Stray inceleme
Stray inceleme: Bugün uzun süredir beklediğimiz bir oyunla karşınızdayız. Playstation Plus servisi üzerinden bedava verilen Stray sarman bir kedinin kontrolünü bize bırakıyor. Oyunda kıyamet sonrası bir senaryo işlenmiş ve bu senaryoda bir kediyi kontrol etmenin ne kadar ilginç olabileceği oyunculara aktarılmaya çalışılmış. Peki ilk duyuru videosundan itibaren beklenen ve oldukça şirin olarak gözüken oyun gerçekten de gözüktüğü kadar şirin mi? Gelin birlikte bakalım.
Stray inceleme (Video)
Stray, Cyberpunk bir dünyada geçiyor. Oyuna başladığımızda, bir kedi grubunun üyelerinden bir tanesini kontrol ediyoruz. Kısa bir alıştırma evresinin ardından ise oyunun hemen başında diyebileceğimiz bir anda, grup ile yolumuz ayrılıyor ve kendimizi terk edilmiş ufak bir şehirde buluyoruz.
Burası ve oyunun büyük bir bölümünün geçtiği alan aslında spoiler vermek istemiyorum ama bir olay nedeni ile insanların sığınağı olarak kurulmuş. Yani bir dış dünya var ve biz de zaten geldiğimiz bu dış dünyaya, diğer kedi arkadaşlarımızın yanına dönmeye çalışıyoruz. Bu yolculuğumuzda da yeni karakterler, hikayeler bize eşlik ediyor.
Bu ufak şehir ve sonrasında gideceğimiz bazı bölgeler tamamen robotların yaşadığı yerler olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların ortadan kaybolmasından sonra robotların da amacını kaybettiğini ve öylesine bir yaşam sürdükleri resmedilmiş. Kimi kendi amacını bulurken kimi ise sıkıntıdan patlayacak raddeye gelmiş durumda. Öyle ki sıkıntıdan kilometrelerce uzun bir örgü ören, robot karakterle bile tanışıyorsunuz.
Robotların bu ruh hali inanılmaz tatlı olmuş ve hepsinin davranışlarını takip etmek, onlarla konuşmak bile başlı başına keyif veriyor. Bu diğer karakterler ve onların hikayeleri oyuna gerçekten büyük bir tat katmayı başarmış. Bazı ufak diyaloglar tekrara düşüyor ama genel olarak çok başarılı minik hikayeler mevcut.
Oyunda sarman türünde bir kediyi kontrol ediyoruz. Bu kedinin süper güçleri, doğa üstü yetenekleri falan yok. Bildiğimiz sıradan bir kedi. Tabi kontrol bizde olunca görev yapma, etrafı araştırma işleri de bize düşüyor. Ama belli bir süre sonra görevi falan bir kenara bırakıp kedi gibi muzurluk peşinde koştuğumuz da oluyor. Gördüğünüz bir topun peşinde koşturuyor, halılarda, duvarlarda tırnaklarınızı kaşıyor ya da etrafı dağıtmaktan büyük keyif alıyorsunuz.
Oyunun lineer kısımları olduğu kadar sizi tamamen serbest bıraktığı bölümler de mevcut. Bu kısımlarda etrafı araştırıyor, hem hikaye hem de diğer akrakterlere yardımcı olacak mini görevleri yerine getiriyorsunuz. Bu görev işleyişi çok dallanıp budaklanmıyor, bu da oyunu bayıcı olmaktan kurtarmış. Yani dakikalarca boş boş etrafta koşturmak yerine biraz fikir yürüterek görevleri yerine getiriyorsunuz.
Bu hikayede diyalog işleyişi, ipuçları ise B12 isimli minik bir robota yüklenmiş. Hikayenin hemen başında karşılaştığımız ve sırt çantamızda yer alan bu robot hem görevlerde, hem de karşılaştığımız her türlü olayda bir nevi aracı görevi üstlenmiş. Yani oyundaki diğer karakterlerle olduğu gibi minik kedimiz ve bizim aramızdaki aracılığı da yapıyor. Bu işleyiş nokta atışı olmuş, çünkü bu sayede içerisinde yer aldığınız dünya hakkında daha fazla detay öğreniyorsunuz.
Zaten oyunun hikayesi de bir merak unsuru üzerine inşa edilmiş. Etrafı keşfetmek çok keyifli. Dahası dünyanın neden bu hale geldiği, karşılaştığınız parazitlerin nasıl ortaya çıktığı gibi tüm detaylar ufak ufak bu yöntemle oyuncuya aktarılıyor. Gördüğünüz tüm robotlar ile konuşup, onların hikayesini öğrenmek istiyorsunuz.
Evet hikayemiz tatlı mı tatlı olsa da karşılaştığımız bir parazit türü de var. Bu karşılaşma genelde kedi kovalamaca türünde olsa da bir süre sonra onları alt edebileceğimiz bir teknolojiye de kavuşuyoruz. Zaten el feneri görevi üstlenen B12, bu yeni silahımıza da ev sahipliği yapıyor.
Stray’in genel işleyişi ise platform dinamikleri üzerine kurulmuş. Bir kedi gibi ulaşabileceğiniz her yere çıkıyor, girebileceğiniz tüm deliklere kafanızı sokuyorsunuz. Oyunda ilk etapta serbest zıplama olmaması canımı sıkmıştı ama bir süre sonra bu eksikliği hissetmedim. Çünkü zıplama serbest olsa muhtemelen karşılaştığım her engelde dakikalarca uğraşmam gerekebilirdi.
Yine de bazı durumlarda zıplamak istediğiniz yerlere zıplayamıyorsunuz ya da oyunda bazı durumlarda kamera problemleri ya da bug’lar sizi çıkmaza sokabiliyor. Unutmadan oyunun Türkçe olduğunu da belirtmem gerek. Üstelik güzel bir çeviriye de imza atılmış.
Sonuç olarak Stray oynanışı, dünyası ve müzikleri ile tam olarak kafa dağıtmalık bir yapım olmuş. Sizi çok yormayacak bir oynanışa ve hikaye sunumuna sahip. Üstelik hikaye detaylarını merak ettiriyor ve birçok oyunun aksine etrafı araştırmak, diğer karakterlerle konuşmaktan keyif alıyorsunuz. Eğer bu tür oyunları seviyorsanız 6-7 saatlik hikayesi ile Stray’den tam olarak beklediğinizi bulacağınızı söyleyebilirim.