Oyun İncelemeleri

Rallisport Challenge

Motor homurtuları, yağ lekeleri, egzos dumanları ve en önemlisi hız yapmak.
Birçok kişi için bütün bunlar rahatsız edici gelebilir. Fakat bu işin hastaları
bilirler ki bir kez bu motor sporları denilen heyecan girdabına kapılmışsanız
bir daha oradan kopmak olanaksızdır. Bu zevkli duyguyu tatmin etmek için her
yola başvurulur. Tv izlenir, posterler bulunur, arabaların özellikleri
ezberlenir, araba alınır, modifiyeler yapılır veya sağlam bir oyun bulunup
bilgisayar başına geçilir ve gaza basılır.

İşte Microsoft RalliSport Challenge” da hız duygumuzu tatmin için üretilen en
yeni ve en güzel oyunlardan biri. 3 CD olarak piyasaya sürülmüş olan grafik
olarak mükemmel bir oyun. Hatta bence yarış oyunları içinde klasik olmaya aday
bile denilebilir. Bu oyuna Colin McRae gibi tam bir WRC oyunu gözüyle bakmak
yanlış olur. Çünkü oyun birçok farklı tür yarışı içermekte. Kurulum için minimum
1.5 GB yeriniz olmalı. Buradan da anlayacağınız gibi Microsoft oyuna
olabildiğince çok araç modeli, değişik parkur katmaya çalışmış. Ne yazık ki
oyundaki parkurlar gerçek hayatta yarışılanlar değil. yani bir Colin McRae” de
ki kadar da zor değiller.

Oyunda 29 tane farklı ralli (ayrıca birkaç bonus aracı) aracıyla 48 değişik
etapta yarışabiliyoruz. etaplar içinde 4-5 tane parkur var. Araçlar birçok
değişik markaya sahip. Peugeot 206/305/306, Subaru Impreza, Nissan Micra,
Mitsubishi Lancer, efsanevi Lancia bunlardan bazıları. Ayrıca araçların değişik
pist ve yarış türleri için modifiye edilmiş versiyonları mevcut. Oyunda single
race, time attack, career, instant action ve multiplayer olmak üzere 5 farklı
bölüm mevcut. Options kısmında tuşları, ekrandaki görüntüleri, sesleri, görüntü
özelliklerini ve hatta kullanacağımız kamera açılarını ayarlamak bile mümkün.
Bütün bu seramoniyi tamamladıktan sonra bir hışımla oyuna geçebiliriz.

Eğer hemen pistlerde fırtına gibi eseyim diyorsanız Instant action tam size
göre bir seçenek. Hemen bir yarışa girebilirsiniz. Fakat Instant action bölümü
biraz garip bir yer. Bize araba seçme şansı bile tanınmamış. Tamamiyle şansınıza
bağlı olarak bir parkur ve araç çıkıyor. Bu nedenle hiç sevmediğiniz bir araçla
berbat bir yerde yarışabilirsiniz. Sadece anlık heyecan yaşamak isteyenler için
birebir. Aksi halde tavsiye etmiyorum.

Single race kısmı rally, hill climb, ice racing ve rally cross olmak üzere 4
farklı şekilde hazırlanmış. Rally ve hill climb” da dere tepe gezerken, ice
racing ve rally cross bölümlerinde farklı zeminlere sahip belirli yollar
etrafında döneceksiniz. Elbetteki araçlar ve parkurların çoğu oyuna başlarken
kilitli durumda. Oyunda ilerledikçe topladığınız puanlarla yeni araçları ve
yolları açabilirsiniz. Ama bu o kadar da kolay bir iş değil. Sabırlı olmanız
şart.

Time attack kısmı da yalnızca zaman karşı yarıştığınız bir bölüm. Ama single
race ile aynı menüye açılıyor. Tek fark artık sadece kendinizle, daha iyi
dereceler yapmak için yarışıyorsunuz. Yaptığınız en iyi dereceyi de ghost car
şeklinde görebilmektesiniz. Ayrıca en iyi derecenizi kaydedip extras bölümünden
hemen açıp tekrar oynamanızda mümkün.

