Spec Ops: The Line
Zombie Studios ile 1998’de başlayan Spec Ops serisi, inişli çıkışlı bir seri oldu. Spec Ops, dokuzuncu oyunu The Line ile devam edecek. Bu sefer yapımcı koltuğunda Yager Development bulunuyor. Dağıtımcılığı ise 2K Games üstlenmiş durumda. Genel olarak yapımcılar yeni oyundan umutlu bir şekilde bahsediyor. Bahsedilen bazı özellikler fena durmuyor, ama biraz soğukluk var gibi. Çok lafı uzatmayayım ve The Line’ın bize neler sunabileceğinden kısaca söz edeyim.
Post apokaliptik Dubai
Martin Walker adındaki bir karakteri canlandırdığımız oyunda, amacımız adamlarıyla kaybolan Albay John Conrad’ı, Dubai’den canlı olarak geri getirmek. Ancak bu o kadar da kolay değil, çünkü Dubai artık normal bir şehirden çıkmış, kum fırtınaları ile harabe haline dönmüş durumda. Bir sürü de düşman var. TPS kamera açısını kullanan Spec Ops: The Line, takım tabanlı olacak. Klasik olarak yanımızdaki adamlarımıza belirli emirler verebileceğiz. Bunları da harfiyen uygulayacaklar ve böylece belirli eylemleri gerçekleştirmiş olacağız.
Oyunun diğer özelliklerinden biri, oynanış sırasında değişen dinamik arazi şartları olacak. Yapım Dubai’deki kum fırtınalarına odaklanacak. Fırtınaların nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı ön görülmüyor, ancak şu var ki kum fırtınaları görüş açımızı etkileyecek, dönüş yolunu kapatacak veya kaçmamız için bize avantaj sağlayacak. The Line’ın en büyük özelliklerinden biri de farklı kararlar alabilmemiz olacak. Gerçekte yaşanan bir çatışmada bir insanın düşeceği zor durumlardan geçeceğiz.
Düşmanla kapışırken, arada kalmış sivil bir insan olabilecek. Bu insanı kurtarıp, kurtarmamak elimizde olacak. İnsani davranıp, onu çatışma ortamından uzaklaştırabilecek ve tam tersi biçimde kaderine razı olup, kör kurşunların ona saplanmasını izleyeceğiz. Bu gibi durumlarda Martin Walker, ne kadar eğitimli bir asker olursa olsun, insani duygularıyla etkilenecek.
Çevre bizler için önemli
Çatışmaların ise dengeli ve gerçekçi olacağı belirtiliyor. Tek başımıza kahramanlık yapamayacağız. Taktiksel ve planlı olarak ilerlememiz gerekecek. Bunları yaparken bazı çevresel faktörlerden de yararlanacağız. Zayıf metal levhaların arkasına saklanmış olan düşmanlara ateş ettiğimizde, mermiler korumayı delip geçecek ve rakibimiz ölecek, yaralanacak. Klasik olarak söylenen bir durum, yapay zekanın iyi olacağı ve çoğu noktaya dikkat edeceği üzerine. Artık bu konuda o kadar çok yapımcı sözü duydum ki, The Line çıktığında nasılmış göreceğim ve göreceğiz. Oyunun grafikleri ise pek çok projede gördüğümüz Unreal Engine 3’e teslim edilmiş. Artık eskimeye başlayan motorla yapılan görsellik, atmosferi ve tasarımı bizlere sunacak duruyor.
Campaign dışında bir de Multiplayer’dan söz ediliyor. Yalnız çoklu oyuncu modunda tam olarak nelerin alacağı ise belli değil. Takım tabanlı bir oyundan günümüzde artık standart hale gelen, Co-op’un yer alacağını az çok söyleyebiliriz. Bunlar dışında farklı modların da olacağı gene söylenenler arasında geziniyor. Spec Ops: The Line, PC, X360 ve PS3 platformlarında piyasaya sürülecek. İlk olarak Spike Video Game Awards’ta 2009’da açıklanan oyunun çıkış tarihi ise 2012 olarak gözüküyor.