Sonic Heroes
Rahatlıkla gözlemleyebileceğiniz gibi, piyasalara sürülen aksiyon oyunlarının
genelde, biz ne kadar oynarken zevk alsak ta, vurdulu kırdılı, patlamalı
çatlamalı olduğu ortada. Devamlı birilerini öldürür, döver, hatta vücutlarını
birkaç parçaya ayırmaya kadar abartırız. Tabii ki bunların hepsi oyun içerisinde
olan şeyler ve orada kalırlar. Arada sırada, piyasaya sürülen ve biz oyunculara
sadece ve sadece eğlence, hareketlilik vaadeden yapımlar da olmuyor değil.
Önemli bir amaç peşinde koşmak ya da gereken kişiyi, vücuduna yüzlerce kurşun
sıkıp öldürmekten çok, birbirinden farklı haritalarda gezip, bizi rahatsız eden
ve düşmandan bile sayılmayacak varlıkları engellemek gibi işler yaptığımız
yapımlara rastlamak da hoş birşey. Sonic Heroes da, az evvelki tanıma uyan nadir
oyunlardan birisi, vaadettiği şey eğlence, hareketlilik ve cıvıl cıvıl bir
ortam. Biz daha ne isteriz ki?
Rengarenk bir dünya
Sonic Heroes aksiyon türünde olmasına rağmen, bu aksiyonu daha çok hareket ve
bol puan toplamak üzerine yoğunlaştırıyor. En önemli özelliklerinden birisi de,
oynanabilecek birçok karakter ve bölüm olması. Bize eğlence sunmanın yanında,
yapmamız gereken ufak tefek şeyler eklemeyi de ihmal etmemişler ki, oyunun bir
anlamı olması için bunun da önemi var. Genelde bir yerden bir yere ulaşma ya da
boss’ları saf dışı bırakmak gibi yapmamız gerekenler var. Bunların dışında,
devamlı hareket ediyor, bir yerlerden atlayıp zıplıyor, bol bol puan topluyor,
hatta havalarda süzülüp rampalar ile ekranın orasına burasına fırlıyoruz.
Bunları o sırada yaşamak ve genel anlamdaki aksiyonların gerilimli havasından
kurtulup, bu atmosfere girmek ilaç gibi gelebiliyor. Ufak tefek mini bulmacalar
eklemeyi de ihmal etmemişler, bu işin tuzu biberi olmuş.
Oynayabileceğimiz birkaç mod mevcut. Tek kişilik modu seçtiğimizde, bize birkaç
seçenek daha sunuluyor. Story modu ile birlikte belirli bir hikayeyi izleyerek,
bölümleri geçip başarılı olmaya çalışıyoruz. Tutorial’da kontroller öğretiliyor
ancak birkaç tuş dışında öğrenmek için uğraş vereceğimiz hiçbirşey yok, tuşlar
gayet basit. Yine de bölümler içinde önümüze çıkabilecek engellere ve
platformlara alışmak amacıyla bir göz atmanızda fayda var. Story’yi seçip hikaye
moduna girdiğimiz zaman, bizden takım seçmemiz isteniyor. Üç kişilik takımların
bulunduğu bu ekranda, ana senaryo için Sonic’in takımını seçmek mümkün, yalnız
işin güzelliği şurada; diğer takımların da kendilerine göre hikayeleri var ve
seçtiğiniz her farklı takım, farklı bir senaryoyu da beraberinde getiriyor, bu
da oyunun zengin bir içeriğe sahip olduğunu gösteriyor. Başlangıç noktaları,
haritalar ve demo’ların değişkenlik göstermesi, bunun başka bir kanıtı. Sonic’in
takımını seçtiğinizi varsayarak ilk bölüme adımımızı atıyoruz.
Daha nefes almadan aksiyon hemen başlıyor. Bölümler içerisinde hızlı bir şekilde
durmadan ileriyor ve oraya buraya zıplıyoruz. Çevrede toplayabileceğimiz
yüzükler ve değişik materyaller bulunuyor. Bu yüzükleri toplamak, hatta
kaybetmemek çok önemli, çünkü bölümler sonunda aldığımız puanlar bu yüzüklere
bağlı. Puanımızın yüksekliğine bakarak da bir sürü bonusa ulaşabiliyoruz; gizli
bölümler açılabiliyor ya da oynayabileceğimiz yeni mod’lar ekleniyor. Bu yüzden
bölüm içlerinde toplayabildiğiniz kadar yüzük toplamanız gerekiyor.
Karakterlerden bahsetmek gerekirse, oyunun en önemli özelliklerinden birisi, her
karakterin kendine has özelliklerinin olması ve gereken yerlerde bunları devreye
sokmamızın gerekmesi. Mavi kahramanımız Sonic, hızı ve belirli yerlerde
yapabileceği manevralarla ön plana çıkıyor. Saldırı özelliği ise vasat sayılır.
Kırmızı kahramanımız, hızlı değil ancak tabiri caizse vurdu mu deviriyor.
Karşınıza çıkan düşmanları, kırmızı adamımız ile tek hamlede yok edebilir, güçlü
saldırılarından yararlanabilirsiniz, ayrıca bazen önümüzü kapatan kapı ve kaya
gibi engelleri yıkmakta da üstüne yok. Sarı renkteki kahramanımız ise
marifetlerini havada sergiliyor. Yüksek platformlara gelindiği zaman, sarı
kahramanımız ile uçuş moduna geçebilir ve yüksek yerlere ya da ara boşluk olan
mesafelerde uçuş yapabiliriz. Ayrıca kendisinin havada saldırıp, havada bulunan
düşmanları yere düşürebilme özelliği de var.
Takım ruhu geri döndü!
Seçilebilecek birçok takım olduğundan bahsettik. Sonic’in takımının dışında,
diğer takımlar da 3’er kişiden oluşuyorlar. İçlerinde bulunan oynanabilir
karakterler de birbirinden renkli ve değişikler, ancak tüm takımlardaki
elemanlar Sonic takımındaki gibi özelliklere sahipler. Yani, her takımda bir
hızlı, bir güçlü ve bir de uçabilen karakter mevcut, onlara da kendilerine has
özellikler eklenmemiş. Bölüm sırasında kontrol ettiğimiz karakteri, tek bir tuş
ile değiştirebilmek mümkün. O an kontrol etmekte olduğumuz karakter, takım
lideri konumuna geliyor ve onun özelliklerini kullanmaya başlıyoruz. Karşımıza
çıkacak olan durumlara göre, o an kontrol etmekte olduğumuz karakteri
değiştirmemiz gerekiyor. Bölüm içerisinde bilgisayar bunu bize simgeler ile
önceden bildirebiliyor, kimi zaman da, o an kontrol etmemiz gereken kişiyi
kendimiz bulmamız gerekiyor. Bazen de, çeşitli kapılardan geçince otomatik
olarak kahramanımız değişiyor, bu da biraz sonra o kahramanın özelliklerini
önemli bir yerde kullanmamız gerekeceği anlamına geliyor.
Atmosfer, başlar başlamaz bizi sarmaya ve hareketlilik kazandırmaya başlıyor.
Cıvıl cıvıl ve rengarenk grafikleri görünce, bu zevk ikiye katlanıyor. Bölümler
aşırı detaylı olmasa da, aksiyon / platform karışımı bir oyun için birçok engel
ve değişik alanlar ile karşılaşıyoruz. Bölümler zengin içeriklere sahipler,
çeştli rampalardan fırlayarak oradan oraya uçabiliyor ya da daracık deliklerden
başka bölümlere açılabiliyoruz. Tırmanmalı, tutunmalı, kaymalı yerler mevcut ve
üstelik bunlara hiç hız kesmeden giriş yapıyoruz. Normal aksiyon oyunlarındaki
gibi durup düşünmek yok, sadece hareketlilik var. Bu cıvıl cıvıl ve hareketli
grafikler gerçekten çok güzel görüntüler oluşturuyorlar ama maalsef
yaratabileceği dezavantajlardan da bahsetmek gerekiyor. Sonic Heroes’un o kadar
hızlı bir oynanışı var ki, rengarenk bir oyun olması dolayısıyla bir yerden
sonra baş ağrısı yaratma riski doğurabiliyor, özellikle bu konuda hassas olan
arkadaşların, sık sık ara vermeleri ya da uzun süre oynamamaları gerekebilir.
Tabii, bir de gözlerimizi yorma riski var. Uzun süre oynadığınız zaman gözünüzü
ciddi biçimde yorabiliyor, bu açıdan Sonic Heroes’un ciddi bir dezavantajı
bulunuyor.
Bölüm içlerinde, bir lideri yönetmekte olduğumuz vakit, diğer adamlarımız da
bizimle beraber gelmeye devam ediyorlar ve hatta gizliden gizliye onlarla da bir
kapışma içerisinde oluyoruz. Normalde aynı amaçta başarılı olmak için mücadele
etsek te, bölüm içlerinde yüzük ya da çeşitli materyalleri toplarken, onlarla
bir rekabete girebiliyoruz. Bunun yanında, düşmanlara karşı koyarken bize
yardımcı oluyorlar ve devamlı kollamaya çalışıyorlar. Tabii üç kişilik bir
takımın karşısında, düşmanların çok da fazla şansları olmuyor, düşmanları
öldürme konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız. Yapay zekaları, buna sebep
olacak biçimde tasarlanmamış.
Düşman öldürme ve yüzükleri toplamanın bir başka önemi de, “Team Blast” olayı.
Öldürdükçe ve bol bol yüzük toplayınca, sağ üst köşede bir bar’ın dolduğunu
göreceksiniz. Bar, tamamen dolduktan sonra, “Z” tuşuna basarak Team Blast
yapabiliyoruz ve o sırada civarda bulunan tüm düşmanlar yok edilmiş oluyor.
Kalabalık yerlerde, tek tek uğraşmamak için oldukça uygun bir opsiyon bu.
Yanlışlıkla bir düşman tarafından vurulursak, ya da bir yere aniden çarparsak,
üzerimizdeki yüzükler etrafa saçılıyor, onlar yok olmadan tekrar toplamamız
gerekiyor, yoksa boş yere puan kaybetmiş oluruz. Sonic Heroes’da, platform
oyunlarında olduğu gibi hak sistemi mevcut. Başarısız olduğumuz ve aşağı
düştüğümüz bazı bölgelerde bir hak kaybediyoruz, tabii bölüm içlerinde
yenilerini bulmak da mümkün. Bölümler dümdüz sade biçimde devam etmiyor, bonus
materyaller toplayabileceğimiz yan yollara ya da üst-alt kısımlara
girebiliyoruz. Bu gibi olaylar, oyunu gerçekten zengin kılıyor.
Yorulmak bilmeyen kahraman Sonic!
Sonic Heroes’da hazırlanmış olan ara demo’lar çok güzel. Onlarda da aksiyondan
ve hızdan hiç ödün verilmemiş. Seslerde de bir problem yok, gayet normal, yalnız
müzikler hafiften can sıkıcı bir durum teşkil ediyor. Başlangıçta, Sonic Heroes
için özel bir sountrack yapılması enteresan olmuş. Onun dışında, bölüm içlerinde
kendini tekrar eden müzikler, uzun sayılan bölümler içerisinde can sıkıcı bir
hal alabiliyor. Hikaye modu’nun dışında, iki kişilik oyun moduna geçip,
arkadaşlarımız ile eski Sonic oyunlarından bildiğimiz üzere yarışabilmek ve bol
puan toplamaya çalışmak mümkün. Bu da bize eğlenceli dakikalar yaşatabilecek bir
başka özellik.
Birçok aksiyonun arasında, Sonic Heroes eğlenceli ve bitmek tükenmek bilmeden
hızlı oynanışı ile kendini gösteriyor ve daha küçük yaştaki oyunculara hitap
ediyormuş gibi gözükse de aslında herkesin oynayabileceği bir yapım olarak göze
çarpyor. Arada sırada bu gibi oyunlar oynamak, bizi bir nebze olsun
rahatlatıyor, çünkü etrafta zaten yeteri kadar çok silahlı oyun mevcut.