Sensible Soccer 98
Yazı için Doruk Cansev’e teşekkür ederiz.
Bazı oyunlar vardır hayatınız boyunca sadece bir kere açarsınız, sonra hop
rafa kaldırırsınız. Artık kabını bile unutmuşsunuzdur. Ancak bazıları olur ki,
daha ilk oynayışta size “İşte oyun bu!” dedirtir. Sensible serisi her zaman
bunlardan birisi oldu. Gerçekçilik kavramını tanımayan yapımcılar, buz hokeyine
benzer kontrollerle sundular bize. Her ne kadar seriyle tanışmam biraz geç de
olsa, beni şimdiki süper grafikli yapımların içinden çekip, kendine bağladı.
Peki nedir bu Sensible?
Sensible oyunlarıyla bilmeniz gerekenler şunlar:
Ders 1 – Sensible fizik kuralı tanımaz. Futbolcularınız orta sahadan
kayıp, rakibin kalesine kadar gidebilirler. Aynı şekilde top da.
Ders 2 – Asla sıkılmazsınız, çünkü buna zaman bulamazsınız. Her zaman
aksiyon vardır.
Ders 3 – FM’nin de atasıdır Sensible oyunları, çünkü size teknik direktör
olma imkânını tanımıştır.
Ders 4 – Artık yazıya girelim.
Bu bir kuş! Hayır, bu bir uçak! Hayır bu Sensible’da kaymakta olan bir
futbolcu!
Gerçekçilik! Artık aradığımız en önemli özellik bu. Futbol oyunu yapımcıları da,
bu kelimeye en uygununu yapmak yarışı içerisindeler. Kısa süreye kadar Pes ve We
serisiydi en gerçekçi futbol oyunları. FIFA ise onların yanında sinmişti.
Kısıtlı bir hayran kitlesine sahipti. Ancak son yıllarda görüyoruz ki, Ea Sports
artık Konami’yle yarışabiliyor. Sensible 98 ise gerçekçilik konusunda bu yarışın
dışında, çünkü başka kulvarda koşuyor klasiğimiz. Arcade diye tabir ettiğimiz,
gerçekçilikten çok eğlencenin önde olduğu oyunların en başında.
Sensible serisi hiçbir zaman gerçekçi olmadığı için suçlanmamıştır, suçlanamaz.
Onun kendine özgü bir havası vardır. Adamlarınız her çeşit hareketi yapabilir.
Fizik dersinden hepsi sınıfta kalmıştır zamanında. Kayarak vurdukları bir top
havalanıp, sahanın öbür tarafına uçabilir. Çimler de onlara destek verir. Top
son hızda kayarken birden durabilir ve sürtünme hakkındaki tüm teorileri
çürütebilir. Bir de buzlu sahaya denk geldiyseniz, emin olun daha önce hiç
çıkmadığınız bir yolculuğa çıkmış olacaksınız. Ahhhh!! Offfff! Bu sesler her an
bacağı kırılmış olabilen oyunculardan geliyor. SS’de her hareketiniz kayma
olacağından, maç boyunca bu sesleri çok duyacaksınız. Her an bir sakatlık
çıkabilir. Her an bir kart daha görebilirsiniz. Böylece bir spor oyunu aksiyon
oyununa dönebilir, ancak hakemin çıkardığı kartlara veya sakatlanan oyuncunuza
sinirlenmezsiniz. Aksine intikamınızı almak için daha da agresife çevirirsiniz
oyun plânınızı.
Oynamaktan sıkılıp, yönetmek isteyenlere
İlk menajerlik deneyimi kuşkusuz SS serisiyle gerçekleşmiştir. Football
Manager’lar, Total Club’lar çıkmadan önce eğlenceyi ve taktiği birleştirmişti.
Teknik direktör mod’unda aynı FM’deki gibi topla beraber koşma, agresiflik gibi
değerleri ayarlayabiliyoruz. Oyuncularınızın maçtaki pozisyonlarını da, yine
aynı FM gibi oyun sahası üzerinden ayarlanabiliyor.Adamlarınızı ileri, geri, sağa, sola yönlendirebilirsiniz. Bunun dışında her zamanki gibi sakatlananları,
kötü oynayanları oyundan çıkarıp; yedek kulübesindeki ümitli gözleri oyuna
sokabiliriz.
SS her futbol oyunundaki gibi çeşitli modlara sahip. Bunlar; Dostluk maçı,
turnuva ve Dünya Kupası. Yıl 1998 yer Fransa, maçlar başladı. O eski atmosferi
yaşamak isteyenler için, oyunumuzun kapısı her zaman açık. McDonald’s’tan
aldığımız mavi horozlu frizbileri tekrar hatırladım birden.
Alt Gr tuşum çalışmıyor
Herhalde kontrollere alışamayacak pek çok oyuncu olacaktır, ancak bu çok fazla
tuş kullandığımız için değil. Zira kullandığımız 5 tuş var. Yukarı, aşağı, sağa,
sola yön tuşları ve alt. Hepsi bu kadar. Alt tuşuyla hem pas vereceğiz, hem şut
çekeceğiz, hem de bacak kıracağız. Bunun için de tuşa basma şiddetinizi
ayarlayacaksınız. Eğer çok basarsanız top da çok gider, az bastığınızdaysa 1,2
metre kadar gider ve nefesi kesilir. Bunun dışında aşağı ve sol yön tuşuyla da
oyuncuların arasında geçiş yapacağız, fakat Sensible biraz hareketli olduğu için
her an kırılma tehlikesiyle karşı karşıya bu tuşlar. Umarım zamanında kaliteli
bir klavyeye yatırmışsınızdır paranızı. Aslında eski bir oyunda yapay zeka
aramak pek doğru sayılmaz, ama maksat tanıtım olsun. SS’de kesinlikle yapay
zekası eksik veya başka bir tabirle geri zekalı bir oyun. Adamlarınız
kontrolünüz dışında topu takip ediyor ve bu da sizi oyundan soğutuyor. Bunun
dışında kaleciyi anlamak zor. Hızlı gelen toplarda panter gibiyken, yavaş gelen
toplarda onlar da yavaşlıyor. Öyleki rakip forvetin kalecinin dibinden topu
alıp, gol attığına çok şahit oldum.
Grafikler için pek de bir şey söyleyemeyeceğim. 98 yılında oyunlarla aram
olmadığı için eski oyunlarla kıyaslayamam. Ancak eminim eskilerin çoğu oyununa
göre güzeldir. Şimdiki oyunlarla ise kıyaslamak imkansız. Poligon sayısını
saymaya matematiğim yetmedi. Bu yüzden tahmini bir puan vereceğim. Umarım
kızmazsınız, ama verdiğim puanın içinde güzel hareket animasyonları oldukça
önemli bir pay almış durumda. Yani hakemin kart gösterişi, yedek oyuncunun içeri
girmesi gibi. Sesler ise bir devrim yaratmasa da kötü sayılmaz. Arkadaki
seyircilerin sesleri, spiker ve en önemlisi oluşan şiddetin sesleri atmosferi
size yansıtmaya çalışıyor.
Sanat nedir?
Bu sorunun normal bir insan için onlarca cevabı var. Resim, müzik, sahne
denilebilir. Ancak biz Sensible’ı oynayanlar içinse tek bir cevabı mevcut: Falso
vermek. Topa vururken verdiğinizin dışında bir de havada falso verebiliyorsunuz.
Her ne kadar sanki topta anten varmış da, uzaktan kumandayla yönetiyormuşsunuz
hissini verse de, aldığınız eğlencenin tarifini söylemek zor. Bu konuda tek
söyleyebileceğim SS 98’in en iyi yanı olduğu.
Hakem son düdüğü çaldı
Genel olarak SS 98 zamanına göre iyi grafikleri, zevkli oynanışı, güzel
animasyonları, sanat eseri sayılabilecek falsolarıyla kesinlikle denenmesi
gereken bir oyun. Klavyenizde sağlamsa keyfine doyum olmuyor. 2006 versiyonu
çıkmış olsa da, eğer hâla oynamadıysanız hiç durmayın, deneyin. İyi oyunlar.