Rage – Okuyucu İncelemeleri
id Software’ın FPS oyunu Rage, geçtiğimiz günlerde PC ve konsollar için satışa sunuldu. Biz de oyunun incelemesini sadece biz yapmayalım, siz de yapın demiştik. Bu çağrının üzerine inceleme yapıp bize gönderen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve şimdi yazılarını yayımlıyoruz. Bu uygulamayı, önümüzdeki dönemde çıkacak birçok önemli oyun için de yapacağımızı belirtelim!
Yazan: Akın Arslan
Tüm öfkenizi kusun!
Wolfenstein 3D’den bu yana, yaptığı harika oyunlarla adından sıkça söz ettiren id Software, bizler Doom serisinin yeni oyununu beklerken karşımıza yepyeni ve orjinal bir oyunla çıkıverdiler: Rage.
FPS deyince akıllara ilk gelen isim olan John Carmack, adından sıkça söz ettiği yeni oyunda bir sürü yeni özelliği de beraberinde getiriyor. Klasik id Software oyunlarından farklı bir oynanış ve ilerleyişe sahip olan oyun, acaba bundan alnının akıyla sıyrılabildi mi?
Aradaki fark ne?
Rage, içerdiği RPG ve yarış ögeleri ile basit bir FPS oyunu olmaktan sıyrılıyor. Öldürülen bir yaratıktan sadece cephane almıyor; üzerinde değerli hangi eşya varsa onları da alıyoruz. Bu da oyunu daha detaylı kılan unsurlardan sadece biri olmuş. Değerli eşyaları biriktiriyor ve bunları ilerde kullanma fırsatı yakalıyoruz. Biraz strateji geliştirmek çok önemli bu noktada. Çünkü eğer hiçbir eşya almadan ilerlersek, ileride bazı sıkıntılarla karşılaşma durumumuz olabiliyor.
Düşmanları öldürürken de öyle “pata küte” hareket etmememiz gerekiyor. Aksi halde oyun fena halde zorlaşıyor ve zamanınızı feci derecede çalabiliyor. Düşmanları sadece silahla öldürmek yerine, etraftaki eşyaları kullanarak bir sistem hazırlayabilir ve strateji geliştirebilirsiniz. Örnek verecek olursak; suya elektrik verdiğimizde düşmanlara kadar ulaşarak onları bir pirzolaya çevirmesi, bizim işimizi oldukça kolaylaştırıyor.
Öldürün, ne şekilde öldürürseniz…
Rage, yapay zekası oldukça kaliteli bir yapım olmayı başarmış. Yaratıklar öylece ortalıkta dolaşmıyor, sizlere strateji uygulayarak saldırıyorlar. Bu da oyunu zorlaştıran unsurlardan biri olmuş. Siz de buna karşılık boş durmuyorsunuz elbette; dişe diş mantığını kullanarak canavarlar sizin hayatta kalmanızı ne kadar zorlaştırıyorsa siz de onlarınkini zorlaştırmak için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz oyun boyunca.
Odanın içinde ne olduğunu bilmediğiniz zamanlarda alıyorsunuz oyuncak kumandalı arabanızı ve hop! İçeride neler oluyor hemen bakabiliyorsunuz. Buna uygun taktik geliştirip içeri dalıyor ve ortamı daha önceden bildiğiniz için kolayca dağıtabiliyorsunuz. Ya da arabanızı odaya soktuktan sonra üzerinde olan bomba sayesinde patlatır ve ortalığı toz duman edersiniz. Karar sizin…
Etrafta ceset kalıntısı da bırakmamaya özen göstermek gerekiyor tabii. Eğer diğer canlı yaratıklar arkadaşlarının cesetlerini görürlerse hiddetleniyorlar ve daha bir “ÖFKE”li oluyorlar. Bu da oyunun güzel detaylarından.
Nereden çıktı bu yaratıklar? Ne istiyorlar bizden?
Gelecekte bir zamanda, dünyaya bir göktaşı çarpıyor. Çarpan göktaşı yüzünden neredeyse tamamen yıkıma uğrayan dünyada hayatta kalmaya çalışan birkaç insandan birini yönetiyoruz.
Bu insanlar da çarpışmanın önceden tahmin edilmesi sonucu, insan ırkının yok olmaması için önceden dondurulup, yer altındaki bazı bölgelere yerleştirilen bilim adamları oluyor. Bundan sonrası ise çok farklı gelişiyor…
Oyunun senaryo modu ve co-op modu tamamen birbirinden farklı ilerleyişe sahip. Senaryo modunda oynadığımız görevlerle co-op modundaki görevler aynı değil.
Akrobasi bilen yaratıklar da hiç çekilmiyor!
Rage’deki yaratıklar, sıradan yaratık olmayı çoktan bırakmış, terfi etmiş. Duvardan duvara atlayıp, nişan almanızı zorlaştıran yaratıklar oyun boyunca başınıza bela olmayı bırakmıyor. Bu yaratıklara da dersini vermek için gereken en önemli şey, bu noktada silahınızı geliştirmeye önem vermek oluyor. Silahları geliştirerek daha etkili hasarlar verebiliyor, nişan almanızı kolaylaştırıcı eklentiler takabiliyor, şarjör kapasitenizi artırabiliyorsunuz. Pompalı tüfekler de ayrıca bazı noktalarda oldukça yararlı olabiliyor.
Araç kullanmak sizin vazgeçilmeziniz. Ona iyi bakın!
Oyunun en önemli noktalarından biri de araç kullanımı olarak karşımıza çıkıyor. Rage, büyük bir haritaya sahip olduğu için araç kullanımı oyunda oldukça fazla öneme sahip. Bir yerden başka bir yere giderken “tabanvay”ı tercih ederseniz, tamamen korunmasız durumda kalıp, canavarlara yem olabilirsiniz. Kafanıza gelen çekiçler, sizlere saldıran canavarlar sizi yol boyunca rahat bırakmıyor. En iyisi mi? Siz aracınızdan ayrılmayın ve onu iyi kullanın.
Aracınızın üzerini silahlarla donatabilir ve sizi yol boyunca rahatsız eden yaratıkları aracınızla öldürebilirsiniz. Aracınıza NOS taktırabilir ve daha hızlı bir seyahat imkanına sahip olabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, sizi sadece yolda tek tük yaratıklar takip etmekle kalmıyor, arkanıza bir bakıyorsunuz ki kocaman bir yaratık konvoyu peşinizde. Bu gibi durumlarda soğukkanlılığınızı kaybetmeden roketatarınızı aktif ederek yaratıkları ortadan kaldırabilirsiniz. Benim oyun boyunca en çok kullandığım yöntem ise, yola mayın döşeyip gelen araçları bir bir havaya uçurmaktı.
Oyunu yan görevlerle uzatmak sizin elinizde
Oyunun senaryo modu daha önce de belirtildiği gibi yaklaşık 15 saat civarı sürüyor. Bu süre oldukça tatmin elbette. Ama id Software bu süreyi daha da uzatma imkanını sizlere tanımış.
Günün yorgunluğunu atmak ve bir şeyler içmek için gittiğiniz barlarda yan görevler sizleri her zaman bekliyor olacak. Bu görevler çok çeşitli tarzda olabiliyor. Benim favorimin yarış görevleri olduğunu söyleyebilirim. Çok eğlenceli yarışlar yapma imkanı sizlerin elinde…
Grafikler gerçekçi, fakat…
id Tech 5 motoruyla geliştirilen Rage, grafik anlamında bizleri oldukça tatmin edebiliyor. Patlamalar, silah modellemeleri, yaratık modellemeleri, harita ve çevre tasarımları oldukça etkileyici gözüküyor. Fakat, oyunun yayınlanan bu sürümünde; geç gelen kaplamalar oynanabilirliği oldukça düşürebiliyor. Oldukça can sıkıcı bir durum olduğu aşikar, yetkililerin bir yama hazırlayıp bu hatayı bir an önce kapaması gerekiyor, yoksa istediklerini elde edememe gibi bir problem ortaya çıkacaktır (Bu arada yama Steam’de bulunuyor artık).
Oyundaki seslere de değinecek olursak, genel olarak sesler oldukça başarılı. Karanlık ortamlardaki gerilim havası, silah sesleri, yaratıkların sesleri oldukça güzel ve gerçekçi bir şekilde sunulmuş. id Software’ın sesler ve grafikler üzerinde oldukça çalıştığı oldukça belli oluyor.
Tüm öfkemizi kustuk…
Rage, id Software’in Quake’den sonra yaptığı ilk yeni oyun. Bundan dolayı da beklentiler oldukça yüksekti. Rage, bu beklentileri bazı kesimler için karşılamış olsa da, bazı kesimler oyunu beğenmemiş durumda. Benim görüşüm ise: Oynanış Rage’de oldukça üst düzeyde, oyun boyunca sıkılmıyor ve aksiyondan uzak kalmıyorsunuz. Bu çoğu oyunda olmayan bir unsur olduğu için Rage, artı puan alıyor.
Grafikler bazı noktalarda sıkıntılı olsa da, genel anlamda başarılı gözüküyor. Kaplama sorunu da giderildikten sonra, oldukça üst düzeye çıkabilecek kapasiteye sahip. Sesler de çok iyi. Co-op modu, yan görevler, mini oyunlar, senaryo ve silah modifiye işlemleri, güzel ayarlanmış ve dengeli bir oynanış sunmaya olanak sağlamış. Yapay zeka da güzel olunca, bir strateji belirlemeden Rage oynamak zorlaşmış. Bu da oyunun gerçekçi olmasını sağlamış ve tekdüze bir oynanışa sahip olmasını engellemiş.
Rage, son zamanlarda gelen en iyi FPS oyunlarından biri olmayı hak ediyor ve ben, herkesin oynamasını tavsiye ediyorum. İyi oyunlar Merlin yoldaşları.
PUANLAR:
Grafik: 90
Ses: 90
Oynanış: 95
Genel: 92
—
Yazan: Sabir Abdulhesenzade / Azerbaycan
En başta belirtmekte yarar var ki id, grafik motoru denince en başarılı şirketlerin başında geliyor. Tabii ki bunda asıl başrolü oynaya John Carmack’in imzası da önem taşıyor. Yeni grafik motorumuz id Tech 5 için de yine başrolde Carmack’i görüyoruz.
İlk başta çorak, dağlık bir arazide yarışan arabalar, garip binalar ve garip bir adamın konuştuğunu görüyoruz. Işıklandırmalar, karakter yüz mimikleri, dişler ve gözlerdeki ıslaklık ve parlaklık, çevre tasarımları gibi faktörler göze çarpıyor. Kaliteli bir iş çıkarıldığı belli. Carmack, ilk oyunun ilk videosunu yayımladıklarında “İnsanlar bizim ne yaptığımız anlamadı. Tam bir yıl uğraştık ve bunun sonucunu koltuklarımıza yaslanarak görüyoruz” demişti. Oyun motorunun en güzel özelliklerinden biri, dört farklı platformda da 60 FPS değerinde çalışması, platformların birbirlerine karşı bir avantaj veya dezavantajlarının olmaması.
Diğer bir konu ise, artık vazgeçilmez seçenek multiplayer. Oyunumuzda online co-op oynanış ve online yarış modları olmak üzere güzel mutliplayer seçenekler var. Tabii şu an oyunun PC sürümünde bazı performans sorunları var, ancak bunlar da yeni yayımlanan güncellemelerle tamamen ortadan kaldırılacak gibi duruyor. Bus ebeple Rage’i gönül rahatlıkla alın, deneyin derim. Benim oyuna puanım 80 ve gerçekten hak ediyor.
PUAN: 80
—
Yazan: Mehmet Şahin
Doom 3’ten bu yana yeni oyun çıkarmayan id Software, Rage ile ismini yeniden duyuracağa benziyor. Bakalım bu iyi mi, yoksa kötü bir şekilde mi olacak?
Yine bir kıyamet
Rage kıyamet sonrası bir dünyada geliyor. Senaryoda, büyük bir felaketin yaşanacağı zaten önceden biliniyordu. Bu sebeple de çok önemli insanlar, felaket yaşanmadan önce yer altındaki güçlü sığınaklara indirildi. Peki neden? Tabii ki kıyamet sonrasında yeni bir yaşam kurmak için. Ancak tahmin edilenler, pek karşılaştıkları gibi olmadı ve kendimizi kıyametin ortasında bulduk.
Kocaman bir dünya
Rage’de devasa bir dünyada bulunuyoruz. Tabii böyle bir dünyada bize görev vermeseler olmaz. Haliyle yapmamız gereken onca görev var. Silahlar, arabalar derken, paraya da ihtiyacımız oluyor. Wasteland’a ilk girdiğimizde öyle canımızın istediği gibi dolaşamıyoruz. Önce görüyor, sonra tüm detaylarını görmek için geziyoruz.
Ve seyahat
Tim Willits’in bir sözünü hatırladım, “Bu oyunda hızlı seyahat yok” demişti. Ben de kendi kendime “Sıkıcı yolculuklar olacak desene” diye söylenmiştim. Ama bu sözüm pek gerçek olmadı. Yolculuklarda bize güzel müzikler eşlik ediyor. Ayrıca yolda giderken sağda solda bulunan mağaraları ve düşman mekanlarını da gezmekte fayda var. Çünkü bulduğunuz her parça, para demek.
Grafik, ses ve oynanabilirlik
Son sürücüleri kullanmama rağmen hala kaplamalarda geç gelme sorunu sürüyor ve performansta düşüşler var. Bunların dışında karakter modellemeleri güzel, silah tasarımları fena değil ve çevre tasarımları da yeterli düzeyde. Sesler çok iyi değil, ama kötü de değil. Karakterlerin sesleri güzel bir şekilde aktarılmış.
Oynanabilirlik konusunda ise, ilk şuna değinmek istiyorum: Çatışma sırasında yaralanan bir düşman, gerçeğe çok yakın tepkiler veriyor. Topallayarak kaçmaya çalışıyor. Bence bu çok önemli bir detay. Onun dışında araba kullanımı çok güzel, ama vuruş hissi pek yok.
Genel olarak
Kıyamet temalı oyunları sevenler, bence oyunu oynamalı. Bazı hatalar dışında çok güzel bir oyun Rage. Tabii hataların bir an evvel güncellemelerle düzeltilmesi gerekiyor.
PUANLAR:
Grafik: 88
Ses: 89
Oynanabilirlik: 90
Genel: 89
—
Yazan: Ege Gürler / Ankara
FPS oyunlarının saygıdeğer babalarından olan id Software, oyuncu kitlesine her zaman hakettiği kaliteyi ve aradığını veren, ancak bunu malesef epey bekleterek yapan bir firma. Quake ve Doom gibi – yaşı yetenlerin daha iyi bileceği – şuanki FPS oyunlarına yön vermiş, hatta bir nevi babalığını yapmış iki oyunu yapan firmanın uzun süren sessizliği bu kez Rage ile bozuldu.
Id Tech 5 motoru üzerine yapılan oyunun grafikleri, özellikle sıcak renk paleti sayesinde göze çok hoş geliyor. Kaplamalardaki kalitesizlik göze çarpsa da genel olarak rahatsız etmiyor, yine de zamanın gerisinde kalmış olması bazı oyuncuları illa ki hayal kırıklığına uğratacaktır. Grafik ayarı olarak konsol odaklı yapılmış bir oyun olduğu için malesef pek bir seçenek bulunmuyor. Anti – Aliasing, çözünürlük ve parlaklık ayarlarını yapıp oyuna giriyorsunuz.
Oyun konsollarda gerçekten çok güzel duruyor, PC’de ise grafikler çok büyük bir farkla olmasa da göze daha çok hitap ediyor. Ama bu pek bir önem taşımıyor, nitekim oyun özellikle AMD kartlarda hatalarıyla ve geç yüklenen kaplamalarıyla hayal kırıklığına uğratıyor. AMD ve NVIDIA, Rage için özel sürücülerini çıkarmış bulunmakta, her ne kadar çoğu kartta sorunu çözmüş olsa da sorun hala azımsanamayacak bir kitle için devam ediyor. Neyse ki oyuncuların bu yakarışları duyuldu ve yeni bir yama hazırlandı.
Tüm sorunları hallettikten sonra oyuna ilk girişinizde kısa, ama etkileyici bir demoyla karşılaşıyorsunuz. Hikaye üzerinde pek durulmadığı zaten basitliğiyle direk kendini belli ediyor, dünyaya bir asteroid düşüyor ve her yer çorak araziye dönüşüyor. İlk gözünüzü açtığınızda açıkçası biraz şaşırıyorsunuz, tanıtım videolarından gördüğünüz o çölde geçen oyunu beklerken bir anda kendimizi bir vaultta buluyoruz. Ama çok geçmeden Fallout’tan da bildiğimiz Wasteland’e merhaba diyoruz. Gerçekten çok güzel bir sanatsal çalışma yapılmış oyun dünyası üzerinde, detaylar ve renkler hemen kendini belli ediyor.
Oyunun ilk dakikalarında dünyayı Borderlands dünyasına benzetmemek elde değil, ancak detay olarak çok daha fazla şey içerdiğini biraz etrafta dolandıktan sonra anlıyorsunuz. İlk başladığımız ufak yerleşim yeri bile Borderlands’i hatırlatıyor diyebilirim.
Neyse ki aksiyondan bizi çok fazla uzak tutmuyorlar ve ufak bir konuşmadan sonra direk altımıza ATV’yi, elimize FPS’lerin İngiliz Anahtarı’ndan sonraki favori silahı 6 patlarımızı veriyorlar ve aksiyona yolluyorlar. ATV’yi kullanmak başta zor gibi gelebilir, virajları epey sert alıyor ancak hemen alışılıyor ve çok zevkli bir sürüş keyfi veriyor. Çatışmalar S.T.A.L.K.E.R. ya da Crysis gibi çok açık alanlarda değil, daha çok dar alanlarda gerçekleşiyor. Tecrübeli bir FPS oyuncusu için Normal zorluk seviyesi biraz kolay gelebilir, ama bu demek değil ki oyunun tadını kaçırsın. Çünkü başarılı bir yapay zeka sistemi var.
Oldukları yerlerde kalmamaya, siperi güvenli olmadıkça terk etmemeye, hatta zigzaglar çizerek size yaklaşmaya özen gösteriyorlar, bu sayede kombatların yüksek kalitede olduğunu söyleyebilirim. Özellikle mutantların saldırdığı yerlerde çok kalabalık geldikleri için heyecan ve eğlence epey yükseklere tırmanıyor.
Peki o kadar adam geldi döve döve sizi öldürdü, ne olacak? Rage bu konuda ilginç bir sistem getirmiş, öldüğünüzde 1 kereye mahsus olarak size bir şok uygulayıp olduğunuz yerde tekrar hayata dönüyorsunuz ve etrafınızdaki tüm düşmanlar belli bir süre hareketsiz kalıyorlar, siz de hunharca onları öldürüyorsunuz.
Şok sistemi ise ufak bir oyun şeklinde yapılmış, eğer zamanlamayı tam tutturursanız şok sonrası etkileri daha da artıyor, misal daha yüksek bir canla başlıyorsunuz.
Oyunda dinlen-iyileş sistemi olmasına rağmen yine de kullanabileceğiniz bandajlar mevcut. Aksiyon sırasında ekranın kanlanmasıyla anlayacağınız “ölüme yakınlık” zamanı geldiğinde eğer defibratör hakkınız yoksa bu bandajlar çok işe yarıyor. Ve açıkçası belirtmek lazım ki bir noktadan sonra dinlenecek vakit bulmakta zorlanıyorsunuz aksiyon sırasında.
Aksiyonda silah değiştirmek klasik 0-1 tuşları arasında yapılsa da hızlı kullanma menüsü biraz kullanışsız açıkçası. F tuşlarıyla hızlı kullanıma alabileceğiniz şeyler arasında Wingstick, bandajlar, el bombası gibi şeyler mevcut ve Q tuşuyla kullanılıyor. Wingstick gerçekten çok güçlü, boomerang benzeri fırlatılabilinen bir gereç ve eğer hedefi vurup dönüşünde de engelle karşılaşmazsa size geri dönüyor ve siz de hiç cephane harcamamış oluyorsunuz.
Kullandığımız tabanca ve tüfeklerde ise BioShock’takine benzer bir mermi çeşidi değiştirme mevcut. Özellikle tabanca için oyun başlarında açılan Fatboy mermisini çok seveceğinize eminim. Aksiyon sırasında mermi değiştirme işlemi gayet hızlı ve rahat bir şekilde yapılabiliyor. Doğru mermiyle gerçekten oyun başlarında karakterimiz çok güçlü oluyor. Oyundaki neredeyse her şeyi kendiniz bulduğunuz parçalardan yapabiliyorsunuz, mermileri de bu şekilde yapabilir ya da NPC’lerden alabilirsiniz. Fiyatları da Fallout’taki gibi ateş pahası değil.
Araç kullanımına gelirsek, oyunun büyük bir parçasını oluşturduğunu söylemek gerek. Yarışlara girerek kazanılan puanlarla aracımızı modifikasyonlarla güzelleştirip ve güçlendirip Wasteland’e dehşet saçan Bandit’lere cevabımızı veriyoruz. Araç kullanımı basit, hatta çoğu zaman elinizi gazdan çekmenize gerek bile yok. Bu sayede araba savaşları çok hızlı ve heyecan verici oluyor. Yine de Nitro özelliği bana yetersiz geldi, sanki shifte basınca araç yeterince hızlanmıyor gibi geliyor. İleri seviyelerde ufaktan hissedilse de başlarda biraz sönük kalan bir özellik olmuş.
Harita da giderek genişliyor, ancak bir Crysis ya da Fallout dünyası gibi özgür dünya anlayışı yok. Elbette çıkıp gezebilirsiniz, ama doğrusu gezip görülecek pek bir olay yok. Bu konuda Borderlands’e benzediğini zaten söylemiştik. Yine de araç kullanımı için gerçekten doyurucu genişlikte bir harita var. Oyun hiç sıkmadan sürekli gelişiyor. Yerleşkeler ve yerleşkelerdeki çeşitlilik oyuna müthiş bir tat katıyor.
Oyunun seslerine gelirsek, seslendirmeler ve müzikler tam yerinde. Her ne kadar karakter modellemeleri ve ağız hareketleri çok başrılı olmasa da, en azından sürekli tekrar eden karakter animasyonları yerine konuştukları şeyle paralel yüz mimikler ve el hareketleri görüyoruz. NPC’ler genel olarak kıyafetleriyle veya şekilleriyle akılda kalıyor, isimler gerçekten akılda kalıcı ya da hikayeleri etkileyici değil. Hatta kendi karakterimiz dışında kimsenin tam olarak kişiliğini hatırlayabilmek ya da öğrenmek mümkün değil. Gözlük renklerinden, üzerlerindeki hırkalardan, büyük kafalarından, dövmelerinden veya üzerlerindeki aksesuarlarından hatırlayabiliyoruz ancak NPC’leri.
Para ve dükkan sistemi ise, neredeyse gördüğüm en rahat sistem. Genelde neleri satıp satmayacağımı bilmediğimden çantam epey bir süre dolu kalırdı loot sistemi olan oyunlarda. Ama Rage’de her şeyin ne işe yaradığı(ya da yaramadığı) direkt yazıyor.
Hatta “Just sell it” diyor bu satılası eşyalar için. Para ise, genel olarak büyük bir problem olmuyor. Yan görevlerin hepsini almaya dikkat ettiğiniz sürece sırtınız yere gelmiyor.
Peki Rage’de küçük oyunlar var mı? Elbette var. Mini zar oyunları veya kart oyunları göreceksiniz. Hatta bir TV kanalı için arena tarzı bir şeye girip savaşabilir, hatrı sayılır paralar kazanabilirsiniz. Ayrıca bir Fallout klasiği olan Vault Bobblehead’ler de oyunda mevcut. Kumar oyunlarında işin güzel yanı genel olarak kazanıyorsunuz. Biraz sabırlıysanız hatta 1 saat gibi bir sürede tüm oyun yetecek kadar parayı toplayabilirsiniz muhtemelen. Ama kim uğraşır bununla tabi…
O kadar şeyden bahsedip neredeyse hiç kötü yanında bahsetmemiş olsam da, Rage de eksikleri olan, hatta çok önemli eksikleri olan bir oyun. Mükemmel bir aksiyon sunmasına rağmen devrim niteliği taşıyan pek bir şey yok. Hatta oyunun sonlarında öldürdüğümüz kişileri niye öldürdüğümüzü bile bilmeden eğlencesine öldürür hale geliyoruz. Hikaye, aksiyonun altında çok eziliyor, hatta elle tutulur sağlam bir hikaye var demek güç. Orta ile ileri seviye arası bir ingilizce ile oyunu tamamen anlamanız mümkün, ancak anlamazsanız da çok fazla bir şey kaçırmayacaksınız. Görev sayısının çokluğu, görevlerin kısa ve hızlı olması yüzünden bir hikayeye tam olarak tutunabilmek zor. Ayrıca oyundaki check point sistemi gerçekten güvenilmez. Hatta siz siz olun, sadece kendi yaptığınız kayıtlara güvenin.
Oyunun multiplayer modu ise, büyük bir saplantı haline gelmeyecek olsa da bir süre için gayet eğlenceli saatler vaat ediyor. Araç kombat modu ve co-op modu denemeye gerçekten değer. Co-op modunda single playerdan ayrı görevler oynuyorsunuz, tekrar tekrar oynanılası olmasa da eğlenceli vakit geçirme garantili.
Eğer toplamak gerekirse Rage, FPS seven birisi için kesinlikle oynanması gereken bir oyun. Hikayenin gidişatına çok dikkat eden birisi için hayal kırıklığı olabilir, ancak bir ustanın elinden çıktığı belli bir yapım. Mükemmel görselleriyle ve dünyasıyla, durmak bilmeyen aksiyonuyla, aracınız ve silahlarınızda yapabileceğiniz değişikliklerle son dakikaya kadar canlı kalabilen yapısıyla Rage hiç sıkmayan, doyurucu bir oyun tecrübesi sunuyor bizlere.
Yine de tekrar hatırlatmak gerek ki, oynamadan önce ya gelecek yamayı bekleyin (Ki şu an yama var Steam’de) ya da ekran kartı sürücülerinizi güncelleyip şansınızı deneyin. Emin olun değecektir.
PUANLAR:
Grafikler : 90
Sesler : 85
Oynanış : 95
Sunum : 70
Genel Değerlendirme : 85