Sinema/TV - Kritik

Saw 2

2004 yılında vizyona giren ilk filmi ile Saw, beklentilerin çok üzerinde
başarı elde etti. Hatta bu başarı yapım ekibini bile şaşırttı. Akıllara
durgunluk verecek kadar şaşırtıcı bir senaryoya sahip olan Saw’ın baş rollerinde
Cary Elwes, Leigh Whannel, Lethal Weapon serisinden tanıdığımız Danny Glover ve
Tobin Bell, ilk göze çarpan isimlerdi. Açıkçası kadronun en deneyimli isimleri
Cary Elwes, Danny Glover ve Tobin Bell. Geri kalan ekibin çoğu bir hayli genç.
Örneğin ilk filmin her iki (James Wyn, Leigh Whannel) senaristi de 1977 doğumlu.

Oldukça düşük bir bütçeyle çekilen Saw, yapımcılara olağan üstü bir gelir
kazandırdı.

İçerisinde mesajlar da taşıyan Saw’ın teması, “hayatın değerini bilmek” olarak
öne çıkıyor! Zaten seri katilimiz de hayatın değerini çok iyi bilen bir
adamdır(John). Zira kanser hastası olduğunu öğrenmiş ve tüm yaşama görüşü 180
derece değişmiştir. Artık yaşadığı her andan, aldığı her nefesten, içtiği her
sudan ayrı bir tat almaktadır. Böyle bir adamın seri katil olmasındaki sebep ise
hayatlarının değerini bilmeyen insanlardır! En nihayetinde John, bu tür
insanlarla bir oyun oynamaya karar verir ve son kurbanları da Dr. Lawrence
Gordon ve Adam ismindeki birbirini tanımayan iki kişidir. Dr. Lawrence
Gordon(Carry Elwes) karısını aldatan, çocuğuna ise yeterince ilgi göstermeyen
bir babadır. Adam(Aynı zamanda yapımın senaristi olan Leigh Whannel canlandırdı)
ise sipariş üzerine insanların gizli gizli fotoğraflarını çekerek hayatını
kazanmaktadır. Bu iki adamın hayatlarında ilk defa gördükleri bir odada
uyanmalarıyla film başlar! Artık tüm ipler katilin elindedir!

Yapımın en önemli özelliği katilin dahice tuzaklarıdır. Zira katil olarak
bahsettiğimiz kişi aslında hiç cinayet işlememektedir. O sadece kuralları
belirler ve tuzakları yerleştirir. Geri kalan tüm işleri ise kurbanları
halleder. Bu tuzaklar öyle akıllıca hazırlanmıştır ki, kurbanlar eğer
kurtulurlarsa hayata yeniden döneceklerdir, fakat kurtulamazlarsa kaçınılmaz
sonları ölümdür! Ancak bu ölümler ya kendileri ya da başka kurbanlar tarafından
gerçekleştirilmektedir. Bütün bunlar da katilin dahiyane zekasının ürünüdür.

Şu ana kadar katilin tuzaklarından sadece bir kişi kurtulmuştur. Uyuşturucu
bağımlısı olan Amanda(Shawnee Smith) isimli genç kız, katile adeta minnettardır.
Çünkü Amanda, korkunç ölüm oyunundan kurtulmuş ve artık hayatının anlamını
kavramıştır. Amanda ve John ikinci filmde de karşımıza çıkıyor!İnsanların çoğu, saatin kendileri için ne zaman duracağını bilme lüksüne sahip değillerdir

Saw 2, büyük bir beklenti ile vizyona girdi. Zira ilk filmin başarısı
izleyicilerin beklentilerini oldukça üst seviyelere taşıdı. Peki Saw 2 bunları
karşılayabiliyor mu?


Saw 1’in yönetmen ve senarist koltuğunda oturan James Wyn, serinin 2. filminde
koltuğunu Darren Lynn Bousmann’a bırakmış. Bu değişiklik filmin ruhundan çok
fazla birşey kaybettirmemiş. Ancak bir farklılık hissettiriyor.

İkinci filmin hikayesi yine katilimizin dehasını ön plana çıkarıyor. Öyle ki
John kendini polislere adeta yakalattırıyor. Ancak bu bile onun oyunun bir
parçası. Zira John’un oyunu, polis ekiplerinin onu yakalamasıyla başlıyor!
Serinin bu 2. filminde katilimiz John ya da Jigsaw’ı yine Tobin Bell
canlandırıyor. Daha önce de belirttiğim gibi Amanda karakteri yine Shawnee Smith
tarafından beyaz perdeye taşınıyor. Bu sefer hikayenin odak noktasındaki isim
Dedektif Eric Matthews yani gerçek adıyla Donnie Wahlberg. Onun haricinde
hikayenin yan karakterlerine baktığımızda Franky G.(Xavier), Glenn
Plummer(Jonas), Dina Meyer(Kerry), Emmanuelle Vaugier(Addison), Beverley
Mitchell(Laura), Tim Burd(Obi) ve Eric Knudsen(Daniel)’i görüyoruz.

Bir gün birisi yanına oturup, ölmekte olduğunu söyleyince ne hissedeceğini düşündün mü? O ağırlığı?

Jigsaw’ın bu seferki kurbanları birbirleriyle daha önce hiç tanışmamış bir grup
genç. Biri hariç hepsinin ortak noktası var. Film boyunca bu gençlerin kapalı
tutuldukları evden çıkıp çıkamayacakları merak edip duruyorken, yapımcılar
filmin sonuna bir dizi sürpriz yerleştirmiş! İzleyenler bileceklerdir ki ilk
filmin sonunda izleyenleri şok eden bir final vardı. Yapımcılar ikinci filmde
böyle büyük bir şok yaratamadıkları için birden fazla sürpriz yapmayı uygun
görmüşler. Bu da bir nebze olsun filmin atmosferinden kopup, sinema salonundaki
herhangi bir koltukta oturduğunuzu, bir elinizde patlamış mısırın kutusunu
tutarken diğer elinizle, üzerinize dökülen mısırları temizlediğinizi
farketmenize sebep oluyor. Ancak bu demek değildir ki kötü bir final bizi
bekliyor! Tam tersi yapımın sonu oldukça şaşıracağınız cinsten! Öyle ki
Jigsaw’ın başına ne gelecek? Üzerlerine oynanan ölüm oyunundan gençler
kurtulabilcek mi? gibi sorular film boyunca aklınızı kurcalayacak. Fakat katilin
önceden belli olması, belki de filmin en büyük, kaçınılmaz eksisi! Zira ilk
filmin son saniyelerine kadar katili tahmin etmekle kafamızı yoruyorduk. Buna
karşın katil, hep gözümüzün önünde olan bambaşka biri çıkıyordu…Açıkçası ikinci film ilk filmin eksiklerini tam kapatıyor diyemeyiz. Ancak başka
bir deyişle, eksik olmayan puzzle’a, hikayeyi güçlendirmek için yeni parçalar
ekliyor denilebilir. Böylelikle ortaya oldukça başarılı bir gerilim filmi
çıkıyor. Gerçi ilk filmin yönetmeni ve senaristlerinden James Wyn’a göre Saw,
bir gerilim değil, aksine bir korku filmiydi.

Neden bu kadar kalabalık?


Açıkçası Saw 2’nin bir diğer eksisi de gereksiz kalabalık oluşu. Malesef bir
süre sonra “13. Cuma” serisindeki gibi, bir grup gencin sıralı ölümlerini
izlemeye başlıyoruz. Hatırlayacağınız üzere Saw’da işlenen cinayetlerin hep bir
nedeni vardı. Boşuna ölen kimse yoktu. Saw 2’de ise, bir kargaşa, bir kaos
ortamı içerisinde insanlar tek tek ölüyor. Malesef bu durum yapımı biraz
sıradanlaştırmış. Öyle ki evin içinde kapalı kalan insan sayısı 8. Ancak bu 4’de
olabilirdi. Belki 3’de… Bu haliyle amaçsızca ölen insanları ve onların ölüm manzaralarıyla
kana bulanmış filmleri anımsatıyor Saw 2.

Şimdi sana öleceğin günü söylesem, hayatındaki herşey darmadağın olur!

Genel olarak bakıldığında Saw’ı izleyenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir
yapım olmuş Saw 2. Eğer ilk filmi izlemediyseniz ve bu filmi izlemek
istiyorsanız, bir daha düşünün. Çünkü filmin sonunda ilk filmle çok güzel
bağlantılar var. Bunları anlamak için de muhakkak Saw izlenmeli. Yoksa finalden
pek birşey anlayamazsınız. Öyle ki senaristler kilit oyuncular haricinde kimseye
filmin sonunu söylememişler. Hatta nasıl bir son tasarladıkları tam olarak
anlaşılmaması için birden fazla son çekilmiş. Ancak filmde sadece birini, yani
olması gerekeni izliyoruz.

Saw 3-4-5?



Devamı gelecek mi derseniz, filmin ucu epeyce açık. Mutlaka devam filmi
çekilecektir ancak, devamında serinin git gide düşüşe geçtiğine tanık
olabiliriz. Maalesef başarılı korku ya da gerilim filmleri genellikle bir veya
iki film ile sınırlı kalmayıp, uzatıldıkça uzatılır. Fakat sonuç hep aynı
olmuştur. Uzadıkça çelimsizleşen, zayıflayan, birbirinin aynı yapımlar çıkar
ortaya. Umuyoruz ki serinin devamı olur ama fazla sürmemesi en doğrusu. Kısa
sürsün ama kaliteli olsun diyebiliriz. İyi seyirler dilerim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu