Oyun İncelemeleri

Serious Sam 3: BFE

Eskiden FPS dediğimiz zaman aklımıza DOOM, Quake, Duke Nukem, Heretic tarzı oyunlar gelirdi. Bu oyunlar temel bir hikaye üzerine kurulu bir şekilde düz mantık ilerler ve seviye seviye tonlarca düşman öldürdükten sonra son bölüme gelip Boss’u öldürür ve mutlu sona ulaşırdınız.

Şimdi ise FPS dediğinizde sadece aklımıza kelimenin bire bir anlamı geliyor, yani birinci şahıstan görüş shooter’ı. Buradan yola çıkarak artık bazı oyunlar FPS olmasına rağmen shooter olarak ekstradan isimlendiriliyor. Bu tarz yeni oyunlarda artık yetenek ağaçları var, taktiksel bölümler var, tecrübe puanları ve hatta bazılarında kendi karakterinizin şeklini bile belirleyebiliyorsunuz. Yeni çağ ile birlikte değişen bu yöntemler yeni fikirlerin oluşup bu fikirlere olan talebin artmasıyla daha da hızlı yayılıyor. Bugünkü neslin DOOM veya Duke Nukem 3D’yi bir Call of Duty veya Battlefield 3 kadar sevmemesi de bundan dolayı olsa gerek. Bütün bu değişimler belki oyun içeriğini zenginleştirip oynanışa değişik bir hava katmış olsa da bir şeyi baltalamaktan geri kalmadı; saf aksiyon.

Belki eski oyunlarda karakter kişiselleştirme, silah yeteneklerini yükseltme veya süre gelen film gibi bir hikaye ve ara sinematikler yoktu ancak o oyunlarda katıksız olarak gelişen bir saf aksiyon vardı. Şimdi burada dikkat çekmek istediğim nokta aksiyon kısmı. Az önceki cümlemi okuyup “Ne yani, Call of Duty/Battlefield’da aksion yok mu?” diye sorabilirsiniz. Evet elbette var, lakin benin bahsettiğim “saf” aksiyon çok farklı bir şey. Benim bahsettiğim saf aksiyon, elinizi farenin sol tuşundan kaldırmadan bir bölümü bitirmeniz, hangi düşmanda hangi silahı kullanacağınızı iyi seçmeniz, düşmanın zayıf noktasını iyi belirlemeniz, bazen ağır makinelinizi kurşun kovanları etrafa dağılırken bir anda kendinizi “AAAAAaaaaaaaaaa” diye bağırırken bulmanız. Benim bahsettiğim Serious Sam gibi bir oyun oynamanız.

Sam ne? Samantha’nın kısaltılmışı mı?
Hani Amerikalılar’ın bir lafı vardır ya “old fahion/old school” diye, işte Serious Sam serisi de FPS oyunları ya da “shooter” oyunları için aynı tabire konu olan bir oyun. Eski mantıkla hazırlanmış yeni bir FPS oyunu. Serious Sam’i oynamanın amacı ne dünyayı kurtarmak, her ne kadar oyunda amacımız bu olsa da, ne yozlaşmış bir Rus silah kaçakçısını durdurmak ne de Keiser’in Berlin’ini işgal etmek. Sadece eğlenmek. Bütün olay bundan ibaret. Eski oyun mekaniklerini ve sürekli birbirini takip eden bölümleri bir araya getirdiğinizde ve içine yeni grafikler koyduğunuzda karşınıza Serious Sam 3: BFE çıkıyor.

Yeni nesil oyunlara baktığınızda temel amaç yazılı bir senaryoda farklı bölümlerde ilerleyerek hikayenin sonuna ulaşıp ya dünyayı ya da farklı bir evreni kurtarmakken, Serious Sam 3:BFE’de esas amaç kısa zamanda cephaneliğinizi tanıyıp düşmanların zayıf yönlerini keşfetmek oluyor. Üstelik bütün bunları tek bir oynayışta yapamayabiliyorsunuz, nitekim oyunu bir dahaki sefere oynadığınızda eski bilgilerinizi kullanarak daha başarılı yeni bir oyun oynuyor ve yeni oyunda kazandığınız tecrübeleri bir sonraki oyunda kullanabiliyorsunuz.

Savaş odur, savaş budur! Savaş düşmanın olduğu yerdir!
Serious Sam 3: BFE’nin oynanış mekaniği eski Serious Sam’lerle birebir aynı. Yine açık bir alanda her tarafınızdan saldıran tonlarca yaratığı yok edip bir sonraki bölüme geçerek burada da  yine her taraftan saldıran yaratıkları yok edip bir sonraki bölüme geçmek için çabalıyorsunuz. Dolayısı ile bu da size bazı eksiler ve artılar sunuyor.

Eksilerle başlayacak olursak, Serious Sam 3’ün pek fazla tekrar oynanabilitesi olduğunu söyleyemeyiz. Oyunu bir kez bitirdikten hemen sonra ikinci kez oynamak isteyecek kişi sayısı oldukça az olacaktır. Evet oyunun içerisinde bir hikaye var ancak çok kısa bir zaman sonra hikayeyi tamamen unutmuş bir şekilde oyuna devam ettiğinizi fark edeceksiniz. Sizlere bunu hatırlatmak için de eski oyunların aksine ara sahneler sunulacak ve “Aa, evet bir de hikaye vardı değil mi?” diye sormanıza neden olacak.

Fakat zaten esas olan olay da bu, Serious Sam’i oynamak için bir hikayeye, bir senaryoya veya olaylar zincirine ihtiyacınız yok. Croteam’in yarattığı bu eskiye dönüş koridorunda safi aksiyon, safi savaş ve belki biraz ağır kaçacak ama safi vahşeti yaşayacaksınız.

Yine üzerinizde sınırsız silah taşıyorsunuz. Balyozdan ağır makineli tüfeğe, roket atara kadar pek çok silahı pek çok farklı düşman için kullanabiliyorsunuz. Bir yenilik de zaten burada gözümüze çarpıyor. Geçmiş oyunlardaki bıçak ve elektrikli testere yerine sadece balyoz kullanacaksınız ancak bu balyozu üç farklı şekilde sallayabiliyorsunuz. İlk gelen dev gözlü yaratıkları diklemesine vurarak indirirken bazen etrafınıza doluşan yaratıkları 180 derece veya 360 derecelik vuruşlarla dağıtabileceksiniz.

Azalan canınızı etrafta bulunan sağlık paketleri ile eski haline getirebileceksiniz, yani kendi kendine dolan can yok. Yine aynı şekilde etrafta bulunan zırh paketleri de sizin hayat gücünüze destek olacaklar. Bu arada bir de hatırlatma, her ne kadar silahlar bölümleri geçtikçe size sunulsa da pek çok bölümdeki gizli alanlarda sağlık ve zırhın yanında normalde üç bölüm sonra alabileceğiniz silahı da bulma imkanınız mevcut.


Orta Doğu’da bir alyen
Bildiğiniz gibi yeni oyunumuz Mısır’da geçiyor. Oyuna daha başladığınız anda harap olmuş ıssız bir şehir göreceksiniz. Çevre tasarımlar ciddi anlamda güzel olmuş. Serious Engine 3.5 ile yapılan bu oyun, motorun grafik kısmı hakkında bizlere epey fikir veriyor. Etrafınızdaki o harap olmuş, ıssız ve ürkütücü şehir havasını ciddi anlamda hissediyorsunuz. Özellikle tüm çevrenin yıkılabilir olması oyunu daha da heyecanlandırıyor.

Bir hayal edin; kocaman bir meydandasınız, her sokaktan, her caddeden, her kapıdan bir yaratık çıkıp size saldırıyor. Belki ilk başlarda beşli onlu gruplar halinde geliyorlar ancak bir zaman sonra o beş – on birikip yüz – iki yüze çıkıyor. İşte bu sırada en yakındaki “sığınak” olarak gördüğünüz bir yere gidiyorsunuz fakat onca düşman bir anda saldırdığı için kısa zaman içinde “sığınağım” taş yığınına dönüşüyor. Buna bir de her harekette havaya kalkan toz ve kumu eklerseniz hem sığınaksız hem de kör bir şekilde yüzlerce yaratıkla savaşmak zorunda kalıyorsunuz.

Bunları size sanki eleştirirmiş gibi anlatıyorum ancak kesinlikle öyle değil. Eski oyuncuları bilir ancak daha önce hiç denemişler için söyleyeyim, Serious Sam temel olarak bundan ibaret bir oyun. Koşacaksınız, becerebilirseniz saklanacaksınız, sürekli ateş edeceksiniz ve her yerde kan ve parçalanmış düşman cesetleri göreceksiniz. Bir zaman sonra ateş etmeye ve etraftakileri parçalamaya o kadar alışacaksınız ki bölüm bittiği anda birkaç saniyeliğine boşluğa düşmüş gibi olacaksınız.

Şunu anlayın dostlar, Serious Sam bundan ibaret! Ne grafik, ne hikaye sadece gani gani kurşun harcamak! Bu oyunu “Dur bakalım ileriki bölümlerde ne olacak” ya da “Şu görevi başarabilecek miyim?” gibi düşüncelerle oturup oynamazsınız. Üç saat trafikte takılı kalıp eve geldiğinizde kafanız atmış bir durumda mısınız? Açın SS3’ü. Sevgilinizle aptalca bir konu yüzünden kavga mı ettiniz? Açın SS3’ü. Takımınız aptalca goller mi yedi? Açın SS3’ü. Göreceksiniz ki bir süre sonra bütün siniriniz geçecek.

Bir Sam, iki Sam, üç Sam, dört Sams
Serious Sam 3: BFE’nin online tarafına bakacak olursak, oyunda 16 kişiye kadar destekli bir ana hikaye co-op modu bulunuyor. Öte yandan bir de Survival modu mevcut. Bu basit ve sade ancak sağlam modda yine 16 kişi takımalr oluşturup belli süre içerisinde en çok “Kill”i alma mücadelesine girişiyor.

Bu modda haritada hayata gelir gelmez yaratıklar dalga dalga gelmeye başlıyorlar ve siz ölene kadar da bitmiyorlar. Dolayısı ile amaç en uzun süre hayatta kalmak. lakin hiç de basit değil. Çünkü daha bölüme başladıktan birkaç dakika sonra artık yaratıkları kendinizde uzak tutmak yerine onlardan kaçmaya başlıyorsunuz ve bu sefer arkadaşınızla birlikte “Aaaaaaaa” diye bağrımaya başlıyorsunuz.

Sunucular nedense çoğunlukla boş oluyor ancak denk gelip bir oyun yakalarsanız oyundaki eğlence ikiye katlanıyor gerçekten.

Hey Sam! Naber?
Oyundaki yenilikleri sizlere kısaca özetleyecek olursak, Serious Sam 3:BFE’de artık hikayeyi hatırlatan ara sahneler, yakın dövüş silahı olarak kullanılan balyozun farklı şekilde vuruş seçenekleri olması, Khnum ve Scrapjack gibi yeni yaratıklar, sprint atma, şarjör doldurma gibi oynanış mekanikleri mevcut.

Esas amacı unuttuğumuz o eski klasik FPS oyunlarının özünü bizlerle buluşturmak olan  Serious Sam’in bu yeni oyunu size vaat ettiği şeyleri sunuyor gerçekten de. Evet bahsettiğim gibi uzun süreler veya ikinci üçüncü kez oynamak belki zor gelecektir ancak ilk oynadığınızda veya az önce yukarıda bahsettiğim gibi bir durumda kafayı yediğinizde Serious Sam’in ne kadar dostane bir oyun olduğunu göreceksiniz.

Sam hakkında birkaç bir şey söyleyecek olursak, kendisi yine maço tarzında, “Her şeyi en iyi ben yaparım, en iyisi benim” tarzında tavırları olan kaslı bir insan. Biraz Duke Nukem alternatifi de diyebiliriz kendisine ancak şu an için elimizde olan kahraman bu. (Evet, doğru anladınız. Bu tarz kendini beğenmiş karakterlere biraz gıcığım)

Uzun lafın kısası Seirous Sam 3: BFE ile Croteam kendisinden bekleneni bu sefer daha da güzel görseller ve oyuna hoş bir hava atmış yeniliklerle bizlere sunuyor. Serious Sam 3: BFE’yi bir deneyin ve benim neler anlatmak istediğimi kendi gözlerinizle görün.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu