grup asker, kaçmakta olan tek bir avı yok etmeye çalışacaklar.
Demolition’da ise yine bir taraf bomba kurup onu korumaya çalışırken, diğerleri
de onlara mani olacaklar. Aslında daha önce de rastladığımız oyun şekilleri
bunlar, sadece isimleri değiştirilmiş gibi gözüküyor, ama önemli olan bize
vereceği zevk. Multiplayer’a başlarken, seçebileceğimiz 6 sınıf asker olacak.
Tahmin edebileceğiniz gibi, bu sınıfların kullanabileceği birbirinden farklı
silahları ve bu silahlara göre kullanabileceği yetenekler bulunacak. Araçlar,
multiplayer’da biraz daha fazla önem kazanacaklar. Bazı araçların iki kişilik
koltukları olacak ve birisi araç kullanırken diğeri de düşmanlarla ilgilenecek.

Bekliyoruz…

Geniş bir cephaneye sahip olması ve kullanıp geliştirebileceğimiz yeteneklerin
bulunması, Project:Snowblind’a FPS’nin yanında RPG öğeleri de eklemiş oluyor.
Yüzeysel olarak baktığımızda, zengin bir içeriğe ve zevkli bir oynanışa sahip
olacakmış gibi görünen Project Snowblind, PC ile birlikte PS2 ve Xbox için de
hazırlanıyor. Oyun, 2005’in Şubat ayında piyasalardaki yerini alacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu