Oyun Ön İncelemeleri

StarCraft II: Wings of Liberty

Kerem “Venom” Pulat’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Geliyor, gümbür gümbür geliyor, fena geliyor. Kore’de ciddi ciddi “milli spor” ilan edilen StarCraft’ın devam oyunu geliyor. Tabi Blizzard’ın diğer bütün oyunlarında olduğu gibi seriyi takip eden oyuncular, oyunun çıkmasını beklerken şekilden şekile girer. Bilirsiniz; Blizzard bir oyunu duyurduğu zaman o heyecanla 3-4 sene beklemeniz gerekebiliyor. StarCraft II’de mutlu sona yaklaşıyoruz. Duyurulmasının üzerinden yeterince uzun bir zaman geçti ve geçtiğimiz günlerde de kapalı betası başladı. Biz o beta için seçilen şanslı oyunculardan değiliz. Ama…

Günlerden Cumartesi…

Bilgisayar başında oturmuş Death Knight’ımla Lord Marrowgar ile savaşırken arka taraftan sinir bozucu Messenger sesi geldi. Savaş bitti, ganimetler paylaşıldı ve dedim bir bakayım kim ne yazmış…

StarCraft II’de savaşlar hiç olmadığı kadar görkemli gözüküyor.
“SC2’yi bilgisayarıma yükledim =)” yazıyordu pencerede. Afalladım bir an… Yazan kişi ise Kerem “Venom” Pulat’tı. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de profesyonel oyunculuk adına önemli başarılara imza atan Kerem, bana StarCraft II’yi yüklediğini söylüyordu. Bir anda kan basıncım arttı, heyecan bastı. Bu oyunu en kısa zamanda görmeliydim…

Yalnız bir sorun vardı; indirilen sürümde yapılabilen tek şey, ellerinde beta key’leri ile oyuna girip çatır çatır savaşabilen oyuncuların replaylerini izlemekti. Peki bir oyun oynamadan nasıl incelenebilirdi ki? İşte bu noktada Kerem’in StarCraft tecrübesi, bizim StarCraft II Beta incelememizde yol göstericimiz olacak. Sonuçta StarCraft’ı senelerce oynamış olan ve WarCraft III oyununda Türkiye dereceleri yapabilen bir oyuncu, başarılı olduğu oyun ile ilgili replay izleyerek bile o oyunu çözebilir. Kerem’i hemen Merlin’in Kazanı ofisine davet ettik. O da sağolsun kırmadı bizi, misafirimiz oldu. Ama ofise gelirken yanında getirdiği harici sabit diski görünce nasıl mutlu olduğumu anlatamam.

Oyunu bilgisayarımıza yüklemek yerine, her Blizzard oyununda olduğu gibi “kopyala yapıştır” yapıyoruz. Kerem’in yaptığı bir iki ayarlamadan sonra oyunumuz “çıt” diye açılıyor. Ana menü açıldığı an yanımda olsaydınız, nasıl şuursuz bir şekilde sırıttığımı görebilirdiniz. Anamenüdeki birçok seçenek kapalı olduğundan mecbur bir replay seçip çift tıklıyoruz. Ve eğlence başlıyor…

Alışık olduğumuz taktikler

“Betada oyuncular genelde eski StarCraft taktiklerini uygulamaya çalışıyor” diye söze giriyor Kerem. Tabi ben de o arada işçilerin animasyonlarını, çevrenin detaylarını ve oyuncunun yaptıklarını takip ediyorum. Zerg işçisi minerallere gidiyor, parçalayıp geri getiriyor. Sağ alt tarafta StarCraft’tan ve WarCraft 3’ten alışık olduğumuz 3 boyutlu portrede ise Drone’un yüzüne ve sağına soluna saçılan mineralleri görebiliyoruz. Bu arada yeni bir işçi çıkıyor, waypoint verilmemiş. StarCraft’ta çalışmayan işçiler sessiz sessiz bekliyordu hatırlarsınız. StarCraft II’de ise haritanın hemen üst tarafında çalışmayan işçiler görünüyor. Basit bir şekilde işçi ikonunu tıklayarak boş işçiyi çalışmaya gönderebilirsiniz. Ayrıca waypointler artık sadece bayrak şeklinde değil; aynı zamanda waypoint belirlediğiniz binayı tıkladığınızda binadan bayrağa giden bir çizgi çıkıyor. Red Alert 2’de bile bulunan bu özellik, ne hikmetse hala WarCraft III’e getirilmedi.

Zerg’lerin üssü hiç bu kadar iğrenç olmamıştı(!)
Replayini izlediğimiz oyuncu oynuyor, biz de izliyoruz. Tabi o arada Kerem de boş durmayarak oyundan bahsetmeye devam ediyor. “Eskisi gibi macroya dayalı oyun” diyor. Strateji oyunlarını iyi bir derecede oynayabilenler bilir macronun ne olduğunu. Macro; haritaya yayılma, zamanlamalar, kullanılacak birimler gibi temel olayları içeriyor. Micro ise elinizde olan birimleri kombat esnasında kullanabilme yeteneğiniz oluyor. StarCraft II’de her ikisi de gerekli; ama birimlerin çok hızlı ölüyor olması, microyu adeta imkansız kılıyor.

Haritaya şöyle bir bakıyorum. Ana üslerin ikisinin de tek girişi var. Rakipler birbirine tek bir noktadan girebiliyor; ya da havadan saldırı yapıyor. Üslerin hemen yanlarında ikişer tane Vespene Geyser bulunuyor. Böylece sırf Vespene Geyser için expand (genişleme, kaynak toplamak için yeni üs kurma) almanıza gerek kalmıyor. Tabi bu arada expand almak da eskisi gibi kolay değil. Artık minerallerin olduğu yerlere girebilmek için yolu kapatan kayaları yıkmanız gerekiyor. WarCraft III’te de bulunan bu kayaların amacı, oyuncuya expand almadan önce biraz vakit kaybettirmek. Böylece expand almak bir nebze olsun zorlaşmış oluyor. Ayrıca mavi renkteki minerallere sarı renkteki Rich Mineral alternatifi gelmiş. Genelde haritaların daha tehlikeli (rakip üssüne daha yakın ya da girilmesi çok daha kolay olan) bölgelerinde bulunan bu mineraller, normal minerallere oranla %40 daha hızlı toplanıyor.

Detaylara önem verilmiş

Çevreye bakıyorum. Savaş, bir uzay platformu üzerinde gerçekleşiyor. Ama öyle basit bir platform değil. StarCraft’ta bile gayet güzel olan platform haritalarının StarCraft II’de resmen suyu çıkmış. Platformun arka tarafında diğer gezegenleri görebiliyorsunuz. Herşey harika görünüyor. Haritanın çeşitli yerlerinde dükkanlar, binalar ve daha fazlası bulunuyor. Binaların üzerinde ilginç ve hareketli reklamlar var. Arada bazıları Blizzard esprileri taşıyor. Tabi ki bütün haritalar binaya boğulmuş değil. Bazı haritalar da çiçekli böcekli (Zerg’ler değil), bol bol ağaçlı ve yemyeşil olarak tasarlanmış. Bu bahsettiğim haritalarda oynarken savaştığınızı unutup, çevreyi izlemeye dalmanız gayet olası. Hele hava bozup da harita şimşekler ve yağmurlara büründüyse… StarCraft II’de hava olayları da gerçekleşiyor. Yağmur, çamur, şimşek derken bir de kum fırtınaları da çıkabiliyor. Multiplay oynarken pek getirisi olmasa da görevleri yaparken bizi fena bir şekilde havaya sokacağı kesin.

Colossus’ların oyuna eklenmesi ile tüm taktikler altüst oluyor.
Replay devam ettikçe ortam biraz daha hareketleniyor. Yavaş yavaş rakipleri birbirlerini rahatsız etmeye başlıyorlar. Ben de aradan Zerg’in Roach birimini seçiyorum ve inceliyorum. Kerem hemen gereken bilgiyi veriyor: “StarCraft’ta hangi birimlerin nelere karşı daha etkili olduğu tam olarak yazmıyordu. Birimlerin birbirlerine karşı üstünlüğünü zamanla deneye deneye öğreniyordunuz. Fakat şimdi her birimin mekanik, biyolojik ve bina gibi özellikleri alt tarafta yazıyor. Birimlerin vuruşuna baktığınızda ise hangi birimin hangi ünite tipine bonus vurduğunu görebiliyorsunuz”. Biraz daha dikkatli incelediğimde vuruş – zırh bonusları tipinin WarCraft III’e değil de Age of Empires 2’ye benzediğini görüyorum. Bilirsiniz, WarCraft III’te belli başlı zırh ve vuruş tipleri vardı ve üstünlükler bu iki özellik üzerine kuruluydu. Fakat StarCraft II’de öyle değil. Bir birimi tıklayınca alt tarafta zırh türüyle ilgili bilgilere sahip olabiliyorsunuz. Birimin silahını gösteren ikonun üzerine fare imlecini götürdüğünüzde ise o birimin kaç vurduğunu, ne kadar hızlı vurduğunu ve hangi birimlere bonus vurduğunu öğrenebiliyorsunuz.
Başka bir replay açıyoruz. Bu seferki oyuncular Protoss ile Terran ırklarını seçmişler. Oyuncular kaynak toplayıp biraz “savaş kuru” yapıyorlar. Sonra Protoss, efsane Dark Templar birliğinden çıkarıyor. Dark Templar’ın iki ayrı görünümlü versiyonu var. Hatırlarsanız Blizzard mini bir anket yapmıştı, Dark Templar’ların hangi şeklinin kullanılmasının istendiğine dair. Bu Dark Templar’lardan birinin elinde çift taraflı bir orak bulunuyordu, diğeri ise StarCraft’taki eski haline benziyordu. Blizzard, StarCraft II’de her ikisini dekullanmış. Protoss, Dark Templar’lardan birini seçiyor ve rakip üsse doğrugönderiyor. Dark Templar görünmez olsa da oyuncunun dikkatli olması lazım. Çünkügörünmeyen birliklerin görünmesini sağlayan rakip bir ünite, haritada dolanıp duruyor. O arada Dark Templar, tek başına gezinen bir Marine ile karşılaşıyor. Arkadan sinsice yaklaşıp vurmaya başlıyor. Marine arkasını dönüp ateş etmeye başlayana kadar Dark Templar son vuruşu yapıyor ve… Marine ortadan ikiye ayrılıyor! “StarCraft II’de biyolojik birimler, kendisine hasar veren birimin hasar tipine göre ölüyorlar. Mesela Flamethrower tarafından saldırıya uğrayan Marine, yanarak ölüyor” diyor Kerem. Bu minik ayrıntının oyuna ne kadar büyük keyif kattığını anlatmak zor. Ciddi ciddi “anlatılmaz yaşanır” bir olay doğrusu…



Beta’da bulunan üç ırkın tech-tree’lerinin büyük halleri için yukarıdaki görüntülere tıklayın.

Zerg oyuncularının vazgeçilmezi Hydralisk’ler, StarCraft II’de biraz daha sönük kalmış. Oyuncular genelde havaya vuramayan Roach isimli üniteyi tercih ediyorlar. Kerem bununla ilgili “Oyundaki yeni ünitelerin çoğu, eski oyundaki ünitelerin yerlerini almış. Fakat yine de arada tamamen yeni üniteler de var. Roach da bunlardan birisi ve Zerg oyuncuları tarafından bir hayli sevilmiş görünüyor” diyor. Gerçekten de replaylerde Hydralisk çıkarmayan Zerg çok var ama Roach çıkarmayan bir Zerg ile henüz karşılaşmadım. Hele Roach’ların yerin altından görünmeden ilerleyebiliyor olması… Bunu gören bir oyuncu isyanı basıyor: “Roach IMBA!”. Gerçekten de Roach’ların bu özelliği biraz fazla abartı gibi geldi bana da. Bakalım Blizzard Roach ile ilgili herhangi bir değişikliğe gidecek mi… Ayrıca Zerg’lerin minik, ucuz, hızlı, kalabalık ve sinir bozucu Zergling’leri, yeni bir gelişim özelliği kazanmış. Baneling’e dönüştürdüğünüz Zergling’ler, birer intihar komandosu haline geliyor. Rakip üsse bunlardan birkaç tane sokabilirseniz, binalara oldukça sağlam hasar verebilirsiniz.Protoss’ların Gate’leri, Warp Gate’lere dönüşerek Protoss gezegeninden çağırdığınız birliklerin direk olarak istediğiniz Pylon’ın yanına ışınlanmasını sağlayabiliyor. Böylece Protoss’ların özellikle expand güvenliği daha da artmış oluyor. 2 Dark Templar’ı birşleştirdiğinizde ortaya çıkan Dark Archon artık yok. Birleşimden ortaya, iki High Templar birleşiminden ortaya çıkan normal Archon’lar çıkıyor. Zealot’ların teknolojiyi yüksek bir seviyeye taşındıktan sonra sürekli hızlı yürümesini sağlayan gelişme, yerini Charge özelliğine bırakmış. Artık Zealot’lar sürekli hızlı koşmuyorlar; bunun yerine karambole çok hızlı bir biçimde girmelerini sağlayan Charge var. Replaylerde bunun sık sık kullanıldığına bizzat şahit olduk.

Terran’ların daha çok birim çıkarabilmek için yapmak zorunda olduğu; aynı zamanda tek girişli haritalarda yolu kapatmak amaçlı kullandıkları Supply Depot’lar da özellik kazanmış. Oyuncuların büyük çoğunluğunun bu binalarla yollarını kapattıklarını farkeden Blizzard, bu binalara yere gömülme işlevi kazandırmış. Böylece oyuncular Supply Depot’ları tam anlamıyla “kapı gibi” kullanabilecekler. Command Center’a getirilen yeni bir özellik ile, süre ile kendi kendine dolan bir enerji sistemi yardımıyla, bu enerjiyi harcayarak kendinize minik yardımlar alabiliyorsunuz. Barracs’a yapılan Reactor eklentisi ise, tek Barracs binası ile aynı anda iki ünite birden basabilmenize olanak sağlıyor.


StarCraft II’nin detayları yakından bakılınca çok daha iyi belli oluyor.

Artık profesyonel bir oyuncunun o an tam olarak neler yaptığını görebilmek için YouTube’da veya ilgili oyun sitelerinde fellik fellik First Person VOD aramayacaksınız. Çünkü replaylerde, oyuncunun fare ile nereyi tıkladığı, kameranın nereyi hedef aldığı, kontrol gruplarının içerikleri ve çok daha fazlasını görebiliyorsunuz. Bunların yanında replayde kaçırdığınız bir hamleyi tekrar seyretmek için en baştan izlemenize gerek kalmıyor. Replayi geriye sardırabilme özelliği, profesyonel oyuncuların bazı hamlelerini öğrenmeye çalışanlar için büyük kolaylık sağlıyor. Tüm bunların yanında oldukça gelişmiş Tech Tree (teknoloji ağacı) arayüzü, Help menüsü içerisine konulmuş. Yeni başlayan oyuncular için çok güzel bir kaynak olacağa benziyor.

Kombatları izledikçe seviyorum oyunu; StarCraft II’yi oynayabileceğim günü beklerken, sabırsızlık bir derece daha artıyor. Blizzard yine yapacağını yapmış, patlatmış bombayı… Şu adamların kötü bir oyun yapacakları, doya doya giydirebileceğim bir oyunlarını bekliyorum; ama görünen o ki daha çok bekleyeceğim. Bizi kırmayıp, ofisimize gelip bize oyunu baştan sona, enine boyuna tanıtan Kerem “Venom” Pulat’a da ayrıca teşekkürlerimizi sunarız. Oyun piyasaya çıktığında sağlam bir rehber gerekiyor, değil mi Kerem? =)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu