Sinema/TV - Kritik

Slender Man (Uzun Kabus)

Normalde bir internet geyiği olarak hayatımızda yer eden Slender Man, daha sonrasında bağımsız bir oyunla birlikte daha da ünlü hale geldi. Teorilerde kurbanlarını kamufle olarak sessiz bir şekilde avlayan Slender Man, oyunda da bu şekilde yansıtılmıştı. Daha sonrasında çeşitli kısa ve uzun metraj filmlerle sinemaya uyarlanan karakter bir kez daha sinemaya taşındı. Ancak önceki Slender Man filmlerine göre daha büyük bütçeli olan bu filmde hayranların beklentisi büyüktü. Her şeyi ile klişe bir yapıya sahip olan filmde maalesef diğer korku filmlerinden farklı olarak özgün bir şey göremiyorsunuz.

Slender Man nasıl bir film?

Dört genç kızın merak sonucu internette izlediği bir video sonucunda çağrılan Slender Man, film boyunca fragmandan da anlayabileceğiniz gibi kızlarımızı avlamaya çalışıyor. Yer yer psikolojik öğelerle süslenen film (bu konuda oldukça başarısız) genel itibariyle aynı gerilim seviyesinde ilerliyor. Çoğu zaman hangi sahnenin izleyici korkutmak için yapıldığını daha sahnenin girişinden anlıyorsunuz. Yönetmenlik anlamında fena olmayan filmin senaryosu ne yazık ki RE ZA LET! Hikaye gidişatının kopuk kopuk ilerlediği yapımda yan karakterlerin filme etkisi neredeyse hiç yok.

Yan karakterlere pek fazla yüklenmeyen yapım maalesef ana karakterlerin hikayelerini de baştan savma bir şekilde izleyiciye aktarıyor. Karakterlerimiz Slender Man’in eline düştükten sonra, arkadaşlarının Slender Man‘i ifşa mı etmek istedikleri? Yoksa Slender Man’in elinden arkadaşını kurtarmak mı istediklerini bir türlü anlayamıyorsunuz. Çünkü kızların neden devamlı Slender Man’in peşinden gitmek istedikleri film boyunca açıklanmıyor. Hatta filmin önemli bir sahnesinde “Kardeşin bana geldi, biz de Slender Man‘e gittik.” gibi merak edilen olayı açıklayan saçma bir cümle bile senaryoda yer alıyor. Şahsen herhangi bir filmde bu tarz mantık hatalarını filmin genel hatları iyiyse görmezden gelebilirdim. Ancak Slender Man senaryosu o kadar klişe repliklerle dolu ki, bir noktadan sonra filmi izlemeye tahammülünüz kalmıyor. Filmin sonuna doğru “Artık ölsen de çıksak” dediğimi bile hatırlıyorum.

Filmin görüntü yönetmeninin ise bu kadar berbat bir çalışmada hiç de fena olmayan kareler yakaladığını söylemek gerekiyor. Bazı sahneler sanki Slender Man filmine ait değilmişçesine güzel. Renk tonu olarak koyu bir tonu tercih eden yapımcı ekip, sahneleri genel olarak geceleri çekmişler. Filmde oynayan oyuncular ise ortalama düzeyde bir performans ortaya koymuş. Belki de oyuncular senaryodan kaynaklı sıkıntılar yüzünden tam olarak istedikleri ruh haline girememiş olabilirler. Fakat oyunculuk anlamında bana göre kadroda bulunan en iyi isim olan Annalise Basso‘nun, diğer oyunculara göre geride tutulmasına yanlış bir tercih diyebiliriz. Daha öncesinde Captain Fantastic gibi filmlerde de oynayan Basso, şu anda Hollywood hızlıca yükselen genç aktrisleri arasında yer alıyor.

Sona geldiğimizde cinli perili filmlerden korkmayan bir izleyiciyseniz ve aradığınızı Hollywood‘da bulmak istiyorsanız, Slender Man‘i tercih etmemenizi öneriyoruz. Ancak tam tersi olarak Slender Man ile ilgili olan fan içeriklerini yakından takip ediyor ve karakteri seviyorsanız, her şeye rağmen filme gidebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu