Razer Deathadder V2 İnceleme: Oyun aksesuarı denince akla gelen ilk firmalardan biri olan Razer, en sevilen modellerinden biri olan Deathadder v2 ile karşımıza çıktı. Ben de uzun bir süre Deathadder kullanan bir oyuncu olarak, Razer’ın yenilemiş olduğu bu modeli bir süredir kullanıyorum. Bu içeriğimizde ise hem bu modelin özelliklerine hem de deneyimlerime değineceğim.
Razer Deathadder V2 İnceleme
Öncelikle ilk modelden bahsetmem gerek çünkü Razer Deathadder modelini tam 4 sene kadar kullandım. Hem günlük kullanımda hem de oyun oynarken kullandığım bu model, 4 senenin sonunda bile hala canavar gibi çalışıyordu. Fakat çok yoğun kullanımdan dolayı Mouse üzerinde bulunan plastik kısmı erimişti. Yani bir nevi Deathadder modelinin posasını da çıkartmıştım diyebilirim. Bu modeli bu kadar kullanmamın en büyük sebebi ise ergonomisi yanında teknik özelliklerinden kaynaklanıyordu. Baştan söylemem gerekiyor ki Deathadder V2 ise hem o modelin hem de geçtiğimiz dönemlerde çıkan Elite modelinin üzerine koyarak yoluna devam etmiş.
Deathadder modeli yıllar içinde farklı revizyonlara girmiş olsa da aslında aynı temel üzerine konumlandırılmış durumda. Tasarım anlamında serinin izini taşıyan bu model, Elite modeline göre biraz daha kıvrımlı hatlara sahip. Özellikle benim gibi uzun parmaklara sahipseniz Deathadder V2 modelinin elinize tam olarak oturacağını söyleyebilirim. Zaten uzun süre bu modeli kullanınca eliniz o kadar alışıyor ki en ufak tasarım farklılığında bile kullandığınız ürünü garipsiyorsunuz. Bunun farkında olan Razer, her modelde tasarım hatlarında ufak farklılıklara gidiyor. Teknik kısım ve tasarımı renklendiren dokunuşlarla da yenilik kısmını kotarıyor diyebiliriz.
82 gram ağırlığa sahip olan Deathadder V2 üzerinde aslında alıştığımız tuş takımına yer verilmiş. 70 milyon basım ömrü bulunan klasik tuşlar dışında sol tarafta geri, ileri tuşları yer alıyor. Tekerleğin hemen arka kısmında ise tabi ki hassaslık ayarını yapacağınız tuş takımına yer verilmiş. Bu iki tuş takımını dilediğiniz gibi programlayabiliyor iken standart kullanımda ise hazır olan DPI geçişlerini yapıyorsunuz.
Tabi bu değişiklikleri Razer Synapse yazılımı üzerinden yapıyorsunuz. Her zaman olduğu gibi sade ve kullanışlı bir yapıya sahip olan Razer Synapse yazılımı üzerinden Mouse üzerindeki RGB ışıklandırmaları kişiselleştirmek de mümkün.
Mouse tekeri dışında Deathadder V2‘nin arka kısmındaki Razer logosunu da dilediğiniz gibi özelleştirebiliyorsunuz. Unutmadan Mouse altında yer alan ve 5 farklı profili hafızasında tutabilen profil tuşunu da es geçmeyelim. Synapse yazılımı üzerinden hazır profiller oluşturabiliyor ve buradaki tuş yardımı ile profiller arasında kolaylıkla geçiş yapabiliyorsunuz. Mouse’un sağ ve sol tarafında kayganlığı önleyici dokulu bölmeler bulunuyor. Serçe ve baş parmağınıza denk gelen bu kısımlar özellikle oyun oynarken ani reflekslerde kaymayı minimuma indirmiş.
Sensör tarafına geçtiğimizde ise bu konuda en büyük gelişimi görüyoruz. Deathadder Elite 16.000 DPI’a kadar destek veriyordu. Deathadder V2‘de ise bu rakam 20.000 DPI’a çıkartılmış. Ayrıca Smart Tracking ve Motion Sync gibi özellikler sayesinde kullanımın da oldukça yumuşak olduğunu söyleyebiliriz. hareketinizi tam olarak algılayan ve sapmaları engelleyen bu teknolojiler günlük kullanımda tabi ki fark edemeyeceğiniz kadar hassas. Yine de kullanırken ya da oyun oynarken siz farkında olmasanız da en ufak sapmaları bile engelleyen ve arka planda bu tarz teknolojilerin çalıştığını bilmek oldukça güzel.
Sonuç olarak Razer Deathadder V2, bu serinin izinden giden ve önemli konularda gelişim gösteren bir Mouse olmuş. Başta da dediğim gibi ilk modeli uzun süre kullanan bir oyuncu olarak, yeni kullanacağım modeli bulduğumu da söyleyebilirim. Bunun en büyük sebebi ise Deathadder V2 ve bu serinin kullanıcıya büyük bir rahatlık ve alışkanlık sunuyor olması.
Razer Deathadder V2 Teknik Özellikler
– Tıklama ömrü: 70 milyon
– DPI: 20.000
– Optik sensör: Var
– Tarama hızı: Saniyede 650 inç
– Ağırlık: 82 gram
– Kablo uzunluğu: 2.1 metre örgülü kablo
– Tuş sayısı: 8 programlanabilir tuş