Oyun İncelemeleri

Smash Court Tennis Pro Tournament 2

Başarılı spor oyunları yapımında başı çeken iki üç firmayı saymaya kalktığınız zaman, (Mesela uykunuz kaçtığında sayabilirsiniz?) NAMCO’yu saymayacağınız bir gerçektir. Genelde dövüş ve aksiyon oyunlarıyla tanıdığımız NAMCO’nun sportif başarıları, birkaç snowboard oyunu ve SNES’de gördüğümüz J-league Soccer Prime Goal adında, en son üçüncü versiyonuna şahit olunan futbol oyununundan fazlası değil. Football Kingdom vardır ki, o daha Avrupa’da çıkmamıştır. Bunların dışında birkaç vasat spor oyunu vardır, fakat benim anlatmak isteğim bunların hiçbirinin bir PES ya da NFL 2K olamayışı. Böyle mi devam edecektir? Sanmıyorum, çünkü serinin bu ikinci oyunu fena değil ve Football Kingdom’da test edilip onaylanmıştır.

Sadece tenis…

Tenis oyunu işte; çok fazla beklentisi olunacak, olunsa bile bunları karşılayabilecek bir tür değil. Yakın gelecekte çıkmış benzer oyunların yolundan gitmek ve “hıı şurası güzel olmuş” dedirtebilmek, yani olanları en güzel şekilde ve birkaç ufak yenilik getirerek aktarabilmek en mantıklısı(ne oluyor bana??). Bunu bilen Namco çalışanları da yenilikçi değil, gelenekçi bir yapım ortaya çıkarmışlar. Tenis oyunlarında dönüm noktası olan Virtua Tennis (Tennis 2k’ları da Virtua Tennis’in içine koyuyorum…) ‘in izinden gitmeye devam etmişler ve bu sefer (ilk oyun Tennis 2k2’nun neredeyse aynısıydı) oynanıştaki problemleri çözüp güzel bir devam oyunu ortaya çıkartmışlar.

Biz kortlarda konuşuruz

Menüde karşılaşacağınız yedi tane mod bulunuyor. Bunlardan bazıları: Arcade, Tutorial, Pro Tour, Challenge ve Spectator. Spectator bölümü, adından da anlayacağınız üzere, COM vs. COM olayı. Yani yapay zekalılar kapışıyor biz de izliyoruz. Arcade bildiğimiz arcade, oyundaki tüm tenisçilerle farklı turnuvalarda kapışılıyor, ilerledikçe Tropy Room’daki birkaç seçenek de açılıyor. Tutorial ise tenis kursu kıvamında; bütün hareketler, teknikler, taktikler burada öğretilip uygulatılıyor. 

Pro Tour’da ise kendi yarattığınız tenisçiyi önemli turnuvalara sokup, dünya sıralamasında yer edinmeye çalışıyorsunuz. SEGA’nın tenis serilerinde World Circuit adıyla tanıdığımız bu bölümde, Sega’nın oyununun aksine, training’ler çok ön planda. Nedeni iki türlü training ile karşılaşıyor olmamız. Birinde birçok turnuva maçı oluyor, genelde setlerinin sadece bir oyunu oynanıyor ve sayıyı Namco çalışanlarının (taktım bu NAMCO çalışanlarına) istediği gibi atmak zorunda kalıyorsunuz. Mesela bir oyun sırasında (Aşağıdan yukarıya oyun-set-maç diye gittiğini biliyorsunuz), karşıya %22 oranında spin shot attıktan sonra oyunun bitirilmesi isteniyorsa, yapılmalıdır.Yapılmadığı taktirde beceri puanınız yükselmeyecek ve büyük turnuvalara katılamayacaksınız. Bir de bildiğimiz kapalı kortta, antrenör eşliğinde yapılan çalışmalar var. Bu 
trainingler turnuvalara giriş kapısının anahtarı, bunlar bitirildikçe yakından tanıdığımız dört Grand Slam: Roland Garros, ABD Açık, Wimbledon ve Avustralya Açık’ta oynama şansına sahip oluyorsunuz.

Anna Kournikova’lar yetiştiremiyorsak suç benim mi?

Oyunda, çoğu tanıdık 16 lisanslı oyuncu bulunuyor. Bunlar: Kim Clijsters, Amelie Mauresmo, Justine Henin, Tommy Haas, Marat Safin, Lleyton Hewitt, Tim Henman, Andy Roddick, Juan Carlos Ferrero, Daniela Hantuchova, James Blake, Richard Gasquet, Serena Williams, Jennifer Capriati, Anna Kournikova, Lindsay Davenport.

Hepsinin farklı teknikleri ve yeteneklerinin iyi aktarıldığını söyleyebiliriz; ancak tenisçilerin tarzlarının ve tavırlarının aktarılmadığı belli oluyor. Yani ara fmv’lerde, sevinen veya üzülen tenisçilerin tavırlarının gerçekteki halleriyle alakası yok. Bir gün Marat Safin’in elini yumruk yaparak hoplayıp zıpladığını gören var mıdır acaba? Kournikova’nın ağırbaşlı bir canım benim(?) olduğunu hepimiz biliriz, ama oyunda sanki liseli kızlar gibi, bir sayı yapmaya görsün sevinçten havalara uçuyor. Tenisçilerin ara fmv’lerde ve oyun içinde sima olarak kıvamı tutturulmuş ama şu aradaki sevinmeler-üzülmeler olmasa, bunlar oyun sırasında ufak hareket ve mimikler ile geçiştirilseydi, onların yerine tekrarlar fazla olsaydı iyi olurdu.

Hemen şıp diye oynanışa geçeceğim; ki kendisi tenis oynar hissi veren cinsten. Ayrıca birçok yeniliği içinde barındırıyor. En büyük yenilik ise yetişilemeyen topa atlama hareketinin olmayışı. Bu atlama olayı hem oyunu kolaylaştırması, hemde olur olmadık yerde devreye girmesiyle insanı fitil eden bir harekettir. Olmaması ise yetişilebilecek bazı toplara vurulamamasına neden olmakta. Ancak istenmeyen atlamalardan kurtulmanın da tek yolu bu. Belki saniyelik hızlanma yaratan bir R1 olabilirdi. Oyun gerçek tenis oynamak kadar zor değil, hatta kolay bile; fakat bir servis atarken ya da karşılarken, topun yönünü değiştirmenin ne kadar zor olduğunu biraz olsun yaşatabiliyor. Ayak hareketlerinin önemi de çok iyi yansıtılmış. Ayağı bir saniye erken veya geç atmak, yapay zekalı rakibimizin düşüncesini değiştiriyor. Bir de top tam rakete yapıştığı anda (hamleyi kendisi yapıyor), vuruş tuşuna basılırsa kaliteli bir vuruş ortaya çıkıyor.

Grafik vs…

Grafikler olabildiğince iyi. PS2’de bundan çok daha iyisinin olabileceğini sanmıyorum. Kortlar iyi çizilmiş fakat seyirciler sırıtıyor. Karakter modellemelerinin iyi olduğunu ve ara fmv’lerin kötü olduğunu söyledik. Kontroller ise iyi oturtulmuş: kare tuşu hızlı ve uzağa vuruşlar yapıyor. X tuşu ise kısa ve yavaş vuruşlar, daire ise ikisinin ortası. Üçgen ile birlikte yön tuşlarıyla üst tuşa basıldığı takdirde aşırtma, alt tuşa basıldığında ise öne kesme yapabiliyoruz. 

Sesler fena sayılmaz, tenisçiler sadece zorlu vuruşlarda zorlanma sesi çıkartıyorlar. Net veya faul olduğu zaman hakemin anında ikaz etmesi de iyi ayarlanmış; ayrıca turnuva hangi ülkede ise oranın dilinde söyleniyor bunlar. Müzikler ise bana göre kulak tırmalayıcı; aslında her Japon işi oyunda duyulan müziklerin aynısı. Ne bir gitar kullanılmış, ne de davul. Org ile iki tıngırdatıp geçiştirmişler. Japonya’da iyi müzik yapan grupların olduğunu biliyoruz, ama neden onlarla bu işi ortak çalışıp yapmazlar bilinmez

Sonra?

Sonrası güzel, zevkli bir oyun. Oynanışı tuttuk, grafikler de iyi dedik, müzikleri sevmedik, modları yeterli, hatta fazla bulduk.Uzatmayalım, tenis oyunlarını ve tenisi seviyorsanız mutlaka alın, yok eğlencelik birşeyler arıyorsanız yine alın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu