Sinema/TV - Kritik

The Judge – Hakim

Iron Man ile tanıdığımız Robert Downey Jr. ve Hollywood’un emektar oyuncusu Robert Duvall’in -Jack Reacher’dan hatırlayabilirsiniz- başrollerini paylaştığı filmin çıkış noktası isimden de anlaşılacağı gibi mahkeme. Sonuçlanması gereken bir davanın perde arkasında aynı zamanda baba oğul arasındaki sıkıntılı iletişimi ve bir ailenin dramını izliyoruz.

Hank Palmer kimin suçlu kimin masum olduğunu önemsemeden müvekkillerini savunan bir avukattır. Ayrıldığı kasabasını ve ailesinin varlığını unutmuş halde hayatına devam ederken, annesinin ölümüyle istemediği toprakları ziyaret etmek zorunda kalır.

Otoriter, hayatı boyunca doğru bildiği yoldan ilerlemiş, adaletli, 42 yılını hukuka adamış, inatçı, zor baba ile kaçınılmaz karşılaşma gerçekleşir. Hakim babanın avukat oğlu güzel bir formül gibi duyulsa da, ikisinin arasındaki ilişki tamamen kopmuştur ve beklenmeyen vefat bile bunu değiştiremez. Haylaz oğul cenazeden sonra hemen dönüp, kaldığı yerden devam edecektir. Ancak babasına yöneltilen cinayet suçlaması Hank Palmer’ı yolundan alıkoyar.



Babam beni anlamıyor

Bu süreç zorunlu olarak birbirlerini tanımaya, söylenmemiş sözleri ifade etmeye, gerçek düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlar. Aralarındaki çatışma hepimizin yaşadığı türden. “Babam beni anlamıyor, bana güvenmiyor, hala çocuk sanıyor!” Diğer tarafta “Onun için yaptıklarımı anlasa, fedakarlıklarımı görebilse” Klasik sözler, belki tarihin değişmezlerinden.

Yine de uzlaşması zor iki kişinin kucaklaşması gerçekleşir mi? Mutlu sona ulaşılır mı? Hakim Palmer cinayet suçlamasından kurtulur mu? Orası da ben de kalsın.

Negatif kişilik

Robert Downey Jr. bu kez de ukala, negatif özellikler taşıyan karakteri canlandırıyor. Kendini oynuyor diye düşünmeden edemiyorum. Robert Duvall’in 83 yaşında performansına hayran olmamak mümkün değil. Yaşıtlarının bir sürü sağlık problemi yaşayıp, kabuğuna çekildiğini düşünürsek, koca bir alkışı hakediyor.

Yönetmen David Dobkin aynı zamanda yapımcığı da üstlenmiş ve hikayeyi Nick Schenk ile oluşturmuş. Filmin müzikleri ise Thomas Newman’a (Skyfall, Wall E) ait.

Baba figürünün öne çıktığı The Jugde’ı izlerken benim babamın da sudan bir sebeple ısrarla telefonumu 6 kez çaldırıp, arada çıkmama neden olduğunu paylaşmak istiyorum. Evet, kabul edelim, anlamıyoruz birbirimizi. Filmin konusu da bana göre bundan ibaret. Siz de böyle hissediyorsanız, üzülmeyin, bu durum beyazperdeye bile yansıyorsa, yalnız değilsiniz. Patlamış mısırımızı hazır edelim, iki saatlik yolculuğa çıkalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu