The Club
“Yazı için Ertunga Gündüz’e teşekkür ederiz.”
Project Gotham Racing serisinden tanıdığımız ve daha sonra Activison
tarafından satın alınan Bizarre Creations’ın geliştirdiği The Club, geçtiğimiz
günlerde 1750 MB gibi oldukça büyük bir boyuta sahip demosuyla karşımıza çıktı.
Açıkçası bu oyunu ilk gördüğümde güzel bir şey olacağını düşünmüştüm, çünkü
oyunun amacı oldukça zevkli ve gerçekten üzerinde düşünülmüş bir kurgusu vardı.
Hani bazı oyunlar vardır ya, grafikleri iyi olmasa da iyi oynanış ve güzel
kurgulanmış konusuyla oyuncuyu içine alır, bırakmak istemezsiniz. İşte ben The
Club’ı ilk gördüğümde ve oyun hakkında bazı bilgileri okuduğumda aynen böyle bir
oyun olacağını düşündüm. Ancak demoyu oynadıktan sonra ne yazık ki hayal
kırıklığına uğradım.
Öncelikle oyunumuz dediğim gibi gerçekten güzel düşünülmüş bir kurguya sahip.
İlk bakışta çok eğlenceli olacakmış görüntüsü vermesine rağmen, oyuna
girdiğimizde anlıyoruz ki aslında oldukça basite indirilmiş ve zamanla monoton
olma ihtimali yüksek bir çizgiye sahip. Çünkü oyundaki amaç hedeflenen puanı
yakalamak, bunun içinde karşımıza çıkan düşmanları öldürmek ve öldürme şeklimize
göre de düşük ya da yüksek puan almak. Gerçi oynadığımız demo olunca fazla ön
yargılı olmamak gerek diye düşünüyorum, çünkü tam sürüm çıktığında oyunun
içeriğinde farklı şeyler bulmak mümkün olabilir ama yinede görünen köy kılavuz
istemez sözünü de unutmamak gerekir.
Oyunun içeriğinden bahsetmek gerekirse, demoyu açtığımızda Multiplayer ve
Singleplayer oynayabileceğimizi görüyoruz. Açıkçası Multiplayer seçeneğini
gördüğümde online oynayabileceğim için sevinmiştim, çünkü bu tip oyunların
gerçek eğlencesini online oynarken görebiliyoruz, bu yüzden hemen çoklu oyuncu
seçeneğine tıkladım ancak online seçeneğinin açık olmadığını, eğer varsa ikinci
bir Gamepad ile Split Screen olarak bir başka kişiyle oynayabilme imkanını
sunduğunu gördüm. Tabii ki bu benim için ilk hayal kırıklığı oldu. Daha sonra
Singleplayer olarak oyuna başladım. Karşıma sırasıyla karakter menüsü ve bölüm
menüleri geldi. Toplamda sekiz karakter var, ama bunlardan sadece bir tanesini
seçebiliyoruz. Karakterler ise gerçekten görmeye değer çünkü oldukça ilginç
tiplerden oluşuyor. Kumarbazından, tüm dünyada aranan bir teröristine,
psikopatından, polisine kadar çeşitli insanlar var. Ancak dediğim gibi bunlardan
sadece birini seçebiliyoruz. O da kızıl ordu askerlerini andıran Dragov adında
bir Rus. Mekanlar ise, malikane, yük gemisi, kömürlük, hapishane gibi yerlerden
oluşuyor ve toplamda sekiz tane yer var ama burada da sadece hapishane bölümünde
oynayabiliyoruz. Oyuna başlamadan son olarak zorluk seviyesini seçiyoruz, ama
buradaki zorluk seviye puan olarak belirtilmiş. 3 farklı seviye var ve her
birinin istediği puan değişik. Bunlardan birini seçerek oyuna başlıyoruz.
Oyuna başladığımızda açıkçası sizi etkileyen pek bir şeyin olmadığını
görüyorsunuz. Oyundaki amacımız olan puanı, önünüze gelen düşmanları öldürerek
yakalamaya çalışıyoruz. Öldürdüğümüz şekle göre de puan alıyoruz. Örneğin,
kafadan vurduğumuzda en yüksek puanı veriyor. Bunun dışında bazı gizli yerlere
yerleştirilmiş olan plakaları da bulup parçaladığınızda bundan da puan
kazanabiliyorsunuz. Ayrıca oyunda çevre ile etkileşim çok iyi değil. Bir çok
oyunda olan tüp,kutu vs. şeyleri patlatıp, kırabiliyoruz. Oynanış ise, oldukça
kötü geldi bana, bilmiyorum belki de karakterden dolayıdır ama oldukça ağır ve
nişan olmada zorlanılan bir oyun olmuş. Düşmanları istediğiniz yerden vurmak
için biraz durup yavaş yavaş analog çubuğunu istediğiniz yere yönlendirmeniz
gerekiyor. Oldukça zahmetli ve zaman kaybına yol açan bir şey. Ancak yapımdaki
sesler kulağa hoş geliyor, bil hasa silah sesleri ama onun dışında pekte güzel
görünen bir şey yok. Son olarak da grafiklerden bahsetmek istiyorum. Karakter
detayları fena değil, açık alanlarda göze hoş gelebiliyor, fakat kapalı
alanlardaki kötü kaplama ile ışıklandırmayı görünce karakterde pek dikkat
çekemiyor ne yazık ki. O yüzden grafik olarak da sınıfta kalıyor.
Son söz olarak açıkçası ne yazsam bilemedim. Çünkü beklediğimden de kötü bir
oyunla karşılaştım. Eğer üstünde biraz daha durulup, daha detaylı
yapılabilseymiş belki de alınabilecek oyunlardan biri olabilirmiş, ama kötü
oynanış, yer yer göze hoş gelen görüntüler olsa da genel olarak kötü grafikler,
bir de monoton olma ihtimali ne yazık ki bu oyunu uzak durulması gerek oyunlar
sınıfına sokuyor. Xbox 360 ve PC sahipleri belki deneyebilir, ancak PlayStation
3 sahiplerinin kesinlikle parasını vermemesi gereken bir oyun The Club.