Oyun İncelemeleri

Robin Hood: The Legend of Sherwood

Bilinen bir gerçek vardır ki, insanlar her zaman kendilerine en güzel kızı kazananı, en güçlü olanı, en yakışıklıyı, en güzeli, en kaslıyı ve daha bir sürü “en”leri seçer idol olarak.
Herkes için normal olan da budur aslında. Ve başka bir gerçekte bunların herhangi birine sahip olan biriyle asla karşılaşamayacak olmamızdır. Neyse ki filmler, hikayeler ve oyunlar sağ olsun, birbirlerinden devşirdikleri konular ve genişletmelerle tatminimize ön ayak oluyorlar.
Bilindik hikayenin oyunuyla karşımızda şimdi de Strategy First, Zenginden alıp fakire veren müthiş okçu Robin Hood’un hikayesi.

Konuya uzak olanlar için, küçük bir ön giriş faydalı olacak sanırım. Asıl adı Robyn Hode olan Robin Hood, kendi halinde bir adamdır ve Locksly (gene aslına uygun olanı seçtim, gerçekte varolduğu bilinen kasabanın adı Loxley’dir) kasabasında, orta çağın bir tarihinde doğmuştur. Bu tarih için en fazla inanılan önerme, sebebi bilinmese de 1160 yılıdır.Doğumuna ağaçların ve rüzgarın eşlik ettiği Robin’e, kardeşlerinin kıyafeti (yemyeşil ve ormanda saklanmasını sağlayan kıyafetler) hediye edilmiştir. Otorite ile sorunu olmayan Robin, baskıya karşı isyankar tavırlar sergilemektedir. Ne ailesinin sözünü dinler ne de toprak sahibi lordların.

Ve bir gün olan olur

Locksly üzerine düşen kara bulutlar hem iyi hem de kötü bir haberin çağrılarıdır. Lordun askerleri kasabaya vergi almaya gelir ve kasabalıyı kılıçtan geçirirler. Kurtulan çocuk olarak Robin, her kahramanın yaptığı tarzda bir yemin eder ve büyüme savaşına girişir.

Yıllar sonra Robin, dostu Küçük John ile birlikte zenginleri soyup fakirlere vererek halk arasında ismini duyurur. Ve ismi bugünlere kadar ulaşır. Hem de gitgide büyüyerek. Komik olan, Robin Hood’un ceza verilmesi için ödüllü sadece dört hırsızlık suçu bulunmasıdır. Üstelik bunlardan biri eğlence olsun diye çaldığı lord tacı olarak anlatılır.

Oyunda, Robin hikayelerinin geçtiği Nottingham Castle, York, Leicester, Derby ve Lincoln gibi kasabalar ile Sherwood Ormanı’nı tüm güzellikleriyle kullanıyoruz. Tüm güzellikleriyle diyorum çünkü binaların hepsinin içine girebilir, katlar arasında (kat varsa) gezebilirsiniz. Gezmek dışında, bina içine girerek askerlerden de saklanabilirsiniz. Ne de olsa bir hırsızsınız ve haklının yanındasınız.

Oyundaki karakterlere baktığımızda aşağıdaki kişileri görüyoruz.
Robin Hood : Sherwood ormanında yaşayıp haksızın yanında savaşan bir halk kahramanı. Aslan yürekli Richard’ın daimi hizmetkarı.
Lady Marian : Robin’in biricik aşkı. Amaç edindiği görevi, Prens John’un son havadislerini sevgilisine yetiştirmek.
Friar Tuck : Leydi Marian’ın günah çıkardığı papaz. Bu vazifesi ve Leydi Marian’a olan sevgisi yüzünden, o da Robin’in tarafında savaşanlara katılıyor. Ne olursa olsun Leydi Marian’ı terk etmeyeceğine ve asla yemek tekliflerini geri çevirmeyeceğine yemin etmiş bulunuyor.
Little John (Küçük John) : Robin’in can yoldaşı, en yakın silah arkadaşı. Boyutları onun şakayla karışık isminin kaynağı olarak bilinir. Bir insanın olabileceği en büyük halidir ve bu yüzden de keskin aletler yerine ellerini, cüssesini ve yürümekte faydalandığı sopasını kavgalarda kullanır.
Will Scarlet : Robin’in yeğeni, onun kanının varisidir Will. İsmini de en sevdiği renk olan kırmızıdan almıştır. Bütün giysileri kırmızı renktedir. Tek sevmediği kırmızı, aktığını gördüğü kendi kanıdır.
Stutely : Köylülerin eski lideri. Sherwood ormanında yaşayan asileri, Robin’in gelişine kadar ayakta tutmuş olan eski bir arkadaş. Robin’in gelişiyle birlikte, asilerin sığınma yerleri olan Sherwood’u, bütün işlerinin merkezi haline getirmiştir.

Artık oyunumuzda kimi yöneteceğimizi genel anlamda tanıdığımıza göre, birazcık da oyun hakkında yazmaya başlayalım.

Robin Hood : Legend Of Sherwood, Commandos tarzı bir gerçek zamanlı aksiyon strateji oyunu. Yani karakter kaybetme hakkınız yok, bütün oyun tek kahraman üzerine kurulu ve aksiyon oyunlarından bildiğimiz eğil, sürün, gözetle tarzı “Dikkat et yoksa ölürsün” eğlencesi oyunun tabanını oluşturuyor. Hatta oyuna alışmanızda, eskiden Commandos ya da Desperados oynamış olmanın büyük faydası dokunacak.

Oyunda rahat ilerlemenin sırrı, sessiz hareket etmek, ki bunun için çömelme özelliğini sürekli kullanmanız ve oklarınızı mümkün olduğunca can alıcı noktalarda fırlatmanız gerekiyor. Çömelmezseniz, hem daha uzaktaki adamlarca fark edilirsiniz hem de uyuyan adamların yanından geçerken, onları uyandırıp alarm vermelerine sebep olursunuz. Oklarınızı da bol keseden kullanırsanız, en fazla bir elin parmakları kadar adam öldürebilirsiniz. Doğal olarak sınırlı oklarınızı mümkün olduğunca az kullanmanız hayati önem kazanmakta. Tam da bu noktada söyle bir sorun ortaya çıkıyor: ”Ok kullanmazsak ne yapabiliriz?”

Haliyle hikayenin gidişatı ve kolay bir oyun oynama isteğiyle insan, sürekli ok kullanan ve okları asla bitmeyen bir kahraman istiyor. Ama maalesef ki kahramanlar düşündüğümüz kadar hayal ürünü değil. Onların da belli bir ok taşıma kapasitesi olabiliyor. Birkaç kişiyi temizlediniz ve oklarınız bitti diyelim. Artık iş kılıcınıza ve bileğinize kaldı. Burada biraz taktik yapmak gerekiyor. Düşmanlarımız farklı yapılarda olduklarından, her biri için değişik plana ihtiyacınız olacaktır. Mesela güvenlik görevlileri ok kullanmayı gerektirmeyen birimler. O yüzden onların yanına gidip kılıcınızla doğrayabilirsiniz. Üstelik tek kılıç darbesiyle üç hatta dört korumayı aynı anda devirebilirsiniz.

Ancak her zaman bu kadar fazla kişiye karşı durmak akıllıca olmayabilir. Sağlığınız düşükse, fazla sayıdaki askerlerle tek tek karşılaşmak yerine yere biraz para bırakıp beklemeye başlayın. Parayı gören almak için gelecek ve tuzağınıza düşecektir. Merak etmeyin, altın kesesini yeterince uzaktan görebiliyorlar.

Bunların dışında, dilencilere muhakkak yardım edin. Malum, amacımız zenginden alıp fakire vermek ne de olsa. Üstelik dilenciler yardımlarınız karşılığında, size çok değerli bilgiler veriyorlar. Genel olarak alanın haritası ve haritada düşman askerlerin gösterilmesinden ibaret olsa da, inanılmaz faydalı bir hediye olduğu aşikar.

Halk ile de muhakkak iletişim içinde olun. Ancak bu şekilde kilitli kapıları açabilir, binaların içerisinde rahatça gezebilirsiniz. Çünkü her evin bir sahibi ve her ev sahibinin de bir anahtarı var. Kapı kilitliyse ve mutlaka girmek istiyorsanız biraz bekleyin, ev sahibi gelip kapıyı açacaktır. Eğer ki açmıyorsa, konuşmayı deneyin. Muhtemelen bu yolla durum çözülecektir. Bu arada, bir binada birden fazla çıkış olabileceğini unutmayın. Bu şekilde kombine hareketlerle birçok yere yetişebilirsiniz.

Ufak ve Faydalı Detaylar Hayat Kurtarır!

Öncelikle her karakterin her işi yapabileceğini sanmayın. Grubunuzda sadece bir doktor, sadece bir hızlı adam gibi her karakterden sadece birer tane serpiştirilmiş olduğunu unutmayın. Ayrıca grup elemanlarınızı kaybetmemeniz gerektiğini daha önce söylemiştim. Ama kaybetmeye yakın olduğunuz elemanlarınızı Marian’ın iyileştirebileceğini unutmayın. Tabii elinde şifalı bitkilerden olması gerekiyor. Bir dip not olarak eklemeliyim ki bu şifalı bitkileri Friar Tuck için kullanmanıza gerek yok. Onun yeteneklerine kendini iyileştirme yetisi de dahil.

Muhakkak haritanız açık olsun. Belli bir süre sadece haritayı izleyerek, kullanmak istediğiniz yoldaki nöbetçilerin vardiyalarını öğrenebilirsiniz. Elbette bunu öğrenerek planlarınıza eğlence de katabilirsiniz. Askerlere fazla yakınlaşmadıkça, eğilerek ve gizlenerek ilerlerseniz muhakkak adamları hiç beklemedikleri bir anda kıstırabilirsiniz.

Harita üzerinde belli yerlere saklı hedef tahtaları dikkatinizi çekecektir. Bunları oklarınızla vurursanız size çok yardımı olacak sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Adam yardımı, düşmanlarınızı kıstıran kafesler, ağaçlardan sarkan ağlar bunlardan sadece birkaçı.

Marian’ın kulakları her zaman imdadınıza yetişecektir. Çünkü kendisi inanılmaz bir duyma yeteneğine sahip. Normalde duyamayacağınız uzaklıktaki konuşmaları duymak için ondan faydalanabilirsiniz.

Son tüyo da gene kavgalarla ilgili. Hiçbir zaman tek başınıza dövüşmek zorunda değilsiniz. Ama 5 kişiyle adamların karşısında durmak da aptallık olur. Bu bağlamda en güzel taktik adamlarınızı serpiştirmektir. Yani kim demiş savaş sıradandır diye? Önce bir adamınızla askerlere saldırın. Sonra bir diğeri sağdan, bir diğeri soldan bir diğeri arkadan saldırsın. Tam bir şaşkınlık anı yaratın. Ve unutmayın, Little John (Küçük John) arkadan saldırılarda en büyük yardımcınız olacaktır.

Kadı Kızındaki Kusur

Mesela grafiklerde bariz hatalar var. Bariz hata dediysek, oyunda ağaç yerine kale görüntüsü var değil. Grafikler belli noktalarda kilitleniyor. Haritada ilerleseniz bile, belli noktaları aşana kadar kaymış görüntüde ilerlemek zorunda kalıyorsunuz. Bu da haliyle size taktik çalışmaları esnasında belli hesap kayıplarına sebep olabiliyor. Sesler her ne kadar hata içermese de yer yer sıradanlaşıyor. Örneğin, bir orman içinde duyabileceğiniz her tür ses oyunda mevcut ama bütün kuşların sesi aynı, bütün ağaçlara ok saplanma sesi aynı, yürüyüş sesleri aynı ve benzeri aynılıklar bir süre sonra kulakta pas bırakmaya başlıyor. Neyse ki bu pas bende oyunun sonlarına yakın denk düştü de pek üzerinde durmadım. Ama yazı için oyunu tekrar oynarken ciddi anlamda fark etmeye başlamıştım.

Sonuç olarak alınıp oynanması gereken bir oyun. Dalında çok fazla oyun olmaması ve son dönemde çıkan bu türde tek oyun olması nedeniyle kesin bir potansiyele sahip. Buna grafik ve ses güzellikleri ile farklı kahramanlar ve onların kişilikleriyle yeteneklerini eklerseniz, gerçekten bir başyapıtla karşılaşıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu