Oyun İncelemeleri

Sengoku

Paradox’un alışılagelimiş türdeki strateji oyunlarından yenisi olan Sengoku kesinlikle yeni bir çığır açmıyor ancak yepyeni bir sayfa açtığı kesin. Şimdiye kadar çıkardığı bütün harita üzeri stratejilerde tüm dünyayı ele alan firma bu sefer sadece tek bir ülkeye odaklanmış. Son zamanlarda starteji yapımcılarının gözdesi olan Japonya’ya.

Hearts of Iron, Europa Universalis ve Victoria’dan sonra benzer bir yapıda tasarlanan Sengoku, Japon adasının 15. yüzyılda yaşadığı iç karışıklılığı bizlere aktarıyor. Bunu yaparken kendi özünden birşeyler eksiltmeden yeni bir anlayış ve değişikliklerle de buluşturyor.

Beni olduğum gibi sev arkadaşım, farklıyım ben
Amacımız basit, tıpkı diğer oyunlarda olduğu gibi en iyi ve en büyük olmak. Ülkenin en az yüzde ellisini elimizde bulundurup daha sonra Shogun olduğumuz ilan etmek. Fakat işler burada bitmiyor. O zaman kadar sıradan mücadelelere girdiğiniz diğer bütün klanlar Shogun olduğunuzu ilan ettiğinizde sizlere iki kat agresif bir şekilde saldırıyor ve bu ünvanı elinizden almaya çalışıyorlar, eğer üç sene boyunca Shogunluğu elinizde tutabilirseniz zafer sizin oluyor. Elbette bu sefer hedefimiz daha küçük.

15. yüzyılda Japonya pek çok klanın var olduğu bir ülkeydi. Ülkenin belli bir lideri yoktu. Üstelik bu klanların da kendi taraflarına çektikleri vassalları yani ufak klanlar bulunuyordu. Bu açıdan yeni oyunda da taraf olarak seçilebilecek pek çok klan mevcut.

Ancak önceden bir hatırlatma yapalım. Paradox oyunlarına aşina olanlar bilir fakat bilmeyenler için söyleyelim ki Sengoku’yu asla Shogun ile karıştırmayın. Assembly’nin Civilization tarzı harita üzerine tur bazlı, savaşlarda gerçek zamanlı oyununa nazaran Sengoku çok farklı elementler üzerine kurulmuş bir oyun. Bunlardan en önemli ikisi ise diplomasi ve karakterler.

Bir Japon padişahı
Doğu toplumlarının yapıları batı toplumlarına göre daha farklıdır. Bizim de bu toplum yapısına aşina olduğumuzu düşünürseniz Japonya kültürünün ana hatlarının kendi kültürümüz ile çok farklı olmadığını fark ettiğinizde şaşırmazsınız. Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi Japonya’daki klanlarda da iktidar babadan oğula geçen bir yapıya sahipti bu nedenle bir klan liderinin her şeyden önce en çok ihtiyaç duyduğu kendi kanından bir veliaht.

Strateji oyunlarında her zaman görmeye alıştığımız şey olan savaş Sengoku’da da mevcut elbette ancak o koca orduların, güçlü silahların ve geliştirilmiş techizatların oyuna başladıktan kısa bir süre sonra aslında gücünüzün ufak bir bölümü olduğunu fark edeceksiniz. Başta da söylediğim gibi bu oyunun esas kriterleri iyi bir lidere sahip olup ilişkileri güçlendirmek. Amacımız her ne kadar ülkeyi fethetmek olsa da yöntemimiz çok farklı ve daha karmaşık.

Sen gel, sen gel, sen gel… Sen gelme arkadaşım
Temel fikir klanınız için doğru kişileri bulup onları doğru yerlere yerleştirmek. Konseyinizi doğru insanlardan seçmek ve topraklarınızın en iyi şekilde yönetilmesini sağlamak. Her kişinin kendine göre bir sadakati ve aklına yerleştirdiği bir amacı mevcut. Dolayısı ile sizin işinize yaracağını düşündüğünüz bir kişinin çıkarlarının kısa zamana sonra sizin çıkarlarınız işe çatışma ihtimali de mevcut. Bunun en başında ise emirin altına aldığınız ufak klanlar (vassal) geliyor.

Vassallarınızın size olan sadakatini sürekli olarak yüksek tutmalısınız, topraklarınızda çıkacak olan ayaklanmaları engellelemeli, hanedanınızdaki problemleri çözmeli ve düşmanlarınıza karşı komplolar düzenlemelisiniz.

Paradox’un oyun için geliştirdiği ekonomik model, toplanan vergilere karşı askeri giderler mantığına dayandığından HoI’daki gibi karışık bir ekonomi beklemeyin. Öte yandan ordunuz ise sadece üç birlikten oluşuyor; ashigaru piyadeler, atlı samuraylar ve ileride karşınıza çıkacak olan ilk zamanların ateşli silah kullanan birlikleri.

Oyundaki savaş sistemi oldukça basit hazırlanmış. Genellikle kalabalık olan ordu az sayıdakini yeniyor. İşin içine biraz da şans faktörü eklenmiş ancak o da kaybınızın az olması veya kuşatmalarda kaleyi tek seferde ele geçirmek gibi ikincil faktörlerde rol oynuyor.

Samurayın yolu
Oyuna başlarken seçeceğiniz dört senaryo mevcut. Yıl olarak değişmeyen bu senaryolarda tarihi savaşların önemi söz konusu. Öte yandan başlar başlamaz yapmanız gereken en büyük görevlerden bir tanesi genellikle üç danışmanınızı seçmek. Bunlar ordunuz ve ayaklanmalar ile ilgilenen Master at Arms,  savunmanıza bakan ve guildler kurmanıza yardımcı olan Master of the Guard ve altyapınız ile ilgilenip vergilerinizi toplayan Master of Ceremonies.

Oyunda kan bağı çok büyük rol oynuyor. Dolayısı ile bu konuya ayrıca önem göstermeniz gerekli. Oyun bazen alabildiğine uzuyor, bunun içinde her zaman için veliahtınızı çok iyi seçmelesiniz, çünkü o andaki karakteriniz öldüğünde oyunun devam etmesi için uygun bir veliahtın olması şart. Kan bağı sadec aile içerisinde değil iki bölge arasında da olabiliyor. Bu da elbetteki eş seçimi ile mümkün. Gerek kendinize gerek çocuklarınıza uygun eşler seçerek geleceğinizi güven altına almaya çalışıyorsunuz.

Zaten oyunun en önemli yanlarından birisi olan karakterler de burada devereye giriyor. Oyun her ne kadar toprak yönetimi ile alakalı olsa da esas kontrol etmeniz gereken şey oyundaki karakterler. En küçük toprak ağasından en büyük klanın liderine kadar oyundaki her mevkinin bir karakteri mevcut ve bunlarla teker teker iletişme geçebiliyorsunuz. İşte bu yüzden oyun içinde karakter bulma ve hatta filtreleme özellikleri bulunuyor.

İzdivaç-ı rezalet
Gerekli gelin ya da damat adaylarınızı, diğer klanların liderleri ve onların sosyal durumlarını, hangi liderin veliahtı olup hangisinin olmadığını bu şekilde tespit ediyorsunuz. Burayı kullanmaktaki esas amaç planlarınıza uygun kişileri bulup onlardan olabildiğince faydalanmak. Lakin bu bahsedildiği kadar kolay değil. Karakterleri bulmanızda kolaylık sağlayan ara yüz onlar hakkında bilgi toplama konusunda oldukça kıt kalıyor.

Karakterlerin en önemli görevlerinden bir tanesini kadınlar alıyor. Hanedanınızdaki kızlarınızı başka hanedan liderleri ile evlendirerek aranızda akrabalık oluşturmakla kalmayıp onların topraklarına da ortak oluyorsunuz. Özellikle veliahtı olmayan bir hanedanın toprağını almak bu şekilde çok kolay oluyor.
 
Zaten oyundaki esas toprak kazanma yöntemi bu şekilde. Politika ve diplomasi. Diyelim ki yan komşunuz 5 bölgeye sahip bir hanedan ve lideri de 70 yaşında ancak bir oğlu yok, dolayısı ile ölünce liderliği kimse devralamayacak. Kızınızı bu adamla evlendirdiğinizde ve bir çocuk yaptığınızda bir anda sizin torununuz komşunuzun veliahtı konumuna geliyor. Baktınız uygun bir aday var ancak maalesef önceden başı bağlanmış. Onun da kolayı var. Karısının başına her an bir kaza gelebiliyor, bu şekilde zavallı liderimiz eşini kaybetmiş oluyor. Aynı yöntemi bu liderin kızı veya oğlu için de yapabiliyorsunuz.

Şimdi geldik esas adama
Sengoku’da ninjalara da yer verilmiş. Çoğu strateji oyununda olduğu gibi burada da ninjalar casusluk ve suikast için kullanılıyor. Ancak ninjalar öyle pat diye çıkmıyor. Danışmanlarınızı ninja aramaya gönderiyorsunuz ve bir süre sonra sizlere bir ninja bulup geitiryorlar. Ninjalar ölene kadar yanınızda kalmıyor. Belli bir süre içinde onlara görev vermeyince çekip gidiyorlar. Dolayısı ile onları ihtiyaç duyduğunuz zaman aramaya koyulmalısınız.

Her Paradox stratejisinde olduğu gibi Sengoku’da da bütün özellikleri tek tek yazmam imkansız. Nitekim yirmi küsür sayfalık bir incelem yazısını kimsenin okuyacağını düşünmüyorum. Oyunda daha dinden ekonomiye, şehirlerin bakımından, vergileri ayarlamaya kadar pek çok özellik mevcut. Burada size yazdıklarım oyunun temel noktaları ve esas bilinmesi gereken şeyler.

Şunu bilinki Sengoku kesinlikle sürekli bir aksiyon arayanların oyunu değil. Zaten oyunun en büyük handikapı da bu. Bu yüzden büyük bir çoğunluk yerine belli bir kesime hitap ediyor. Üstelik daha klan seçim ekranında işler karmaşıklaşmaya başlıyor. Oyunun içine girdiğinizde ise ne olup bittiğini anlayana kadar birkaç kez oyuna yeniden başlamış oluyorsunuz. Nitekim klanlar bir bütün gibi gözükse de gerek vassallar, gerek klan sınırları çindeki toprak ağaları ayrı ayrı ilgilenilmesi gereken noktalar.

İpin ucundaki küçük tüy
Genellikle Paradox oyunlarında söylenen “türün hayranları çok sevecektir” sözünü Sengoku için rahat bir şekilde söyleyebileceğimi sanmıyorum nitekim HoI hastası birisi olarak ben bile epey zorlandım. Oyunun yüzde 90’ının politika ve diplomasiye dayanıyor olması mekaniğini oldukça değiştirmiş ve alışılagelmişin dışında bir ürün sunmuş bizlere, bu yüzden beğenip beğenmeyeceğinizi Sengoku’yu denemeden yüzde yüz anlayacağınızı düşünmüyorum.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu