Republic: The Revolution
Eve gelip oyunu heyecanla kuruyorum. Bir oyun kurarken nadiren
heyecanlanırım, ama bu oyun hakkında duyduklarım tam anlamıyla beni
meraklandırmıştı. Oyun kurulduktan sonra oyun hakkında aklımdan tahminler
yürütürken oyun açılıyor. Herhalde new game tuşuna tıkladıktan sonra demo
çıkacak diyorum. Hiç zaman kaybetmeden tıklıyorum ve tıkladığımda ekranın
kararmasıyla gördüklerim karşısında şaşkınlığımdan fizyolojik dengem bozuluyor.
Kapkara bir ekran ve ekranda beyaz yazılarla yazan:
The strongest of all warriors are the two: Time and Patience –Tolstoy-
İşte benim oyunla ilgili hikayem böyle başladı. Bence bu incelemeyi okumadan
önce böyle başlayan bir demo sizde ilgi uyandırır mı onu düşünün. Eğer
uyandırdıysa eminim ki bu oyun size göre. Oyunun konsuna gelince. Oyunumuz bence
şu son zamanlarda çıkan en ilginç oyun konusunu içeriyor. Oyun Rusya’daki devrim
hikayelerinden etkilenerek yapılmış. Siz daha gençken yani 18 yaşlarındayken
aileniz sebebini bilmediğimiz bir şekilde KGB kılıklı tipler tarafından
tutuklanıyor ve sizde gaza gelip bire karşı beş olduğunu unutarak heriflereden
bir güzel dayak yiyerek oturuyorsunuz. Tabi bu adamları koordine eden beyaz
sakallı amcayı hiç unutmuyorsunuz. Neyse yıllar geçiyor ve bir bakıyorsunuz ki
bu beyaz sakallı amcamız politika sahnesinde. Adıysa Karasov. İşte o an elinize
geçen fırsatı değerlendirmek lazım derken, bu Karasov adlı beyaz sakallı amca
Rus devrimi sonrası siyaset meydanında ciddi bir güç elde ediyor ve ülkede tam
anlamıyla monarşik bir rejim kuruyor. Karşısına çıkanları öldürtüyor ve kendini
hayatının sonuna kadar başkan ilan ediyor. Sonra bu süper demoda kendi
suratımızı görüyoruz ve “And my time has come” yazısıyla gaza gelmişken, bana
nedense enteresan bir şekilde Matrix’i hatırlatan “Today the revolution begins”
adlı yazıyı okurken, şu ana kadar klasik bir müzik ziyafeti çekmenize sebep olan
oyunumuz gaz bir müzikle bizim kılıcımızı çıkarıp Allah Allah nidaları atmamıza
sebep oluyor. ve işte oyun karşımızda.
Bana sorarsanız oyunun ilk intibası bu demo sonrasında mükemmel. Sonra
adımızı ve politik hedefi içeren grubun adını yazdıktan sonra önümüze 10 tane
soru çıkıyor. Bunları cevaplandırdıktan sonra karakterimizin özellikleri
belirleniyor. Yani aslında oyun frp havasında yapılmış ama karakterinizin yapımı
size dolaylı yoldan bağlı. Karşınıza çıkan soruları yanıtlayarak karakterinizin
özellikleri dağıtılıyor. Karakterimizde başladığına göre oyuna başlayabiliriz.
Oyuna ilk başladığımızda Headquarterda yani kumanda merkezimizdeyiz. Sol alt
köşede size gelen mesajları bir mektup resmiyle görüyoruz. Size gelen ilk mesaj
eski okul yıllarından kalmış olan üç arkadaşınızın isimlerini veriyor ve sizinle
aynı görüşte olduklarını hatırlatıyor. Siz de bunu okur okumaz hemen sağ
kolunuzu bulmak için harekata geçiyorsunuz. Oyunun başlangıcı böyle peki
devamında neler var. Başlangıçta yasal olmayan bir grup olduğunuz için siyasi
eylemler dışında illegal eylemler yapma şansımız var. Mesela tehdit etmek,
şantaj yapmak ya da beyin yıkamak gibi. Tabi bir de oyunda yaşadığımız yerin bir
hiyerarşisi var. Mesela bir ünlü ve orduda çalışan bir generali kendi tarafınıza
çekerseniz, insanlar büyük kitleler halinde sizi destekliyorlar. Bunun dışında
televizyon yıldızları, yayın kuruluşlarının önde gelen kişileri veya ruhban
sınıfı olarak belirtebileceğimiz önemli kişileri kendi tarafınıza almakta oyunda
başarıya ulaşmanız için önemli bir faktör.
Peki başta yarattığımız karakterin özellikleri ne işe yarıyor? Bildiğiniz gibi
bir lider hem karizmatik, hem yakışıklı, hem de büyük kitleleri ateşli
konuşmalarla etkileyebilecek özelliklere sahip olmalı. Doğal olarak siz oyunun
başında bunların hepsine sahip olmuyorsunuz ama avantajınıza olan özelliği
kullanarak insanları kendi tarafınıza çekmelisiniz. Bu arada ben daha oyunun
sonlarına yaklaşmadığım için göremediğim, ama belirtilen diğer bir özellikte
güçlendiğinizde gövde gösterisi yapmak için miting yapabilmeniz. Fikrimce bu da
çok güzel düşünülmüş. Bunun dışında oyunda bir harita var bu haritada nerede
hangi partinin güçlü olduğunu falan görebiliyoruz. Oyun 3D ancak adamımızı
kontrol edemiyoruz. Adamımız verdiğimiz görevi yapıyor ama konuşmaları biz
yapıyoruz. Şimdi tabi ki karakteri aktif olarak kullanamamamız biraz itici ve
saçma gelebilir, ama buna rağmen ben oyunun böyle daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Oyunun oynanabilirlik, ses ve grafik gibi özelliklerine gelirsek, oyunun
aslında oynanabilirliğinin ingilizce bilmeyenler için çok kolay olmadığını
söyleyebiliriz. Ama bu kadar komplike ve oyuncuya oynanış stili zor
beğendiriliebilecek bir oyun bu kadar güzel tasarlandığı için oyunun
oynanabilirliğine 85 vermeyi uygun gördüm. Geçenlerde yazdığım Commandos 3’ün
incelemesinde müzikleri için şaheser tabirini kullanmıştım, ama bu tabirin
Republic’e bir hakaret olduğunu düşünüyorum, çünkü asıl şaheser bu oyunun
müziklerinde. Bunun dışında efektler bu oyunda ön plana çıkmıyor, çünkü oyunda
efektlere ihtiyaç duymuyorsunuz, ama kullanılan yerlerde de güzel yapmışlar. Bu
da ses açısından bu oyuna 95 kazandırıyor. Grafikler konusundaysa biraz hayal
kırıklığına uğradım. Oyunun grafiklerinin yetersiz olduğu ve bu oyuna verilen
bunca emek sonrasında görüntü açısından daha tatmin edici olmasını beklerdim,
ancak nedense grafikler üzerinde sanırım çok durulmamış. Tabi grafikleri bu
kadar eleştirmemin sebebi daha iyi yapılabileceğine ve yapılması gerektiğine
inanmam, yoksa grafikler tabi ki güzel ve oyunda sırıtmıyor. Sadece eleştirel
bir gözle yaklaşırsanız böyle düşünüyorsunuz. Bu yüzden bu oyunun gtafikleri
içinde 65 puan doğru bir karar olacaktır.
Neyse yazımın sonunda son söylemek istediğim, eğer politikayla azda olsa
alakadarsanız bu oyunun size saracağını garanti edebilirim.