Syndicate
Syndicate, oyun dünyasının tanıdık ismidir. Herkesin bir kulak aşinalığı vardır. Aramıza katılan yeni arkadaşlarımız için sözüm meclisten dışarı. Bu oyunla olan tanışıklığımızı yeni dostlarımız için kısaca anlatayım. 1993 yılında karşılaştık onunla. Bullfrog Productions tarafından yapıldı ve aynı sene vitrindeydi. Türü Real Time Strategy yani gerçek zamanlı stratejidir. MS DOS ve Commodore-Amiga için çıkmıştı.
Tabi aradan yıllar geçti. Günümüze döndüğümüzde şimdi geliştiriciliğini, Darkness ve Chronicles Of Riddick’ten de bildiğimiz, Starbreeze Studios üstlenmekte. Electronic Arts tarafından dağıtılacak ve PC, Xbox 360 ve PS3 platformlarında tekrardan karşımıza çıkacak.
“Nasıl yani? Aynı oyun farklı platformda mı? 93’teki oyun mu?” diye sormadan hemen söyleyeyim. Aynı ismi taşımalarına rağmen tabi ki de birebir aynı oyun değil. Daha gelişmiş bir Syndicate ile karşı karşıyayız. Oynanış ve türü bakımından farklılık göstermekte. Yeni oyunun türü First Person Shooter. Öte yandan değişikliklerine rağmen yeni oyuna pek de yabancılık çekmeyeceğiz çünkü hem kendisine eski oyundan aşinayız, hem de oyun Deus Ex’e oldukça benziyor. Oyun 12 Şubat 2012 günü raflarda boy gösterecek.
2069’a doğru bir yolculuk…
Başlıktan da anlayacağınız üzere hikaye 2069 yılında geçiyor. Bu zaman diliminde öncelik “para” olmuş. Para da ticaret demek. Düz mantık: “Para kazanmak için ticaret savaşı.” Dünya, Syndicate’te 6’ya bölünmüş durumda ve altı farklı şirket yönetiyor. İnsanların beynine Dart 6 adında mikroçipler takılmış. Bahsettiğimiz şirketler de bunları üretmekte. Bu şirketler Dart 6 çiplerini üreterek müşterilerini birer kuklaya çeviriyor. Bu noktada mantığımıza aykırı olan bir durum söz konusu. İnsanlar neden gidip kafalarına bu çipleri taktırıyorlar? Saçma… Peki, bu çiplerin tek görevi insanları oyuncağa dönüştürmek mi? Tabi ki de hayır. Sadece kuklaya dönüştürmekle kalmıyor, ayrıca takılan kişiye askeri bir yetenek de kazandırıyor.
Her yer ajan dolu. Nereye düştük? Biz kimiz?
Oyunun gidişat mantığı şu şekilde; altı şirket sahip oldukları bölgelere ajanlarını yolluyorlar. Bu ajanların görevi kendilerine verilen yeri yönetmek. Biz de onlardan bir tanesiyiz; Eurocrop adlı şirketin ajanı, Miles Kilo .
Tek kişilik senaryo modunda hayat verdiğimiz ajan Miles’ın ilk birkaç görevi, karşı şirketlerin içine sızmak, istenilen kişinin beynindeki çipi almak gibi görevler. Buradan da çıkaracağımız üzere kahramanımızın suikast yeteneğine sahip.
Gülme komşuna gelir başına
Fakat her şey karşılıklı, nitekim Miles da çipli. Herkeste olduğu gibi ajanımızda da bu illetten var ama bu çip onu süper kahraman haline dönüştürüyor. Süpermen gibi uçamıyor ama süper yeteneklere sahip olan bir asker.
Peki, bu yetenekler içerisinde neler var?
Bir mekana dalıyoruz ve ortamdaki her türlü makineyi aktif edip, dilediğimiz yönde kullanabiliyoruz. Karşımıza eli silahlı bir düşman çıkarsa elindeki silahın namlusunu ona doğru yöneltebiliyoruz. Anlaşılacağı gibi bu tip materyalleri yönetebilme yeteneğine sahibiz. Yapımcı bu detayı gözden kaçırmamış olacak ki savaş esnasında ya da bir kapışmada tamamen serbestiz. Yapmamız gereken, hayal gücümüzü kullanmak. Bu şekilde ister eski savaşlardaki gibi paldır küldür düşmanın üzerine uçun, ister bulunduğunuz ortamdaki saldırı veya savunma materyallerini kullanın, isterseniz düşmanları birbirlerine düşürün, isterseniz düşmanının beynindeki çipi imha edip beynini patlatın. Bu tamamen size kalmış.
Sınırları zorlayın.
Kurallar ihlal edilmek için konulmuştur
Oyunda ayrıca kişileri manipüle edip, onlara yapmak istemedikleri şeyleri yaptırabiliyoruz. “Ne işime yarayacak?” demeyin, bu her an kullanılması zorunlu hale gelebilecek bir özellik. Hack olarak adlandırılan yetenekten üç tane var.
Birincisi suicide (intihar) yeteneği. Demin kuralsızlıktan bahsetmiş olsak da bir sınır var elbette. Her aklına gelen şeyi dilediğiniz gibi yapamıyorsunuz. Suicide yeteneğini kullanabilmek için, öncelikle çatışmadan uzak olmalıyız. Ardından beyninin içindeki çipe hükmedecek bir kurban gerek. Tabi bu kadarıyla kalmıyor. Kurban da kendisini savunamamalı. Bütün koşullar sağlandıktan sonra şov başlıyor, kurbanımızın beynindeki çipi tabiri caizse hack’liyoruz. Kurbanımız deliriyor. Elindeki silahla oraya buraya defalarca ateş ediyor. Etrafı harabeye çeviriyor. Daha sonra silahı kafasına dayayıp tetiğe basıyor. Ve son…
Gelelim ikinci hack’imiz olan Backfire’a. Bu yeteneğimizi kullandığımızda ise düşmanımız elindeki silahı kendi suratında patlatıyor.
Ve son olarak Persuade özelliği. Oyunun demosunda bu özellik yer almıyor fakat ileriki bölümlerde karşılaşacağımız bir özellik. Bu yeteneğimizi Suicide’nin gelişmişi olarak tanımlayabiliriz. Sistem aynı işliyor. Tek farkı suicide’da kurbanımız etrafa rastgele ateş ederken persuade’de bilinçli olarak takım arkadaşlarına ateş ediyor. Hack’lediğimiz çipin sonu yine intiharla bitiyor.
Çipler gücümüze güç katmaya geliyor!
Görevler tamamlandıkça elimize geçen çiplerden ve rakip firmaların teknolojilerinden yararlanarak kendimizi geliştirebilmekteyiz. Kısacası gücümüze güç katıyoruz. Peki ya neler geliştirilebilir? Cevabı basit. Genelde alışıla gelmiş (!) geliştirmeler; iyileşme hızı, hasar gücü, yetenek sürelerinin kısalması vb.
Gelelim Dark Overlay’e. Dark Overlay de nedir? Kendisi bir birimdir ve can dostumuzdur. Dark Overlay sayesinde saklanan düşmanları tespit edebiliriz, düşmanımızı yavaşlatabiliriz. Böylece işimiz bir hayli kolaylaşır.
Dark Overlay’in hem iyi hem de kötü özelliği var. Kötü olan özellik, kısa süreli olması. İyi olan özellik ise çabuk yenilenmesi.
Gauss mu? Matematikçi değil miydi o ya? Syndicate‘te ne işi var?
Gauss matematik profesörü değil miydi? Tabi ki de öyle sadece isim benzerliği. Ne de olsa rahmetliyi video oyununa koymazlar. Zamanında bize az çektirmedi. Gelelim Syndicate’in Gauss’una. Kendisi çok kuvvetli bir tüfek. Silahımızın en büyük özelliği, düşmanımızı saklandığı yerden vurmasıdır. Bizim için büyük avantaj.
Tek tabanca nereye kadar?
Co-Op özelliğine bakacak olursak oyunun tek kişilik modunda olduğu gibi çok kişilik modunda da görev hakim. Yani görev tabanlı multiplayer modu bizleri bekliyor. Tek başımıza rakip firmalara sızdığımız yetmezmiş gibi bu kez dört kişi sızıyoruz. Genellikle her iki modda da ağırlıklı olarak görevler bundan ibaret. Kısacası Syndicate’yi bitiren istediği yere kolayca sızabilecek konuma gelecektir. Haritaya bakacak olursak, oldukça kapsamlı harita bizleri beklemekte. Sakın unutmayın sürüden ayrılanı kurt kapar. Haritada gruptan ayrılıp tek başınıza takılırsanız neye uğradığınızı anlamdan kafanız bedeninizden ayrılabilir. Dikkatli olun. Atasözlerine kulak verin. Benden söylemesi…
Hadi biraz da benden
Her ne kadar Deus Ex’i andırsa da bence çok kaliteli bir yapım olacak Syndicate. Hayal gücümüzü kullanmamızı sağlayan oyun, gerek görevleri ile gerekse oynanış bakımından biz oyun severleri içine alacağını düşünüyorum. Taktiksel ağırlıklı olmakla beraber hem tek oyuncu modunda hem de multiplayer modunda gayet başarılı gözüküyor. Denemeye değer. Herkese tavsiye ederim. Unutulmaması gereken kural, çipi ele geçirmek için düşmanın kulağına saldırın. Herkese iyi oyunlar