The Hobbit: Desolation of Smaug

Peter Jackson’un yıllar sonra orta dünyaya Hobbit ile geri dönüşü hem sevindirdi hem de çeşitli eleştirilere sebep oldu. Bu eleştirilerin başında 400 sayfa civarındaki romanı üç bölüm halinde çekmesi geliyor. Eleştriler bir yana serinin ilk halkası The Hobbit: Unexpected Journey dünya çapında 1 milyar doları geçen gişe hasılatı elde ettiğine göre endişeler en azından yapımcılar tarafında boşa çıkmış oldu.

İlk filmdeki 13 cücenin seyirciye sunumunun tempoyu yavaşlattığına dair eleştriler çoğunluktaydı. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin gerilim ve heyecan dolu dünyasına alışmış bizler için ilk film biraz sıkıcı gibiydi sanki. Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları’nda Bilbo’nun evden çıkmasını hazırlayacak uzun sekanslar geride kalmış, hikaye daha da rahatlamış. 3D’nin de sınırsız kullanımıyla hikayeye biraz heyecan geldiği kesin.

Bence Hobbit üçlemesinin en büyük dezavantajı kitabın Yüzüklerin Efendisi’nin prequeli olması. Peter Jackson önce Hobbit ile başlasaydı uyum süreci daha iyi olabilirdi bizim için. Film, Yüzüklerin Efendisi’ni bildiğimiz için “Biz neden hala burada oyalanıyoruz” gibi bir his yaratıyor insanda. İlk filmdeki uzun sekanslar yüzünden bu durum daha da hissedilirken ikinci filmde aksiyon ve gerilim dozunun arttırılmasıyla ağırlık hissi biraz yavaşlıyor. 

Filmin zirve yaptığı yerlerin kötü kurgu ile kendini nötrlemesi, hanesine ne yazık ki negatif puanlar ekliyor. Kuytuorman sahnesi, fıçılar ile kaçış sahnesi, Legolas ve ork komutanın birebir dövüş sahnesi ve filmin zirve olarak gösterilen (ki denilene göre kitabın en muhteşem yuvarlanmış yeri) Bilbo ve Smaug’un altınlar arasında karşılaşma sahnesi, doğrusunu söylemek gerekirse filmin zirve yaptığı anları temsil ediyor ve Jackson bu uyarlamadaki ustalığını konuşturuyor.

Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları üçlemelerin ikinci filmi olma kaderini yaşıyor aslında. Yüzüklerin Efendisi’yle gönlümüzde taht kuran Peter Jackson’ın CGI  teknolojisini de arkasına alarak üçlemeyi hakettiği kıvama son filmde getireceği malum. 2014 Aralık ayında  5 Orduların Savaşı’nda her şey yerli yerine oturacak. Hayata sinema gözüyle bakmanız dileğiyle….

Exit mobile version