Oyun İncelemeleri

Resistance: Fall of Man

Şuana kadar pek çok oyunu günahı ve sevabıyla yazdım ve çizdim. Ancak
hakkında çok konuşulan ve tartışılan bir konsolun, kritik bir çıkış oyunuyla
direk olarak karşı karşıya kalmamıştım. PS3 çıkmadan önce pek çok kişi hakkında
sayfalar dolusu yazdı, forumlar açıldı ve tartışıldı. Resistance: Fall of Man
için oldukça fikirler ve komplolar ortaya atıldı. Bazıları ezip geçecek,
bazıları ise tuş olacak dedi. Böylesine ateşli bir ortamda, ilgi çekici ve
sürekli haklarında konuşulan PS3 ve onun çıkış yapımlarından birini; normal bir
şekilde yazmayacağım. Yaşadığım deneyimi, araştırdığım kriterleri iyice öze
çekip, buraya dökeceğim.

Gears Of War vs Resistance

İlk olarak belirtmek istediğim, yapılan bir karşılaşmanın yersiz olduğu. Gears
of War ve Resistance: Fall of Man kesinlikle birbiriyle karşılaştırılmamalı.
Buna neden olarak birisi X360’ın en büyük kozlarından ve ilk oyunlarından değil.
Diğeri ise PS3’ün en iyi çıkış oyunu. Bu yüzden “Çıkış oyunu” ve “Konsolun kült
yapımı” gibi iki kavramı ayırt etmek lazım. Mesela beklenen MGS 4, PS3’ün için
nasılsa, GOW’da X360 için öyleydi. Bu aradaki farkı es geçtikten sonra konuya
geri dönelim.

Resistance: Fall of Man aslında farklı bir boyutun oyunu. Çünkü paralel başka
bir gerçeklik söz konusu. Senaryo olarak bir anda ortaya çıkan Chimera (Mayhem’in
2004’teki son albümüydü ayrıca) ırkına karşı, yapılan bir mücadeleyi temel
alıyor. Chimera’nın nereden geldiği kesin belli değil. En başta bunun bir
biyolojik silah olduğu sanılıyor, sonrasında ise aslında işin iç yüzünün böyle
olmadığı gerçeği fark ediliyor. Chimera yavaş yavaş yayılırken, Avrupa’yı da
işgal ediyor. Hedef bu sefer Birleşik Krallık yani İngiltere. Ancak insanlar da
boş değiller ve büyük bir mücadele sergiliyorlar. Biz de Nathan Hale adında bir
askeri kontrol ediyoruz. Nathan’la gerekse büyük meydan savaşlarına, gerekse tek
kişi olarak çeşitli yerlerde Chimera’lılara karşı çarpışıyoruz.

Chimera nasıldır?

Chimera ırkına mensup adamlar oldukça vahşi ve saldırganlar. Genel olarak
çevrede “Hybrid” denilen düşman birimiyle daha çok haşır neşir olacağız. Ancak
bunlar dışında devasa olanları da var. Rakiplerimiz belki dahi değiller, ancak
şunu kabul etmek gerek ki, son derece başarılı atraksiyonlar yapıyorlar.
Bunların en başında eğer sırtınızı sağlam bir yere dayamamışsanız veya ortalıkta
keklik gibi geziniyorsanız, sizi kesin bir şekilde öldürmeleri. Hadi ortalıkta
gezinirken avlanmayı anladık, ancak siper aldığınız yer biraz çürükse,
kesinlikle “Saklanıyorum vurulmam” demeyin. Çok güzel bir şekilde ruhunuz
bedeninizi terk edebilir. Bu yüzden iyi ve sağlam açılı yerlerde saklanın.
Chimera’lılar genel olarak üstünüze sayıca biraz fazla şekilde gelecekler. Bu
şekilde geldikleri zaman, daha saldırgan bir hal alıyorlar ve bu can yakıyorlar.
Ancak tersi oldu, onlara karşı üstünlük kurdunuz diyelim. Bu sefer de
saldırıdan, 5-4-1 formatına dönüp defans ağırlıklı oynuyorlar. Düşman yapay
zekası belki mükemmel değil, ancak korkutucu ve kesinlikle birçok oyundaki yapay
zekadan daha akıllı.

Sorun var, ama çözümü de var

Painkiller’ı birçok kişi oynamıştır. Zamanında çıktığında güzel grafikleri,
üstünüze duble gelen düşmanları, çevreyle etkileşimi vs… olmasıyla güzel bir
hitti. Hatta pek çok turnuvada, resmi oyun olarak kullanıldı. Ufaktan bir
anımsama yaptıktan sonra gelelim ortak noktaya.Painkiller’ın ismi aslında ilk silahtan geliyordu. İki fonksiyonu vardı; birincisi Pain denilen döner bıçak
gibi olanı, ikincisi ise adamın üstüne silahın ucunu fırlattığımız ve ışın çıkan
Killer kısmıydı. İkisi birleşince Painkiller oluyordu. Oyundaki silah
seçenekleri azdı, ama ikincil fonksiyonları vardı. Bu aradaki farkı kapatıyordu.
Resistance: Fall of Man içinde silahlar birazcık yavan kalmış (Beklediğim gibi
değildi aslında). Fakat gerçek olmayan bu silahlar, aynen Painkiller’daki gibi
özelliğe sahipler. Kesinlikle birçok açıdan ikincil fonksiyonları hayatınızı
kurtarırken, Chimera’lıları resmen ağlatacak. Örnek vermek gerekirse aslında ilk
Max Payne’nin devrimlerinden biri olan zamanı yavaşlatma. Kalabalık bir
yerdesiniz ve etrafınız sarılmış. Ancak korkmayın, zaman sizin için çalışacak.
Hemen silahtaki ikincil fonksiyon yardımıyla, zaman bir anda iyice yavaşlıyor.
Saliseler saniye, saniyeler dakika oluyor. Saklandığınız yerden çıkıp, ağır
çekimde “Bam bam bam” kafası patlamayan tek bir Chimera’lı kalmıyor. Bu yüzden
düşman yapay zekası gözünüzü iyice korkutmasın. Kesinlikle boş değilsiniz.

Silahlar yetmedi mi? İşte size gerçek düşman parçalama şöleni sunalım. Yapmanız
gereken araca atlamak ve önünüze geleni ezip, çiğnemek olabilir. Bu olmadı mı? O
zaman farklı noktaları deneyerek, düşmanları şaşırtabilir ve onları sürpriz
tuzaklara düşürebiliriz. Yapım bu konuda esnek davranıyor ve bize bazı
alternatifler sunuyor.

Motor

Oyunculuk hayatımda iki konuyu oldukça çok gördüm bunlardan biri 2. Dünya
Savaşı, diğeri ise uzaylıların istilası. Resistance: Fall of Man’in hikayesinin
ilgi çekici olduğunu söylemek zor. Aslında bilindik bir temeli alıp, önümüze
sunmuşlar. Fakat bu olurken, yapımcılar öyle bir ayar çekmiş ki, oyuncu kişisi
“Vay be” demekten kendini alamıyor. Bir aksiyona girerken veya hemen sonrasında
ara sahneler yer alıyor. Bunlar neyi, kimi veya olayı vs… bize ufaktan
gösteriyor. Kesinlikle gerek ses ve görüntü bakımından ara sahneler, oldukça
doyurucu. İşin diğer enteresan kısmı, ara sahne geçtikten sonra “Aaa kontrol
gene bana geçmiş” diyebilirsiniz. Çünkü sahnenin bitip, kontrolün oyuncuya
geçmesi öyle bir yedirilmiş ki; bunu pek fark etmiyorsunuz bile. Fakat bu güzel
işleyişi bozan bir problem var, o da ara sahnelerin çok kullanılması ve
karşımıza bolca çıkması. Bu oyuna dalmışken, bir anda konsantreyi
sıfırlayabiliyor.

Tartışmalı pozisyon

İşte geldik PS3’ün ve Resistance: Fall of Man’in en çok konuşulan ve tartışılan
kısmına; kısaca grafiklere. Belirtmek istiyorum ve belirtiyorum, Resistance
grafik olarak kesinlikle muazzam. Evet, Insomniac güzel bir iş çıkarmış. En çok
ilgi çekici kısım, modellemeler olacak. Ancak bu modellemeleri özellikle
Chimera’lılar daha çok oluşturuyor. Çünkü etrafınızda gördüğünüz düşman
figürleri üstünde kesinlikle uğraşılmış. Bu kadar mı? Tabii ki hayır. Efekt
kısımlarında yapım kesinlikle sırıtmıyor, hatta piyasadaki birçok oyundan kat
kat daha iyi. Ancak grafiklerde tek bir sorun var. Uzaktan sesi hoş gelen
dokular, yakına geldiği hafiften bozulabiliyor. Ancak bu genel durumu
etkilemeyecektir.Sesler konusunda da yapımın yine iyi kaliteli olduğunu belirtmek isterim. Ne
olursa olsun, “Adamlar yapmış” diyorsunuz. Çevredeki bağrış ve çağırışlar,
yanınıza düşen bombanın etkisi, bunları işitsel olarak hissedebilirsiniz. Aynı
şekilde girdiğiniz çatışmalarda, etrafın dökülüp parçalanması gibi yine
atmosferi derinlik katan etkileşim var. Sakın, kendinizi fazla kaptırmayın.
Yoksa televizyondan içeri girip, katılmak isteyebilirsiniz. Resistance’da
böylesine ilginç bir istek uyandırma özelliği yatıyor.

Gitsin yapay zeka, gelsin gerçek zeka

Xbox’ın en büyük kozlarından biri şüphesiz Live desteği. Microsoft bu konuda
oldukça başarılı bir politika sürdürüyor. PS2’de açıkçası Multiplayer oynamak
başarılı değildi, ancak Sony bunu PS3’le aşacak gibi gözüküyor. Resistance: Fall
of Man’in en önemli avantajı 40 kişiye kadar Multiplayer’ı desteklemesi. Bu
gerçektende bir çıkış ve konsol oyunu için oldukça büyük bir başarı. Yapımdaki
başarılı bölüm tasarımları, aynı şekilde çoklu oyuncuda da karşımızda. İlk
yapmamız gereken silahlar arasından birini seçmek ve oyuna dahil olmak. Aynı
şekilde karşı taraftaki oyuncular da silah seçimi yapıp, haritaya akacaklar.
Artık karşınızda yapay zeka yok, bu yüzden daha dikkatli olmanız gerek. Chimera
ırkını veya insanları seçip, takım takıma mücadele edebiliriz. Sadece aldığımız
bir silahın, belirli kişilere karşı etkili olmasını sağlayan faktöre
dayanabiliriz. Ancak Multiplayer için en önemli koz; doğru silahı, doğru yerde
kullanmaktan geçiyor. Eğer ilk kez Resistance’ın çoklu oyuncusunu
oynayacaksanız, kendinize en iyi kullanabileceğiniz ve kolayınıza kaçan silahı
bulmanızı tavsiye ederim. Ayrıca bizi Single Player’da kurtaran ikincil atış
fonksiyonu da oldukça önemli. Kesinlikle onu da kullanın, çünkü sizi
Multiplayer’da da kurtaracaktır.

Eksikler ve sonuç

Yapımdaki Multiplayer başarılı, tek eksik Cooperative oynamak. Bu can sıkıcı bir
şekilde oyuna yerleştirilmiş. Daha iyisi yapılabilirdi. Peki sonuca bağlayacak
olursak Resistance: Fall of Man nasıl? Kesinlikle mükemmel bir çıkış oyunu,
aslında birçok çıkış oyununa göre oldukça kaliteli. Belki klişe senaryosu ve
bazı hataları olabilir. Ancak bunlar göze girip de, çıkmayan cinsten değil. PS3
sahibi olanların oynamaları gereken bir yapım. Eğer çevrenizde PS3 sahibi
kişiler varsa, kesinlikle gidip oyuna bir 10 dakika bile olsa göz atın. Şundan
artık eminim ki, eğer yapımcılar bir çıkış oyununu bu kadar muntazam yapıyorsa,
ikincisi neden klasik olmasın? Kesinlikle bir devam gelecek gibi duruyor.

Diğer değineceğim nokta, Resistance: Fall of Man olsun, Gears of War olsun, Call
of Duty 3 vs… şuana kadar X360 ve PS3’e çıkan yapımların aslında, her iki
konsolunda gerçek gücünü göstermediği. Mesela PS2’nin son bir iki senesinde,
bazı kişiler artık “Jübilesi geldi” diyordu. Fakat bir anda PS2’nin tüm gücünü
kullanan yapımlar ortaya çıktı ve konsolun böyle grafikleri nasıl verdiği
konuşuldu. Belirteceğim nokta, ne X360 ne de PS3’ün asıl gücü daha ortaya
çıkmadı. Her iki konsolunda gücünün sadece bir kısmı kullandı. Asıl güçleri
yavaş yavaş 2007’nin sonlarına doğru ve sonraki yıllarda çıkacak. İşte o zaman
grafiksel olarak gerçek bir ziyafet çekeceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu