Stranglehold
“Yazı için Hamza Bulut’a teşekkür ederiz.”
“John Woo Presents Sunar” eğer ki bir yapımın öncesinde bu yazıyı görürseniz
bilmelisiniz ki, aksiyon ihtiyacınızı fazlasıyla gidereceksiniz. Eğer
oyuncuların içinde “Chow Yun-Fat” ismini görürseniz, göreceğiniz ve
hissedeceğiniz aksiyonun daha fazla olmasını dileyemezsiniz.
Öncelikle Stranglehold’un konusuna biraz göz atacak olduğumuz zaman,
yapımcıların artık yazacak değişik senaryolar bulamayacağını da düşünürsek; “Ben
bu konuyu bir yerden hatırlıyorum” demeniz olası. Oyunumuzda geçmişi parlak bir
polisi canlandırıyoruz. Mafyanın peşinden koşarken arkadaşımızın öldürüldüğünü
öğreniyoruz. Bu olaydan sonra bir polis olup da intikam almamak çok yanlış bir
seçim olur. Eğer karşınızdakileri hafife alıp, ailenizin kaçırılacağını
düşünemezsiniz. İşte karakterimiz Tequlia, aslında doğru olduğunu düşündüğü
yanlışı yapıyor ve aksiyona başlıyoruz.
Bu savaşa yalnız gitmemelisin. Yalnız değilim, 2 dostum daima yanımda
Oynadığım kısa demoyu, ama soluksuz aksiyonu sizlere direk yaşatmak
düşüncesindeyim. Öncelikle içeriğinden bahsedeyim. Kısa bir bölüm oynuyoruz ve
sadece 2 silahı test edebiliyoruz. Demo boyunca iki elimizde birden bulunan
tabanca ve daha sonra elde edeceğimiz pompalı tüfek kullanılabilir silahlar. Bir
de bonus olarak koyulmuş, bulunması zor “Golden Pistol” var. Menüye de ufak bir
parantez açmak lazım. Oyunu durdurduğumuzda Tequlia’nın kimliği önümüze geliyor
ve seçenekler onun üzerinde beliriyor. Orijinal bir fikir olmuş. Demoya
başlarken seçebileceğimiz zorluk sevileri ise Casual ve normal, ama demoyu her
bitirdiğimizde sırasıyla Hard ve Hard Boiled seviyeleri de açılıyor. Her
seviyede kullanılabilir 4 özelliğimizi öğreniyoruz. Tam sürüm incelemesinde daha
açık yazacağımız bu 4 özelliği kullanabilmek için, “Sol alt” köşedeki barı
doldurmak zorundayız. Bunu yapmak için ise seri bir şekilde düşman öldürmeliyiz.
Eğer çevredeki etkileşime girebileceğim nesneleri kullanarak öldürürsek, barın
dolması daha hızlı oluyor. En kolay yolu ise, ara ara serpiştirilmiş mor kuşları
toplamak.
Oyunun görsel yönlerine değinecek olursak, Stranglehold’ta Unreal grafik motoru
kullanılıyor ve buna bağlı olarak bizleri güzel görüntüler bekliyor. Günümüzde
yakalanılan kaliteye ulaşamasa da zaman zaman masaları siper alıp ateş ederken,
ellerimizin masayı delip geçmesi gibi ufak hatalar ya da kalıp seklindeki saçlar
dışında gözlerimizi tırmalayan pek fazla şey yok. Karakterlerin gelişen olaylara
verdiği tepkiler ise gördüklerim arasında en iyisi. Bize doğru koşan düşmanı
vurduğumuzda kendi etrafında dönmesi, boğazında vurulduklarında hemen yere
düşmeyip boğazlarını tutmaları ya da ellerinden vurduğumuzda verdikleri tepkiler
görülmeye değer. En çok da Tequlia’nın siper aldığımız zaman, ona doğru ateş
edildiğinde, arkasındaki duvar parçalanırkenki mimiklerini görmek bana en büyük
keyfi yaşattı. Demoyu, AMD 5000+ işlemci, 2Gb 800Mhz Ram, Sparkle 8600 GTS ekran
kartı ile test ettim ve ayarlı grafiklerde (Biz ayarlayamıyoruz) bana hiç sorun
yaşatmadı. Aksiyonun had safhaya ulaştığı anlarda dahi takılmadan oynadım.
Bunların yanı sıra Havok fizik motorunun sonuna kadar kullanıldığını bilmeniz
gerekir. Etrafta parçalanmayan, daha doğrusu oldu yerde sabit duran en ufak bir
nesne yok. Patlayan bir tüpten sonra yakınındaki her parçacık etrafa dağılıyor.
Doğal olarak bu fizikleri kullanmak lazım. Etrafta düşmanlara karşı
kullanabileceğimiz aktif nesnelerin üzerinde ufak bir ışık var. Bu nesneler
düşmanlarımız kolay yoldan öldürmemizi ve daha önce de söylediğim gibi, sol
alttaki barın daha çabuk dolmasını sağlıyor. Oyunda değişik bir deneyim için
duvarı arkanıza siper edinip, saldırmak da aklınızdan geçecektir elbet. Yalnız
acele edin, arkanızdaki duvar da Havok fizik motorundan nasibini almış.
Bol düşman varsa, yapay zeka yok
Bunu çoğu oyunda görmüşüzdür. Eğer bir aksiyon oyunu oynuyorsanız ve yapımcılar
yapay zekâ üzerinde yeterince çalışmamışsa, her taraftan düşman gelir. Demoya
başladığınızda da bunu fark edeceksiniz. Tabii ki en düşük seviyede oyuna
başladığınız hesaba katmanız lazım. Eğer ki, demoyu 2 defa bitirip (Normalden
başlayıp) “Hard Boiled” seviyesinde oynarsanız, hem bol düşman hem de zeki
düşmanlar göreceksiniz. Saldırı konusunda pek bir plan yaptıkları söylenemez.
Fakat savunma konusunda çok iyiler. Size ateş mesafesine gelene kadar hiç
yerlerinde durmuyorlar ve çoğunlukla zamanı yavaşlatmak durumunda kalıyoruz.
“Tequlia Time” adı verilen bu özelliği kullandığımızda sol üstteki bar azalıyor
ve sonunda bitiyor. Tekrar kullanabilmek için biraz beklemek durumunda
kaldığımızın özelliğin yararlarını pek anlatmama gerek yok sanırım.
Oyunun Xbox 360 versiyonunun çoktan boy gösterdiğini düşünürsek Stranglehold
hakkında mutlaka bilginiz vardır. Katıksız aksiyona doymak için biz PC
sahiplerinin yapması gereken tek şey 21 Eylül’ü beklemek.