Oyun İncelemeleri

Psi-Ops: The Mindgate Conspiracy

Bilimkurgu dünyası her daim kendisini var etmeyi bilmiştir. İnsanların
geleceğe ve bilinmeyen dünyalara olan merakı, bu türü hiç şüphesiz oldukça ilgi
çekici kılmaktadır. Bu dünyanın en önemli özellikleri, mekanların çok dikkat
çekici olması ve karakterlerinin insan üstü yeteneklerle donatılmış olmasıdır.
Elinden ateş çıkartanlar, başkalarının zihnini kontrol edenler ve benim en çok
ilgimi çeken, psişik güçlerle uzaktaki nesneleri hareket ettirebilme gibi
kabiliyetlerdir…

Bu tür ilgi çekici özelliklerin sinema salonlarında kalmamasını düşünen
yapımcılar, bir bir bilimkurgu dünyasını monitörlerimize taşıdılar. Yakın
zamanda Second Sight ile insan üstü yeteneklerle donatılmış bir ölümlünün, diğer
insanlarla olan var olma savaşına(ve bu savaşta ne kadar başarılı olduğuna)
tanık olmuştuk! Şimdi sıra Psi-Ops: The Mindgate Conspiracy’e geldi! Hikaye
akışının bir çok yeri Second Sight’ı andıran Psi-Ops, PS2 ve X-Box versiyonundan
yaklaşık 1 yıl sonra PC’lerde de boy gösterdi!

Süper güçlü askerler!

Oyunun konusu gayet ilgi çekici. Biz “The Movement” isimli anti-terör örgütüne
mensup bir askeriz. Ancak “The Movement” tahmin edeceğinizden çok daha komplike
bir örgüttür. Öyle ki bu örgüt askerlerine doğa üstü güçler de öğretmektedir.
Böylelikle dünya üzerindeki her türlü terör saldırısına karşı süper güçlü
askerler yetiştirilmektedir. Tahmin edileceği üzere, biz de bu askerlerden
biriyiz. Karşımızdaki düşman ise “The Movement”tan yetişmiş General adı verilen
bir terörist. Amacı ise dünya üzerinde kendisi gibi doğa üstü yeteneklerle
donatılmış askerleri kendi örgütüne katıp, küresel terör saldırıları
gerçekleştirmek! Ancak General’in bir başka amacı da, bu doğa üstü yeteneklerin
başlangıcı olarak kabul edilen Monolith adında bir taşı bulmaktır. 12 yüzyıllık
bir geçmişe sahip olan Monolith, The Movement’ın askerlerine öğrettiği tüm doğa
üstü güçlerin kaynağıdır. Bu yüzden bizim hedefimiz General’ı, Monolith’i
bulmadan önce durdurup, etkisiz hale getirmektir.

Yapıma tutsak olarak başlıyoruz. Yine The Movement’tan Sarah Blake adındaki
görevlinin bize yardımları sayesinde ilerleme kaydediyoruz. Ayrıca Sarah Blake
bize hafızamızı geri kazanmamız içinde yardımcı oluyor.

Özel güçler ve silahlara elveda!

Oyunda 6 tane özel gücümüz bulunuyor. Ancak hafızamızı kaybettiğimizden ötürü bu
özelliklerimizi hatırlamıyoruz. Tıpkı Second Sight’ta olduğu gibi bu fizik ötesi
güçlerimizi ilerledikçe hatırlıyoruz. Hatta hatırlamakla kalmıyor o döneme geri
dönüp, nasıl öğrendiğimizi tatbikat ediyoruz. Burada karşımıza Master of
Telekinesis çıkıyor! Adından da anlaşılacağı gibi Telekinesis konusunda uzman
olan bu şişman karakter, oyunun ilerleyen safhalarında boss olarak karşımıza
çıkıyor.

Telekinesis oyunda ilk karşılaştığımız özel güç. Bu özellik ile cisimleri
uzaktan, psişik gücümüz sayesinde hareket ettirebiliyoruz. Daha oyunun en
başında tanıştığımız Telekinesis ile düşmanları hiç silah kullanmadan etkisiz
hale getirebiliyoruz. İster yüksek bir yerden aşağı bırakarak olsun ister
duvardan duvara vurarak olsun ister de üzerlerine sandık fırlatarak olsun yok
edebiliyoruz. Eğer silahımız varsa telekinesis ile uzaktan yakaladığımız
teröristleri, bir el ile havada sabit tutarken, diğer elimizdeki silah sayesinde
kolaylıkla vurabiliyoruz.Telekinesis’den sonra karşılaştığımız ilk özellik Remote Viewing! Bu özellik
bize bedenimizden ayrılıp, fizik ötesi bir şekilde ruhumuzla çevrede dolaşmamızı
sağlıyor. Özellikle kapılardan geçebildiğimiz bu güç ile, çevredeki düşmanların
nerelerde gizlendiğini ve ne şekilde devriye gezdiklerini görebiliyoruz. Remote
Viewing’den sonra Mind Drain ile tanışıyoruz. İki şekilde kullanılan bu özellik,
hem sağlığımız hemde “Psi” güçlerimizi doldurmamız için gerekli oluyor. Malum bu
güçleri sınırsız kullansaydık, oyun gereğinden çok fazla kolay olurdu. Mind
Drain’i kullanmak için düşmana arkadan ve sessizce yaklaşmanız lazım. Fark
edildiğiniz takdirde hiç birşey yapamıyorsunuz. Düşmanın arkasından gelip,
klavyemizin “e” tuşuna basarak, onun hayat enerjisini çekiyorsunuz. Bu da size
sağlık puanı olarak geliyor. Mind Drain’i kullanmak için gereken bir diğer
yöntem de, öldürmüş olduğumuz düşmanların üzerinde “e” tuşuna basarak, “Psi”
gücümüzü doldurmamıza neden oluyor.

Yapımda ilerledikçe Aura View, Pyrokinesis ve Mind Control özellikleriyle de
tanışıyoruz. Bunlardan da kısaca bahsedecek olursak, Aura View ile normalde
göremediğimiz görüntüleri görmemize yardımcı oluyor. Tıpkı Undying’te olduğu
gibi kullanılan bu özellik, çeşitli bulmacaları çözmemiz içinde anahtar
durumunda.

Pyrokinesis silahsız kaldığımız anda imdadımıza yetişen bir özellik. Öyle ki
karakterimizin ateş topu benzeri bir büyü ile çevresindekilere oldukça sıcak
dakikalar yaratan bu yetenek, sıkıştığınız anlarda nefes almanızı sağlayacaktır.
Son özelliğimiz Mind Control’de, Pyrokinesis gibi kritik anlarda oldukça işimize
yarayacak cinsten. Öyle ki kapana kısıldığınız anlarda düşman askerlerinin
beynini yıkıyarak bize yardım etmelerini sağlayabilirsiniz. Özellikle
açamadığınız kapılar için gayet etkili bir özellik.

Bir konsol çevirisi

Psi-Ops, kontrolleri bize bıraktığı andan itibaren bir konsol çevirisi olduğunu
belli ediyor. Gerek oynanış olsun gerekse grafikler olsun, tam manasıyla
konsoldan çevrilmiş. Tabi grafiklerde ufak rötuşlar bulunuyor. Ancak
görüntülerin konsollardakinden daha iyi görünmesinin yegane sebebi çözünürlük.

Oyunda özel güçlerinize kavuştuğunuz andan itibaren çok rahat ilerlemeye
başlıyorsunuz. Ancak oynanışa alışmanız biraz uzun sürebilir. Bir de mouse’un
sensivity ayarını mutlaka arttırın. Aksi halde oyun çekilmez bir oynanışa sahip
oluyor. Çünkü Psi-Ops’a başladığınızda sensivity çok düşük. Telekinesis
özelliğini kullanmak, bu yüzden tam bir işkence oluyor.

Konsoldan çevrilmiş bir yapımla karşı karşıya olduğumuz, oyunun hedefleme
sisteminde bile kendini belli ediyor. Çünkü Psi-Ops’ta otomatik nişan alma
sistemi mevcut. Oynanışı kötü yönde çok fazla etkilemese de, düşmanınızı
başından vurmaya çalışırken, sıklıkla miğdesinden vuruyorsunuz.

Oyunun en önemli artılarının başında Havok fizik motoru geliyor. Biraz sınırlı
olarak ta kullanılmış olsa, hareket ettirebildiğimiz her türlü cisimde, oldukça
gerçekçi! Minimum sistem gereksinimi olarak ortalamanın gayet altında bir makina
gerektiren Psi-Ops’u, MK ofisinde P4 2.4 GHz işlemciye sahip, 512 MB RAM
kapasiteli, 128 MB Geforce 5700LE ekran kartı ile denedik. Zaten çok kısıtlı
olan grafik ayarlarını en üst seviyede tutup, çözünürlüğü 1024×768 yaptığımızda
oyun gayet akıcıydı. Ancak çözünürlüğü 1280×1024 yaptığımızda ise performansta
belirgin bir düşüş gözledik.

Üzerinde farklı renkler bulunan ortalama bir aksiyon oyunu mu?

Psi-Ops, özel yeteneklerimiz olmasa ortalama bir aksiyon oyunu olurdu diye
düşünüyorum. Ancak 6 adet özel güç oyunun çehresini oldukça değiştirmiş. Eğer
oynanabilirlikteki kısmi sorunları sindirebilirseniz, grafiklerin günümüz
oyunlarından geride kalmasına ses çıkarmazsanız, ortalamanın üzerindeki ses
efektlerine de diyeceğiniz birşey yoksa, bu oyunu muhakkak edinin. Türün
müdavimiyseniz, Psi-Ops size çok farklı bir deneyim yaşayacaktır. Alınıp
oynanılası bir oyun… Oyun dalıp gerçek hayatı unutmayın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu