Star Trek
Uzay, son sınır. Bunlar yıldız gemisi Atılgan’ın seyahatleridir. Beş yıllık görevi: yeni tuhaf dünyaları keşfetmek, yeni hayat ve yeni uygarlıklar aramak, daha önce hiçbir insanın gitmediği yerlere cesurca gitmektir.
Star Trek ya da bizde bilinen adıyla, Uzay Yolu görsel medyadan edebiyata kadar dünyanın en büyük bilimkurgu eserlerini içeren koca bir evren. İnsanoğlunun ulaşabileceği en parlak geleceği gösteren Uzay Yolu evreni, 1966 yılında dizi olarak yayın hayatına başladığı zaman kimse bu denli büyük bir serinin başladığını tahmin edemezdi. Dizinin ilk sezonu ilgisizlik yüzünden iptal tehlikesi yaşamaya başlamış, az sayıdaki hayran örgütlenerek Star Trek’in kurtuluş için NBC’ye baskıda bulunmuştu. Kaptan James T. Kirk ve can dostu Bay Spock’un başını çektiği maceralarda Atılgan (Enterprise) ekibi yeni uygarlıklar keşfederken mutlaka başlarını derde sokarlardı. Evrenin genişlemesi, diziyle birlikte romanların satışa sunulmasıyla oldu. Bilimkurgu hayranları Uzay Yolu’na alışırken dizi defalarca iptal tehlikesi yaşadı ve sonunda ekranlara veda etti. Bu süre içerisinde Star Wars’un yarattığı büyük başarı yapımcıları alternatif filmler bulmaya yöneltiyordu. 1979 yılında Uzay Yolu beyaz perdeye taşındı. Vasatın üstü olan film belirli oranda bir başarı kazandı. Uzay Yolu’nun tekrar dirilişi ikinci film Wrath of Khan ile olacaktı.
Dizinin bir bölümünde yer alan süper insan Khan Noonien Singh (bu isme dikkat boşuna yazmıyorum) ile Kaptan Kirk’ün müthiş diyaloglar ve görsellik üzere olan intikam savaşı üzerine kurulu olan film o kadar başarılı oldu ki, 10 tane klasik ve yeni jenerasyon filmiyle seri devam etti. Star Trek ismi artık, oyuncaktan kıyafetlere kadar her yerde görülüyordu. Trekkie kavramı oluşurken, hayranlar James T. Kirk’ün gelecekteki doğum yerine karakterin heykelin bile diktiler. Federasyon kaptanları Kaptan Kirk, Kaptan Picard, Kaptan Riker gibi karakterler insanlara ilham kaynağı olurken, Klingon’lar, Borg’lar en korkunç rüyalar için bilinç altı materyalleri oluşturuyordu. Günümüzde, Star Trek’ten esinlenip uzayla uğraşan ve Mars görevinde yer almak için başvuran sayısız insan var. Peki, Star Trek oyunu öncesi niye bu özgeçmişten bahsettim? Cevap basit, ne yazık ki oyun ismine yakışacak bir yapıya sahip değil. Dizi ve filmlerden bahsetmesem Star Trek’in şanına uygun hiçbir şey yazamayacaktım.
Uzay Yolu oyunları tarihi, Star Wars kadar geniş kitlelere ulaşmadı. Sadece fanlara yönelik ürünler piyasaya sürüldüğü için hiçbir zaman seriyi bilmeyenlerin bile peşinden koşacağı oyunlar üretilmedi. 2009 yılında J.J Abrahams imzalı Star Trek filmi, seriyi tekrar başlatarak alternatif evren oluşturdu. Filmi izlemeyenler için alternatif evrenin detaylarını pek vermeyeceğim ama 50 yıllık hikâye birikimi bir anda değişti. Yeni evrende Kaptan Kirk daha pervasız, Spock daha insani ve Atılgan dizideki dönemlerin çok ötesinde bir teknolojiye sahip. Uzay Yolu oyunlarının yokluğunda (Star Trek Online’ı saymazsak) bu ünlü seriye verdiği göndermelerle büyük kitlelere ulaşan bilimkurgu yapımları piyasaya sürüldü. Mass Effect bunlardan bir tanesi. 2011 yılında video ile tanıtılan Star Trek oyunu, Mass Effect’e olan benzerliğiyle dikkat çekti.
Uzun bir yapım sürecinin ardından Star Trek Into Darkness filmi için, promosyon çalışması olarak piyasaya sürüldü. Zaten hikâyede temel olarak ilk iki film arasında olanlar hakkında oyunculara bilgi vermeye çalışıyor. Hikâye işlenişi iyi olsa da başarısız kontroller oyunu öldürüyor. Ana karakterler Kaptan Kirk ve Bay.Spock , Dr.MCcoy gibi karakterlerin yüz benzerliği başarılı bir çalışma ortaya koymuş. Geri kalan kısımlarsa sanki 2 yıldır sadece yüz modellemişler gibi bir izlenim veriyor. Chris Pine ve Zachary Quinto, kendi karakterlerini seslendirmişler ancak pek isteklice bu işi yapmadıkları ortada. İki karakter olarak başladığınız oyunda, yeni yaşam formları ya da eşyaları tarayarak tecrübe puanlarınızı artırıyorsunuz. Karakterinizi yavaş yavaş geliştiriyorsunuz ama gerçekten yavaş buradaki altın kelime oluyor. Benzer oyunlara kıyasla çok az tecrübe puanı aldığınız için işlevsel özelliklere ulaşana kadar canınız sıkılıyor.
Siper al ateş et tarzındaki oyun ne yazık ki, bu hissi veremiyor. Çoğu zaman siperlere yanlış açıdan ulaşan karakterinizi kontrol etmeye çalışırken ölüyorsunuz. Ortağınız (benimki Spock) size gelmeye çalışırken genelde vuruluyor ve checkpoint’e dönerek 15-20 dakikalık sıkıcı bir savaşa tekrar giriyorsunuz. Kötü grafikler ve oynanışa özensiz bir yapay zekâ da eklenmiş. Düşmanlar zaten evrimin en zayıf halkası gibi davranıyorlar. Bu tarz oyunlarda hiçbir zaman düşman yapay zekâsı tarihe geçmedi ama en azından ortağımız bir zeki davranışlar gösterseydi diye düşünüyorum. Sonuçta buradaki karakterler Kaptan Kirk ve Spock en azından filme yakın bir atmosferle klasik bir herkesi öldür yapımı bile aylarca fanatikleri oyalayabilirdi. Son olarak, co-op modu dar ve tekrar oynamaya elverişsiz haritalar yüzünden asla kullanılmayacak bir özellik olmuş. Star Trek Video Game ne yazık ki, özensiz yapısı ve hatalarıyla efsaneye yakışmayacak bir yapım. Konami’nin dağıtımcı olarak özür dileyip projeden çekilmesi (Six Days in Fallujah oyununda yaptığı gibi), şirket prestiji için daha uygun olurdu.