Splinter Cell: Conviction
Aksiyon ve gizliliğin birleşiminden doğan en başarılı yapımlar arasında
gösterilen Splinter Cell serisi, yıllardır oyuncuların göz bebeği olmayı
başarmıştır. Akıllıca hamlelerle düşmanlarımıza yaklaşmamızı öğütleyen oynanışı
ve tabii ki karizmatik başkahramanı Sam Fisher ile satış rekorlarını kıran bir
yapım olduğunu hepimiz biliyoruz. Gelişen teknoloji ve değişen oyun türlerine
ayak uydurmaya çalışan Splinter Cell, en yeni bölümü Conviction ile standart
haline gelmiş oynanış kalıbını da baştan aşağı değiştiriyor.
Piyasaya sürülmesine kısa bir süre kala Xbox 360 için yayınlanan demosu ile ilk
somut tespitlere ulaşabildiğimiz Conviction’ın bizleri çok şaşırttığını
söyleyebilirim. Bu şaşırma eylemini hem olumlu hem de olumsuz anlamda
kullanıyorum, çünkü yapımcılar alıştığımız oynanış standardını değiştirirken
görmeyi hiç ummadığımız özellikleri de ekrana sunmuş.
Sam Fisher gerçeklerin peşinde…
Bugüne kadar hep devlet için kelle avcılığı yapan Sam Fisher, bu kez resmi
kimliğini bir kenara bırakıyor. Şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybeden
kızının ölümünü ve olayın perde arkasındaki gizemi araştırıyor. Sokaklarda sivil
dolaşmanın ve binalara izinsiz girmenin zevkini yaşayan kahramanımız,
alıştığımız oyun şeklinin dışında yeniliklerle karşılıyor bizleri. Demo
içeriside maalesef çok kısa oyun süresi sunan yapımcılar, tadı damağımızda
kalsın istemiş anlaşılan.
Sam Fisher artık rakiplerine karşı çok daha acımasız
Daha kontrolleri elimize alır almaz, sorgu sahnesi ile karşılaşınca heyecan
seviyemiz de tavan yapıyor. Daha önce hiçbir oyunda görmediğimiz ve Heroes
dizisi ile tanıştığımız, yazıların ekran içindeki objelere yedirilmesi sistemi
Splinter Cell’e çok yakışmış. Tuvaletteki sorgu sahnesinde yazılar, etraftaki
objeler üzerinden göz kırparken güzel bir görüntü oluşturuyor. Arabirimi meşgul
etmeden, nereye gitmemiz gerektiğini, ne yapmamız gerektiğini söyleyen bu bilgi
notları, harita içerisindeki cisimlere yedirilerek, sanki haritanın bir
parçasıymış gibi duruyor. İşimizi kolaylaştırdıkları kesin, ama bunu kullanıcı
dostu özellik olarak görebiliriz.Sorgu esnasında öğrendiğimiz bilgilere dair görüntüler de, sanki bir projektör
vasıtasıyla yansıtılıyormuş gibi yine duvarların üzerinde karşımıza çıkıyor. Sam
Fisher, sorgu sahnesinde çok sert bir üslupla karşısındaki adamı duvardan duvara
vuruyor. Biz de kontrol kolunu kullanarak adama nerede işkence edeceğimizi
seçiyoruz. İster rakibin kafasını pisuvara geçiriyorsunuz, ister lavaboya. Sorgu
sahnesinden anlıyoruz ki, bu tarz etkileşimleri tam sürümde de sık sık
yapacağız. Bana ‘The Punisher’ı anımsatan bu sorgu sahnesi bittiğinde ise gerçek
oyunumuz başlıyor…
Yeni hamleler, yeni taktikler
Kısa bir açıklama videosu ile başlayan demo, yenilenen hareketleri gösterirken
yapacağımız hamleleri kafamızda oluşturmamıza imkan tanıyor. Bir kere maceranın
en önemli unsuru olan saklanma sistemi, siperlerin ardında durmaya ağırlık
vermek üzere değiştirilmiş. Karşılaştığımız bölümün her noktasında arkasına
gizlenebileceğimiz bir siper mutlaka bulunduğundan sıklıkla kullanıyoruz.
Tahminimce tam sürümde de bu siper noktalarından bolca bulabileceğiz. Siperler
kimi zaman bir beton blok, kimi zaman ise tahta koliden oluşuyor. Ardına
saklandığımız siperlerde dururken yapabileceğimiz seçenekler de arabirim
tarafından bizlere sunuluyor. Başka bir sipere geçmemizi sağlayan hamlemiz ile
göz açıp kapayıncaya kadar diğer sipere ulaşıyor ve bu sırada kimse tarafından
fark edilmiyoruz. Siperlerin ardında dururken düşmanlar tarafından asla
görülmüyor, dilediğimiz süre orada beklememiz işimizi kolaylaştırıyor.
Siperlerin ardında dururken yeni eklenen hareket sistemini de deneme imkanına
kavuşuyoruz. “Mark and Execute” ismi verilen yeni teknik sayesinde birden fazla
rakibi tek hamle ile yere sermemiz mümkün. Bunu uygulamak için öncelikle bir
düşmanı kimseye fark edilmeden çıplak elle etkisiz hale getirmemiz gerekiyor.
Eğer bunu başarabilirsek, sağ alt köşede “Execute” simgesi beliriyor. Böylece
omuz tuşu ile belirlediğimiz üç kişiyi, tek tuşla ortadan kaldırabiliyoruz. Bu
teknik sayesinde üç kişiyi aynı anda yok etmek için zamanlamanın önemi büyük.
Hareket halindeki düşmanlarının hepsinin belli bir mesafe içerisinde olduğu anda
“Execute” tuşuna basmanız gerekli, aksi halde yakalanabiliyoruz.
Neredesin sen?
Hazır yakalanmaktan bahsetmişken seriye yeni eklenen özellik olan “son
görüldüğün nokta” sistemini anlatmam gerekli. Malum bu tip gizlilik temalı
oyunların klasiği olan, nerede görülürseniz düşmanların hemen oraya toplanması
söz konusudur. Conviction’da ise bu sistem iyice abartılmış. Şöyle ki, düşmanlar
bizi gördüğü anda bulunduğumuz noktada hayali bir Sam Fisher modeli oluşuyor ve
düşmanlar bu hayali noktayı araştırmaya geliyor. Haliyle biz de hemen konumumuzu
değiştiriyoruz. Yan taraftan düşmanları izlerken bizim hayali modelimizin olduğu
noktaya temkinli adımlarla yaklaştıklarını ve orada olmadığımızı anladıkları
anda ise eski yerlerine geri döndüklerini görüyoruz.Mantık olarak güzel bir gelişme, ama oyunu fazlasıyla kolaylaştırdığı da kesin.
Düşmanlarımızın ne yazık ki zeka yoksunu olmasından istifade ederek kolayca
gitmemiz gereken yere ulaşabiliyoruz. Rakiplerimiz, bizi en son gördükleri yere
odaklanarak aramaya koyuldukları için başarılı olması düşünülen bu sistemin
deyim yerindeyse çuvalladığını söyleyebiliriz. Şöyle bir örnek vereyim; demonun
ortalarında iki çıkışı olan küçük bir tünel var. Bu tünelin bir ucundan ateş
edip, dikkati oraya topladıktan sonra diğer ucuna geçip düşmanları
indirebiliyorsunuz. Tünelin iki çıkışı arasında mekik dokuyarak, bizden başka
kimsenin sağ kalmamasını sağlamak son derece kolay. Aslında bu bölümde
yukarıdaki boruyu kullanıp gizlice içeri sızmak gerekiyor, ama düşmanları bu
kadar kolayca öldürmek mümkünken kim uzun yolu kullanmak istesin ki?
Zeka mı, hangi zeka?
Üzülerek söylüyorum ki, düşmanların yapay zeka seviyesi çok düşük. Öyle ki
sürekli aynı taktiği kullanarak ve hiç saklanmadan bölümü bitirmeniz işten bile
değil. Saklanma yoluna gideseniz, işler daha da kolaylaşıyor. Bunun en büyük
sebebi de yeni eklenen, “son görüldüğün nokta” sistemi işimizi çok fazla
rahatlatıyor olması. En yüksek zorluk seviyesini bile açsak, rakipler tek
noktaya odaklandığı için arkalarından rahatlıkla geçiyorsunuz. Hele bir de
arkadan yaklaşıp çıplak elle etkisiz hale geitirirseniz deymeyin keyfinize.
Otomatik öldürme tekniği ile üç kişiyi daha haklayabiliyorsunuz. Aklını kullanan
bir oyuncunun Conviction’ın hiçbir anında zorlanması mümkün değil.
Harita yapısının güzel olduğu söylenebilir. Demoda çok az bir alanı görme
imkanına kavuştuk, ama bu küçük haritada dahi altenatif pek çok yol
kullanılabiliyordu. Bu da demek oluyor ki, büyük haritalarda sayısız strateji
üretebiliriz. Hitman’den alıştığımız, düşmanı kaza süsü vererek öldürme
sisteminin bir benzeri burada da karşımıza çıkıyor. Tavana asılı cisimleri,
bağlı bulundukları ipe ateş ederek yere düşürebiliyor, suya sabun dokunmadan
birden fazla düşmanı alt edebiliyoruz.
Grafikler açısından değerlendirirsek Conviction’dan çok etkilendik diyemeyiz.
Animasyonlar güzel ve özellikle Sam’in siper değiştirmesi esnasında ekrana
etkileyici hareketler yansıyor, ancak oyunun tamamını değerlendirecek olursak
grafiklerin çok da etkileyici olmadığını söyleyebiliriz. Belki PC sürümünde daha
detaylı dokularla karşılaşabiliriz.
Demoyu tek kelime ile değerlendirmem gerekirse umduğumu bulamadığımı söylemem
gerek. Yenilenen aksiyon kuralları ve oyun tarzının değişmesi serinin
hayranlarını üzebilir. Şurası bir gerçek ki tam sürüm piyasaya sürüldüğünde
kaliteli ve sürükleyici bir senaryo ile karşılaşacağız ve bu da Conviction’ın
başarılı bir yapım olmasını sağlayacak. Demo ile görme imkanı bulduğumuz, yeni
eklenen özellikler oynanışı kolaylaştırmaktan öteye götürmediği seriden
uzaklaşmasına neden olduğu gayet açık. Yine de tam sürümden hâlâ umutluyum.