Career” da ismimizi girip oyuna başladıktan sonra açık olan 4 etaptan ve 8
araçtan herhangi birini seçerek oyuna başlıyoruz. Önce açık olan 2 farklı zorluk
seviyesi var. Her etap yaklaşık 4-5 parkurdan oluşuyor. ilk 4 etapta en yüksek
puanları alıp birinci olduktan sonra diğer kilitli etapları açabiliyoruz.
Aldığımız bu puanlar ile de deneyimimiz artıyor. Ayrıca arada aldığımız
birinciliklerden sonrada bazı araçlar açılıyor. Hemen belirteyim ki burada,
seçtiğimiz araçla her etabı bitirmek zorundayız. Yani bir yarışın ortasında
arabadan sıkılıp bir diğer araca geçemiyoruz. O nedenle etap özelliklerini iyice
değerlendirip ona göre araba seçmekte fayda var. Araç özelliklerini doğru analiz
etmek gerekiyor. Bu özelliklerde araç seçerken yanlarına yazılmış durumda.
Dolayısıyla bir rallycross arabasıyla hill climb yapmak sadece yarışmaya tekrar
başlamakla sonuçlanabilir.

Parkurlar çok farklı. Çamur, toprak, asfalt, çakıl ya da karlı zeminler
mevcut. Ayrıca hava durumu da değişken. Bu da sürüşü bayağı etkiliyor. Her
etapta yarışa başlamadan önce bize arabada ne gibi ayarlar yapmamız istendiği
soruluyor. Aslında oyun araç ayarlarını otomatik olarak yapıyor. Fakat kimi
durumlarda bu ayarları değiştirmek faydalı. Ancak burada ayrıntılı bir ayarlama
sistemi yok. Sadece genel olarak belli ayarları yapmak için hazırlanmış bir
kısım burası. Rakiplerimiz ise gerçek hayatta bildiğimiz isimler değil.
Yarışmacı olarak sadece araba markaları var ve bu da sizi gerçek yarış
atmosferinden biraz uzaklaştırabilir. Duyduğuma göre gerçek isim hakları C.McRae
yapımcısı olan Codemasters” ın elindeymiş. Bu nedenle yarışçı adı yok. O kadar
uğraşıp birinci oluyorsunuz. Sonra da sadece bir araba markasını geçmiş
olduğunuzu görüyorsunuz. Yani kim bir Marcus Gronholm” mü veya Markko Martin” i
geçmek istemez değil mi?

Yapay zeka fena değil. Rakipler bazı durumlarda gerçekten zorlayıcı
olabiliyorlar. Beginner seviyesinde bile en küçük hatanızı affetmiyor ve aranıza
bir anda saniyeleri dolduruveriyorlar. Her yarışta 4 tane rakibimiz var. 4 rakip
rally cross ve ice racing de uygun sayı fakat rally ve hill climb bölümlerinde
biraz az kalıyor.

Şimdi biraz da sürüşten bahsedelim. Çok fazla yarışabileceğimiz bölüm olduğu
için her parkuru ezberlemenin imkanı yok. Benim tavsiyem her tür etap için (hill
climb, ice racing vs.) belli bir arabayı benimsemek ve devamlı onunla yarışmak.
Arabalar gerçekten çok mükemmel modellenmiş. Aynı NFS Hot Pursuit2”deki gibi
kaportalar üzerindeki yansımaları veya camlardan içerideki pilotu görmek mümkün.
İyi bir ekran kartına sahip olanlar araç üzerindeki tozları bile görebilirler.
Aracı sürerken biraz toz kalkabiliyor veya sağa sola çamur sıçratmak mümkün.
Bunlar oldukça hoş gözüküyor. Arabayı çarptığımızda kaporta eğilip
bükülebiliyor, camlar kırılıyor. Fakat sürüşü çok ciddi bir şekilde
etkileyebilecek hasar verdirmek biraz zor. Mesela ben bayağı uğraşarak ford
focus rallycross” un sağ ön tekerleğini patlatıp aksını falan kırdım. Gene de
sürüşe çok büyük bir etkisi olmadı ve yarışı 1. bitirdim. Hemen belirteyim,
aracın egzosundan çıkan alevleri görmek mümkün. Bu bayağı hoş bir ayrıntı olmuş.

Oyunun fiziği ise iyi sayılır. Yalnız alışana kadar biraz zaman
harcayabilirsiniz. Örneğin normalde spin atılmayacak yerde spin atarsanız veya
yavaş giderken kayılmayacak yerlerde garip hareketler yaparsanız şaşırmayın.
Yağmurlu havada 20-30” la giderken manasız taklalar atıp tekrar düz
düşebiliyorsunuz. Özellikle taklalar bazen çok komik oluyor. Böyle 8-10 defa
dönüp taş, ağaç önünüze ne gelirse çarpıp tavan üstü veya burun üstü
düşebilirsiniz. Aracın burnu falan yamuluyor. Ancak normalde tavanın tost gibi
olmasını veya en azından eğilip bükülmesini de beklerken normal durduğunu fakat
camların kırıldığını göreceksiniz. Ancak yapımcılar anlaşılan takla olayını
fazla düşünmemişler.

Oyunda 8 farklı kamera açısı var. Fakat araç içi kamerası (kokpit kamera)
yok. Kameralarla biraz problem yaşayacaksınız. Çünkü bazı yollarda gerçekten
uygun kamerayı seçmek çok zor. Yolu görmek işkence olabiliyor. Devir, hız vb.
göstergeler köşede anolog veya dijital olarak var. Dijital göstergeyi asla
kullanmayın. Çok kötü bir şekilde yapılmış ve okunması zor. Anolog gösterge ise
biraz daha iyi. Fakat 3 gösterge iç içe konulmuş ve dolayısıyla çok karışık bir
durumda görünüyor. Hızım neymiş diye bakarken duvara, ağaca veya yanda sakince
otlayan zebralara çarpabiliyorsunuz. Bence çok çok daha iyi göstergeler
yapılabilirdi. Yol durumunu ise ekranda beliren işaretlerden veya doğrudan
haritadan görebilirsiniz. Aman dikkat çünkü yol özelliklerini belirten işaretler
biraz küçük ve kimi zaman yetersiz kalıyor. Bazen kaçırabiliyorsunuz veya hafif
viraj simgesine inanıp devasa bir u da çizebiliyorsunuz. Ama co-pilot size
hızınızla ve viraja nasıl gireceğinizle ilgili tavsiyelerde de bulunuyor. Bu
nedenle yarışırken co-pilotunuzun okuduğu notları dikkatle dinlemenizi öneririm.

Gelelim oyunun seslerine. Müzikler güzel sayılır. Vurma, kırılma, motor
sesleri ise ne çok iyi ne çok kötü. Aslında çok daha parlak sesler yapılabilirdi
çünkü 450-460 MB” lık bir ses dosyası mevcut. Belirtmeden geçemeyeceğim bir
vites değiştirme sesi var ki evlere şenlik. Klank klank diye acayip sinir bozucu
bir ses. Bir süreden sonra insanı sinir ediyor. Üstelik motor sesi ile birlikte
olduğu için kısılmıyor da. Ya katlanacaksınız ya da sesi kısacaksınız. Sonuçta
oyun ses bakımından vasatı geçmiyor.

Ben oyunu AMD 2000 işlemcili, 256 MB DDR-RAM”lı ve 64 MB DDR GeForce4 MX 440
ekran kartlı makinede, medium kalitede, 1024×768 çözünürlükte oynadım. Bu
makinede bile bir miktar takılma oldu. Çünkü ağaçlar, reklam panoları, arka
plandaki dağlar, tepeler kısacası herşey mükemmel bir şekilde modellenmiş. E bu
kadar ayrıntıyı rahatça görmek için de Ti serisi veya 9700 pro gibi ekran
kartınız olmalı. Böylece oyunu takılma olmadan rahatça oynayabilirsiniz. Ama
standart 32/64 MB”lık GeForce2 MX ekran kartınız varsa grafiklerden biraz
fedakarlık etmek zorunda kalacaksınız. Bu arada 32 MB TNT2 / TNT2 Ultra
sahiplerine kötü bir haberim var. Oyun bu ekran kartlarında çalışmıyor.

Sonuçta Microsoft RalliSport Challenge görsel olarak muhteşem olan fakat bir
miktar da eksiği bulunan bir oyun. Araba yarışı hastalarının, bu tür oyunları
sevenlerin (elbetteki iyi bir ekran kartına sahip olanlar) almasını ve
oynamasını kesinlikle öneririm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu