Oyun Ön İncelemeleri

Still Life

Adventure oyunlarında dünyaca tanınan ve yeni nesil hedefleri en iyi biçimde ortaya koyan Fransız firması Microids, geçtiğimiz E3 fuarında duyurduğu son bombası Still Life ile 2005 yılının başlarında tekrar aklımızı başımızdan almaya hazırlanıyor. Firmanın Syberia serisi ve Post Mortem adlı oyunlarıyla belleklere kazınmış bir tarihi var. Her ne kadar bu oyunları dışında kendilerinden şimdiye kadar pek bir ses çıkmamış olsa da, yaptıkları sayılı oyun ile yoktan yere adventure oyuncularının gönlünde taht kurdular. Şimdi ise sırada hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediğimiz bir oyunla karşımızdalar. E biz de neyin nesiymiş bir araştıralım bakalım.

Bu oyun hakkında ne biliyorsunuz?

Oyunun daha yapımcı kadrosunu görür görmez Still Life’daki görselliğin bizi nasıl etkileyeceğine dair tahminlerde bulunmak mümkün. Post Mortem ve Syberia’dan tanıdığımız ya da tanımadığımız pek çok başarılı kişi yine Microids çatısı altında buluşarak Still Life’ı üretiyorlar. Tahmin edeceğiniz gibi Microids etiketini taşıyan bir oyunu yalın bir dilde ve bu şekilde çağırmak yanlış olur. Çünkü gördüğümüz grafikler, gerçeklikle at başı yarışacak cinstendi, öyle de kalacak. Nitekim firmanın geçmişinde yarattığı oyunları da hesaba katarsak Still Life’daki atmosferden memnun olmamamız eminim ki imkansız olacaktır.

Tabi grafiklerden öte bir adventure oyununu elle tutulur bir hale getiren en önemli “şey”; hak vereceksinizdir ki konusudur. Bu noktada oyun hakkında araştırma yaptığım sıralarda beni inanılmaz derecede mutlu eden ve sizde de bende yarattığından farklı bir etkiye neden olmayacağını sandığım bir bağlantı ile karşılaştım. Öncelikle McPherson soy adının size ne ifade ettiğini sormama izin verin. Çoğu adventure meraklısı bu ismin Post Mortem’deki baş kahramanımızın soy adı olduğunu söylediler bile. Evet, işte Still Life’da bu kez Gustav “Gus” McPherson’un torununu kontrol edeceğiz. Kendisi bir bayan ve adı Victoria McPherson. 

Olaylar Post Mortem’in 1900’lü yıllarından sıyrılıp günümüze intikal ediyor. Okulundan büyük bir başarı ile mezun olan Victoria, FBI’da kendine yer buluyor. İşlerini gayretlice devam ettirmekteyken ilk davasını bitirip ikincisi üzerinde bile çalışmaya başlıyor. Aldığı son dava, seri bir katile ait. Oyunun internet sitesinde “Bundan önce öldürdü, daha da öldürmeye devam edecek” şeklinde tanımlanan bu seri katilin davasında Victoria vakit kaybetmeden delil toplamaya koyuluyor. Yalnız zaman içerisinde tarih yeni yıla yaklaşıyor ve Vic, dinlenme maksadıyla babası Patrick McPherson’un Chicago’daki evine gidiyor. Burada tatilini sürdürmekteyken dedesi Gustav McPherson’a ait onun eski davalarından dosyaları inceliyor ve bunların arasında şu an sürdürmekte olduğu seri katil işiyle alakalı çok yakın ilişkiler kurmasıyla oyun start alıyor. Ki Post Mortem’in sonunu hatırlayacak olursak ölümsüzlük için uğraşanların sadece Orpheei Otel’i cinayetinin katili olmadığını anımsayacaksınız. Peki o davadan sonra Gustav’a ne olduğunu hiç merak etmiş miydiniz? Kendisi yeni atılımlar için Prag’a gitmiş ve orada da kendini başka bir cinayet davasının içinde bulmuştur. 

Bunlar da diğer yarısı…

Oyun sürekli flashback’ler ile birlikte Gus McPherson’un davayı araştırırkenki zamanına dönüyor ve burada elde edilenler ile birlikte davanın seyri daha da değişiyor. Yapımcıların 2005’in ilk çeyreğinde piyasaya sürmeyi planladıkları Still Life için ağırlığın Prag’daki bölümlerde yaşanacağını söylemekteler. Toplamda 18 bölümlük bir senaryoyu oyuna kazandırmayı amaçlayan Microids, aynı zamanda oyundaki ana karakterimize yardımcı olması açısından 24 kişilik tanık ve yardımcı oyuncu sayısını da sözlerine ekliyorlar. Klasik bir cinayet olayından daha fazlasını oyuncuya yaşatmak istediklerini belirten yapımcıların üzerinde durdukları bir diğer husus ise oynanabilirlik. Bilindiği gibi Post Mortem’de birinci görüş açısından yaşananlara tanıklık ediyorduk. Still Life’da ise çok tanıdık bir oyunun oynanabilirliği bize yardımcı olacak; o da Syberia. 2 boyutlu arka plana 3 boyutlu grafiklerin eklenerek programlamaya döküldüğünü beyan ediyorlar Still Life’ı kodlarken. Bunun ne anlama geldiğini merak edenlere Runaway örneğini göstermek isterim. Orada kullanılan teknik ile Still Life’daki konsept benzer olacak; ama, tek bir farkla: grafiklerin Runaway gibi çizgi film havası taşımayacak.

Bulmacalarda ise günümüzün bildik çeşitlerinden çok farklı türden bilmeceleri düşünmüyorlar. Sadece piksel avcılığı konusunda oyunculara çok daha kolaylık tanınacağı söylenen sözlerden. Oyunu gereksiz yere zorlaştırmayı ve konunun bu gereksiz olaylar yüzünden eriyip gitmesini istemeyen Microids yetkilileri bu olaya da yeni bir boyut katacaklar gibi görünüyor. O da şöyle ki; fare işaretçisi ile kullanabileceğimiz bir objenin yakınına geldiğimizde bu eşyayı hem görsel hem de işitsel olarak fark edebileceğiz ve ille de o eşyayı bulmak zorunda olmayacağız. Mesela masa üzerindeki bir cımbızı bulmak için masayı yokladığımız zaman Victoria bizi masanın üzerinde bir şey olabileceğine dair uyaracak ve tam olarak cımbızı seçmeyip yakınında dursak bile onu artık kullanmak üzere cebimize atabileceğiz. Bu yöntem belki bizi yine piksel avcılığından kurtarmayacak; ama, yine de pek çok kolaylığı beraberinde getireceği kesin.

Bulmacalar hakkında şu an için çok fazla bir şey söylemekten kaçınılıyor. Syberia serisindeki mekanik bulmacaların aksine bu oyundaki kahramanımızın da Post Mortem’deki gibi bir dedektif olduğunu hesaba katarsak karşılıklı konuşma ve çok basit zeka bulmacalarını göreceğiz gibi. Ayrıca Post Mortem’i hatırlayanlar farklı oyun sonlarını da hemen akıllarına getireceklerdir. Lakin yapımcıların özellikle üzerine basarak söyledikleri birkaç sözcükten biri olarak belirtilebilecek bir diğer nokta da; Post Mortem ile alakası hayli fazla olsa bile onun gibi alternatifi fazla oyun sonu senaryolarına Still Life’da karşılaşamayacak olmamız.

Dedektif dedektif olalı böyle macera görmedi.

Oyun hakkında çok fazla detaya sahip olunmadan bu kadar bilgiyi derlemek epey zor oldu. Şu an için yabancı kanallarda Still Life gelecek için en çok beklenen macera oyunları arasında en üst sıralarda. Ara videolar ve grafiklerin kalitesini de Microids güvencesi altına aldıktan sonra söylenebilecek pek de fazla bir şey kalmıyor. Sadece yapmamız gereken şey durup beklemek. Devam oyunları hayli beğeni toplar, hele bir efsanenin devamını beklemek gerçekten de hepimizin içinin kıpırdanmasına neden.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu