Sizinkiler

Sid Meier’s Pirates!

Yıllar önce, Commodore 64 zamanlarında çıkan ve günümüzde hala oyuncular
tarafından, emülatörler yardımı ile, oynanan çok az oyun vardır; Pirates! bu
oyunların başında gelir.
Eğer çocukluk dönemlerinizi hatırlamak ve eğlencenin grafiklerden daha önemli
olduğu zamanlara dönmek istiyorsanız, artık emülatörlerle uğraşmanıza gerek yok.
Ayrıca o zamanlara benim gibi yaşı yetmemiş oyuncularda büyüklerinden duydukları
Pirates!’ın neyin nesi olduğunu anlama şansını erişiyorlar. Darısı diğer
klasiklere…

Yenilenen Pirates!’da her şey aynen korunmuş, sadece teknik açıdan geliştirilmiş
oyun. Öyle ki deniz savaşlarında bile eski taktikleriniz işe yarıyor. Uzaklardan
atılan gülleler hız kaybedip aşağı inerken düşman gemisine düşerse güvertesinde
delikler açılıyor ya da zincirlerle birbirine bağlanmış küçük topları yakından
ateşlerseniz düşman gemisinin direkleri kırılmaya başlıyor. Yani eski oyunun
ustaları hiç zorlanmadan en zor seviyelerde oynayabilirler.

Acıların Çocuğu

2CD’den oluşan oyun, kahramanımızın küçükken yaşadığı ve hayatını etkilediği bir
olayı anlatarak başlıyor. Mutlu bir aile ortamında yenen akşam yemeği davetsiz
bir misafir olan Karayiplerin en acımasız ve korkunç korsanı tarafından
bölünüyor. Bütün aileyi esir alan bu korsan ailenin en küçük çocuğunu –yani
bizi- elinden kaçırıyor ve biz de bu adama cezasını vermek için yeminler ederek
oyuna başlıyoruz.

Yaşı ilerledikten sonra tavernaya gidip Alman, İngiliz ya da İspanyol
kaptanlardan birini seçiyoruz. Hangi ülkeyle başlarsak başlayalım aynı video
çıkıyor ve kaptanın önünde kendimizi güverteyi silerken buluyoruz. Köle gibi
çalışmaya alışık olmadığımız için kaptana karşı gelip bir isyan başlatıyoruz.
Aslında gemideki çoğu mürettebatın isyan etmeye hazır olduğunu fark ediyoruz ve
kaptanımızı 2-3 adamı ile beraber açık denizde küçük bir sandalla bırakıyoruz.

Başlamadan önce bazı seçenekler sunuluyor ve bunlar oyunu baştan sona
etkileyecek kararlar. İsmimizi, oyunun zorluğunu, bayrağımızı (Tüm ülkelerin
sembolleri ve korsanların ünlü “Kurukafa” deseni var) ve ne kadar maceraperest
ve savaşçı özelliklere sahip olacağımızı buradan seçebiliyoruz. Bana sorarsanız
rüzgara karşı daha hızlı gitmenizi sağlayacak seçeneği seçin. Çünkü ters yönden
esen rüzgar görevlerinizi aksatmanıza neden olabiliyor.

Hikayeye başladığında mürettebatımız, top sayımız ve tecrübemiz az olduğundan
önümüzdeki limana gidip ne yapmamız gerektiğine karar vermek zorundayız. Vali
ile konuştuktan sonra tavernaya gidip sol tarafta duran elemanları
mürettebatınıza ekleyin yoksa girdiğiniz ilk deniz savaşınızda hem topların
doldurulması gecikir, hem de düşman gemisi bordaladığında savaşacak adamlarınız
az olduğundan düşman gemisi kaptanı ile yaptığınız düellodan siz de
etkilenebilirsiniz. Demek istediğim hareketlerinizin hızı eğer düşmanın sayısı
sizden 2-3 kat fazlaysa azalıyor. Bu gibi durumlarda hızlı saldırı özelliği olan
ince kılıcı seçmenizde yarar var. Düellolara gelirsek, genelde birbirinin
tekrarı olan sahnelerden oluşuyorlar ve düelloyu kazanırsanız duruma göre gemiyi
ele geçirebiliyor ya da tavernada yakaladığınız adamın rüşvet teklifini kabul
edip paraya para demiyorsunuz. Düellolarda 3 farklı saldırı biçimini
ezberlemeniz gerekiyor. Bunlar birbirinden tamamen farklı ve rakibiniz daha
kılıcı sallarken siz gereken savunmanızı yapıp saldırıyı bloke edebiliyorsunuz.
3 saldırının da 3 farklı savunması var. Bunları nümerik tuşlarla rahatlıkla
yapabiliyorsunuz. Birde düşmanla dalga geçme şansınız var. Her saldırıya savunma
ile karşılık vermek zorunda da değiliz, rakip kılıcını savururken hızlı bir
atakla saldırısını kesebiliriz.

Yelkenler Fora!

Pirates’ın esas iddialı olduğu nokta ise deniz savaşları! Bu savaşlardaki ilk
şart kesinlikle ama kesinlikle rüzgarı arkanıza almanız gerektiği. Bu hem
hızınızı hem de manevra kabiliyetinizi artırıyor ve düşmanın atışlarından
rahatlıkla kaçabiliyorsunuz. Eğer geminiz yeterince gelişmişse ve limanlardaki
gemiciler tarafından upgrade edilmişse 3 tane farklı top atışı şansınız var.
Bunlardan 2 si yazının başında bahsettiğim bildiğimiz gülle (Round) ve zincirli
top(Chain), sonuncusu ise grape adı verilen, saçmalardan oluşan ateş biçimi.
Gülleler genel olarak gemiye ve düşmanın silahlarına zarar veriyor. Eğer
düşmanın silah sayısı sıfırlanırsa bordalamaya gerek kalmadan teslim oluyorlar,
sadece yanlarına yaklaşmanız teslim olmaları için yeterli. Tabii gülleler sadece
gemiye ve silahlara zarar vermiyorlar. Az da olsa mürettebata da zarar
veriyorlar ama eğer mürettebatın sayısını azaltmak isterseniz gemiye yaklaşıp
grape atışını denemelisiniz. Gemiye ve yelkenlere pek zarar vermeyen bu atış
özellikle düşman sizden mürettebat olarak fazlaysa mutlaka kullanmanız gereken
bir ateş biçimi. Sonuncusu ise düşman gemisini yağmalamanın en kolay yollarından
biri; chain yani zincirli atış. 2 küçük topun birbirine zincirle bağlanması
sonucu oluşan bu top ateşlendiğinde düşman gemisinin yelken direklerini kırıyor
ve tamamen yelkensiz kalan bir gemi hemen teslim oluyor. Size de mürettebatı
emriniz altına almak ve yağmayı toplamak kalıyor.

Kara Göründü!

Yağma demişken eğer bol parası olan bir kaptan isterseniz tavernadaki kadınla
konuşmanız yararınıza olacaktır. Size en son dedikoduları söyleyen bu kadın para
yüklü gemilerinde yerlerini ve nereye gittiklerini bile biliyor ayrıca tavernada
köşede oturan adamdan ise küçük bir para karşılığında bazı eşyalar ve haritalar
alabiliyorsunuz. Bu haritalarla kayıp hazineleri bulabilirsiniz. Eğer karaya
çıkmak isterseniz geminizle karanın üzerine doğru gitmeniz yeterli, sonra
adamlarınızla hazineyi aramaya başlayabilirsiniz. Zaten hazinenin yakınına
geldiğinizde bir video ile hazineyi bulduğunuzu görebiliyorsunuz. Tek yapmanız
gereken haritadaki sembollere dikkat etmek ve bunların benzerlerini karada
aramak.

Eğer ard arda zaferler kazanıp mürettebat sayınızı artırırsanız sizi düşman ilan
eden ve kellenize ödül koyan ülkelerin limanlarına saldırabilirsiniz. Savaş
haritası gayet zevkli ve taktikler geliştirmeden kazanmanız biraz zor. Ayrıca
doğal etmenlerde savaşa etki ediyorlar. Sıra tabanlı olan bu savaş sahnelerinde
eğer şehrin kapısına varabilirseniz yenmiş sayılıyorsunuz.

Fakat işler her zaman yolunda gitmeyebilir ve bir deniz savaşından yenilgi ile
ayrılıp kendinizi hapishanede bulabilirsiniz. Bu durumda rüşvet verme veya
gizlice hapishaneden kaçma gibi şanslarınız var. Rüşvet en kolayı, paranız varsa
hiç acımayın derim ama eğer kaçmaya çalışırsanız peygamber sabrı isteyen bir
bölümle karşılaşacaksınız..Şehrin sokaklarında yavaşça yürüyerek ve nöbetçileri
atlatarak korsanlarınızın yanına ulaşmaya çalışıyorsunuz. Shift tuşuyla
koşabilir, nöbetçilere arkadan yaklaşıp, onları etkisiz hale getirebilirsiniz.

Ödül için değil, şeref için

Oyundaki esas amacınız esir düşmüş ailenizi yeniden bir araya getirmek. Ama bunu
yapmak için istediğiniz ülkeye düşman olabilir, istediğiniz görevleri
yapabilirsiniz. Hatta başkandan onu bir başka şehre taşımak için görev
aldığınızda isterseniz başkanın verdiği ödülle yetinirsiniz isterseniz onun
gemisini alırsınız. Oyun size çok rahat bir serbestlik sunuyor bu konuda. Sadece
sol üstteki questlerde ailenizden birinin izine rastladığınızda senaryoyu
tamamlama uğruna yola koyulmanız gerekiyor. Tabii bu da zorunlu değil. Eğer
ününüz artarsa vali sizi kızıyla tanıştırıyor. Hepsi birbirinden güzel olan bu
kızlarla dans sahnemiz oluyor. Yine hapishaneden kaçma görevi kadar zor olan bu
görevi ben sadece dansı ezberleyerek geçebildim. Eğer reddederseniz tabii ki
valinin size hayranlığı azalıyor ve o ülke adına rütbe atlamanız zorlaşıyor. Ama
bir kerede olsa reddetmeyi deneyin. Reddettiğinizde valinin suratı çok komik
oluyor gerçekten.

Pirates’daki serbestlik yüzünden her ülkenin gemisine saldırmayın derim ben.
Örneğin; İspanyollarla işbirliği yapıyorsanız onların düşmanlarına saldırın ki
rütbe atlayın. Rütbeleri hangi ülkeden aldıysanız o ülkenin limanlarında bazı
ayrıcalıklarınız oluyor. Geminizi daha ucuza tamir edebiliyor ya da daha ucuza
yiyecek alabiliyorsunuz.

Yiyecek demişken mürettebatınız ne kadar çoksa yiyecek ihtiyacınız da o derece
artıyor. Yiyecek dışında bir tek silahlar işinize yarıyor ve geri kalan lüks
eşyalar, mallar ve baharatlar gibi şeyler ticaret amaçlı kullanılıyor. Bir
yerden alıp diğerine daha pahalıya satmak gibi. Ama genelde yağma ettiğiniz
gemilerdeki gereksiz şeyleri satarak rahatlıkla geçindiğiniz için kimsenin bu
ticaret işiyle pek uğraşacağını sanmam.

Eğer paranız azalırsa mürettebatınız bir süre sonra mutsuzlaşıyor ve ilk limana
yanaşıp yağma parasını bölüşmek istediklerini söylüyorlar. Tabi parayı herkese
verdikten sonra çoğu mürettebatınız gidiyor ve az mürettebatla geminizin hızı da
azalıyor. Bu yüzden elinizde bol para olması lazım. Bunun içinde gemileri
batırmak yerine bordalayıp, yağmayı toplamanız gerekiyor.

Ayrıntılar önemlidir

Teknik özelliklerine geçmeden önce belirteyim daha oyun hakkında söylenecek çok
şey var. Oyuna alışmak çok kolay ama ayrıntılar oyunu güzel kılıyor ve sizi
düşünmeye zorluyor. Grafiklere gelirsek 3. boyut Pirates!’ı daha bir güzel
yapmış. 2 boyutlu oyunlardan 3. boyuta geçişler genelde oyunun zevkini azaltırdı
ama bu sefer öyle olmamış. Aksine hala oyunun tek amacı sizi eğlendirmek. Korsan
olmayı öğretmek 2. planda kalıyor. Su efektleri, geminin üzerindeki hasarlar
hatta grafiklere yaklaştığımız anlarda mesela kılıç savaşlarında bile bir
hareketlilik var ve her şey çok güzel gözüküyor.

Seslere değinecek olursak oyunun eksi notu buradan kaynaklanıyor. Çünkü hiçbir
karakter seslendirilmemiş. Sims’deki gibi sanki “Simce” konuşuyorlar ve
altyazılarla ne dediklerini anlıyoruz. Kahramanımızda altyazılardaki
seçeneklerden birini seçerek cevap veriyor. Fakat savaş anındaki topların
gümbürtüsü, yağmurun o güzel sesi… Gemiden uçuşa geçen mürettebat suya
düştüğünde çıkan ses bile var diyeyim buradaki ayrıntıyı ve güzelliği siz
anlayın.

Uzun zamandan beri insanı eğlendiren, teknik açıdan kasmayan ama bu konuda
oldukça iyi olan ve valinin kızını ayartmanıza izin veren bir oyun gelmemişti.
Şaka bir yana oyun yapımcıları son zamanlarda daha iyi grafik, daha gerçekçi
kontroller diye kastığı için Pirates! gibi eğlenceli bir oyunu görünce insanı
sabahlara kadar uykusuz kalmak pahasına en iyi korsan olmaya çalışıyor, sosyal
hayat kavramını sizden birazcık daha uzaklaştırıyor ama sizi bu durumdan hiç
şikayetçi ettirmiyor.

İyi ki döndün Pirates!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu