The Godfather II
Sinema tarihinin kült serilerinden, hatta ilk filmi birçok otoriteye göre gelmiş geçmiş en iyi yapım olarak kabul gören The Godfather, Marlon Brando’nun inanılmaz sesi ve performansı, inişli çıkışlı temposu ve destansı müzikleriyle hafızlarımızda yer edindi. EA Games, bu efsanenin oyun yapım haklarını aldığında ne denli bir sorumluluk altına girdiğini biliyor sanıyorduk. İlk The Godfather uyarlaması en iyi konuya sahip olmasına rağmen, oyun olarak hikayeyi iyi kullanamamıştı. Buna rağmen çoğu oyuncuya göre iyi bir yapımdı. Üçleme olarak hazırlanması planlanan The Godfather�n ikincisinden daha bir umutluyduk, ama umutlarımız ilk ekran görüntüleriyle sendeledi, oyun çıkınca da yerle bir oldu.
“Baba mesleği kaynakçılık en büyük uzmanlığım. Şurayı da kaynattım mı tamamdır.”
Küba’dan Amerika’ya uzanan bir macera
Kendisine düzenlenen suikastlardan kurtulmayı başaran ve ailesini muntazam bir şekilde yöneten Don Corleone’un ölmesinin ardından, büyük oğlu Sunny de, acımasız bir şekilde tuzağa düşürülmüş ve öldürülmüştü. The Godfather 2’de Michael Corleone’un emri altında hizmet veren Dominic isimli bir karakteri yönetiyoruz. Önümüze gelen karakter tasarım ekranında, yeni bir karakter tasarlıyor ve ardından oyuna başlıyoruz. Saygın birçok ailenin hem kutlama, hem de önemli bir toplantı için bir araya geldiği Küba’da, askeri darbenin meydana gelmesi ve ortalığın savaş alanına dönmesiyle birlikte geri dönüş kararı alan dostlarımız, en yakın hava alanına doğru yola koyuluyor. Bu süre zarfı boyunca yaşadığım aksiyon, insanların telaş içinde kaçışları, patlamalar ve sunduğu görsel etki, beni hayli etkilemişti. İlk oyunda da çok sevdiğim siper alarak çevreyi gözetleme ve saldırma işlevini, yeni oyunda da gerçekleştirebilecektim. Ne yazık ki, bunun yapay bir süreç olduğunu anlamak kısa sürmüyor. Saklansanız da veya direkt saldırırsanız da önemli bir hasar almıyorsunuz. Tabii ki ilerleyen görevlerde daha da zorlanacağınızı hatırlatmaya gerek yok.
New York’a döndüğümüzde, bulunduğumuz bölgenin tek hakimi biz olmalıyız. Bu kez yalnız değiliz ve adamlarımızla hareket edebiliyoruz. Adamlarımızın, bomba, sağlık ve kasa uzmanlığı gibi özellikleri var. Ufak birer mülakatın ardından kendi peşimize onları da dahil ederek operasyonlara çıkabiliyoruz. Yapımda yer alan Don’s View modu sayesinde, tüm bölgeyi gösterir 3 boyutlu bir haritaya sahibiz. Bankalar, benzin istasyonları, araç galerileri, polis merkezleri ve bizden hariç diğer ailelerin konumları, yönetimlerindeki işletmelerin yerleri gibi detayları, Tab tuşuna basarak görebiliyoruz. Kendi ailemiz için büyük bir imparatorluk kurma amacıyla hareket ederken, diğer aileleri de yok etmemiz gerekiyor.
“Gece güneş gözlüğümü takar, havamı atarım!”
Uğradığımız herhangi bir mekanda, genellikle konuşmaya çalıştığımız kişiler bize pek yardımcı olmuyor. Bu nedenle şiddete başvurmalıyız. İlk oyunda olduğu gibi, yeni yapımda da konuşmaya meyilli olmayan kişileri biraz pataklayarak korkutmalıyız. Bu kez konuştuğunuz sözcüklerin sonucu olarak karşınıza bir kaç farklı seçenek çıkıyor. Hangisini seçmek istediğiniz size bağlı. Sonrasında zaten çorap söküğü gibi konuşacak veya size engel olmaktan vazgeçeceklerdir.
İşin ehli olmak
Tüm adamları temizledik diyelim, şimdi sıra asıl amacımızı uygulamaya geliyor. Örneğin bir yeri havaya uçurmak gerekiyorsa bombacıyı, kasa soyacaksak kasa uzmanını devreye sokmamız gerekiyor. Çatışmalarda kullanabileceğimiz sniper, pompalı, otomatik tüfek gibi birçok alternatife sahibiz. F tuşuna basarak siper alabiliyoruz.
Çatışmada eğer yaralandıysak bir süre dinlenerek kademeli olarak sağlığımızı yükseltebiliyoruz. Eğer adamlarımız yaralanmışsa, onlara da yardım ederek ayağa kalkmalarını sağlıyoruz. Fakat kurtarmak için zamanında yetişemezsek, hastaneyi boyluyorlar. Bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, sahipsiz bırakmak olmaz haliyle. Korunmasını istediğimiz binalara adamlarımızı yerleştirebiliyor, sonradan gelebilecek beklenmedik saldırılara karşı önlemler alabiliyoruz.
“-Madem gençler birbirlerini seviyor, o zaman bize de birşey demek düşmez.”
Hem kendimizin, hem de adamlarımızın gelişim seviyeleri var. Güç, silah kullanma yeteneği, hızlı hareket etmek gibi yeteneklerimizi artırabiliyoruz. Hem kendi üzerimize, hem de adamlarımızın üzerlerine zırhlar sağlayabiliyor, silahlarımızın kullanılabilirliklerini de daha iyi seviyelere getirebiliyoruz. Bu geliştirmeler, arabalarımızda da görülüyor ve tamamen zırhlı bir araç içersinde hareket edebiliyoruz. Boşluk tuşuna basarak adamlarımız pencereden sarkabiliyor ve bu sırada da silahlı mücadele devam ediyor.
Eski görsellik
The Godfather 2, hikaye ilerleyişi ve Don’s View gibi özellikleriyle, oyuncuları etkileyebilir, ama görselliğiyle asla. Yapımda kullanılan görsel kalite, neredeyse ilkiyle aynı, hatta daha renklendirilmiş versiyonu. Eskileri andırır sararmış tonlarda hazırlanan The Godfather 1� uygun görsellerin yanında, yeni yapımdaki grafikler öyle böyle değil. İlk gördüğümüzde çoğumuz bunun bir Scarface oyunu olduğunu sanmıştık. Üzerinde yer aldığımız harita, karakter tasarımları, ölünce kaybolan iç içe geçen insanlar, kırılınca yerin dibine giren nesneler ve dahası; hem grafiksel, hem de fiziksel olarak The Godfather 2�in başarısız bir yapım olduğunu kanıtlıyor.
“Oyunda kullandığımız arabalar sürüş hissi veremiyor.”
Araç kullanımındaki düzlük hissi ve virajları dönerken esneme payının olmaması da, sürüş deneyimini kötü etkiliyor. Yapay zekaya baktığımızda ayrı bir faciayla karşı karşıyayız. Yol ortasında “Dur” dediğimizde kedi gibi duran ve arabasından inip kaçan, hiç karşılık dahi vermeyen insanlar, karşıdan arabanın geldiğini bile bile sallana sallana yürüyen yayalar ve daha ne ararsanız var. Bu bölümdeki en iyi yön ise kesinlikle klasik Godfather teması, başarılı ses ve seslendirmeler.
Yapımın teknik yönden hataları oldukça fazla. En azından PC sürümü için konuşursam, kesinlikle öyle. Bir işletmenin patronuyla konuşurken, arka plandaki korumalar bana saldırabiliyor, ama ben konuştuğum sürece bana bir şey olmuyor. Ben bir işletme sahibini pataklarken, o kişi benimle o sırada konuşuyor ve bitiminde hiçbir şey olmamış gibi elimi sıkıyor. Ayrıca oyuncular, bazı ATI kartlarda yaşanılan donma ve mavi ekran sorunlarından muzdarip. Kesinlikle ilk oyundan daha iyisini bekliyorduk, ama üzülerek söylemeliyim ki, ilki kesinlikle daha iyiydi. Tek kişilik senaryonun dışında multiplayer olarak Fire Starter, Safe Cracker ve Team Deathmatch modlarının yer aldığı The Godfather 2, 16 kişiye kadar destek veriyor.
Serinin hayranıysanız denemeden geçmeyin, ama bilmelisiniz ki Baba ismini yansıtan bir oyun değil. Sadece Baba ismini kullanan bir oyun olmuş The Godfather 2. EA, bu kez de beceremedi. Umarız bir sonraki muhtemel proje için hatalardan ders çıkarılır.