The Next Big Thing
1997 yılında elime geçirdiğim bir demo CD’sinin içinde Broken Sword adlı bir oyun vardı. Ben henüz o zamanlar adını ilk defa duymuş olsam da bu seri o kadar çok beğenilmişti ki, elimdeki CD’de serinin ikinci oyunu bulunuyordu. Ancak resimlerine baktığım kadarıyla oyundaki çizgi film havası beni cezbetmişti. Demoyu kurdum ve oynamaya başladım yaklaşık 1-2 saat içinde bitirince de haliyle kesmedi ve gidip oyunun kendisini aldım ancak o zamanki Pentium 75 bilgisayarım her nasıl olduysa demoyu oynatmasına rağmen oyunu çalıştıramamıştı, ben de oyunu tam üç hafta boyunca yan apartmandaki oturan arkadaşımın bilgisayarına kurdum. Okuldan çıkar çıkmaz soluğu orada alıyor ve direk oyunu oynamaya koyuluyorduk. Ah o adadaki tripod bölümü… Orası için üç gün uğraştığımızı bilirim. E tabii daha o yaşta tripod nedir, ne işe yarar falan bilmediğimiz için bir hayli uzun sürdü o bölüm.
İşte macera oyunlarıyla ilk tanışmam da böyle oldu. Daha sonrasında Monkey Island, Larry, Grim Fandango derken pek çok kaliteli adventure oyununu yalayıp yutmama rağmen ilk göz ağrısı olduğu için Broken Sword II: The Smoking Mirror benim için her zaman ayrı bir yere sahip olmuştur. Lakin gel zaman git zaman teknoloji geliştikçe oyunlar değişti ve belki de en büyük değişimi adventure oyunları yaşadı. Nitekim en son örneklerden Heavy Rain’i bir aklınıza getirirseniz 90’ların adventure oyunları ile uzaktan yakından alakası olmadığını görürsünüz.
Canavardan dost, orangutandan post olmaz
İşte böyle bir zamanda The Next Big Thing karşıma çıkınca hemen dikkatimi çekti doğal olarak. Çünkü o eski adventure oyunlarındaki havayı daha tanıtım videolarından sezmiştim. En başta, bana bu tarz oyunları sevdiren o çizgi filmsel görseli ile beğenimi toplamıştı. O yüzden hiç düşünmeden kurdum ve yüklemeye başladım.
Runaway serisi ile yukarıda bahsettiğim macera oyunu tarzını oyunculara geri kazandırmış olan Pendulo Studios tarafından hazırlanmış The Next Big Thing. Ve halefi gibi o da klasik bir point and click tarzı macera oyunu. O kadar ki klavyeyi sadece profil oluşturmada ve oyunu kayıt ederken kullanıyorsunuz. Yani eski günlerde olduğu gibi bütün işiniz fare ile. Ancak özellikle ilk Runaway oyunun aksine bu oyundaki bulmacalar nispeten daha kolay.
Yılların eskitemediği şehir
The Next Big Thing’in konusu kısaca şöyle; 1940’ların alternatif bir Hollywood’unda geçen oyunun esas teması ise korku filmlerine dayanmakta. Düşünün ki izlediğiniz korku filmlerinde canavarları oynayan tüm karakterler aslında gerçek dünyada da var olan canavarlar ve bu yaratıkların tek işi korku oyunlarında rol almak ya da en azından yetenekli olanların. İşte böyle bir ortamda Hollywood’un en büyük ve başarılı korku filmi yapımcısı bir anda bütün geçmişini silip artık çocuk filmleri, aile filmleri ve romantik komediler yapmaya niyetlenir.
Dolayısı ile bu tarz filmlerde rol bulması imkansıza yakın bütün canavarlar durumdan hiç memnun kalmaz ve bir isyan başlatmaya yeltenir. Bu sırada yapımcı Fitzrandolph’un malikanesindeki tören sonrası partide Big Albert’ın şüpheli davranışlarını merak eden Liz onun peşinden gider ve kaybolur. Dan ise olayla hiç alakası yokken Liz’in kendisine yardım etmesi karşılığında söz verdiği boks maçı bileterini bulmak için onun peşinden koşar ve böylece macera başlar.
Oyunda yöneteceğimiz kahramanlarımız Dan Murray ve Liz Allaire aynı gazetede ancak faklı alanlarda çalışan iki başarılı gazetecidir. Dan Murray, başına buyruk, kadın düşkünü, bağlanmaktan kaçan, sağlam çene yapısına sahip ve karizmatik bir spor yazarı iken Liz Allaire heyecanlı, maceraperest, şaşkın, hafif sıyırmış, doğru düzgün dörde kadar bile sayamayan kıpır kıpır, ancak alımlı ve güzel bir sosyete yazarıdır.
Kamera, ışık, ekşın!
Değişik bir atmosfere sahip olan The Next Big Thing, Runaway’den alışık olduğumuz pek çok özelliğe sahip olduğu gibi farklı yönlerle de göze çarpıyor. Oyunda yine Pendula’nın başarılı olduğu gizemli bir hikaye mevcut. Diyaloglar ve içerisindeki espiriler her ne kadar daha çok Amerikan kültürüne has şeyler olsa da oldukça eğlendirici. Özellikle Liz’in kendi kendine yaptığı konuşmalar size bazen “Bu kız bırak gazeteci olmayı, düz yolda nasıl yürüyor onu bile bilmiyorum” dedirtiyor. Ancak o, bir şekilde kendisini kurtarmayı biliyor.
Oyun grafik açısından da kaliteli seviyede. Nitekim Runaway: A Twist of Fate için üretilmiş olan oyun motorunun biraz daha geliştirilmiş halini bizlere sunuyor. Zaten oyun şekil itibari ile çizgi film görsellerine sahip olduğundan o konuda çok da bir zorlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Nitekim renkler oldukça canlı ve klasik macera oyunlarındaki hoş havayı size yansıtıyor. Ara ara renklerdeki pastellik veya canlılık bulunduğunuz bazı yerlerde nesne bulma konusunda size sıkıntı yaşatsa da şikayet edilebilecek bir soun değil.
Ses ve müzikler de oyundaki diğer güzel yan. Atmosfere uygun müzikler ve diyalog seslendirmeleri iyi hazırlanmış. Sadece bir iki diyalog esnasında bazı senkron sorunlarına şahit olmakla bereber genelinde çok fazla bir sorun gözüme çarpmadı. Bu bir eleştiri olmasa da değinmeden geçemeyeceğim bir başka nokta da az önce bahsettiğim espiri konusu. Evet diyaloglardaki espiriler genel olarak güzel hazırlanmış ancak gerek fazla kültürel olması, özellikle Dan’in Amerikan spor kültürü ile alakalı espirileri, gerekse biraz LucasArts diyaloglarına benzemeye çalışılması açıkçası bu konuda abartıya kaçılmış hissi veriyor. Öyle ki bazı yerlerde sırf espri yapmak için espri yapılıyor. Ama dediğim gibi tamamen kişisel bir görüş ve o kadar da abartılacak bir durum değil.
Gazetelerin Pazar ekleri
Evet, ses, ışık, müzik, grafik derken gelelim bir macera oyunun en önemli özelliğine; bulmacalar. İlk Runaway oyununu oynadığımda açıkçası bulmacalar da bir hayli zorlanmıştım ki genelde bu tarz oyunlarda kolay kolay pes etmem ve bir şekilde çözümü bulurum. Ancak ilk Runaway de sırf oyun zor olsun diye gerçekten bazen çözümü çok saçma olan bulmacalara rastlamak beni bir hayli hayal kırıklığına uğratmıştı. Nitekim The Next Big Thing’de durum o kadar kötü değil. Zaten oyun da bu konuda isterseniz size elinden gelen bütün yardımı tanıyor.
İlk başladığınızda bir profil oluşturyorsunuz. Bu sırada sizden oyunun zorluk modunu seçmeniz isteniyor. Burada kolay, orta ve zor seçenekleri bulunuyor. Eğer kolay seçneğini seçerseniz sistem size oyun içinde hem “Yardım (Help)” hem de “Önemli Noktalar (Hot Spots)” adında iki yardımcı uygulamayı kullanmanıza izin veriyor. Yardım seçeneğinde hikayeci uşağımız size bariz ipuçları vererek olayı daha çabuk çözmemizi sağlıyor ki bu oyunu oldukça kolay bir hale sokuyor. Önemli noktalar seçeneği ise size ekranda etkileşime geçebileceğiniz nesleri ve yerleri gösteriyor. Oyundaki bazı mekanlar büyük veya karmaşık olduğundan “Önemli Noktalar” belki daha seçilebilir bir tercihken, eğer biraz olsun zorlanmak isterseniz tavsiyem “Yardım” seçeneğinden uzak durmanızdır.
Makarada 2 metre film kaldı
Genel itibariyle The Next Big Thing, Pendula’nın ortaya koyduğu başka bir güzel çalışma olmuş. Firma Runaway serisi ile kazandığı tecrübeyi giderek arttırıyor ve yeni oyunlarına başarılı bir şekilde yansıtıyor. Bunun yanında eğer bu tarzı hiç denememiş ancak merak eden biriyseniz size tavsiyem bir şekilde emilatör vs. ile yardımı ile Monkey Island 3, Larry 7 veya Broken Sword serisinden ilk iki oyunu oynamanız olacaktır. Bu şekilde yeni nesil macera oyunlarına daha çabuk ısınacağınızı düşünüyorum. Macera tutkunları ise büyük bir olasılıkla bu oyunu deneyeceklerdir. Özellikle eski tarz bir klasik macera oyunun bu zamanlarda ender bulunmasından dolayı The Next Big Thing gerçekten denemeye değer bir oyun.