Makale

Rotamız, Online Evrenler 131

Kaç sene oldu şöyle ağız tadıyla, yeni bir devasa online oyun oynamayalı… Bundan 9 sene evvel World of Warcraft’ta ilk 40 kişilik raid daveti alışım hala dün gibi aklımda. Az değil, tam tamına 40 kişi. Şimdilerde liderler 25 kişiyi ve hatta 10 kişiyi bile kontrol etmekte zorlanıyorken, zamanına 40 kişiyi nasıl idare ediyormuşuz, anlamak güç.

Peki şimdi neden aklıma World of Warcraft geldi? Sanki ilk devasa online tecrübemizmiş gibi… oysa öncesinde Ultima Online, Everquest, Lineage gibi yapımlar bulunuyorken. Aslında nedeni oldukça basit, bize hardcore oyunculuk tecrübesini gerçek anlamda sunan ilk devasa online oyundu World of Warcraft. Peki bunu yaparak iyi mi etti? HAYIR!

Aradan yıllar geçti, bu süre zarfında çok fazla devasa online oyun oynadık. Lord of the Rings Online, Warhammer Online, Guild Wars 1 ve 2, Age of Conan, Aion, Rift, Final Fantasy XIV: A Realm Reborn, The Elder Scrolls Online, Wildstar ve daha niceleri. Fakat bu oyunların hiç bir tanesinde kalıcı olmayı başaramadık. Ya oyunları sevemedik, bir şeylere kulp buldu ya da dönüp dolaşıp geldiğimiz yer yine Azeroth oldu. Aslında şuan içinde bulunduğumuz bu devasa online oyunlarının kötü olarak nitelendirildiği döneme World of Warcraft neden oldu. Yıllarca bizlere o kadar çok içerik sundu ki bizler artık hiç bir oyunu beğenemez olduk.

World of Warcraft’tan sonra sanırım en uzun süreli oynadığım oyun Aion’du. Neden? Çünkü benzer içeriklere sahiptik. Bir şeyler elde etmek için hardcore oynamanız gerekiyordu ve elde ettiğiniz eşyalar ile diğer oyunculara üstünlük sağyabiliyordunuz. Devasa online oyunları sevenlerin büyük bir kısımında bu durum söz konusudur aslında, sahip olduğu eşyalarla diğer oyuncuları ezmek ister. Doğru değil belki, daha dengeli oyunlar daha hoş olabilir ama hiç yalan söylemeyeceğim, ben de devasa online oyunlarda dengeden yana değilim. Hani bir oyuncu, oyuna aylarını veriyorsa diğer yeni başlayan oyunculardan bir farkı olmalı. Şimdi diyeceksiniz ki yetenek konuşur ama bu durum biliyorsunuz ki devasa online oyunlarda geçerli değil. Mutlaka sınıflar arası her zaman bir degesizlik söz konusu durumda ve bunu örtmenin tek yolu da daha iyi eşyalar. Konuyu nerelere çektim ya, öhöm… tamam toparlıyorum tekrardan.

Olayın çok geçmişine gitmek istemiyorum, son dönem oyunlarından bir kaç tane örnek vermek istiyorum sadece. Wildstar ve The Elder Scrolls Online gibi iki son dönem devasa online yapımına bakalım.

Ne oldu sana Wildstar?

Wildstar, kötü bir devasa online mı? Hayır. Peki nasıl oldu da aradan bir ay geçtikten sonra oyunun tüm sunucuları boşaldı? Cevap aslında çok basit, nedeni bizleri beklentileri. Oyun bizlere eğlence, farklı bir dövüş sistemi, aşırı zorlayıcı zindanlar sunuyordu ve bunları kesinlikle kaliteli bir şekilde yapıyordu. Ama işte biz devasa online oyuncuların beklentilerine kurban gitti. İster istemez yeni bir oyun çıktığı zaman, ilk karşılaştırılacağı yapım World of Warcraft oluyor. Bu kesinlikle doğru bir hareket değil ama bunu hepimiz yapıyoruz. Yapmayan küçük bir kesimse, zevk alarak oyununu oynamaya devam edebiliyor. Başlarda “inanılmaz güzel, çok eğlenceli” diyoruz ama kısa bir süre sonra “bunu oynayacağıma World of Wracraft oynarım” şeklinde geliyor cümlelerimiz.

Bir oyun yapı olarak World of Warcraft’a benzerse “WoW clone” etiketini yapıştırıyoruz, benzemezse de (bkz. Guild Wars 2) “neden raid yok!” diyoruz. Hiç olmazsa “bu oyun çok zor!” diyoruz, aynı Wildstar’ın yaşadığı durum gibi. İşin saçma kısmı, başka oyunlara da içerik eksikliğinden veya kolaylığından dolayı çemkiriyoruz.

Ah ‘Elder Scrolls Online’, ah!

Diğer yandan The Elder Scrolls Online’a bakalım. Devasa online oyunlarda alışılmamış görev yapısı, aşırı şekilde eğlenceli ve özgür PvP sistemi olan bir oyundu. Fakat durum yine farklı olmadı. Çıkışından bir kaç ay sonra, bir şeylere kulp bulup yine bıraktık. Eh tabi firmaların da hatası yok değil bu sorunlarda, aradan geçen uzun süreden sonra oyunda bulunan hatalar, yöneticilerin oyunculara kulak vermemesi vs. gibi nedenlerden durum iyice zor bir hale geliyor.
 
Bir diğer yandan, oyunların aylık ücret istemesine karşı çıkan bir grup daha bulunuyor. Bilemiyorum, bence aylık ödeme sisteminde herhangi bir problem yok. Bir oyuna aylık ödeme talep edilmediği zaman, bu sefer işler daha problemli bir hal alıyor. Sonuçta firmaların bu yapımlardan bir şekilde para kazanmaları gerekiyor, başlarda olmasa bile bir süre sonra mağaza üzerinden satılan eşyalar dengeleri sarsmaya başlıyor. Bu nedenle devasa online oyunların aylık ücret talep etmesine karşı değilim. Eğer bana daha iyi bir hizmet sunacaklarsa, ben aylık ödeme yapmaya razıyım.

Unutmak ne mümkün seni, WoW?

World of Warcraft’a uzun bir süredir ara vermiş durumdayım. Yaklaşık olarak bir senedir oyunu oynamıyorum ve sanırım oynamayacağım. En son Mists of Pandaria ek paketi geldiğinde oynamıştım, karakterimi 90. seviyeye çıkarttım, ilk bir kaç boss’u öldürdükten sonra bıraktım. Yeni çıkacak olan ek paketi büyük ihtimalle oynamayacağım bile (kimi kandırıyorum, çıktığı gibi alacağım…). Çünkü artık yapacaklarımız sıkıcı bir hale geldi, yeni bir raid gelsin bitirelim, arenaya girip bir kaç adam dövelim, olmadı bayrak kapıp kaçalım ya da boş boş şehirde zaman öldürelim… World of Warcraft hayranlarının çoğu sanırım benimle aynı fikirde olacak ki oyuncu sayısında bildiğiniz gibi ciddi bir düşüş söz konusu ve firma yeni ek paketle bu sayıyı tekrardan yükseltmeyi hedefliyor. Yıllar önce Blizzard’ın “Biz Arthas’ı çoluk çocuk kessin diye yaratmadık!” benzeri bir açıklaması vardı, aklıma geldikçe hala yüzümde bir tebessüm oluşuyor…
Aslında yazımın başından beri anlatmak istediğim şey buydu, Blizzard bize bir devasa online oyunda görebileceğimiz her şeyi sundu adeta. Biz şuan yeni çıkan oyunlardan daha fazlasını bekliyoruz ama daha fazlası gibi bir durum söz konusu değil, bunun farkına varamıyoruz. Yeni oyunlarda firmaların yapabileceği tek şey, dövüş sistemini değiştirmek oluyor, ev yapma imkanı oluyor ya da daha detaylı bir craft sistemi sunmak oluyor. Zaten başka ne verebilir bir devasa online oyun bizlere?

Kore’de bu hafta…

Bir diğer yandan da şu haftalık dergi gibi çıkan Kore oyunları yok mu… tam bir facia. Hepsi birbirinin aynısı, tamamen bir şeyler öldürme üzerine kurulu ucuz yapımlar. Arada kaliteli olanları oluyor elbette ama bu sefer de Avrupa’ya gelme süreleri oyuncuları çileden çıkartıyor. Bu duruma en iyi örnekler, Archeage ve Black Desert olacaktır sanırım. Archeage’i insanlar yıllarca bekledi ama büyük bir kesim bekledikleri süreçte oyundan çoktan sıkılmıştı bile. Hele gidip oyunu Avrupa’ya Trion gibi bir firma getirince, işler daha da kötü oldu. Hepsini geçtim, oyun zaten daha bizlerle buluşamadan eskidi bile. Peki Black Desert? Aynı kaderi paylaşacağını düşündüğüm bir diğer devasa online oyun. Kore yapımı olmasına rağmen, sunduğu özellikler, grafikler vs. her şeyiyle oldukça etkileyici duran bu yapımı iki sene sonra oynayabilirsek şanslıyız.

Yavaştan cümlelerimi toparlamamın zamanı geldi sanırım. Milyonlar yatırılan yapımları çöpe atmadan önce, aslında bir kere daha düşünmemiz lazım ve bunu tamamen objektif olarak yapmalıyız. Başka oyunlarla kıyaslamadan, kendi içerisinde artı ve eksilerini bir araya getirip iyice bir tartmamız lazım. Ondan sonra vereceğimiz karar zaten hemen hepimiz için aynı olacaktır. Sonuçta World of Warcraft piyasaya çıktığı zaman kusursuz bir yapım değildi, sadece döneminde bulunan aynı tür oyun sayısının azlığından ve Blizzard’ın kurnazlığından dolayı bugünlere çok rahat bir şekilde gelmeyi başardı.

Bir sonraki hafta görüşmek üzere diyorum ve hepinize bol oyunlu günler diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu