Oyun İncelemeleri

Special Forces: Nemesis Strike

Nedir şu oyunlardaki özel tim üyelerinin çektikleri? Dünyanın dört bir
yanında cereyan eden, birbirinden zorlu ve tehlikeli operasyonlara katılır,
hayatlarını hiçe sayarlar. Üstelik yaptıkları herşey aynı. Bir elebaşını etkisiz
hale getirmek, tehlikeli bir girişime başlamak üzere olan terörist grubunu
durdumak, bombaları imha etmek ya da önemli bir kişiyi korumak gibi. Bu sanal
kahramanları bir araya toplayıp, “hayat nasıl gidiyor?” diye sorma imkanımız
olsaydı, hiçbirinden olumlu bir yanıt alamazdık muhtemelen. Special Forces:
Nemesis Strike’da da başrolde iki adamımız var, takdir edersiniz ki işleri yine
başlarından aşkın.

Ya saldır, ya gizlen

Nemesis Strike, bizi yukarıda bahsettiğimiz türden zorlu görevler ile haşır
neşir ediyor. Alışılagelmiş yok etme, etkisiz hale getirme, koruma ve gizlilik
öğeli görevler aynen burada da karşımıza çıkıyor. Kontrol etmekte olduğumuz iki
karakter var, her görevde bunlardan birisini yönetiyoruz. Bunlardan ilki Raptor.
Kendisi asi çocuk modunda ve düşmanlara genelde “Saldım çayıra” diyerekten,
bulduğu silahla dalmayı tercih ediyor. Buna paralel olarak, ağır silahlar ve
bombalar taşıyor. Aksiyonun doruk noktasına tırmandığı bölümler, genelde
Raptor’u kontrol ettiğimiz bölümler oluyor. Diğer karakterimiz ise Owl. Kendisi
daha bir teçhizatlı ve karizmatik takılıyor. Görevlerde gizliliği ön planda
tutuyor ve buna uygun davranıyor. Birbirinden farklı görüş mod’ları var, ayrıca
kamuflaj özelliği sayesinde kendisini daha da gizli tutabiliyor. Kullandığı
silahlarda da genelde susturucu var. Onun bulunduğu bölümlerde, sessiz ve
derinden hareket etmek, çoğu zaman hayatınızı kurtarabiliyor.

Görüldüğü gibi, iki karakter ve bu iki karakterin kullanabileceği birbirlerinden
farklı özellikleri bulunuyor. Oyuna girişte, maalesef bize tuş kombinasyonları
ile ilgili herhangi bir bilgi verilmiyor ve kontrolleri değiştiremiyoruz. İlk
iki bölüm, adamlarımızın hareketlerini, özelliklerini ve tuşları öğretmek için
hazırlanmış. Açıkçası tuşların yerleri pek sağlıklı sayılmaz, silah
değiştirebilmek için Del ve Insert tuşlarını kullanıyoruz. Adamımızın yönünü de
mouse ile belirliyoruz. W, A, S, D kombinasyonunu da ilerlemek için
kullandığımızı var sayarsak, ara sıra zorluk çekebiliyoruz. Neyse ki “alışmak”
diye bir kavram söz konusu.

Grafikler, aksiyon türüne yeni birşey katmıyor. Bildiğimiz 3 boyutlu ve yüksek
detaylardan uzak grafikler ile karşı karşıyayız. Yapımcılar, görsel efekt
konusunda uçmaktansa, gözü rahatsız etmeyen ve temiz görüntüler yaratmayı tercih
etmişler. Bu durumda, grafikler için vasat ama yeterli diyebiliriz.
Adamlarımızı, omuza yakın bir hizadan kontrol ediyoruz, düşmanlara mouse ile
doğrultmak üzere bir de hedef noktamız (crosshair) var. İstediğimiz zaman, F
tuşuna basarak birinci şahıs görünümüne geçebiliyoruz, ancak görüş açımızda bir
daralma oluyor. Keskin atışlar yapmamız gerektiği yerlerde bu özelliği
kullanmak, daha akıl karı. Hareketli olduğumuz, ya da can havliyle saklandığımız
yerlerden çıkıp ateş etme durumlarında, isabet seviyemizde düşme oluyor. Bu
yüzden, %100 isabet sağlayabilmek için ya durmuş olmamız, ya da 1. şahıs
görünümünden etkili bir atış yapmamız gerekiyor.

Herşey bildiğimiz gibi

Raptor ile bölüme başladığımız zaman, aksiyon oyunlarından aşina olduğumuz
neredeyse tüm silahlar elimizde oluyor. Makinalı çeşitlerinden tutun ve,
birbirinden roketatarlar ve pompalı tüfeğimiz de yanımızda. El ve sis
bombalarımız da emrimize amade. Bölüm içlerinde, cephane sıkıntısı çekeceğinizi
zannetmiyorum, zorlu kapışmalarından bulunduğu yerlerden sonra, biraz
ilerleyince cephane kutuları ile karşılaşıyoruz.Bize yetecek miktarda sağlık paketlerini de çeşitli bölgelere serpiştirmişler.
En önemli unsurlardan birisi, sağlık göstergemizin altındaki Battery kısmı.
Burası, aynı zamanda zırhımızı temsil ediyor. Sağlıktan önce, vuruldukça bu
kısım azalmaya başlıyor. Bölüm içlerinde, çeşitli şarj noktaları var ve buralara
gelince, Battery’yi tekrar şarj edebiliyoruz. Owl için bu kısım çok daha önemli,
çünkü görüş mod’larını kullandıkça da burası yavaş yavaş azalıyor. Vuruldukça da
azaldığını varsayarsak, Owl’un şarj ünitelerine daha çok ihtiyacı var. Görüş
mod’ları arasında, karanlık yerlerde aydınlatma yapan Amplified Mode, yine
karanlık yerlerde düşmanları daha etkin biçimde gösteren Thermal Mode ve metal
objelerin ve kapıların arkasını görebileceğimiz Sonar Mode bulunuyor. Owl’un
diğer bir özelliği de, kamuflaj modu. Bu moddayken, Owl görünmez hale geliyor,
hareket etmediği ya da çok yavaş ilerlediği yerlerde düşmanlar tarafından fark
edilemiyor.

Bölüm içlerinde, gitmemiz gereken yerler ile ilgili bilgiler, sol alttaki
radarımızda gözüküyor. Kırmızı ile işaretli kısımlar, görevimizin bulunduğu yeri
gösteriyor, mavi noktalar ise, şarj ünitelerinin bulunduğu yerler. Bölüm
sonlarında, madalyalar kazanıyoruz ve buna göre adamımızın bazı özelliklerinde
gelişmeler oluyor. Sağlık ve batarya çubukları daha genişleyebiliyor, ya da
üzerimizde taşıyabileceğimiz cephane miktarı daha da artabiliyor.

Nemesis Strike’ın güzel özelliklerinden birisi, çevrede bulacağımız turret’leri
ve araçları kullanabilmemiz. Yeri geldiği zaman bir kar botu, ya da hovercraft
kullanabiliyor, onların atış güçlerinden yararlanabiliyoruz. Ancak, araç
kontrolleri oldukça problemli, sizi bayağı uğraştırıyor ve bu zaman zarfında çok
hasar almanıza neden oluyor. En ilgimi çeken kısımlardan birisi, bir bölümün
sadece gökyüzünden yere doğru iniş yapma ile ilgili olmasıydı. Havadan atlayıp,
belirli bir zaman zarfı içerisinde yere konmaya çalışıyoruz. Bu sırada, havada
düşmanlar tarafından rahatsız ediliyor ve onlar ile kapışıyoruz. Böyle değişik
fikirlerin olması gayet hoş tabii.

Köşe başı maceraları

Yapay zeka pek birşey vaadetmiyor. Düşmanlar belki objelerin arkasına gizlenerek
ateş ediyorlar ancak bunu pek bilinçli olarak yapmıyorlar. Öyle programlanmışlar
ve bunu sürekli aynı biçimde yapıyorlar. Yanlarına bir el bombası attığınız
zaman, bunun farkında olmuyorlar ve saklandıkları yerlerde havaya uçuyorlar.
Yapmayı en çok sevdikleri şeylerden birisi de köşe ve kapı çıkışlarına
saklanmak. İlk başınıza geldiğinde bunu öğrenmiş oluyorsunuz, daha sonra da her
kapı çıkışı ve köşe başında adamları teker teker avlıyorsunuz. Düşmanları yok
etme konusunda pek bir sıkıntı çekeceğinizi zannetmiyorum. Oyunu istediğimiz
zaman save edemiyoruz, bölümün belirli bir noktasına geldiğimizde ya da bize
verilen görevlerden birisini tamamlandığımızda otomatik olarak save ediliyor.
Ayrıca, istediğimiz bölümleri, daha sonra istersek tekrar oynama şansına da
sahibiz.

Türe anormal değişiklikler katmasa da, şahsen bem Special Forces: Nemesis
Strike’ı oynarken sıkılmadım. Birşeylerle uğraşmak ve bol adam öldürmek zevkli
oldu. Ancak bu tür, zorlu görevlere atılıp başarı sağlamaya çalıştığımız oyunlar
içerisinde, yeni çıkan SWAT 4 sivrilmiş durumda. Bunu da belirtmekte fayda var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu