Sonic Adventure DX Director’s Cut
Zaman geliyor ve geçiyor, kahramanlar hep aynı. Ne olacaktı zaten, onlar unutulmamak üzere kahraman seçilmediler mi? Açıkçası ben ilk kez oyunlarla tanıştığımda Sonic vardı, hatırlamamak imkansız. Oraya buraya zıplayan bir kirpi, dönerek düşmanlarını öldürür ve yüzük tarzı materyaller toplardı. Güzel görünüyor tabi, unutulmayanlara bir puan daha.
Seneler geçtikçe birçok oyunla çıktı karşımıza. Şimdi de onun garip maceralarından biri daha. Yine kötü doktor, yine Sonic ve arkadaşları ve yine yine ortalıkta bol şatafatlı bir koşuşturmaca hali.
Kirpi dediğin biraz da diken batırmalı
Eldeki oyun bu girişi haketti mi peki? Malesef büyük oranda hayır. Nedenleri de aşağıda.
Öncelikli olarak standart bir platform oyunu olsa da, konusunu bilmek faydalı olabilir demek isterdim. Acaba kötü adam ve iyi adamlar hikayesini tekrar dinlemek, bize ne fayda sağlar? Sonic’in hikayesi hep tekrar ve hep tekrar. Ufak bir değişiklik belki; artık adamlarımız kentte, sahillerde ve benzeri mekanlarda koşturuyor. Herkes kozmopolit olmuş sanırım. Her neyse, oyunu almayı başardınız diyelim. İlk karşınıza çıkacak şey geçilemeyen bir başlangıç videosu. Tüm oyunlarda özellikle nefret ettiğim tek özellik. İyi birşeyler yapmaya çalışmış olabilirsiniz, muhteşem bir çalışma için zaman harcamış olabilirsiniz ama neden saygıyı zorla almaya çalışıyorsunuz yapımcı arkadaşlar? Ben o an izlemek istemiyorum belki, durmaksızın oyuna başlamak peşindeyim? Gerçi fena görüntüler değil. Dağılan bir kent ve bunu yapanlar ve kahramanlarımız üzerine kurulu bir akış.
Videoyu geçtikten sonra karakter seçip, oyuna giriyoruz. O da ne? İki medyaya yayılmış bir oyun ve malesef ki en son beş sene önce kullanılmış bir grafik motoru ile hazırlanmış. Hani karakterlerimizin destanlık geçmişi, hani günümüz teknolojisi? Nerede o seneler önce bile aşık olduğumuz üç boyutlar? Basit eklem grafikler ve bir şeye benzemeyen arka plan. Etkileşimimiz olmayan yerler vektör grafiklerle donatılmış, esas oğlanlar ise genelde jöle gibi yumuşacık. Hem de köşeli jöleler. Çok mu acımasızım? Hele bir de oyunu oynarken çektiğim azabı düşünün derim. Gerçi bir düşünce sabit her birimizde, “oyun güzelse, grafikler her zaman ikinci planda kalır”. Ama kalanı da gerçekten yetmiyor kurtarma yazılısında. O kadar fazla sorunlu yer var ki, anlatmaya başlasam sonu gelmeyecek. Kamera açıları diye bir parantez açalım. Hangi kameralar? Ne açısı? Bir oyun hem aşırı hızlı, hem de bu kadar yavan görünüşlü olabilir mi sizce? Deneyin ve görün.
Oyun içinde bir çok kere Sonic kaybolacak. Tabi ki sebebi o garip görünüşler. O kadar hızlısınız ki bir anda görünen alanın dışına çıkıyor ve ölebiliyorsunuz. Daha ikinci bölümde sizi bir balina kovalarken, nereden döneceğinizi bilmeden bir anda suya atlamış olarak buluyorsunuz kendinizi. Diyelim burayı geçtiniz, biraz daha ilerlediniz. Peki ya kamera sizi sağdan çekerken öne doğru sıçramak gerekiyorsa ve tuşlar o hız içinde bir anda görüntü değişimiyle birlikte baktığınız yöne göre oynuyorsa? Anlayacaksınız, cesaret edip bu oyunu edinirseniz anlayacaksınız.
Haritalara da dokunmadan geçmeyeyim, sağolsunlar tamamlanmamışlar. Duvar sandığınız, köprünün ucu gibi gördüğünüz, bir dönemeç gibi gelen ya da zıplayıp erişilecek yerlere bir kez daha dikkat edin yaklaşmadan önce. Oyunun çökmesi ve adamımızın sonsuzlukta kaybolması çok muhtemel.
Keşke sadece müzikler ve kahraman olmak yetse!
Grafikler gerçekten çok sinir bozucu ama bir de müzikleri anlatmak lazım. Bu oyunu oynayacak olanlara tavsiyem kesinlikle yüksek ses olacaktır. Herkes illa ki sert tonları, seksenlerin o deli dolu davullarını, vokallerini barındıran rock müziğini sever. Biraz daha güncel de olsa, tebrik etmem lazım ki ayarlar menüsünden girilen seçeneklere şarkıları dinleme seçeneğinin konuşması benim için yegane eğlence oldu. Tabi sadece bu da değil, bir çok parçada güzel akustik müzikler ve esintilerle gelen hatun vokalleri de mevcut. Sanırım deliriyorum.
Tamam, bir de kontroller kaldı. Şöyle ki, alışana kadar herşey zor ama ilk birkaç dakikadan sonra hiçbir yerde takılmıyorsunuz. Tabi ki kameralardan şansınız olursa. Sadece yön tuşları ile zıplama ve yuvarlanma işlemi elinizin altında. Bu kadar basit. Malesef kamera çevirme, sağdan soldan görme gibi seçenekler yok.
Çok mu yordum acaba diye düşünüyorum ama daha yeni başladım. Ne kadar acı ki, büyük bir zevkle ve ihtişamla hayatına devam eden kahramanlara hakettikleri saygıyı verecek bir oyun değil elimizdeki. Bunca hata, garip sorunlar ve muhteşem sesler birleşince ele kalan ancak kavuşturup bir veda hutbesine durmak oluyor.
Tamam, kararımız şu; bir Sonic hayranısınız ve oynamadan duramazsınız. Sizi bekliyor o halde, atılın. Kirpiler pek önemli değil ama müzikler için denemek isteyen birisiniz, harcayacak paranız da var. Olur, çok eğleneceğinize eminim. Ya normal bir oyuncu? Yaklaşma bile. Daha onlarca oyun var denenebilecek.Emin olun, ben denedim ve bir süre sonra sadece sinire dönüştü.