Psychonauts 2 inceleme
Psychonauts 2 ile 16 yıl önce tanıştığımız psişik ajanların hikayesine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta Neo: The World Ends With You incelemesini yazarken yıllar önce daha gençken oynadığımız oyunlara geri dönmenin ne kadar ilginç olduğunu düşünüyordum. Bir hafta sonra benzer bir duyguyu Psychonauts 2 ile tekrar yaşadım. İlk oyunu 2005 yılında çıkan Psychonauts 2 ne kadar başarılı bir devam oyunu olmuş, yalnızca eski oyunculara hitap eden bir oyun mu yoksa unutulmaz bir eseri yeni nesil oyunculara da tanıtabilecek mi, gelin beraber bakalım.
Psychonauts 2 inceleme
Aklınızı Başınızdan Alacak Bir Macera
Psychonauts 2 hikayesi ilk oyun sonunda kaçırılan Truman Zannotto’yu kurtardığımız “Psychonauts in the Rhombus of Ruin” isimli VR oyunundan hemen sonra geçiyor. Gerçek hayatta ilk oyunun üzerinden 16 yıl geçmiş olsa da iki oyun arasında geçen zaman yalnızca birkaç gün. Bu yüzden tanıdığımız ekip üyelerinde ciddi bir değişiklik görmüyoruz, en azından başlangıçta. Yaz kampından ayrılarak Psychonauts lideri Truman Zannotto’yu kurtarmayı başaran ekip, baygın durumdaki lideri karargaha geri götürür. Kamptaki yardımlarından sonra ana karakterimiz olan Razputin “Raz” Aquato’da ekibin bir parçası olmuştur ama karargahta işler değişir. Doğrudan bir ajan olmamıza izin verilmez ve “Stajyer” olarak hikayemize başlarız.
Kaçırılan Psychonauts lideri Truman’ın neden uyanmadığı, Truman’ı kaçıran eski dişçi/kötü bilim insanı olan Lobato’nun kimin adına çalıştığı, karargahta bulunan ve dışarı bilgi sızdıran köstebeğin kim olduğu gibi bir sürü bilinmeyen durum ile karşı karşıyayız. Üstelik diğer stajyer ajanlar ile birlikte çalışıp onlara kendimizi kabul ettirmemiz de gerekiyor. Ayrıca Lili ile gerçekten sevgili olup olmadığımız gibi ufak bir konuyu da çözmeliyiz.
Önceki oyundan tanıdığımız Sasha, Coach, Lili ve Ford Cruller gibi birçok karakter geri dönüyor. İlk oyunda bahsi geçen fakat üzerinde durulmayan bir çok konu açıklığa kavuşuyor ve bazı karakterlerin geçmişlerini birinci elden öğreniyoruz. Psychonauts’ın kurucuları olan Psychic Six ve ekipten çıkarılmış olan diğer üye, organizasyonun geçmişi ve üyelerin nerede oldukları hakkındaki tüm soruların cevapları Psychonauts 2 ile veriliyor.
Oyunun hikayesinden keyif aldım, bütüne bakarsak çok mükemmel bir hikaye değil ama ilgi çekmeyi başarıyor. Beklenmedik sürprizler, tahmin etmediğiniz olaylar ve tatmin edici bir son ile Tim Schafer başarılı bir iş çıkarmış. Bölümlerin hikayelerine ayrı bir şekilde bakarsak işler değişiyor. Her yeni bölüm farklı bir karakter üzerine odaklanmış ve her biri zihnine girdiğimiz karakterin iç çatışmalarını görmemize imkan sağlıyor. Yanlış seçimler, terkedilmiş olmanın getirdiği içe kapanış, sorumluluklar altında doğru hareketi yapma çabaları, kişilik bölünmesi gibi temalar çevresinde dönen hikayeleri çok beğendim.
Oyun genç kitleye hitap eden eğlenceli bir dile sahip ama “eğlencelik çocuk/genç oyunu” düşüncesine sahipseniz yanılıyorsunuz. 10 yaşındaki ana karakterimiz Raz’ın karşılaştığı bazı şeyler hakkındaki yorumları çok eğlenceli oluyor. Örneğin müzik festivalleri ile ilgili bölümde bulduğu şekerleri neden fazla uzun tutamadığını merak etmesi gibi.
Oyundaki diyaloglar güzel, kelime esprileri tam sevdiğim türden, hikaye bir noktadan sonra tahmin edilebilir ama iyi yazılmış. Genel olarak istediğim şeyi aldım, bir süredir “karakterler sussa da oyunu oynasam” düşüncesine kapılmadan oynadığım ilk batı oyunu oldu.
Dövüşü Önce Zihninde Bitireceksin
Biz 16 yıldır bekliyoruz ama Raz’ın ilk macerasının üstünden bir haftadan fazla geçmiş değil. Sahip olduğu yetenekleri kullanarak dövüşmeye ve bulmaca çözmeye devam ediyor. Yakın dövüş saldırıları, menzilli psişik saldırılar, havada süzülme ve telekinezi gibi yeteneklerimizi hızlı bir biçimde hatırlayıp, yeni yetenekleri öğrenmeye hazır hale geliyoruz.
Oyunun 3 boyutlu bulmaca-platform kısımlarını genellikle elimizdeki yetenekleri kullanarak geçmemiz gerekiyor. Ateş ile engelleri temizlemek, yolu açmak için telekinezi kullanmak, uzak mesafeleri süzülerek aşmak gibi yeteneklerimizin yanına dar alanlardan geçebilen kişisel çizgi klonu, zaman yavaşlatma ve düşünceler arasında gezip birbirine bağlama gibi yeni şeyler de ekleniyor. Tabi psişik yeteneklerimizi kullanmadan geçtiğimiz çeşitli bölgeler de var, bunlardan biri olan “büyük topu düşürmeden hedefe ulaştır” türüne hemen alışmanızı öneriyorum. Oyunun sonuna kadar alışamadım ve en çok zorlandığım görevler bunlar oldu.
İnsanların zihnine giriyorsak beynin kendini savunmak için aldığı önlemler olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Orada olmaması gereken şeyleri sansürlemek için saldıran “Censors” türleri, suçluluk duygusunun yükünü taşıyan “Guilts” isimli uçan belalar, her yere yayılıp hareketlerimizi zorlaştıran şüphe tohumları “Doubts” gibi bir sürü farklı düşman var. Her düşman içinde bulunduğumuz kişinin duygularından yola çıkarak oluşuyor ve hepsinin amacı bizi durdurmak. Yerinde durmayan ve kalabalık içinde mücadelesi zorlayıcı “Panic Attack”, negatif düşünceleri destekleyip zararlı şeyleri durdurulamaz hale getiren “Enabler”, kötü ruh haline sebep olan şeyi bulmadığımız sürece durduramadığımız “Bad Mood” gibi yeni rakiplerimiz de var.
Neredeyse tüm rakipler yakın dövüşten hasar alıyor ama her birinin etkili bir durdurulma yöntemi var ve bunu kullanmak kalabalık dövüşlerde çok işe yarıyor. Şüpheleri pyrokinezi ile yakmak, menzilli saldırılar ile kanatlı suçluluk duygularından kurtulmak ya da aşırı hızlı panik atak saldırılarına karşı yavaşlatma kullanmak gibi taktikler uygulamak gerekiyor. Dövüş sistemi başlangıçta biraz hantal geliyor ama kısa süre içerisinde yetenekler ile birlikte kullanmaya alışıp, akıcı bir şekilde savaşlara girmeye başladım.
Mini boss tabir edebileceğimiz dövüşler bir yana, asıl boss dövüşleri genel olarak çok zorlayıcı değil. Normal zorlukta çoğu dövüşte iyileştirme eşyalarına ihtiyaç duymadım bile. Taktiği çözdükten sonra rahat bir şekilde rakibi alt edebiliyoruz. Yemek yarışması yaptığımız bölümdeki “enteresan” olarak tanımlayabileceğimiz dövüşü (anlatılmaz yaşanır bir boss) istisna sayarsak, son seviyelere kadar zorluk seviyesi çok yüksek değildi. Hiçbir dövüş “fazla kolay” ya da “fazla zor” dedirtecek kadar sıkıcı değildi, bu da bir artı olarak yazılabilir.
Yeteneklerimizi geliştirmek için öncelikle Stajyer Ajan seviyemizi artırmamız gerekiyor. Buradan gelen puanlar ile yeteneklerin daha uzun sürmesi, daha büyük bir alana saldırması ya da önceden sahip olmadığı bazı özellikleri elde etmesi mümkün oluyor. Ayrıca Otto-matic adı verilen makinalardan güçlerimizi modifiye eden rozetler almak mümkün. Bazıları hayvanları sevmek ya da topumuzun rengini değiştirmek gibi basit şeyler ama daha pahalı olanlar dövüşlerde oldukça etkili özellikler sunuyor. Sağlık eşyaları ve para birimini tuttuğumuz kısımları da buradan geliştirebiliyoruz ki önceliği bunlara vermenizi öneririm.
Oyunda dövüşerek geçirdiğimiz vakit çok fazla değil, daha çok etrafta gezip hedefe ulaşmak için bulmaca çözmeye ya da toplanabilir nesneleri bulmaya çalışıyoruz. Toplanabilir nesneler arasında oyunun para biri olan mor kristaller, ajan seviyemizi atlatmak için biriktirdiğimiz kartlar, kilitli kutuları açmak için gerekli anahtarları, insanların zihnindeki duygusal yükleri temsil eden çantalar ve onların etiketleri gibi şeyler var. Bir de zihinlerin içindeki düşünceleri temsil eden 2 boyutlu çizimler var ki onları çok sevdim. Hem karakterin zihnindekilere dair fikir veriyor hem de toplaması eğlenceli, güzel çizilmiş şeyler. Son olarak bazı gizlenmiş anıların bulunduğu kasalar var, bunları bulup kasayı açtığınızda karakterin geçmişine dair daha fazla bilgi öğreniyorsunuz. Keşke bu topladıklarımızı ayrı bir yerde görebilseydik. 2 boyutlu çizimleri incelemek ya da bazı videoları tekrar izlemek isterdim.
Oyundaki bölümlerde en başta ulaşamadığımız alanlar bulunuyor. Hikayenin bir noktasından sonra eski mekanlara geri dönme seçeneğine sahip oluyor, böylece daha önce gidemediğimiz yerlere gidip, kaçırdığımız eşyaları toplayabiliyoruz. Ayrıca hikaye bittikten sonra dünyada gezip karakterlerin neler yaptığını görmek ve daha önce kaçırdığımız şeyleri almak gibi bir fırsatımız da var.
Zihnimizdeki Rengarenk Diyarlar
Psychonauts 2’nin görselliğinden çok memnunum. Her bölüm kendi temasına göre tasarlanmış, renkler olabildiğince iyi kullanılmış ve çoğu zaman tekrar ediyormuş hissi vermiyor. Sanat stili sebebiyle oyuna önyargılı olarak yaklaşanlar olacaktır, bu önyargıları kırıp dünyanın keyfini çıkarmanızı öneririm. Ratchet & Clank: Rift Apart gibi konsola özel oyunlar ile yarışacak seviyede grafikleri yok ama kullandığı sanat stili ile bu açığı kapattığını düşünüyorum.
Bölüm dizaynlarının farklılığından bahsetmiştim. Her bölüm kendi içinde farklı alanlara ayrılıyor ve bazı dünyalar birden fazla konsepti içinde bulunduruyor. Yine bir Double Fine oyunu olan, Brütal Legend’dan çıkmış bir bölüm içerisinde enstrüman arayabilir, farklı bir bölümde yarışma jürilerini tatmin edecek bir yemek yapmak için çalışabilirsiniz. Hastane ve kumarhaneyi olabilecek en başarılı şekilde birleştiren bir dünyadan, kendini izole etmiş birinin okyanus ortasındaki ıssız adasına geçebilirsiniz. Kendini tekrar ettiğini düşündüğüm tek bir bölüm oldu, onda da benimle birlikte Raz’in de karşımızdaki güveye isyan ettiğini duyduğum için kafam rahat. En azından ana karakter benimle aynı fikirde.
Karakter tasarımları bana Parappa the Rapper ve Broken Age oyunlarını hatırlatıyor. En sevimsiz karakterler bile hoşuma gitti. Raz’In Clairvoyance yeteneğini kullanarak her karakterin bizi nasıl gördüğünü öğrenmek de çok güzel bir ayrıntı. Örneğin stajyer arkadaşlarımız başlangıçta bizi ezik bir acemi olarak görüyor ama hikaye ilerledikçe bakış açıları ile birlikte görünüşümüz de değişiyor. Hayvanların çoğu bizi manyak bir çocuk olarak görürken, düşmanlarımızın gözünde bir mikroptan fazlası değiliz.
Oyundaki karakterlerden çok fazla bahsetmek istemiyorum, her birinin kendine has ilginç yanları var ve çoğu iyi yazılmış karakterler. İlk oyunda sincaplarla sıkıntılar yaşayan Dogan’ın ablası olan Sam stajyerler arasındaki favorim oldu. Pankek yaparken hayvanlar ile arasında geçen diyaloglar çok eğlendiriciydi. Jack Black tarafından seslendirilen “Kavanozdaki Beyin” karakterini de övmeden geçmemeliyim. Bu karakterin bölümü de oyunun en sevdiğim bölümü olmayı başardı.
Psychonauts 2’yi hem PC hem de Xbox Series S üzerinde oynadım. Windows Store üzerinden gelen PC sürümünde başlangıçta ufak tefek FPS düşüşleri yaşıyordum fakat sonradan gelen bir güncelleme ile bunlar giderildi. Sonrasında oynadığım kısımlarda herhangi bir sorun yaşamadım. Series S ile oynadığım sürede ise hiçbir problem yaşamadım. İki platform arasında çapraz kayıt sistemi bulunduğu için bazı bölümleri iki platformda da denedim ve ikisinin de performans açısından iyi olduğunu söyleyebilirim.
Oyun hem Xbox Series S hem de Xbox Series X’e özel geliştirilmiş sürümünde 120 FPS destekliyor. Series S bu desteği 1080p çözünürlükte sunarken, Series X 1440p ile sağlıyor. Daha yüksek çözünürlüklerde oynamak isteyenler 60 FPS alıyor. Oyunun PC versiyonunda FPS limiti yok, ben sabit 120 FPS ile oynadım. Önceki nesil Xbox ve Playstation konsollarında 30 FPS destekleyecek olan oyun Xbox sürümlerinde 1080/2160p çözünürlük sunarken, Playstation sürümlerinde 1080/1440p olacak. Playstation 5 için özel bir sürümü bulunmayan oyun, geriye uyumluluk modunda 1440p çözünürlükte 60 FPS veriyor.
Oyunu en başta PC üzerinden oynadım ve başıma gelen bir sorun yüzünden konsola da yükledim ama iyi ki iki tarafta da denemişim. PC sürümünün daha yüksek çözünürlük/FPS desteği sunduğu bir gerçek ama çok güçlü bir PC sahibi değilseniz konsol ile aradaki fark ciddi anlamda fazla değil.
Zihnimizde Hapsolan Karanlık Taraf
Psychonauts 2’nin iyi yanları oldukça fazla, biraz da kötü taraflarından bahsetmek istiyorum. Özellikle de bir önceki paragrafta bahsettiğim, benim için çok can sıkıcı olan bir sorun ile başlayacağım. Oyuna ilk başladığımda çevrede bulunan her türlü eşyayı toplayıp, bölümleri elimden geldiğince tamamlayarak ilerlemeye çalıştım. Bazı yeteneklere sahip olmadan ulaşamadığımız kısımlar hariç her şeyi toplayarak 5.5 saat kadar ilerlediğim hikayede bir noktada takılıp kalana kadar hiç sıkıntı yoktu.
Oyuna gelen yeni güncelleme sonrası (oyunu baştan tekrar indirtti) elimdeki görevin söylediği şeyleri yapmama ve diğer tüm gereksinimleri yerine getirmeme rağmen oyun orada kaldı ve olması gereken olaylar gerçekleşmedi. Önce 1 saat kadar farklı yerleri gezdim, eksik bir şey olabilir düşüncesi vardı. Ama sorun benim unuttuğum bir şeyden kaynaklı değilmiş.
Oyunu konsolda oynama fikri aklıma o zaman geldi. Belki PC dosyaları ile alakalı bir problemdir ya da dil seçeneği yüzünden sorun olmuş olabilir diye düşündüm. Tekrar yaklaşık 28 GB indirdim ve (cross-save sağolsun) kaldığım yerden oyuna döndüm. Yok, oyun yine aynı yerde gerekli işlemi yapmama rağmen ilerlemiyor. Yeni bir save dosyası ile baştan başlayıp etraftaki şeyleri çok fazla toplamadan koşarcasına ilerledim, takıldığım noktaya geldim ve geçtim. Gerçekten de oyun bilinmeyen bir sebepten hikayeyi tetikleyecek hareketimi kabul etmemişti. Hem oradaki 5.5 saat gitti hem de topladığım eşyaların çoğu. Daha sonra böyle bir sorun yaşamadım ama benzeri bir durumla karşılaşırsanız aklınızda olmasında fayda var.
Oyundaki seslendirmeler başarılı ama konuşmalar konusunda sorunlar var. Normalde karakterler siz onlara yaklaşınca konuşuyor ve belli bir alan boyunca duyabiliyorsunuz. Bazı noktalarda ise karakterler sizden çok uzakta olmasına ve normal şartlarda duyamayacak olmanıza rağmen konuşmaya devam ediyor. Uzaktaki boş odada dikilirken Sasha ile Loboto arasındaki atışmaları duymak garip. Bu sadece tek bir noktada olmadı, farklı bölümlerde başıma gelen bir durum.
Dövüşler başlangıçta biraz hantal geliyor, sadece psişik yumruklar ve bir iki yetenek ile saldırabiliyoruz. Üstelik telekinezi gücünün alacağı nesneyi seçemediğimiz için bazen gömülü bir nesneyi sökmekle vakit kaybediyor ve zor durumda kalabiliyoruz. Yeni yetenekler ve elde ettiğimiz geliştirmeler ile bu sıkıntılar ortadan kalkıyor ama normalin üstündeki zorluk seviyelerinde başlangıç dövüşlerinin çok uğraştırıcı olmasına sebep oluyor.
Sonuncu eksik kişisel bir şikayet. Oyunda levitasyon yeteneği ile bir top oluşturup onun üzerinde hızlı hareket edebiliyoruz. Bu hareketi alıp büyük boyutlu toplar dar alanlarda hareket etmemiz gereken bulmacalar hazırlamışlar. İlk başlarda uğraşıp geçtim ama bir türlü istediğim kontrolü elde edemedim. Yine de bir şekilde sakin kalıp çözdüm ama özellikle son yuvarlanma bulmacasında yanımızda konuşup duran sinir bozucu bir ses ile dikkatim dağıldığı için gereğinden fazla uğraştım. Oyunun eksileri çok değil o yüzden bunu ekleyecek bir yer oldu.
Beklemeye Değen Bir Oyun
Psychonauts 2 özellikle eski çizgi filmleri özleyen kişiler için ideal bir oyun. Hani daha küçükken izlediğimiz ve eğlendiğimiz, genç izleyiciye uygun ama yaşı daha ilerlemiş olan izleyicilerin “Bir dakika ya bu şeyi ima ediyor!” tepkileri ile gülerek izlediği alt metinler ile dolu çizgi filmler gibi. Tim Schafer’ın elinden çıkan her oyunu çok sevmiş bir oyuncu olarak Psychonauts 2’ye bayıldım. Görsel olarak yarışma imkanı olmayan bir karşılaştırma olsa da, yakın zamanda çıkan Ratchet & Clank: Rift Apart’a göre oynanış ve hikayesinden çok daha fazla keyif aldım.
Bazı bölümler fazla uzun geldi, ardı ardına yaptığımız zihin ziyaretleri “azıcık dinlenme fırsatı verseniz keşke” dedirtti ama kaybettiğim süreyi telafi etmek için planladığımdan fazla oynamamın da bunda etkisi olduğunu düşünüyorum. Güvenin olduğu bölüm hariç, güzel bir boss dövüşüne sahip olsa da o zihinde gereğinden fazla vakit geçirdiğimizi düşünüyorum. Yıllarca süren bekleyişe değmiş, Xbox Game Studios’un desteğini de arkasına alan Double Fine hem hayranları mutlu edecek hem de seriye yeni giriş yapacakların seveceği iyi bir oyun sunmayı başarmış.
Psychonauts 2’yi yalnızca ana hikaye üzerinden oynayıp yan görevlere ve toplanacaklara çok fazla takılmazsanız 12 saat gibi bir sürede sonuna ulaşmak mümkün. Yan görevler ile 2 ya da 3 saat daha uzatmak mümkün. Tüm toplanabilir eşyaların peşinde koşup her şeyi almak isterseniz birkaç saat daha eklenebileceğini düşünüyorum. İlk oyundaki gibi gizli bir son olabileceğini düşündüğümden her şeyi toplamaya uğraşıyordum ama save dosyasını bir kere kaybettiğim için tekrar toplama hevesim (ve incelemeyi yetiştirmek için fazla vaktim) kalmadı. Bu süre açık dünya oyunlara alışmış oyuncular için kısa gelebilir ama sunmak istediklerini başarılı bir şekilde, oyuncuyu sıkmadan vermesi için ideal.
Oyunu PC üzerinden oynamak isteyenler Windows Store ya da Steam üzerinden satın alma seçeneğine sahip. Windows Store fiyatı 400 TL olarak belirlenmiş ama Xbox Game Pass PC sahibiyseniz ilk günden ücretsiz olarak alabiliyorsunuz. Steam sürümü 92 TL fiyatı ile kesinlikle bu fiyatın hakkını veriyor. Konsol tarafında Xbox One ve Xbox Series için satış fiyatı 400 TL ama Game Pass ile ücretsiz olarak ilk günden oynayabilmek mümkün. Oyunun bu sürümü hem PC hem de Xbox konsollarda çapraz kayıt sistemi ile oynanabildiğinden hem PC hem de Xbox sürümünü birlikte almış sayılıyorsunuz. Playstation tarafında ise yalnızca Playstation 4 sürümü bulunuyor. Psychonauts 2’nin Playstation 4 sürümünü 575 TL fiyat etiketiyle satışa sunulmuş durumda.