Oyun Ön İncelemeleri

The Lord of the Rings: Battle for Middle-Earth

Metin Üner /
muner@merlininkazani.com



   Başlık
No:

   
İçerik

1
   Yüzüklerin Efendisinin Tarihçesi

2
   Yüzüklerin Efendisi oyunlarına kısa bir bakış
3    Kahramanların bazılarını kısaca tanıyalım!
4    Battle for Middle Earth Öninceleme

Yüzüklerin Efendisinin tarihçesi:

İkinci Dünya Savaşı tüm haşmeti ile devam ederken, tüm olup biteni farklı gözle
gören bir İngiliz Profesörü vardı. Savaşta en yakın arkadaşlarını kaybederek
yaralı bir biçimde evine gönderildiğinde, ilerde çocuklarına savaşın nasıl bir
şey olduğunu anlatmanın bambaşka bir yolunu bulmuştu. Hayatı ve savaşları kendi
gözünde gördükleriyle aktarmanın en güzeli masal olabilirdi diye düşündü J.R.R.
Tolkien.

Profesörlüğünün ilk yıllarında “The Hobbit” isimli romanı, eleştirmenlerce
alaylı bir dille karşılanmıştı. Özellikle İngiltere gibi edebi eserler konusunda
taviz vermeyen bir ülkenin son derece saygın dil bilimleri profesörünün, masal
türü eserinin çıkması elbette şaşırılacak bir olaydı. Önce eleştirildi, sonra
ise üzerinde pek fazla durulmadan kenara itildi. Tolkien gibi idealist bir
yazarın eleştirilere kulak asacağı ve hayalindeki büyük projesini bir kenara
iteceği yoktu. Tasarlanması uzun yıllar süren Orta Dünya konseptini
oluşturduktan sonra 3 ciltlik “The Lord of the Ring” (Yüzüklerin Efendisi)
serisini yayınlaması hiçte uzun sürmedi. İlk iki cildin aynı dönemde çıkması hem
roman eleştirmenlerini hem de Tolkien gibi profesör olan dil bilimcileri resmen
çileden çıkardı. Saygınlığını bir kenara itip, sözüm ona “masal” türünde eserler
vermeyi tercih etmesine şiddetle karşı çıkanların sayısı hiçte az değildi.
Yüzüklerin Efendisi, tüm İngiltere’yi kısa sürede ikiye böldü. Romanı, hayat
felsefesi görecek kadar benimseyip sevenler olduğu gibi, yerin dibine sokanlarda
olmuştu. Hayalindeki dünyayı tamamlamak için geri dönülmez bir yola çıkan
Tolkien, Orta Dünya ile ilgili çalışmalarını sonuna dek sürdürmeye kararlıydı.

Ne zaman ki Yüzüklerin Efendisi Amerika’ya tanıtıldı ve satılmaya başlandı, işte
o zaman efsane ile ilgili tüm olumsuz tablo tersine döndü. Özellikle Amerikalı
gençler tarafından oldukça fazla beğenilen, romandan öte tam bir ütopya olarak
kabul edilen kitap ve yazarı Tolkien baş tacı edildi. Savaştan yeni çıkmış,
değişime hazır gençler tarafından bir çırpıda okunup biten roman, Tolkien’i
mektup yağmuru altında bıraktı. Herkes daha fazlasını istiyordu. Orta Dünya’nın
tarihçesini daha derinlemesine irdelemek, büyücülerin akıbetini daha detaylı
olarak öğrenmek istiyorlardı. Yüzüklerin Efendisi’nin devamı belki gelmedi ama
Fantezi tarzı romanların çıkmasına ve çoğalmasına vesile oldu.

Fantasy Role Playing’in (Rol yapma oyunlarının) atası sayılan Yüzüklerin
Efendisi’nin, tüm ülkelerde yayınlanmasının ardından tek kelime ile efsaneye
dönüştü. Bugün dünyanın en çok okunan kitabı olan, Yüzüklerin Efendisi; sadece
hayranları tarafından değil, yer kürede soluk alıp veren her insan tarafından
bilinmektedir.

2001 yılında vizyona giren Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği ise; efsaneyi
bambaşka bir boyuta taşıdı. Günümüz gençliğine sıkıcı gelen kitap okumanın
alternatif çözümü olan filmler, Yüzüklerin Efendisi’ni çok daha büyük kitleler
tarafından bilinmesini sağlayacağı gibi, hayal ürünü olan Orta Dünya’nın
görkemini daha iyi sergilemenin yolu olacağı düşünüldü. Uzun ve yorucu çekimler
ardından gelen montaj ve bilgisayar efektlerinin eklenmesi, sabırsız hayranların
beklentilerini iyice yükseltti. Sonuç ise; mükemmele yakın bir uyarlama oldu.
Seriyi sinemaya başarıyla uyarlayan ekip Oscar® yağmuruna tutulduğu gibi, tüm
izleyenler tarafından oldukça büyük olumlu eleştiriler aldı.

Yüzüklerin Efendisi Oyunlarına kısa bir bakış.

Hayran kitlesi bol olan her konuda olduğu gibi Yüzüklerinin Efendisi konusu
üzerine de sayısız oyun yapıldı. Özellikle eski bilgisayar platformlarında FRP
ve adventure karışımı pek çok oyunu olmasına rağmen pek ilgi toplayamadı. Hatta
aynı platformda çıkan rakipleri çok daha kaliteli olunca, bilgisayar oyunları
konusunda Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya pek tercih edilmedi. Ta ki filminin
yapımı duyurulana kadar. Sinema filmi olacağı konusunda ilk duyumların alınması
kullanılan ekipmanlardan ve filmdeki sahnelerden esinlenerek yapılabilecek
sayısız oyun için de fikir kaynağı oldu. İlk olarak Sierra, Yüzüklerin Efendisi
ile ilgili oyununu duyurdu. Adventure tarzında olan oyun, büyük hayal kırıklığı
ile karşılaşınca haklarını elinden çıkardı.

Büyük ve kapsamlı olması gerektiği kadar görkemli olması da gereken bu oyunun
ancak büyük bütçe ile altından kalkılabileceğini Electronic Arts ispatladı. İlk
oyunları olan “Two Towers” tüm oyun platformlarında aynı anda piyasaya çıkmış,
oldukça büyük beğeni ile karşılanmıştı. Çok başarılı bir politika izleyen oyun,
filmin çıkmasından 1 ay gibi kısa bir süre kala ve üstelik içinde filmden
görüntülerde barındırarak piyasaya sunulunca adeta kapışıldı. Film içi
görüntüler, oyuncularla yapılan sohbetler, gerçek oyuncu seslendirmeleri ve film
ekibi ile birlikte çalışılmasının sonucu olan, gerçekçi mekân tasarımları oyunun
en önemli özelliği oldu.

Diğer oyunları olan “Return of the King” en az ilki kadar başarılı idi. Daha
fazla karakter kullanma imkânı sunan oyun (Özellikle Gandalf hayranları için
bulunmaz nimetti) hem de ilkine göre daha fazla aksiyon içerince büyük ilgi
topladı. Elbette ilk oyunda kullanılan piyasaya filmden evvel çıkma taktiği
başarının bir başka sebebi idi. Nihayetinde filmin bitmesiyle birlikte EA’in de
Yüzüklerin efendisi üçlemesi sona ermiş oldu.

Önemli karakterleriden bazıları:

GANDALF

Gandalf, güneşin üçüncü çağında Orta Dünya’ya gönderilen en önemli büyücülerden
biriydi. En çok bilinen adıyla “Gri Gandalf”; elf dilinde “Mithrandir” olarak
çağırılırdı. Cüce dilinde “Tharkûn” ve “Harad” olarak da çağırılırdı ancak pek
fazla kullanılmazdı. Sivri uçlu şapkasını hiç eksik etmez, uzun saçları ve
sakallarıyla yaşlı, güçsüz görünüşünü koz olarak kullanırdı. Ömrü boyunca
karanlık güçlerde sayısız savaşlar yaptı. En ünlüsü olan; Khazad-dûm köprüsünde
Balrog’la girdiği mücadele sonunda kayboldu. Fakat ruhu “Beyaz Gandalf” olarak
geri getirildi. Orta ‘dünya’nın en büyük savaşında rol oynayıp barış
sağlandıktan sonra yüzük koruyucuları ile birlikte ölümsüz topraklara ulaştı.

ENTLER

Elf tarihçeleri, Gökyüzünün Kraliçesi Varda Yıldızlara yeniden ışık verdiğinde
ve Elfler uyandığında, Arda’nın Büyük Ormanlarında aynı zamanda Entlerin de
uyandığını anlatır. Yeryüzünün Kraliçesi Yavanna’nın düşüncelerinden yaratılmış
olan Entler Ağaçların Çobanları idiler. Ağaçları ve tüm Orta Dünya bitkilerini
severler ve onları kötülüklerden korurlardı. Uyandıkları zaman Entler
konuşamıyordu fakat Elfler onlara bu sanatı öğrettiler ve onlar da bu sanatı çok
sevdiler. Ancak diğer canlıların kullandıkları dili değil kendi dillerini
kullanmayı tercih ettiler. Bu dil, dillerinden yuvarlanan tok ve yavaş bir
gökgürültüsünü andırıyordu. Yüzük Savaşından sonra Entler yine barış içinde Ent
Ormanında yaşamaya devam ettilerse de, zamanla sayıları azaldı ve inanışa göre
Dördüncü Çağda tamamen yok oldular.

BALROG

Karanlık Düşman Melkor’un hizmetkarları haline gelen Maiar ruhlarının en
korkuncu olan Balroglar, şeytani canavarlara dönüşmüşlerdi. Orta Dünyada Balrog,
yani “güçlü şeytanlar” olarak biliniyorlardı. Melkor’un tüm yaratıkları arasında
yalnızca Ejderhalar, Balroglar’dan daha güçlüydü. İri ve güçlü yaratıklar ve
İnsansı şeytanlar olan Balrogların, akan ateşten yeleleri ve alev kusan
burunları vardı. Kara gölgelerden bulutlar içinde hareket ediyormuş gibi
görünürler ve kol ile bacakları yılan gibi kıvrılabilirdi. Balrogların en önemli
silahı, çok dilli ateş kırbacı idi. Bu silah o kadar korkutucuydu ki, Büyük
Örümcek Ungoliant’ın Valar tarafından bile yokedilemeyen büyük kötülüğü, ateşli
kırbaç darbeleri ile Melkor’un ülkesinden sürülebilmişti. İki yüzyıl boyunca
tartışmasız biçimde hükümranlığını koruyan Balrog sonunda, Khazad-dûm Köprüsünde
yapılan savaşın ardından Büyücü Gandalf tarafından Zirakzigil’in zirvesinden
aşağı atılarak yok edildi.

Battle for Middle Earth

Her zaman büyük projelere imza atmış olan EA çalışanları, Yüzüklerin Efendisi
oyunlarının satışları düşmeye başlamadan, yeni Orta Dünya temalı oyunlarını
duyurdular; “Battle for Middle Earth”. Filmin konsept yaratıcıları ile ortak
çalışmayı seçen EA çalışanları, film adına ne varsa oyuna aynen aktarmaya büyük
özen gösterdiler. Ana teması savaş olan bir hikayenin bugüne kadar sadece
aksiyon yönünü bize gösteren oyun yapımcıları, Battle for Middle Earth ile
savaşın daha taktiksel boyutunu göstermek için Real Time Strateji yönüne kaymayı
uygun gördüler. İzlenen filmler, gösterilen demolarla oyun dünyasına damgasını
vuracağına kesin gözüyle baktığımız oyun henüz yapım aşamasına olmasına rağmen
elde olanlarla strateji oyun dünyasını sarsacağa benziyor.

Üç yüzük, göğün altında yaşayan Elf Kralları’na

İlk olarak Battle for Middle Earth’ün genel yapısından biraz söz edelim. Gerçek
zamanlı strateji olacak oyunun büyük kısmı; topla, üret ve yok et üzerine kurulu
olacak. Çoğu bölümde standart birimlerle başlayıp binalar yapacak, ürettiğimiz
askerleri eğiterek bölüklere ayıracağız. Gondor’da tarlalar yapıp meyve sebze
üretecek, ağaçları keserek odun yapacağız buna karşın Mordor diyarında hiçbir
şey üretilemeyeceği için oranın tek gelir kaynağı altın olacak. Rohan ve
Altınlar ise oyunda en sık rastlanan ancak en zor alınan kaynaklar olacak. Altın
madeni yapmak için haritanın belirli bölümlerini kullanmamız gerekirken onların
savunmasını düşünmemiz gerekecek. Savaşlar sonunda yıkacağımız her binanın
ardında kalan molozların içinde ödül olarak altın da sunulacak.

Oldukça büyük ve görkemli savaşlara sahip olacak oyun, aynı zamanda daha
evvel üzerinde fazla durulmamış ya da durulsa da başarılı olunamamış olan
“birimlerin moralleri” konusunda özellikle dikkatleri üzerine çekecek. Normal
askerlerin yanında daha güçlü ancak sayıları az olan “hero”lar, hem savaş
esnasında özel güçlere sahip olacaklar hem de tek başlarına bir bölük askeri yok
edecek kadar güce sahip olacaklar. Ana tema olarak ikiye bölünecek olan oyun,
ışık ve karanlık tarafı olarak iki seçeneğe sahip olacağından, iki farklı
senaryonun işlenmesi düşünülüyor. Eğer iyilerin tarafını seçerseniz; Fellowship
of the Ring’in ordusunu kontrol edeceğiz. Elbette Gondor ve Rohan’ın askerleri
de emrimize amade olacak. Kötü tarafı seçmemiz halinde ise; Orc ve Uruk-Hai
ordusunu kontrol edebileceğiz.

100 binlerce askeri aynı anda görüntülemeyi vaat eden oyunda, savaşlar oldukça
kaliteli olacak ve doğa örtüsü ya da kalelerin yapıları gibi unsurlar, savaş
esasında başarılı olabilmek için stratejik hareketler uygulamamızı gerektirecek.
Büyük savaşların yanı sıra, senaryo modunda hiç üretim ya da bina yapmadan,
sadece elimizdeki sayılı asker veya hero ile tamamlamamız gereken bölümler de
olacak. Yapımcıların asıl isteği alışagelmiş RTS’lerdeki özellikleri geliştirip,
filmin fantastik havası ile birleştirmek ve bunun için çok çalıştıkları da
kesin.

Yedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar’a

Genel oynanışın, alışık olduğumuz RTS’ler ile Total War tarzı aşırı strateji
gerektiren tarzın arasında bir yerlerde olacağını söyleyebiliriz. Arabirimin
kolay kullanılabilirliği ve bina üretimindeki rahatlık oyunu her kitleye hitap
edecekken, savaş sahnelerin gerçekçiliği ve kalabalık ordu gruplarının akıllıca
stratejiler üretilerek hareket ettirilmesi zorunluluğunu taktik beceri
gerektirecek. Ana harita üzerinde yöneteceğimiz askerler herhangi bir düşman
birliği ile karşılaştıklarında ya da binalara ulaştıklarında savaş meydanına
gideceğiz. Her ırkın kendine has standart askerleri savaşın genel görüntüsünü
oluşturacakken, daha güçlü ve sayıları az olan herolar akıllıca kullanıldığında
çatışmaların kaderini belirleyecek. Denge konusu üzerinde oldukça uzun süre kafa
yoran yapımcılar hiçbir ırkın diğerinden ciddi anlamda üstün olmaması için büyük
gayret gösteriyor. Mutlaka bir tarafın diğerine göre üstün yada zayıf yanı
olacak ama üretilecek alternatifler ile her dezavantaj bir şekilde alt
edilebilir hale gelecek. Savaş konusunda deneyimli olan ve kana susamışlığın
getirdiği kuvvetle saldırmayı görev bilen orclar, genelde sayıca üstün ve bol
hasar veren yaratıklar olacak ama başarılı taktik üretebilen, kale sur gibi
avantajlarını iyi kullanan ayrıca defansif yönleri kuvvetli olan insan
birlikleri tarafından kolayca alt edilebilecek.

Tabi bu anlatılanlar sadece standart birimler için geçerli. Çünkü insan
birlikleri ne kadar dayanıklı olsalar da elinde sopa niyetine taşıdığı ağaç
gövdesiyle dolaşan troller, tek vuruşta 15 kişiyi etrafa savurabilecek. İnsanlar
ise mutlaka akıllıca taktik geliştirmeleri gerektiğinden trolleri çember içine
alıp okçuları ile yapacağı tam bir saldırı ile trollerin üstesinden gelebilecek.
Kısacası her ırkın ve ordunun güçlü olduğu kadar zayıf yönleri de olacak.
Oyuncuya düşen ise güçlü olan yanını akıllıca kullanıp, zayıf yönünü düşmanına
en az faydalanacağı yönde korumak olacak.

Dokuz yüzük Ölümlü insanlar’a

Battle for Middle Earth’ün belki de en ilgi çekici yanı; orduların ve askerlerin
duygusal tepkileri olacak. Daha evvel çeşitli strateji oyunlarında “moral”
olarak düşünülen ve savaşın ciddi anlamda gidişatını değiştiren bu düşüncenin
çok daha geliştirilmiş bir benzeri için hazır olmamız gerekiyor. Konuyu biraz
açalım. EA’in bu yeni oyununda savaş birimleri olaylara ve savaşın gidişatına
gerçek zamanlı tepkiler verecek. Örneğin üzeri okçularla dolu devasa
boyutlardaki fil, ağaçları yıka yıka ilerlerken karşı tarafın korkmasına,
panikleyip kaçışmasına sebep olabilir. Ancak karşı tarafın akıllıca bir taktik
geliştirip filin üst kısmındaki askerlerin bulunduğu yeri ateşe vermesi
sonucunda işler tersine dönebilir. Bu durumda üzeri yanan ve ne yapacağını
bilemeyen fil, rasgele koşmaya ve amaçsızca insanların arasına dalacaktır.
Böylece tuzağa düşürülmesi kolaylaşan dev yaratığın hazırda bekleyen okçular
tarafından kolay hedef olduğu ortada.

İşte tam burada oyunun bir başka yönü devreye girecek. O da; her yaratığın
olaylara farklı tepki vermesi. Şöyle ki; özellikle aklı pek gelişmemiş olan
yaratıklar (Filler, Troller vs.) tehlikeye düştüklerinde panikleyip ne
yapacaklarını bilemezken, daha akıllı olan entler (yürüyen dev ağaçlar)
düştükleri duruma akıllıca çözümler üreterek kurtulabilecekler. Örneğin
ent’lerin korkulu rüyası olan ateş oklarına maruz kalması durumunda en yakın su
birikintisine koştuğuna şahit olacağız. Suya ulaşıp kendini söndürebilmeyi
başaran ent tüm dengelerin bozulmasına neden olacak. Çünkü üzeri ıslak olan dev
ağaç, belli bir süre ateş oklarından etkilenmeyeceğinden, düşmanlarını kolayca
öldürebilecek.

Son olarak moral konusundaki yeniliklere değinelim. Battle for Middle Earth’de
moral dengesi daha önce hiç olmadığı kadar belirleyici olacak. Yukarıda
bahsettiğimiz, bir tarafın diğerine üstünlük sağlaması durumda morallerin
düşeceği zaten aşikâr. Moralleri düşen askeri birlikler kolayca dağılabilir bir
hale gelip, dövüşlerde oldukça başarısız olacaklar. Ancak dengelerin eşit olduğu
durumlarda, askerlerin birbirlerine moral vermesi savaşın ilerleyişini epey
değiştirecek. Örneğin orc birlikleri ile savaşmaya hazırlanan şövalyeler,
çatışmadan önce birbirlerine moral verip; “Hadi gidip şunları haklayalım!” ya da
“Biraz orc avlayalım beyler!” gibisinden moral dolu sözler askerleri motive
edecek ve savaştan daha üstün skorlarla ayrılabilecekler.

Bir yüzük gölgeler içindeki Mordor Diyarında; hepsine hükmedecek Bir Yüzük.

Görev yapısının çeşitliliği ve senaryonun çizgiselliği benimsemeyip yeniliklere
açık olması o oyunun ömrünü ve oynanabilirliğini uzatır şüphesiz. Sanırım bu
cümle Battle for Middle Earth’ü tanımlamak için tam yerinde olacaktır. Çünkü
oyunun senaryo kısmında görevler sürekli farklılaşıp, stratejileri devamlı
yenilemeyi gerektirecek. Her bölümün bir diğeri ile benzer olmaması için oyun
yapıları süreli değişecek. Tipik üret ve saldır modeli bölümler olacak ama bazen
belli bir kalenin savunulması ya da kısıtlı süre içinde bir yeri ele geçirme
tarzı görevler çeşitliliği sağlayacak. Hikayenin aslına uygun olması gereken
bölümlerde her hangi bir üssümüz olmaksızın, Gimli, Legolas, Aragorn ve Gandalf
gibi heroları kullanarak tamamlamamız gereken bölümlerde olacak. Haritaların
yapısı ise savaşların yapısını derinden etkileyecek. Savaş esnasında veya savaşa
hazırlık yapılırken köprüler yıkılabilecek, toprağa derin çukurlar
kazılabilecek. Belirli noktalara patlayıcı barut fıçıları yerleştirerek,
düşmanın gelişiyle birlikte yapılacak ateşli ok saldırısı toplu katliam için
zemin hazırlayacak. Aynı mantık ile yıkılan köprüleri kendi avantajınıza
kullanıp, düşmanı dolambaçlı yolları arşınlamaya zorlayarak vakit kazanmak
elinizde.

Klasik RTS unsurlarını anlattık durduk. Birazda Battle for Middle Earth’ün
strateji sınıfına kattığı yeniliklerden bahsedelim. Strateji sevenlerin çok iyi
bileceği gibi asker üretip büyük ordular oluşturmak kadar askerlerin silahlarını
ve zırhlarını güçlendirmekte son derece önemlidir. Güçlü zırhlarla donatılmış 10
kişilik birlik yeri geldiğinde 100 kişilik zırhsız birliği kolayca alt edebilir.
Hemen her strateji oyununda bulunan bu upgrade sistemi blacksmith tarzı silah
güçlendiren binalar ile gerçekleştirilir. Battle for Middle Earth’te ise
blacksmith’in yerini, askerlerin antrenman yapacağı binalar alacak. Aynı zamanda
haritadaki gizli bölgeleri bularak da askerleri güçlendirmek mümkün. Gizli
bulunan ağaç, büyülü taş gibi objelere ulaşan birlikler sadece güçlenmekle
kalmayıp kimi zaman ise özel güçler de kazanabilecek.

Görselliğe önem verenlerin oyunu

Command & Conquer: Generals grafik motorunun geliştirilmiş bir versiyonun
üzerine kurulmuş olan “LOD Everywhere” isimli grafik motoru, videolardan
anlaşıldığı üzere gayet başarılı gözüküyor. Kalabalık ordu gruplarını başarı bir
şekilde ekrana getirebilen motor, aynı zamanda yıkılan sur duvarlarını, savrulan
askerleri ve duman efektlerini bir arada sunarak görsel bir şölen hazırlıyor.
Kamera açıları her an değiştirilebilir yapıda. Askerimizi en tepeden kontrolü
kolay bir şekilde görebileceğimiz gibi istersek her bir askerin nasıl
savaştığını görecek şekilde yakınlaşabileceğiz. Dolayısıyla savaş sahnelerini
yakından izlemek çok daha zevkli bir hal alıyor. Büyü efektlerinin ve
ışıklandırma efektlerinin de üstesinden kolayca gelen grafik motoru, kolay
kullanılabilir arabirimi ile kullanıcı dostu olacağı aşikâr. Ayrıca daha önce
hiç bir strateji oyununda görmediğimiz kadar gerçekçi; yağışlı, güneşli ya da
sisli hava animasyonları olacak.

Karakterler ve haritalar mümkün olduğunca gerçeğine yakın hazırlanırken,
şatafatlı kahraman dizaynı yerine, gerçekçiliğin ön planda tutulması özellikle
dikkat ediliyor. Film ekibinden olan sanat yönetmenleri, oyunun karakter
yaratımında görev alan ekip ile birlikte çalışarak Battle for Middle Earth’ün
harita dizaynında harikalar yaratmışlar. Industrial Light and Magic çalışanları
ile ortak yürütülen ve savaş meydanlarına ulaşmak için kullanacağımız; “büyük
Orta Dünya haritası” gerçeğine uygun halde üç boyutlu olarak dizayn edilmiş.
Genel olarak bakıldığında tüm birliklerin nerelerde olduklarını uçan yüzük
tayflarının nereleri dolaştığını tüm çıplaklığı ile gösteren harita herhangi iki
birimin karşılaşması durumunda yakınlaşacak ve araya giren minik videonun
ardından savaşlar başlayacak.

Gandalf’ı kullanabilecek miyim?

Eminim oyunu bekleyen her oyuncu romanın en önemli kahramanları olan Gandalf
Aragorn hatta Balrog gibi karakterleri kontrol edip edemeyeceğini merak
ediyordur. Yapımcıların verdiği cevap; “Kesinlikle evet”. Oyunda hem normal
asker ve orduları kontrol edecek hem de o ırka ait önemli yaratıkları veya
kahramanları kontrol edebileceksiniz. Ürkütücü ve ateşli görünüşü ile Balrog
kısa süreliğine savaş meydanında bulunacak olsa da o kısa süre içerisinde büyük
terör estirecek. Karşısına çıkanı alev püskürterek küle çevirdiği gibi, korkunç
görüntüsü ile askerlerin korkup kaçmasına neden olacak. Kanatlı tayflar ise
orduların üzerinde uçarken ani inişler yapıp bir grup askerin canına okurken,
bölüklerin bütünlüğünü bozacak. Çığlık atarak askerlerin morallerini düşürmesi
de cabası.

İyi tarafın değişmez savaşçıları; Aragorn, Boromir, Legolas ve Gimli savaşın
en önemli anlarını omuz omuza üstlenecekler. Askeri birliklerin başında
savaştıklarında yandaşlarına moral ve motivasyon verirken, öldürdükleri
düşmanlarında tecrübe puanları alarak daha yüksek kademelere ulaşabilecekler.
Böylece daha da güçlenen herolarımız ordularına daha çok yardımcı olacaklar.

Bekleyiş sona eriyor…

Gerçek Zamanlı Strateji’lerin doğası gereği sadece PC için hazırlanan oyunun, bu
yılın sonlarına doğru piyasada olması bekleniyor. Görsel yönden herkesi memnun
edecek kalitede gözüken Battle for Middle Earth, iyi bir sistem gereksinimini de
beraberinde getiriyor. Ekran üzerinde, sayısı yüz binleri bulan ve her biri
kendi düşmanıyla savaşan karakterleri monitöre taşıyabilmek için en az Pentium 4
1.8GHz veya dengi bir işlemciye, 256 MB RAM’e ve en azından DirectX 9.0 destekli
GeForce 3 ve üstü ekran kartına ihtiyacımız olacak. Elbette yüksek detaylarda
oynamayı ve hiç takılmadan son ekrana kadar ilerlemek isteyenlerin daha iyi bir
konfigürasyona ihtiyaçları olacak.

Strateji dünyasına yeni bir soluk getirmeyi ve Lord of the Rings’in dillere
destan savaş sahnelerini gerçek anlamda yaşamanın zevkini en iyi şekilde
yansıtmayı amaçlayan oyun yapımcıları, New Line Cinema ile ortak yürüttükleri bu
çalışmanın başarılı sonuçlarla oyunculara ulaşması için işi sıkı tutuyorlar. Son
bir aydır kapılarını basına kapatan ve oyunlarını nihayete erdirmek için gün
sayan yapımcılardan minik bir dedikodu da oyunun bir bölümünde sevimsiz yaratık
Gollum’u yönetebileceğimize dair. Görkemli bir yapıt olan Battle for Middle
Earth’ü oynayabilmek için hepiniz gibi bizlerde gün sayıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu