Anime/Manga

Sakamoto Desu Ga?

Diğer Adı: Haven’t You Heard? I’m Sakamoto
Yönetmen: Shinji Takamatsu
Stüdyo: Studio Deen
Müzik: Yasuhiko Fukuda
Tür: Komedi
Süre: 12

Mükemmel insan diye bir şey var mıdır? Bir insan her alanda başarılı olabilir mi? Yakışıklı, zeki, atletik, kibar, centilmen, havalı, ağır başlı, elinden her iş gelen ve yardımsever… Saydığım tüm bu özelliklerin hepsinin gerçekte bir insanda toplanması neredeyse imkânsız. Lakin konumuz anime dünyası olduğu için imkânsız diye bir şey yoktur. O mükemmel kişinin adı… Bir dakika, yoksa duymadınız mı? Sakamoto!

İnternete mükemmel insan yazdığınızda karşınıza çıkan Sakamoto, hafif uzun boylu, ince ve gözlüklü bir lise öğrencisi. Hangi okuldan geldiği ve ilk adı nedir bilinmemekte. Bilinen sadece bir şey vardır ki o da oldukça “cool” olduğu. Kahramanımız derslerinde başarılıdır, kızlar ona hayranlıkla, erkekler ona kıskançlıkla (bir süre sonra onlar da bir Sakamoto olamayacaklarını kabullenirler) bakmakta.

Sakamoto her daim sakinliğini korur ve asla sesini yükseltmez. Gözlüklerini düzeltir ve zarafetle her işi başarılı bir şekilde tamamlar. Animenin her bölümünde Sakamoto’nun başından geçen genelde iki, bazen üç farklı olay anlatılıyor. Okulun zorbalarının onun mükemmel imajını yok etmeye çalışmaları, zorbaların hayatını zindana çevirdiği zayıf bir çocuğa kahramanımızın destek çıkması veya kızların kendilerini âşık ettirme çabası gibi olaylar komedi unsurları ile birleştirilip izleyicisine sunuluyor.

Bu arada, bu tarz karakterler “fazla iyi” oldukları için biraz da antipatik olurlar genelde ama Sakamoto gibi birisini sevmemek mümkün değil diye düşünüyorum. Neyse, Sakamoto’yu yeterince övdüm. İyi karakter dedim, hoş karakter dedim ama genel olarak anime nasıl? Açıkçası anime serisi Sakamoto kadar parlak değil. Her ne kadar Sakamoto anime dünyasında kolay unutulmayacak bir isim olsa da seri ortalamanın üstüne çıkamıyor. Bunun en büyük sebebi ise yetersiz espri kalitesi. Olayların sunumu yeterince iyi değil arkadaşlar. Tamam, Sakamoto çok iyi bir karakter olabilir ama yaptığı birçok şey daha önce işlenmiş klişe konular ve olaylar da sürekli tekrarlanan aynı müziklerle desteklenmiş vasat parodiler olunca Sakamoto’nun etkisi de bir yere kadar. Sakamoto zarafeti ve zekâsı sayesinde olaylarla çok iyi başa çıkıyor ama işleniş daha komik olabilirdi. Komedi unsurları Arakawa Under the Bridge, Daily Lives of High School Boys veya Watamote ayarında olmalıydı ki animeden tam kapasite tat alalım. Benzer bir konu Himouto! Umaru-chan adlı animede de vardı. Orada mükemmel karakter Umaru’nın hayatını (her ne kadar eve girince evrim geçirse de) izliyorduk. Lakin Umaru’da olduğu gibi Sakamoto’da da olaylar sadece ana karakter üzerinden ilerliyor ve bu da birkaç bölüm sonra izleyiciyi sıkmaya başlıyor. Anime bittiğinde de akıllarda kalan sadece ana karakterlerin tepkileri oluyor.

Anime serisi, mangasının yaratıcısı olan Nami Sano’nun ilk eseri. Daha ilk manga denemesinde (elbette bundan önce birçok amatör veya yarı amatör çalışması olmuştur) anime serisine kavuşmak oldukça büyük bir başarı. Aslında bu da manganın ne denli sevilip tutulduğunun bir göstergesi. Anime serisi için kötü demiyorum fakat çalkantılı ilerliyor ve bir yerlerde yanlış yola sapıldığı belli. Yönetmen koltuğundaki Shinji Takamatsu ise daha önceden School Rumble gibi başarılı bir komedi serisinde yönetmenlik yapmış ve yine Gintama gibi bir animede görevde bulunmuş. Seksenlerden bu yana faaliyet gösteren yapımcı stüdyo Studio Deen ise birçok başarılı yapıma imza atmış bir firma. Herhalde mangaka, yönetmen ve stüdyonun kimyası tam tutmamış olacak ki anime serisinde taşlar oturamamış.

Sakamoto’nun çizimlerinin klasik shonen türündeki animelerden pek bir farkı yok. Karakterler genel itibari ile abartısız, klişe anime karakterleri. Elbette görünüş itibariyle Sakamoto bir adım daha önde. Saçlarının şeklinden gözünün yanındaki bene kadar Sakamoto girdiği her ortamda varlığını hissettiriyor. Güldürme efektlerine ve mimiklerine kimi zaman fazlaca bel bağlanmış. Denize düşen yılana sarılır misali, sürekli çalan aynı müzik ve efektlerle tıkanan esprilere çare aranmış gibi. İkinci kez “sürekli çalan aynı müzik” dedim fark ettiyseniz. Animenin müziklerinden Yasuhiko Fukuda adındaki besteci sorumlu ve kendisi en son 1998 – 1999 yılları arasında yayınlanan Kocchi Muite! Miiko adlı yapımda görev almış. Bu da bölümler esnasında neden sadece bir adet ana müziğin bulunduğuna ve tekrar, tekrar, tekrar ve tekrar dinleyerek beynimize kazımak zorunda olduğumuza dair bir ipucu verebilir. Coolest’in seslendirdiği Customi-Z adlı açılış parçası ve Suneohair’e ait Nakushita Hibi ni Sayonara adlı kapanış parçası fena sayılmaz. Harikulade parçalar olmasalar da serinin temasına uygun ve kulak tırmalamıyorlar. Seslendirmelerde de herhangi bir sıkıntı yok. Sanrım Sakamoto’dan bahsetmeme gerek yok. Görünüşüyle olduğu gibi sesiyle de kendisi her daim bir numara.

Sakamoto Desu ga? İnişli çıkışlı bir anime. Elbette eğlendiğim yerleri de oldu ama pastanın bir dilimine değil de geneline bakarsak aradığım eğlenceyi buldum diyemem. Bir tarafta Sakamoto gibi şahane bir karakter varken diğer tarafta her beş sahnesinden sadece ikisinde güldürebilen bir komedi içeriği var. Bu yüzden Sakamoto’nun hatırına animeye bir fırsat verebilirsiniz ama beklentileriniz fazla olmasın.

Bu arada açıklık getirmek istediğim bir şeyler var: Öncelikle yazılarımı beğenen ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. Lakin iki konudan rahatsız oldum.

İlk konu neden sürekli baygınlık getiren MMO ve oyun içerikli animelere yazılar yazdığım. Arkadaşlar, farkındaysanız güncel animeler üzerine yazıyorum ve yeni animeler konu olarak genelde birbirinin aynı. Anime izleyicileri benim özellikle nefret ettiğim SAO ve benzeri oyun animelerini çokça beğenir ve izlerse gelen animeler de onlardan pek farklı olmaz doğal olarak. Bu işi para kazanmak için yapıyor adamlar farkındaysanız. Bohem hayatı anlatan bir anime yapacaklarını beklemiyorsunuzdur herhalde?! Zaten yapsalar bile hiç biriniz izlemeyeceksiniz orası ayrı. Bu sebeple hep benzer tür animelere inceleme yazdığım için şikayetlerinizi bana değil, bazı arkadaşların da yorumlarda belirttiği gibi anime şirketlerine yapmanızı öneririm. Ayrıca altını çizerim spor ve oyun temalı animelerden nefret ederim, lakin yazılarımda Türkiye’de en çok izlenmiş 2016 animelerini inceliyorum. Anlayacağınız inceleme yaptığım animeleri ben değil sizin izleme oranınız belirliyor. Madem sıkıldınız neden izliyorsunuz o halde arkadaşlar? Orası da ayrı olay.

İkinci konu ise spoiler olayı. Bazı yazılarıma yorum olarak “fazlaca spoiler verdiğim” yazılmış. Ben tanıtım bülteni değil, inceleme yazıyorum. Google’dan incelemenin anlamına bakıp ne olduğunu öğrenip spoilerdan o şekilde bahsederseniz memnun olurum. Umarım yeterince açıklayıcı olabilmişimdir. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hoşça kalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu