Kitap

Taht, Türk bilim kurgu eserleri içinde yerini aldı

Bazı eserler vardır. Sizi okumaya bağlar. Mesela, ilk bilim kurgu okumam olan, Jules Verne’in “Denizler altında 20.000 fersah” yapıtı beni nasıl bu türe aşık ettiyse, hayal gücünün sınırlarını zorlayan Asimov’un “Foundation” serisi de beni bu türe ayrılmaz bir şekilde bağlamıştır. Bu yüzden, bu kulvarda, Türk eserleri çıktığı zaman da okumaya özen gösteriyorum. 

Taht kitabına yakından bakıyoruz

İşte Taht böyle bir eser. Yüzyıllar arasında ilmek dokuyarak, bir insanın hikayesi ile tüm insanlığın kaderinin nasıl bağlandığını anlatıyor.  Yazar kurguyu o kadar girift düzenlemiş ki, sürpriz bozan vermeden kitabın konusunu anlatmak çok zor.  Hikaye iki farklı çağda ve bu çağların farklı dilimlerinde geçiyor. Mevcut yüzyılımızda, SMA hastası çocuğuna çare bulmaya çalışan bir babanın hikayesini okurken,  3236 yılında da kuralları değişmiş bir dünyada yeni düzeni savunanlar ve karşı duranlar arasındaki gizemli savaşı takip ediyoruz.  

Kitap, anlatım tarzıyla sürekli olarak okuyucuya soru sorduran, hikayenin geçtiği zamanı sorgulatan bir yapıya sahip. Bu şekilde, okuyucu sürekli olarak tetikte tutuluyor, eserin bütünlüğü bu şekilde oluşturuluyor. Özellikle benim gibi kitabı okurken kafasında sahneler oluşanlar için durumu biraz tasvir etmeye çalışayım.

Yazar hikayenin geçtiği bölgeyi ve kişiyi isim zaman ve mekan vermeden anlatıyor. Kafanızda, hatları oluşmamış sadece siluetlerden oluşan bir sahne kuruluyor.  Sonra, bölümün geçtiği dilim hakkında verdiği ufak bir ipucuyla, bir isimle ve ya bir terimle bir anda bu sahneyi renge ve kişilere büründürüyor.  Kitapta beni etkileyen sahnelerden birinde SMA Hastası oğlunun yatağının başında bekleyen babayı anlatmadan, hava durumu, odanın durumu anlatılıyor. Sonra bir ipucu ile oda ve kişiler kafanızda beliriveriyor. Sislerin arasındaki bir sahneye bakmak gibi 

Bunun yanında hareketli sahnelerde yazar tarafından güzel tasvir edilmiş. Kovalamaca bölümleri özellikle başarılı. Sanki kaçan sizmişsiniz gibi hissediyorsunuz. 

Ağır bir şekilde işlenmiş kurgu ve durmadan anlatıma katılan yeni karakterler başlarda kafanızı karıştırsa da kitabın 2. Yarısından sonra olay örgüsü akıp gidiyor.  Bu bölümü tek oturuşta okuyup bitirdim desem yalan olmaz. 

Kitap, olay örgülerini güzel işleyerek karakterlerin hikayelerini bitiriyor. Asimov misali, karakterlerin başka kitaplarda ya da bu maceranın devam eserlerinde yer alacağını düşünüyorum. Romanı Nemesis yayınladı. 344 sayfalık eseri, Bilim kurgu severlere özellikle tavsiye ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu