The Punisher
The Punisher, Marvel çizgi romanlarını takip edenlerin yakından tanıyacağı
bir isim. İlk olarak Örümcek Adam çizgi romanında kendini gösteren, iyilik adına
çalışıyor olsa da sert tavrı ve düşmanlarına karşı fazlasıyla acımasız
davranması nedeniyle iyi mi yoksa kötü mü tam olarak anlaşılmamıştır. Yine de
kendine hatırı sayılır hayran kitlesi oluşturmuş olacak ki, kısa zaman sonra
kendi çizgi romanı piyasaya sürülmeye başlanmıştır.
Punisher, ailesi ve çocukları serseriler tarafından öldürülmüş eski bir
polistir. Yaşadığı trajik olay tarafından öyle etkilenmiş ve suç çetelerine öyle
kin bürümüştür ki, yaşamının geri kalanını tüm suç işleyen sokak serserilerini
öldürmeye adamıştır. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan her kahraman gibi yollara
düşer ve çeteleri bir bir çökertmeye girişir. Ancak hikayenin gelişimi hiç de
düşündüğümüz gibi gitmez. Çünkü Punisher sadece karşısına çıkanı öldüren bir
kanun koruyucusu değildir. Karşılaştığı kötü insanlara en akıl almaz yollarla
işkence etmekten hoşlanan, onu konuşturmak için türlü metotlar kullanan son
derece acımasız bir insandır. Karşısında yalvarmak ya da af dilemek onu
yumuşatmaz. Punisher ile karşılaşan her kötü insan tek bir şey ister; acısız bir
ölüm…
Kural tanımayan Max Payne!
Eskilerin hatırlayacağı üzere Punisher, 1993 yılında arcade salonlarında kendini
göstermişti. O da tıpkı Final Fight, Captain Commando gibi yana ilerlemeli,
karşına çıkanı öldüreceğiniz oyunlardan biriydi. Punisher ya da Nick Fury’yi
seçebiliyor, büyük kötü Kingpin’e kadar ilerliyorduk. Sürekli insanları
öldürüyor olsak da en güzel özelliklerinden biri garip esprilerle karşılaşıyor
olmamızdı. Üzerinden yıllar geçti ve Punisher ismi yavaş yavaş unutuldu. Hatta
yeni nesil böyle bir isimden habersiz yaşıyor iken, Marvel’in ünlü kahramanı
sinema filmi ile yine karşımıza çıkıverdi. Filmi yapılan her kahramanın mutlaka
oyunun da piyasada bulunması gerekliliği kuralı bir kez daha işledi ve aradan 1
sene kadar geçmeden The Punisher’ın oyunu raflarda yerini aldı.
Punisher’dan önce | Punisher’dan Sonra |
Punisher, Max Payne’i fazlasıyla andıran, 3. kişi görünüşlü aksiyon oyunu.
Karşınıza çıkına öldürüp, çok fazla bulmaca ile uğraşmadan bölüm sonu
karakterine kadar gitmemiz gereken bir oyun. Gerek Havok fizik motorunun
kullanılıyor olması gerekse ilerleyişinin benzer yapıda olması nedeniyle Max
Payne ile aynı kulvarda gösterilen oyun, hikaye işleyişi olarak da büyük
benzerlik içeriyor. İzleyeceğimiz ilk demoda, karakterimizin epeyce insanı
haklayıp polise teslim olmasını görüyoruz. Daha sonra başından geçen olayları
polise sorgu sırasında anlatmasıyla her birini tekrardan yaşıyoruz. Sadece
bununla kalmayıp yine Max Payne’de olduğu gibi bilgiler topladıkça eskiye dair
bazı ipuçlarını hatırlıyor, flashback’ler yaşıyoruz.
Ölmekten beter olmak
Peki oyunun iskeleti fazlasıyla Max Payne’e benziyor da hiçbir farkı yok mu?
Elbette var. Max Payne kurallarını yıkmış eski bir polis olmasına rağmen
düşmanlarını sadece öldürüyor ve yolunda devam ediyordu. Punisher için ise
sadece insanları öldürmek yeterli değil. Mühim olan düşmanlarına
unutamayacakları (!) birer ölüm hazırlamak. Artık gözüne matkap sokmak mı
dersiniz, pirana dolu havuza atmak mı dersiniz, yoksa uçak pervanesine fırlatmak
mı dersiniz size kalmış. Yapmamız gereken sadece düşmanları garip yollarla
öldürmek değil, aynı zamanda onları sorguya çekme imkânına da sahibiz.
Punisher’ın en belirgin farkı ise; Slaughter yani “çıldırma” modu. “Tab” tuşuna
basıp geçtiğimiz bu modda tıpkı Painkiller’da olduğu gibi etrafın rengi
değişiyor ve geçici süre için süper güçlü hale geliyoruz. Karşımıza çıkanı tek
vuruşta öldürebildiğimiz gibi uzaktakilere %100 isabetle bıçak fırlatıyoruz.
Punisher, puan sistemine dayalı bir oyun. Yani bölüm içinde öldürdüğümüz tüm
düşmanlar, nasıl öldürdüğünüze bağlı olarak puan kazandırıyor. Eğer özel öldürme
tekniklerini bolca kullanırsak ve sorguya tabi tutmamız gereken insanları başarı
ile sorgulayıp konuşturursak daha fazla puan alıyoruz. Aksi olması durumunda,
yani sorguya çektiğimiz adamı yanlışlıkla öldürmemiz durumunda puanımızdan belli
bir miktar düşülüyor. Peki bu puanlar ne işe yarıyor? Bölüm sonlarında birer kez
evimize uğruyoruz. Burada topladığımız puanlar karşılığı yeni kabiliyetler satın
alabiliyoruz. Kabiliyetler; daha uzun süre slaughter modunda kalma, daha fazla
kurşun taşıma gibi çeşitli kollara ayrılıyor. Puan toplama konusunu ciddi
anlamda kafasına takanlar için bir de madalya sistemi var. Her bölümün başında
belirtilen puanın üstüne çıkmanız durumunda madalya kazanıyor ve böylece daha
fazla özel kabiliyet alabiliyorsunuz.
Hiçbir şey bilmiyorum seni lanet olası… Tamam tamam konuşacağım!!!
Gelelim şu meşhur sorgu olayına. Oyun boyunca tüm düşmanlarımızı sorguya çekme
imkânına sahibiz. Bunun için önce arkasından yaklaşmalı ve “E” tuşuna
basmalıyız. Sorgu haline geçtiğimizde W,A,S,D tuşları ile kendimize bir yöntem
seçiyoruz. (Boğarak, kafasını yere vurarak, yumruk atarak veya suratına silah
dayayarak sorgulama) Bunardan birini seçmemizin ardından mini bir oyun
oynuyoruz. Her düşmanın farklı olan bir irade çubuğu var. Bu çubuk içindeki sarı
bölgeye gelecek şekilde karakteri tartaklamaya başlıyoruz. Sarı bölgeye
ulaştığımızda minik geri sayım oluyor. Eğer geri sayım tamamlanırsa adam
konuşuyor. Uzun süre bu işi beceremezsek; adamın hayat gücü sıfırlanıyor ve
konuşamadan ölüveriyor. Bu durumda puanımızdan bir miktar eksiliyor.
Karşılaştığımız tüm düşmanlar sorgu çekilebilir halde olsalar da kimisi
gerçekten hiçbir şey bilmiyor. Bu yüzden normal düşmanları kolayca öldürmeli,
üzerlerinde beyaz kuru kafa olan ve gerçekten bir şeyler bilen düşmanları ise
hep en sona bırakmalıyız. Beyaz kuru kafalı düşman tek başına kalınca teslim
oluyor ve sorguya çekilmeye hazır hale geliyor.
Yine oyun içinde fark edeceğiniz üzere çeşitli bölgelerde sarı ve beyaz noktalar
var. Bunlardan beyaz noktalar özel sorgulama noktaları, sarı olanlar ise özel
öldürme teknikleri anlamına geliyor. Üzerinde beyaz kuru kafa olan düşmanı
yakaladığımız yerlerde genelde özel sorgulama alanları oluyor. Adamımız alıp bu
bölgeye getirince özel sorgulamaya başlıyoruz. Bahsini ettiğim özel sorgulamalar
bazen gerçekten hayal gücünü zorlayan çeşitliliğe ulaşıyor. Kimi zaman adamımızı
ağaç testeresine yaklaştırıyor, kimi zaman şömineye kafasını sokmakla tehdit
ediyoruz. Bilgi saklayan bu adamları başarı ile konuşturursak yüksek puan
alıyoruz. Tabii ardından onları serbest bırakmamız gerekli. Eğer içimizdeki
şeytana uyar da öldürürsek bir miktar puan kaybediyoruz.
Özel öldürme noktaları ise bir diğer puan toplama biçimi. Yol boyunca
karşılaştığımız sıradan düşmanları bu şekilde öldürmemiz halinde normalden daha
çok puan alabiliriz. Tıpkı özel sorgulama noktalarında olduğu gibi bunlarda da
akıl almaz yöntemler mevcut. Bunlardan bazıları: Düşmanı tabuta bir el bombası
ile birlikte kapatmak, ayı tuzağına kafasını sokmak, kişiyi fil dişine
fırlatmak, hatta kafasını egzoz borusuna sokmak gibi aşırı şiddet içeren
sahneler oluyor. Dolayısı ile Punisher, oyuncu profili olarak kocaman bir “M”yi
hak ediyor.
Sarıl bana Punisher
Punisher tek başına çalışmayı seven ve aynı anda 100’lerce düşmanı alt
edebilecek kapasiteye sahip olan bir karakter. Kalabalık ortamlarda
güvenebileceği en büyük unsur yine düşmanlarının kendisi oluyor. Nasıl mı? Tıpkı
birisini sorguya çekecekmiş gibi “E” tuşu ile düşmanımıza sarılırsak onu
kendimize kalkan olarak kullanıyoruz. Dolayısıyla bize ateş edildiğinde düşmanın
gücünden gidiyor. Oyunun çok büyük bir kısmında kullanacağınız bu “canlı kalkan”
modu ile fazladan kazandığınız avantajlar da var. Mesela kapalı ve ardında ne
olduğunu bilmediğiniz bir kapıya geldiğinizde adamınızı “N” tuşuna basıp içeri
fırlatırsanız; insanlar o kişiyi düşmanları sanıp öldürüyorlar ve bir an
şaşırıyorlar. Hemen ardından olay yerine dahil olmanızla büyük bir gümbürtü
kopması aşikâr.
En kuytu köşeye saklanmış Havok motoru
Daha başlangıçta güzel bir demo ile insanı havaya sokan Punisher, ilk
izlediğimiz sorgulama ekranında detaylı grafiklerle ilgi çekse de oyunun
geneline bunu yansıtamadığından kalitesi düşüyor. Genel grafik seviyesi ortalama
düzeyde ve ana karakterler hariç diğer düşmanlar daha düşük seviyede
detaylandırılmış. Patlama efektleri pek dikkat çekmiyor ve oynayanda önemli bir
etki bırakmıyor. Havok fizik motoru ile yapıldığı üstüne basa basa belirtilen
oyunda nedense fazla etkileşim yok. Yani Max Payne 2’de çarptığımız cisimlerin
yıkılması gibi bir ayrıntıya rastlamadım. Aslında düşmanların ölüm
animasyonlarında ve onların bir yerden düşerken verdikleri tepkilerde Havok
motoru ortaya çıkıyor. Nedense bunlar da çok güzel değiller. Yani ölen
karakterlerin çoğu garip şekillerde kalakalıyorlar ve bazıları duvardan
geçebilme gibi özelliklere sahip oluyorlar.
Hatalar sadece grafiksel ve fiziksel değil kimi yerlerde animasyon hataları ve
ölmemekte ısrar eden düşman bug’ları da mevcut. En çok sinir bozanlar boss’ların
ölümleri hemen ardından gelen animasyonlar oluyor. Örneğin İtalyan Mafyası’nın
patronunu öldürdüğümüzde kendisi masanın arkasına düşerken, hemen ardında gelen
videoda koltukta durduğunu görüyoruz. Aynı durum diğer bosslarda da mevcut.
Oynanışı yakından ilgilendiren hatalar ise; kameranın kullanımının güçleştiği ve
bir türlü isabet almayan düşmanlarda yaşanıyor. Mesela uzak mesafeden ateş
etmemiz gereken düşmanların kimisi tek vuruşta ölürken kimisi hiç zarar
görmüyor. Kimi düşmanların kafaları patlarken, 30 cm.’den shotgun’la ateş
ettiğimiz karakterlere ise bazen hiçbir şey olmuyor. Yayınlanacak ilk yama ile
tüm bu hataların halledilmesi durumunda oyun hakkında görüşler şüphesiz biraz
daha olumlu olacaktır.
Düşmanı egzoza monte etme kılavuzu !
|
|
|
Yan yatmış araba ve düşman tanıştırılır. | Ağızdan duman çıkıyor mu diye kontrol edilir. | Arkadaşın yeni imajına son defa bakılır. |
Akıllı düşman akılsız düşman
Yapay zekâ konusunda ise iyi kötü olan noktalar mevcut. Genelde oyunun yapay
zekâsı ortalamanın üstünde. Yani karşılaştığınız rakipler mutlaka sütun, sandık
veya çeşitli objelerin ardına saklanıyorlar. Bazen bulundukları yerde görmeden
ateş ederek size zarar veriyorlar çoğu zaman ise filmlerde gördüğümüz tarzda
ateş ediyorlar ve şarjör doldurmak için tekrar siper alıyorlar. Savaş alanının
ortasında kurşunu biten düşmanlar hemen en yakın siper noktasına koşup
silahlarını doldurmaya girişiyorlar. Yapay zekâda kötü olan nokta ise belirli
odalarda bekleyen düşmanlar tarafından karşılaşılıyor. Tıpkı Max Payne’de olduğu
gibi siz kapı eşiğinden girene kadar kendi aralarında sohbet eden düşmanlar,
eşiği bir milimetre geçtiğiniz anda üzerinize saldırmaya başlıyorlar.
Ses ve müzik konusunda Punisher’ın ortalamanın üzerinde olduğu açık. Ana
karakterimizin seslendirmesini, geçtiğimiz seneki filmin baş aktörü bizzat
kendisi yapmış. Silah sesleri doyurucu, düşmanların kendi aralarındaki
konuşmaları başarılı. Kimi yerlerde yaşanan esprili konuşmalar oyuna renk
katıyor. Müzikler ise gayet güzel.
Sonuç olarak Punisher, Max Payne’in izinden giden, %90’ı sorgulamalardan ve
düşmanlara yapılan işkencelerden oluşan ortalamanın üzerinde bir aksiyon oyunu.
Türe getirdiği çok önemli bir artı yok. (İşkence ufkumuzu geliştirmesi dışında)
Aksiyon oyunlarını sevenlerin ya da Punisher hayranı olanların (karşılaşacakları
hatalara olumlu gözle bakacaklarından) kaçırmaması gereken bir oyun. Ancak
işkence hayranı değilseniz ve oyunlarda detaycılıkta yanaysanız farklı
alternatifler bulmanız mümkün.