Spacebourne İnceleme
Spacebourne DBK Games tarafından geliştirilen bir uzay temalı rol yapma oyunu. Uzay geminizle çeşitli görevlere gittiğiniz ve bu sırada hem karakterinizi hem de geminizi geliştirebildiğiniz bir macera. Aynı zamanda uzayda madencilik, loot toplama gibi çeşitli mekanikleri de içerisinde barındırıyor ve uzay istasyonlarında üçüncü şahıs kamerasıyla gezip karakterinizi görebiliyorsunuz. Gelin hep birlikte neler doğru neler yanlış inceleyelim.
Spacebourne göğsümüzü kabartıyor
[reklam=496]
Olaya çok duygusal yaklaşmayacağım ancak Spacebourne’un bizim topraklarımızdan çıktığını söylemeliyim. DBK Games, Burak Dabak tarafından geliştirilen ikinci oyun olan Spacebourne, ilk oyun Mesel’den sonra inanılmaz ilerleme kaydetmiş diyebiliriz.
Mesel ilk çıktığında yine Burak Dabak ile irtibata geçip oyunu inceleme fırsatı bulmuştum. Outlast’in peşinden gelen korku oyunları furyasına Mesel ile katılan DBK Games bir şeyleri farklı yapma isteğinde olduğunu çoktan belli etmişti. Mâlum furyanın içinden Burak Dabak’ın Mesel’ini ilk oynadığımda “Bu adam çok farklı şeyler yapıp işi büyütecek” diye düşünmüştüm. Zira öyle de oldu, iki yıl aradan sonra karşımıza erken erişimdeki oyunu Spacebourne ile çıktı. Erken erişim etiketinden de kurtularak kendi ayakları üzerinde bir oyun olan Spacebourne için uzun yolculuğun henüz başında olduğunu da belirtelim.
Erken erişimden bu yana neler değişti?
Spacebourne’u erken erişime ilk çıktığında da oynama fırsatım olmuştu. İlk çıktığında arayüz bu kadar kullanışlı ve sade değil, karışıktı. Aynı zamanda performans sorunları bugün olduğundan daha fazla canımı sıkmıştı. Ayrıca buglar inanılmaz fazlaydı ve oyun deneyiminizi kritik yerlerde etkileyebiliyordu.
Şunu belirtmeden geçersem geliştiriciye haksızlık etmiş olabilirim, oyuna erken erişime ilk çıktığı günden bu güne kadar geçen iki yıllık sürede sürekli güncellemeler geliyor. Hatta bugün incelemeyi yazmadan son bir kez daha gireyim diye oyunu çalıştırırken bir güncellemenin daha geldiğini farkettim.
Bu anlamda DBK Games sektörde gördüğümüz “yap-sat-bırak” türü bir geliştirici olmaya çok uzak, oyununun arkasında duran ve her gün daha ileriye götürmeye gayret eden bir ekip diyebiliriz.
Oyunun temel yapısı ve hikaye anlatımı
Spacebourne’da ana karakterimiz, uzaylıların dünyanı işgali sırasında insanlara bulaştırdığı bir virüsten etkilenen, ancak ölmemesi için dondurulan efsane bir pilot. İnsanoğlunun neslinin tükenmesinin ardından bir yapay zeka tarafından uyandırılıp kendisini galaksinin ortasında buluyor. İlk uzay gemisini ve arkadaşını da orada ediniyor.
Oyunun başlangıcındaki temel amacımız vücudumuzda gezen ölümcül virüs için bir tedavi bulmak. Hikayeyi NPC’ler ile girdiğimiz diyaloglar ve yaptığımız görevlerle ilerletiyoruz. Diyaloglarla ilerleyen hikayelerden alışık olduğumuz gibi kimse sizi tedaviniz için bir yere karşılıksız götürmüyor. A kişisi B kişisine, B kişisi C’ye ve C’de seni öldürmen gereken kişiye yönlendiriyor. Sonunda ise tedavine yardımcı olma ihtimali olan birinden, ihtimalin daha yüksek olduğu bir başka kişiye yönlendiriliyorsun. Buna sıradan diyemeyiz, zira sevdiğimiz bir hikaye anlatım tarzı. Ancak eklemeliyim ki oyunun başlangıcında oyuncuyu hikayeye ısındırmak için verilen sinematik gayet doyurucu ve çoğu şeyi açıklıyor.
Spacebourne oynarken diğer oyunlarda çok az gördüğüm bir özellikle karşılaşıyorsunuz. Oyunda bir aksiyona girerken ya da sadece dolanırken dinleyeceğiniz müziklerin türünü seçebiliyorsunuz. Klasik, pop ve rock müziklerden hangisini seviyorsanız onu seçip, oyunda sadece o tür müzikleri dinleyebiliyorsunuz. Ben klasik müzik hastası biri olarak klasik müziği seçtim ve müziklerin de en azından benim zevkim için doyurucu olduğunu söyleyebilirim.
Ayrıca yeni oyuna başlarken oyun sırasında kullanacağınız donanımı da seçiyorsunuz, klavye fare ya da kontrolcü olarak yaptığınız bu seçimleri sonradan değiştirebiliyorsunuz. Naçizane tavsiyem, kontrolcüyü seçmeyin.
Spacebourne’u sakın kontrolcü ile oynamayın
Spacebourne’u kontrolcü ile oynamayı ve tuş takımını eğitim modunda öğrenmeyi istiyorsanız, bir kez daha düşünün. Eğitim modunda size “x tuşuna bas” dediği tuş ne yazık ki kontrolcünüzdeki tuş ile eşleşmiyor. Hatta öyle ki bazen yapmanızı istediği eylem için kontrolcünüz üzerinde atanmış bir tuş olmuyor. Eğer oyunu oynamak istiyorsanız ve uzay geminizi kontrolcünüz ile kullanmak istiyorsanız, yapmayın. En azından şimdilik.
Oyun gördüğüm ve tecrübe ettiğim kadarıyla ilk etapta klavye&fare için geliştirilmiş ve klavye fare ile çok rahat oynanabiliyor. Ana menüde eğer kontrolcünüzü kullanıp arkanıza yaslanarak ayar yapmak istiyorsanız biraz ter dökebilirsiniz. Yön tuşları ile menüler arasında gezemiyorsunuz, sağ analogu fare olarak kullanmanız gerekiyor.
Görsellik ve atmosfer bağımsız oyun gibi hissettirmiyor
Animasyonlar ne kadar çiğ ve animasyon geçişleri ne kadar zayıf da olsa Spacebourne güzel görünüyor. Unreal Engine 4 ile geliştirilen oyunda gerek uzay istasyonlarında geçirdiğiniz zamanda, gerekse uzayda düşmanlarla çarpışırken ya da sadece madencilik yaparken gördüğünüz şeyler size bağımsız bir oyunda olduğunuzu unutturuyor. Grafik kalitesi olarak Spacebourne tam puan almasa da, yaklaşır. Ayrıca görselliğe nazaran performansa dönüp baktığımızda erken erişimdeki durumuna göre çok çok daha iyi olmuş diyebiliriz. Erken erişimde 25-35FPS arası oynadığım oyunu şimdi 60FPS civarlarında oynayabiliyorum. Sistemim ise o gün kullandığım sistem ile aynı.
Dövüş mekanikleri ve RYO öğeleri gayet başarılı işlenmiş
Uzay mekiğiniz ile üç farklı düşman türüne karşı gerçekleştirdiğiniz savaşlar çok keyifli. Hatta öyle ki bu alanın başarısı Spacebourne’un diğer büyük uzay oyunlarıyla forumlarda karşılaştırılmasına kadar ilerlemiş durumda. İt dalaşı dediğimiz uzay mekikleriyle kapışma mekanikleri çok eğlenceli, ne kadar zor olursa olsun ya da uzarsa uzasın hiçbir zaman ham hissettirmiyor. Sizi her zaman bir şeyler yapmaya ve bir şeyleri takip etmeye sürüklüyor. Kalkanınız sağlam mı? Enerjiniz var mı? Füze fırlatmaya uygun musunuz? Düşmana kilitlendiniz mi? Arkanıza bir düşman geçti mi? Hep bu sorular eşliğinde ve seçtiğiniz müzikle savaşıyorsunuz.
Karakter ve gemi için uygulayacağınız geliştirmeler de önemli. Karakterinizin bir seviye sistemi var ve her seviyede yeni puanlar kazanıp bunu yetenek ağacınızı ilerletmek için kullanabiliyorsunuz. Ayrıca her seviye atladığınızda geminiz için daha güçlü yeni ekipmanların kilidi açılmış oluyor. Bu ekipmanları dilerseniz Bazaar’lardan -burayı incelemenin devamında açıklayacağım- dilerseniz de öldürdüğünüz düşmanlardan edinebiliyorsunuz. Yine bir tavsiye vereyim, asla geminize en iyi donanımları takmadan ve seviyenizin yettiğini teyit etmeden bir göreve başlamayın, zira sonu hüsran ile bitebiliyor. Denendi ve onaylandı.
Ayrıca Spacebourne’da oyunun hikayesinde yer alan üç galaktik ulus var ve bu uluslardan varlıklarla olan ilişkiniz diplomasi kısmında görüntülenebiliyor. Bu varlıklarla olan ilişkileriniz size yol, su ve elektrik olarak geri dönebiliyor. Bana yine Mount and Blade‘i çağrıştıran bu sistem oyuna farklı bir lezzet katmış diyebilirim. Yine M&B örneği vererek açıklayayım. Ticari ürünlerin fiyatlarını da takip edip, ticaret yaparak oyun içinde para kazanabiliyoruz. Bunlar yeniden oynanabilirliği artıran keyifli şeyler.
Lokalizasyonda hala büyük eksiklikler var
Oyunun Steam mağaza sayfasında Türkçe dil desteği ibaresini görmeseydim buraya değinmeyecektim. Ancak oyunun Türkçe lokalizasyonu olması gerekenin yarısı kadar Türkçe diyebiliriz. Yarı Türkçe, yarı İngilizce bir oyun oynamak için ayarlara girip dil kısmından “Türkçe” olarak seçebilirsiniz. Evet, yine de bir şeylerin Türkçe olduğunu görmek, hele ki böyle bir rol yapma oyununda çok güzel.
Ancak ve ancak! Lokalizasyon öncelikleriniz arasında değil, çok fazla bug ve geri bildirimle uğraştığınızı biliyorum fakat buna da yakın zamanda bir el atılması gerekiyor. Görevlerde kafa karışıklığına sebep oluyor ve Steam üzerinden Türkçe dil desteğini görüp alan oyuncular için aldatıcı sayılabilir. Ben bunun yakın zamanda sürekli gelmekte olan güncellemelerden biriyle düzeltileceğine eminim.
Kısaca Spacebourne’u özetlemek gerekirse, sistem düşmanı olmayan bağımsız ve eğlenceli bir oyun. Hikaye anlatımından ziyade oynanış mekanikleriyle ön plana çıkıyor, görsel kalite ise tatmin edici. Ayrıca oynanış, üst düzey. Uzay istasyonlarında animasyonların çiğ olması biraz rahatsız etse de gemiye bindiğinizde gerçek atmosferi yakalıyorsunuz. Özellikle bir yerden başka bir noktaya kendinizi warp ederken giren sinematik sekans gerçekten lezzetli. Her şeyiyle emek kokan bir oyun ancak sabırsız oyuncular için biraz daha beklemelerini tavsiye ederim.