Resistance 3
PlayStation 3 platformunun çıkış oyunlarından biri olan ve “best-seller” kategorisine yükselmeyi başaran Resistance: Fall of Man’in ardından bir devam oyunu gelmişti. Resistance 2 adıyla satışa sunulduğunda, her devam oyunu gibi “aman bu da kötü bir devam oyunu olabilir” diyerek tedbirli yaklaştığımız Resistance 2, 2008 yılında oyun piyasasına bomba gibi düştü.
Yazının bu paragrafı ikinci oyunu oynayamayanlar için bir “Spoiler” olacağından bu paragrafı atlayıp, diğer paragrafa geçebilirsiniz.
Resistance 2’nin baş karakteri Nathan Hale, oyunun sonunda Chimera virüsünü tam olarak kapmış bir şekilde Joseph Capelli’nin karşısında dururken, duyduğu seslerden etkilenmiş bir şekilde Capelli’ye, “bu daha başlangıç” diyerek işleri karıştırmıştı. Capelli’nin de özür dileyerek alnının çatından Hale’i vurduğunu hatırlarsınız. O anda oyun bitmiş ve biz “bu daha başlangıç.” sözünün ne anlama geldiğini çözmek için düşüncelere dalmıştık.
Resistance 3 ile birlikte, bu cümlenin nasıl bir anlam ifade ettiğini gayet iyi anlamış olduk. Gerçekten ilk iki oyunda yaşananlar, asıl yaşanacakların yalnızca bir göstergesi olabilirmiş. Zira Resistance 3’te Chimera ırkının asıl amacının ne olduğunu ve aslında ne kadar da vahşi olduklarını görebiliyoruz.
Bakalım Resistance 3, ne gibi yenilikler getirdi? Başarılı oldu mu? Serinin son oyunu, bu harika üçlemenin son halkası olan Resistance 3 seriyi hak ettiği şekilde noktalayabildi mi?
Ruslar olmasa biz ne yapardık?
Resistance 3, ikinci oyundan 4 yıl sonra, 1957 yılında geçiyor. Capelli’nin Hale’i öldürmesi sonucu ordudan atılması ve karısıyla ufak çocuğunu alarak diğer direnişçilerin yanında sığınaklara saklanmasının ardından, dünyanın yüzde doksanı ya Chimera’ya dönüşmüş ya da öldürülmüştür.
Dr. Fyodor Malikov, Capelli’nin Chimera güçlerine büyük bir darbe vurabileceğini söyleyerek Capelli’yi yanına alır ve göreve başlarlar. Özellikle çıktıkları yolculukta, Oklahoma’dan New York City’e geçerken, vahşi Chimera ırkının dünya üzerinde bıraktığı ve bırakmaya devam ettiği etkileri izleri görebiliyoruz.
Capelli’nin sığınaklarda saklandığı dönemde, Dr. Malikov, Nathan Hale’in ölü bedeninin üzerinde deneyler yapmıştır ve Hale’in sahip olduğu eşsiz kan hücrelerinin kısa sürede sahip olduğu hastalığı yenebildiğini görmüştür. Malikov, Hale’in kanından Chimera virüsüne bir panzehir üretmek peşindedir.
Chimera’lardan dünyayı temizlemek
Resistance 3’e başlarken, oyunun sunuculara bağlanıp yaklaşık 700 MB’lık bir güncelleme yani yama indirdiğini ve yüklediğini görmem beni biraz şaşırttı aslında. Daha piyasaya sürülmeden böyle bir yamanın yayımlanması ilginç geldi ama belki de satışa sunulacak olan disklerde bu yama entegre olarak gelecektir, bilemiyorum.
Sonuç olarak bu yamanın ardından oyuna giriş yapıyoruz ve Stereoscopic 3D ile PlayStation Move desteği olduğunu görüyoruz. Ayrıca oyuncuların PlayStation Sharp Shooter aracına sahip olmaları durumunda oyunun bu araca destek verdiğini de yayımlanan reklamlardan görmüştük zaten. Ben PlayStation Move ile oynarken, PS3 Gamepad ile aldığım keyfi ve rahatlığı pek elde edemedim ve açıkcası kollarım ağrımaya başladı. Bu yüzden tavsiyem eski usül yani “Old School” metodlarla oynamaya devam etmeniz olacaktır.
Aslına bakarsanız oyun tam olarak aynı oynanışa sahip ve kontrollerde hiçbir değişikliğe gidilmemiş. Yalnız, ilk oyunda yer alan fakat ikinci oyunda çıkarılan sağlık barı ve silah tekeri diye çevirebileceğimiz Weapon Wheel özelliği geri gelmiş. Bunun haricinde ara birim tam olarak aynı duruyor. Hazır silah tekeri demişken, oyuna yeni eklenen silahlardan da biraz bahsedelim.
Resistance 2’de yer alan, Bullseye, Magnum, Rossmore, Auger, Marksman ve Carbine adlı silahlarına yanında yeni olarak Mutator, Deadeye ve Shrapnel Grenade adlı bir bomba, Resistance 3’te emrimize amade durumda. Silahlarımızın hepsi geliştirilebiliyor ve bunun için aktif olarak silahları kullanmanız gerekiyor. Her silah kullanıldıkça artan bir seviye sistemine sahip ve seviye atladıkça atış gücü ve isabet oranı artıyor.
Oynanışa etki eden en büyük yenilik, geliştirilen Chimera yapay zekası olmuş. Artık düşmanlarımız daha zeki ve daha çevikler. Insomniac’ın geliştirdiği yeni bir teknoloji sayesinde artık durduğunuz hiçbir yerde güvende değilsiniz. Zira Chimera’ların hepsi siz nerede olursanız olun sizi bulmanın bir yolunu buluyorlar. Tabii bu durum en küçük boyutlu olanından en büyük boyutlu olanına kadar aynı olduğundan, oyunun artık çok daha zorlaştığını söyleyebiliriz.
Yalnız hazır zorlaşma demişken, dikkatimi çeken bir durumdan bahsetmem gerekiyor. O da, ilk iki oyuna nazaran çok daha zor öldüğüm. Tamam ben çok iyi oynuyorum oyunu belki ve ölmüyorum bu bir gerçek. Şaka bir yana bariz bir şekilde aldığımız hasar düşmüş, orası kesin. Herhalde Insomniac, yapay zeka sayesinde zorlaşan oyunu dengelemek adına böyle bir uygulamaya gitmiş olabilir, bilemiyorum. Tabii bu direkt olarak oyunun zorluğunu azaltıyor. “E hani daha zordu oyun?” diyenlerdenseniz, Insomniac işleri dengelemiş derim.
Chimera’nın elinde makası
Resistance 3’ün grafik ve atmosfer anlamında da gelişmeler içerdiğini söyleyebiliriz. Oyunun giriş sinematiği hariç diğer CGI’larının hepsi oldukça başarılı hazırlanmış ama oyun içerisindeki animasyonlar için pek de olumlu şeyler söyleyemeyeceğim maalesef. Tabii bu sözüm sadece oyun içi görüntülerden oluşan ara videolar için geçerli. Yoksa oyunda yer alan her karakterin hareket şekilleri ve animasyonları oldukça başarılı.
Fakat oyun içi görüntülerden oluşan ara videolarda karakterlerin özellikle konuşmalarında dudaklarının bariz bir şekilde senkron kaymasına şahit oldum. Hem de bir ya da iki kez değil, neredeyse her ara videoda bu başıma geldi. Eh bu da can sıkıcı oluyor çünkü oyunun atmosferinden çıkarak, “aa ağızlara bak la bambaşka şeyler söylüyo babuş” gibi cümleler kuruyor insan içinden.
Bu mide bulandırıcı hatanın haricinde, grafiklerle ilgili başıma gelen ilginç bir olayı da anlatmak istiyorum. Oyunun sekizinci bölümünde, geminin güç kaynağını alarak koşmaya başladığım sırada, bir anda cennete düşmüşcesine bembeyaz bir alanda koşmaya başladım ve herkes yaptığı işi bıraktı. Ardından cennette koşuma devam ettim ve bir anda oyunun dokuları yüklendi fakat bu kez Chimera’ların ve benim arkadaşlarımı haritanın garip garip yerlerine hapsedecek şekilde oluşan dokular yüzünden oyun devam etmedi.
Bu sayede benim de sağa sola koşarak etrafı inceleyip, Chimera’larla iki çay içip bir iki el tavla atma fırsatım oldu. Ardından da konsolu kapatarak tekrar açmak zorunda kaldım. Chimera’lar tavladan pek anlamıyormuş.
Bütün bunları bir kenara bırakırsak eğer, Resistance 3 kesinlikle serinin en iyi görünen oyunu olarak karşımıza çıkmış. Aynı şekilde sesler ve atmosfer de oldukça başarılı. İlk bölümlerde rüzgarın gücünü ve oyuna etkisini gerçekten iliklerinize hissettiğinizde, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Direniş tek kişiyle olur mu hiç?
Oyunun çoklu oyunculu modları da geliştirilen özellikler arasında. Hem Co-Op anlamında hem de birbirinize karşı oynamak anlamında yeni modlar oyunda yer alıyor. İsterseniz hikaye modunu iki kişi olarak internet üzerinden oynayabilir, isterseniz ekranı ikiye bölerek hikayeye aynı evden devam edebilirsiniz.
Tabii evde olmak zorunda değilsiniz, şımarık insanlar olarak PlayStation ile TV’nizi bahçeli evinizin bahçesine, havuz başına, ne bileyim efendim terasınıza taşıyarak orda da oynayabilirsiniz. Gerçi bu saydıklarımla yine aynı evde oluyorsunuz ama neyse, karıştırmayın orasını siz fazla.
Birbirinize karşı olup birbirinizi öldürmek istiyorsanız eğer o zaman sizleri 16 ayrı çoklu oyunculu seçeneğin bulunduğu Multiplayer menüsüne davet ediyoruz. 8’e 8 ve insanlar Chimera’lara karşı olacak şekilde takım halinde savaşabileceğiniz TDM modu ve diğer amaç bazlı çoklu oyunculu modları oyunda yer alıyor.
Çoklu oyunculu modların en güzel özelliklerinden biri de dünyanın farklı farklı bölgelerinde geçiyor olması. Bu sayede, Chimera’ların saldırısının dünyayı nasıl etkilediğine daha net bir şekilde şahit olabiliyoruz. Insomniac, bu sayede istediği etkiyi yaratmayı başarmış diyebiliriz ve tebriklerimizi sunabiliriz.
İnsanlık öldü mü yahu?
Oyunla ilgili son sözlerime gelecek olursam, Resistance 3, harika bir üçleme olmak isteyen bu seriyi hak ettiği şekilde sonlandırmayı başarmış diyebilirim. Önceki oyunlardan daha iyi, daha zor ve daha eğlenceli bir Resistance deneyimine kendinizi hazırlayın. Chimera işgalini sonlandırmak artık sizin elinizde ve bunun için nasıl bir yol izleyeceğinize siz karar verin.
Kendine has konusu ve konu işleyişi, kendine has silahları ve kendine has oynanışı ile PlayStation 3’ün en iyi FPS oyunlarından biri, hatta kimilerine göre en iyisi bile olabilecek düzeyde bir oyun ile Incomniac karşımıza çıkmayı başarmış. Resistance 3’ü mutlaka ama mutlaka oynamanızı tavsiye ediyorum ve AAA bir oyun ile yaz kuraklığının resmen bittiğini ilan ediyorum.
Viva La Resistance!