Eski oyunların 3D olarak yeniden yapıldığını çoğu kez gördük. Ama bu durumun tam tersi olarak 3D yapımların 2D hallerini de gördük. Serious Sam katıksız aksiyonu ve eğlencesi ile günün stresini atmak için birebir oyundu. Şimdi de bunu 2D olarak eski tarzda yapmaya aynen devam ediyor, peki iyi olmuş mu? Gelin birlikte bakalım.
Eski Mısır’da tanıdık bir yüz!
İnsanlar günün gerginliğini üstünden atmak için farklı farklı çözümler üretir. Bazıları oturur sevdiği filmi veya diziyi izler, bazıları yemek yapar, bazıları yatar uyur. Ancak oyuncu kesimine dahilseniz konsol veya PC’yi açıp, bir şeyler oynamak ve rahatlamak iyi gelebiliyor. Özellikle elimizde Serious Sam tarzı canımızı sıkmadan ilerleyeceğimiz bir yapım varsa. Serious Sam Double D aynısı yapabiliyor. Serinin ana oyunları gibi dolu dolu kapışmaları bizlere sunuyor. Aslında Serious Sam Indie serisinin bir parçası. Yapımcı da Mommy’s Best Games. Ancak durum biraz farklı, çünkü bu sefer FPS değil de, eski tarzda Contra’ya benzer, Side-Scrolling yani yandan görüp, ilerlediğimiz bir yapıda seyrediyor. Sam kendini yeşil seksi hologram Nettie’nin rehberliğinde tekrardan Eski Mısır’da bulur. General Maxilla kumandasındaki Mental’s Horde’a karşı aksiyona girer ve olaylar gelişir.
Double D’de ilerleyip, rakiplerimizi parçalara ayırıp, Boss’larla kapışıyoruz. Bunları yaparken oyun bazı farklılıklarını da ortaya koyuyor. En ilginç özelliklerden biri silahları birbiri ile kombine edebilmeniz. Karşımıza kelepçe tarzı parçalar çıkıyor, bu kelepçeleri kullanarak silahları dörtlü, üçlü, altılı gibi şekilde üst üste birleştirebiliyoruz. Böylece hasar verme oranımız artıyor.
İsterseniz tüm hepsi farklı silahlar olabilir, isterseniz aynıları olabilir. Karar tamamen bize bırakılmış durumda. İlerledikçe farklı değil, aynı silahtan da bulabiliyoruz. Kullanabileceğimiz ölümcül aletler de çeşitli tutulmuş. Lazerler, pompalı, lav silahı, motorlu testere vs… var. İlk başta bize verilen silah sonsuz cephaneye sahip, ancak diğerlerinin (Testere dışında tabii ki) cephanesi bitebiliyor. Bunları da çevreden buluyoruz.
Yapımda belirli engeller de var. Normalde zıplayamayacağımız yüksek yerler veya aşağısı kazık dolu uçurumlara denk gelebiliriz. Bu tür durumda düşmanlarımızın cesetlerinden veya Jump Pad teknolojisinden yararlanıyoruz. Rakiplerimizi öldürdükçe cesetleri yerde kalıyor ve üstlerinde dolanabiliyoruz. Karşımıza gelen uzunca bir çukur var, yaratıklar akın akın üstümüze geliyor. Onları öldürdükçe ölüleri çukuru doldurup, köprü vazifesi görüyor ve böylece karşıya geçebiliyoruz. Diğer nokta da Pad. Yapımda bir süre ilerledikten sonra Jump Pad’i alıyoruz. Sağ fareye kliklediğimizde Sam, Pad’i yere atıyor ve üstüne zıplayıp, normalde zıplayıp erişemediğimiz kısımlara ulaşabiliyoruz.
Kısa süren macera
Double D’de gizli yollar ve mekanlar da var. Buralarda ekstradan sağlık, zırh, silah, cephane ve bazı komik gizlere ulaşabiliyoruz. Campaign dışında Challenge görevleri yer alıyor. Mesela Challenge’ta dört adet motorlu testere kombinesiyle, sürüce üstümüze gelen düşmanlara karşı hayatta kalmaya çalışıyoruz. Double D’nin çizimlerden fırlamış, renkli grafikleri var. Görsellik ortalama bir seviyede, oyun için yeterli düzeyde seyrediyor. Sesler ise dolu dolu. Özellikle çatışmalarda akan ve bir anda gaza getiren metal müzik ortama iyi uyuyor. Oyun eğlenceli ve zaman geçirici olsa da, bir solukta bitiyor.
