Oyun İncelemeleri

The Chronicles of Narnia

Clive Staples Lewis’ın ünlü serisi Harry Potter gibi sinema filmi furyasına
katıldı. Harry Potter’ın beyaz perde de başarılı olmasından sonra,
Narnia Günlükleri’ni de sinemaya aktardılar. Aslında Narnia Günlükleri Harry
Potter’dan çok daha eski ve onun ilham kaynaklarından biri. Kitap olarak
başarılı olmuştu, fakat bir adet televizyon dizisi yapılmıştı. Yapımcılar baktı
klasik bir eser hemen Narnia da sinemaya çekildi, oyun yapımcıları da boş
durmadı film ile beraber hemen bir oyun da yapıp piyasaya sürdüler. Ne güzelde
sürdüler…

Her Zaman mı?

Genel kaide şöyledir; film oyunları çoğunlukla kötü olur veya ortada kalır.
Gerçekten de kaliteli olanları da var yok değil, Spiderman 2’nin PS2 için çıkan
oyunu süperdi. PC için çıkan versiyonu ise kutu kutu penseden öteye gidemedi.
Neyse biz konumuza geri dönelim, Narnia’nın oyunu filmi ile direk paralel
gidiyor. Zaten oyun içindeki ara videolar filmden alınma, ancak bunlar iyi ve
isabetli yerlerde karşımıza çıkıyor. Olayın başlangıcı ve gelişimi filmden bir
sahne ile başlıyor ve tam vakti zamanında oyun içi dahil oluyor.

Narnia, insanı başlar başlamaz pat diye oyun içine sokuyor. Daha menüde ayar
bile yapmadan iki kardeş ile yapım içinde kendimizi buluyoruz. Yapmamız gereken
diğer kardeşlerimizi bulup, annemizi de alarak bombalanan evden uzağa kaçmak.
Kontrol etmemiz gereken dört karakter var. Bunlar başrollerde olan Lucy, Susan,
Edmund ve Peter isimli dört kardeş. Her birinin diğerinden farklı birer yeteneği
bulunuyor. Mesela Edmund direklere tırmanıyor, Lucky en küçük olduğundan ufak
yerlerden geçebiliyor. Her bölümde, hepsinin özelliğinden genel olarak
yararlanıyoruz. Bazı zamanlar iki bazı zamanlar ise tüm kardeşler ile görevlere
çıkıyoruz. ‘Ctrl’ tuşu ile istediğimiz zaman aralarında geçiş yapabiliyoruz.
Karşımıza çıkan çeşitli engellere göre dördünden biri her şekil yolu açıyor.
Aslında engellerde ne yapmamız gerektiği de belirtiliyor; Susan gelsin kafa
atsın veya Edmundo parçalasın gibi hangi karakterin ne yapmasını gerektiğini
gösteren bir surat şekli çıkıyor. Bu da karşımıza çıkan engelleri kolay yoldan
aşmamıza olanak tanıyor.

İki elin sesi var

Her karakterin kendine ait bir dans stili bulunuyor. En ufak Lucy omuz atıyor,
Peter pata küte düşmanlara girebiliyor. Bunun haricinde Voltran gibi tüm
güçlerini birleştirip, düşmana saldırabiliyor veya bazı engelleri bu yol ile
aşabiliyorlar. Oyunun bir çok yerinde bunu yapmanız gerekebiliyor.

Düşman yapay zekası yok. Üstünüze direk olarak saldırmaktan başka bir şey
yaptıkları bulunmuyor. Bazı zamanlar kalabalık olmaları veya sizden biraz daha
güçlü olmaları nedeni ile zorlanabilirsiniz. Yine de bunun haricinde size karşı
akıllı davranıp, taktik yapmalarını da pek beklemeyin derim. Ne yazık ki yapay
zeka bizim tarafımızda da adam akıllı değil. Hatta sapıttığı zamanlar bile
olabiliyor. Biz bir kardeşin kontrolünü alırken, diğerleri ise bilgisayar
kontrolünde oluyor. Fakat kendilerine bir türlü yetemiyorlar, çünkü onlar da
yapay zekadan payını almış. Öyle ki bazı zamanlarda yönettiğiniz karakter ile
bir anda Cüneyt abimiz gibi olabiliyorsunuz. Kardeşlerinizi korumanız gerekiyor,
bu yüzden öne atılıyor ve düşmanlara dalıyorsunuz.

Genelde yaptıklarınız duvarı kır engeli geç, düşmanı patakla, sonraki bölüme
zıpla tarzında oluyor. Oyunun donuk atmosferi bu sayede biraz daha sararan bir
hale geliyor. Bu havayı dağıtmak için birde aynı bilgisayardan iki kişi oynama
imkanınız da yer alıyor. Açıkcası görevleri Co – Op olarak aynı bilgisayardan
oynamak ne kadar zevkli olur bilinmez.

Damlaya damlaya göl olur

Oyun içinde çevreden para topluyorsunuz ve topladıklarınız ile yeni yetenekler
satın alıyorsunuz. Paralar ya çevreye saçılmış durumda ya da eşyalar içinde
saklılar. Yanınızdaki masaya iki tokat atın, cebiniz bozukluk ile dolsun. Özel
eşyalarda oluyor, bunlar da eşyaların içinde saklı. Bir kanepe veya bir koltuk
içinden çıkabiliyor. Sonra bu paralar ile daha iyi ve etkili vuruşlar yapmak
vb… için yetenekler alıyoruz, geliştiriyoruz.

Grafikler böyle bir oyun için yeterli, ahım şahım değiller, ama çok kötü, berbat
filan da sayılmazlar. Kısaca vasatın biraz üzerinde seyrediyorlar. Hatta
ayarları köklememe rağmen sistemi de kastırmadı. Sesler son derece yerinde,
yeterli. Oyunun diğer iyi bir yanı bölüm aralarının çabuk bir şekilde yüklenmesi.

Narnia bana EA’nin Lord of the Rings oyunlarını oldukça hatırlattı. Narnia kötü
bir film oyunu değil, orta düzey de bir film oyunu. Çok iyi seyretmese bile
vasatın üstünde yer alıyor. Kamera açıları arada sorun çıkartabiliyor, bunu da
arada irdeliyim. Eğer Narnia Günlükleri’ni seviyorsanız veya filmini
izlediyseniz deneyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu