Advertorial

Simcity

Maxis uzun yıllar sonra SimCity oyunu hazırlamaya başladığını duyurduğunda hayranları sevinirken belki de bu kadar yenilikçi bir oyun beklemiyordu. Sonuçta 80’lerden beridir devam eden bir SimCity salgını her ne kadar her oyunla yeni bir şey katsa da temelinde hep aynı olmuştu. Fakat yeni SimCity, çağın getirdiklerine ayak uydurmasını iyi bilen ve bunu da başarıyla kendisine entegre eden çok farklı bir oyun olmuş, her şeyden önce bunu söylememiz lazım.

Her şeyden önce bir simülasyon oyununda ve buna benzer bir çok oyunda en önemli unsur bir tutorial yani öğretici bölümlerdir. Nitekim onlarca yeniliği, değişimi siz oyuna ekleseniz de oyuncuya nasıl yapacağını göstermez ve ondan “deneme yanılma” yöntemi ile keşfetmesini isterseniz o başlı başına ayrı bir sorun oluşturur. Günüm oyunlarındaki yoğun içerik ve günümüz insanının zaman darlığı karşı karşıya geldiğinde pek çok oyun bu tarz eksiklikler yüzünden değeri bilinmeden harcanıp gidiyor.     

Neyse ki SimCity’de bu tarz bir sorun yok, aksine sağlam bir tutorial mantığı yerleştirilmiş ve bir nevi mecburi kılınmış bu. Oyunu (nihayet) ilk açtığınızda size direk, “Haydi gel, sana önce yeni oyunu biraz öğretelim” diyor ve yaklaşık bir saat sürecek bir tutorial’ı size sunuyor. Tutorial kısmında temel özellikleri ve yenilikleri size uygulamalı bir şekilde anlatıyor. Oyunun oldukça aktif olan sosyal yönünü nasıl kullanacağınız ve sadece “arkadaşınla oyna” mantığının yer almadığı, aynı zamanda “gerçek hayatta da işler bu şekilde yürüyor” mesajının da verildiğini hissediyorsunuz. Fakat o konuya daha sonra değineceğiz.

Yeni SimCity’de artık olay şehir değil bölge (region) kontrolü. Sizlere ilk başta bir şehir değil, bir bölge sunuyor. Farklı coğrafi şekillerde gelen region’lar büyüklüklerine göre kendi içlerine 3 ila 16 arasında şehir sığdırabiliyor. Bu mekaniğin bahsettiğimiz şekilde gelişmesinin en büyük önemi ise herkesin şikayet ettiği “sürekli online olmak gerek” konusu ile alakalı. Region’larda bir şehri seçtikten sonra oyun size bu region’ın özel mi yoksa halka açık mı olmasını istediğinizi soruyor. Bunun için iki yolunuz var. Diyelim ki aynı evde yaşayan 3 arkadaşsınız ve üç şehirlik bir region seçtiniz. Bu region’ı private yaparak buraya sadece davet gönderdiğiniz insanları alarak kendi aranızda oyununuzu oynayabilirsiniz (elbette hala online bağlanarak) ya da 6-7 şehirlik bir region seçip oyunu public olarak açabilir ve siz iki arkadaşınız ile oynarken geri kalan şehirlerin de yabancı kişiler tarafından alınıp komşu olmalarını sağlayabilirsiniz.

Yoktan yaratmaya başladığınız şehrinizin binaları yavaş yavaş yükseldikçe sizin de içinizde bir küçük “mayor” çocuk hop hop oynayacak. Araçlar ve insanlar etrafta büyüyüp nüfusunuz kalabalıklaştıkça artık şehrinizin popüler bir yapısı olduğunu görüyorsunuz. Sonra o büyük seçim kısmı geliyor sıra. Oyunun online olmasının en büyük sebebi diğer şehirlerle (ki bunlar genellikle başka oyuncular oluyor) paslaşmalı olarak şehrinizi daha da büyütmek. Seçim dediğim kısım oyundan ayrılmış belli bir yer değil ancak zamanla şehrinizin hangi alanda (elbette kurduğunuz toprağın özelliğine göre) gelişeceğini belirlemek. Misal tutup bir kumarhane mi işleteceksiniz? Yoksa petrol dolu toprağınızı delik deşik mi edeceksiniz? Ya da belki belli bir şeyin üretimini yaparak şehrinizin adının sonuna “…’sıyla ünlüdür bu yer” cümlesini ekleteceksiniz.

Peki ama bu kadar uğraş, bu kadar çaba değer mi? Açıkçası bazen bu soruyu kendinize soracaksınız. Nitekim oyundaki yapay zeka bunu hak edecek derece hareket ediyor. Şehriniz büyükçe siz de yollarınızı büyütüyorsunuz, yeni kavşak noktaları ve alternatif yollar yapıyorsunuz peki ne oluyor? Trafikte bir rahatlama yaşanıyor mu? Hayır. Çünkü o akıllı Sim’leriniz alternatif yollarınızdan gitmek yerine inadına ana yolları tercih ediyor. Üstelik bunlar sadece siviller de değil. Polis, itfaiye, ambulans hepsi bu yolları tercih edip zaten sıkışan trafiği daha da beter hale getiriyorlar. Bu sorun ne yazık ki bireylerde de mevcut ve yol bulma problemi bir yerden sonra şehrinize koyduğunuz bir çok yeniliği (özellikle toplu taşıma olaylarında) yok sayıyor. Allah’tan size bu konu ile uyarı mesajları geliyordu habersiz habersiz şehri izlemiyorsunuz. Ancak animasyonsal olarak çok hoş yönleri de mevcut. Misal suç oranının yükseldiği bir şehirde insanlar soygunlar yapmaya başlıyor ve eğer bir polis gücünüz varsa (ki herhalde vardır) banka önünde silahlı çatışmaları görebiliyorsunuz. Bu özelliği daha tutorial bölümünde sizin önünüze sunuyor oyun

Şimdi yazının sonuna geldiğimizde dürüst olmak gerekirse SimCity 2013 oldukça güzel bir oyun olmuş. Burada Maxis’in hakkını yememek lazım, ciddi anlamda oyunun kalitesini getirdikleri yeniliklerle yükseltmişler. Online konusunda oldukça mantıklı bir yola çıkmış olsalar da maalesef yetersiz hazırsızlıkları ve MUTLAKA EA’nın işleri sarpa sardırması yüzünden ortaya çıkan ve hala devam eden sorunlar ona büyük bir eksi yansıtıyor bu bir gerçek. Nitekim bir Ferrari’nizi olması onu süremedikten sonra çok da bir şey ifade etmez. Bu yüzden puanlamaya baktığınızda düşüklüğün temel sebebinin bu olduğunu bilin.

Bunun yanında yapay zeka sorunları, grafiksel olarak genel anlamda çok hoş bir atmosfer verirken detaylar konusunda bazılarının canını sıkacak olması ve özellikle haritaların eski SimCity oyunlarına nazaran oldukça küçük olması sıkıntı yaratan bir konu. Ancak bu bahsettiğim olaylar zamanla düzeltilebilecek şeyler olduğu için geleceği parlak bir oyun olarak görüyorum yeni SimCity oyununu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu