Space Hulk: Deathwing
Hem bir oyuncu olarak, hem de diğer kurgusal evrenlere gömülüp huzuru oralarda bulan bir (ne denir) geek olarak Warhammer evrenini kendimi bildim bileli seviyorum. Hani bir ortama girersiniz, karşılıklı iki-üç kişi tartışır ya, Warcraft mı güzel, Starcraft mı güzel yoksa Lotr hepsini döver mi diye? Heh işte ben orada araya girip ‘abi bence Warhammer ya’ diyen ve bir torba dayak yiyen adamım. Pişman değilim, yine olsa yine söylerim.
Ancak Warhammer’ı her ne kadar seviyor olsam da özellikle son zamanlarda çıkan oyunlarının gerçekten kalite açısından yerlerde süründüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Elbette burada kesinlikle asıl Dawn of War serisiyle ya da Total War: Warhammer gibi AAA oyunlarla karıştırmamanız gerektiğinin de altını çizmek isterim. Bahsettiğim oyunlar Warhammer evreni oyun yapımcıları için serbest kullanıcılara açıldıktan sonra yapılan oyunlar. Elbette bunların arasında Dark Times: Vermintide gibi gerçekten güzel yapımlar da vardı ancak geçtiğimiz aylarda çıkan Eternal Crusade gerçekten bir daha oynamak istemeyeceğim, berbat bir yapımdı.
Oyunu uygun fiyatlar ile satın almak için tıklayınız.
Deathwing’den ümitliydim. Gerçekten bu oyunun tam da Vermintide gibi, sağlam bir FPS oyunu olacağını düşünüyordum ancak maalesef hayallerim suya düştü. Eternal Crusade’den elbette daha iyi bir oyun olsa da Deathwing yine bir 40k hayranının istediği şeyi tam anlamıyla veremiyor. Tek isteğimiz Dawn of War’ın acımasız savaş atmosferini FPS veya hiç olmadı TPS olarak yaşamak. Ama olmuyor, bağımsız yapımcılar bunu yeterince iyi yediremiyorlar.
Space Hulk ismi aslen tahmin edebileceğiniz gibi Games Workshop’a ait ve Space Hulk da zaten bir masa oyunundan geliyor. Bu temada kendinizi koca bir zırh içerisinde buluyor ve tıpkı Ailen serisinden tanıdığımız Nostromo tarzı bir uzay gemisinde kimi zaman bir ordu dolusu, kimi zaman ise tek-tük ama güçlü yaratıklara karşı savaşıyorsunuz.
Oyun asıl co-op bazlı bir FPS olarak lanse edilmiş olsa da bir senaryo moduna da sahip. Hatta garip bir şekilde aslında senaryo moduna yoğunlaştıklarını bile söyleyebilirim. Bu modda aslında çoklu oyuncu modunda göreceğiniz dokuz haritayı çeşitli görevler halinde oynuyorsunuz. Çoklu oyuncuya atılmadan önce bu modda birkaç saat geçirmenizi tavsiye ediyorum, zira oyunun mekaniklerine alışmanız biraz zaman alabiliyor ve acemi bir şekilde başka oyuncuların takımına katıldığınızda hem onlara hem de kendinize sıkıntı çıkarabiliyorsunuz. Senaryo modunda asıl oyundan tanıdığımız bir Librarian’ı oynuyor ve yanınızda durup yapay zeka ile kontrol edilen iki askerinizle ölümcül koridorlarda ilerliyorsunuz. Tyranid adlı yaratıklarla kapıştığınız Deathwing’de elbette tek düşmanınız onlar değil. Yaratık-insan karışımı askerler ve daha birçok ölümcül düşmanla burun buruna geliyorsunuz.
Aslında Space Hulk: Deathwing’i kendi akranı olan birçok oyuna benzetebiliriz. Bunların başında elbette End Times: Vermintide geliyor ancak daha tanıdık bir isim arıyorsanız çok uzağa değil, Left 4 Dead’e bakmanız yetiyor. Sürü halinde hızlı bir şekilde üzerinize çullanan düşmanlar arasında arkadaşlarınız ile hayatta kalmaya çalışıyor ve ana görevi bitiriyordunuz. Ya da bitiremeyip mezarı boyluyordunuz. Aslına bakarsanız Deathwing’i Left 4 Dead’den ayıran tek şey de zaten teması diyebilirim. Yani pek de farklı bir şey getirmiyor Deathwing.
Space Hulk: Deathwing, sert yapılı bir FPS oyunu olmasına rağmen karakter özelleştirmeleri, envanter değişimi gibi RPG özelliklerine de sahip. Oyun boyunca ilerlediğiniz haritalarda çeşitli silahlar ve ekipman parçaları bulup kendinizi geliştirebiliyor ve karakterinizi de dilediğiniz yönde şekillendirebiliyorsunuz. Elbette bu konuda daha fazla çeşitlilik beklerdim ancak bu haliyle de gayet iyi diyebilirim.
Oyunda bulunan silahlar da 40k evreninden tanıdığımız tipik silahlar. Normal ateşli silahların yanı sıra tıpkı Vermintide’da olduğu gibi yakın dövüş silahlarına da sahibiz ancak bu silahların çok da sağlam bir vuruş hissine sahip olduğunu söyleyemem. Ki kanın gövdeyi bu denli götürdüğü bir oyunda o vuruş hissinin daha oturaklı olmasını dilerdim. Gerçekten kılıcı koyduğumda saplandığını hissedebilsem, kafadan yirmi puan fazla verebilirdim Deathwing’e. Deathwing yahu senin adın!
Oyunun sahip olduğu hikayenin de çok iyi olduğunu söyleyemem. Tamam, Space Hulk veya genel olarak 40k evrenine aşinaysanız bir derece kabul edilebilir oluyor ancak ilk kez bu evreni tadan bir oyuncuysanız Deathwing’de birçok şeyin havada kaldığını söyleyebilirim. Çoğu zaman ‘ben bunu yapıyorum ama neden yapıyorum?” sorularıyla baş başa kalacağınızı tahmin ediyorum.
Gelelim oyunun çoklu oyuncu moduna. Asıl lanse edilişinin aksine gerçekten zayıf bir çoklu oyuncu moduna sahip. Aslında bunu çok rahat bir şekilde değiştirebilirler. Çünkü problem aslında bayağı basit. Her yeni maça girdiğinizde karakterinizi sıfırdan kasmanız, her şeyini sıfırdan ayarlamanız gerekiyor. Bu da bir yerden sonra ‘eeeah kim uğraşacak ya’ demenize ve farklı oyun modlarıyla takılmanıza sebep oluyor. Eğer 40k evrenini seven başka arkadaşlarınız varsa veya genel olarak bir co-op oyunu oynarken gerçekten eğlendiğiniz tiplere sahipseniz Space Hulk: Deathwing’den gerçekten zevk alabilirsiniz. Ancak tek başınızaysanız ve oyunun senaryo modunu oynayacaksanız satın almanızı pek tavsiye etmiyorum.
Son sözlerime gelmeden önce oyunun asıl bir problemine daha değinmem gerekiyor. Optimizasyon. Tavsiye edilenin çok üzerinde bir sistemde oynamama rağmen düşmanların ordular halinde geldiği bölümlerde oyunun 20-30 FPS aralığına düştüğüne şahit oldum. Günümüzde bağımsız bir FPS oyunu için bu kabul edilemez bir şey.
Son sözlerime gelecek olursam, yazıda da bahsettiğim gibi eğer Space Hulk veya 40k temasını seviyorsanız ve beraber oynayabileceğiniz bir grup arkadaşınız varsa Deathwing gerçekten güzel olabilir. Ancak onun dışında isteneni hiçbir şekilde veremiyor ve sınıfta kalan bir diğer Warhammer oyunu olarak tozlu raflardaki yerini alıyor.